Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Ana Sayfa Blog Sayfa 57

Underground Garage inceleme

Hem Need for Speed gibi araba sürmek hem de modifiyeyi detaylarına kadar hissetmek ister misiniz? Underground Garage bu hissiyatı vermek için yolan çıkan bir yapım ve inceleme konuğumuz.

Öncelikle hemen belirtmek lazım, bu oyun yolun daha çok başında. Gideceği fazla bir mesafe var. Potansiyeli var. Fikir güzel ama tekniğini geliştirmesi lazım. Bu sebeple oyunu görmek, denemek isteyecek dostlarımız bu detayı gözden kaçırmasın isterim. Bu arada firmaya dair güzel bir düşünce de söylemem gerekirse, oyunlarına dair demo yayınlamış olmaları benim takdirimi kazandı. Eskiden dergiler CD-DVD verirken demo kültürü yaygındı. Zamanla ortadan kalktı ve inceleme okuyan insanlar için ne olduğunu bilmeden oyuna girişme gibi bir durum oluşuyordu. Sonuçta biz oyunları beğensek bile okuduğunuza göre siz oynamak istediğinizde beğenmeyebilirsiniz. Demolar tam olarak bu deneyimi yaşamaya yönelik en güzel araçlar aslında.

Gelelim oyunumuza, Underground Garage aslında bizi fikir olarak geçmişe götürüyor. Oyun dünyası uzunca yıllar Street Rod gibi, Gearhed Garage gibi oyunların eksikliğini hissetti. Şimdilerde aşırı popüler olan Car Mechanic Simulator serisi bu işi elbette olabildiğince ileri götürdü. Ama hala araç söküp takma, ikinci el araba alıp modifiye etme oyunlarında hatta onlarla yarışma üzerine kurgulanacak güzel noktalar var.

Underground Garage oyunu da tam olarak buralardan kendisine yol bularak ilerlemeyi seçen oyunlardan biri. Görev bazlı bir oyun modunu erken erişim ile bize sunan yapım zaman içinde genişleyeceğinin sinyallerini veriyor. Tabii bu ne kadar olur bilinmez. Sonuçta şu an fikirlerin iyi olması kadar aslında iyi durmayan ve oldukça geliştirimesi gereken yerler de var.

Görsel açıdan benzerlerine kıyasla olması gereken bir noktada yapım. erken erişim sürecinde de olduğunu düşündüğümüzde, yapımın genel olarak çalışabilir olması, görsel açıdan sırıtmaması, olası ufak tefek buglara tahammül edebiliriz elbette. Lakin bu durumun, özellikle de optimizasyon tarafında oyunun çıkışına yakın toparlanması en temel isteğimiz. Etraf ve binalar biraz özensiz gibi dursa bile oyunun ana noktası araçlar şatafatlı duruyor. Görsel kalite olarak Need for Speed Underground 1’i araç detayları size anımsatabilir. İç detaylar, motor ve teknik aksamın sundukları ise ne iyi ne kötü noktasında. Geliştirme aşamasında olmasından dolayı bazen menüler, grafik buglarına düşebiliyor. Neyi, nereden ve nasıl yapacağınızı çözemediğiniz olacaktır.

Ses ve ambians olarak baktığımızda “gerektiği için eklemişler” diye düşünmeden edemiyoruz. Şimdilik koyalım, ileride zaten bunları geliştiririz gibi bir düşünce hakim önümüzdeki noktada. Daha detaylı ses ve müzik katmanları, oyuna ambians katacak işitsel detaylar yapımı güçlendirecektir. 

Oynanabilirlik kısmına geldiğimizde yapım şimdilik limitli bir sürenin sonunda çıkmaza giriyor. Erken erişimde olmasından dolayı belli bir görev serisi, araç limiti, parça sayısı gibi giriş seviyesinde içeriği bulunduğundan dolayı ortalama 10 saatlik bir deneyimin ardından olabilecek her şeyi görebilmiş ve deneyimlemiş oluyorsunuz. Bundan sonrasında oyuna yeni güncellemeler gelmesi, görevler, oynanış yenilikleri eklenmesi gerek. Bu tarz durumlarda en büyük dert, siz oyunu bir kere yiyip bitirdikten sonra yeni gelen güncellemeler ile tekrar oynamak isteyip istemeyeceğinizdir.

Bunların haricinde oyunun biraz kullanıcı tarafındaki deneyiminden de bahsedelim. Oyun benzer yapımlarla aynı mantıkta ilerlediği için hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Menü yapısı ve bazı temel mekanik fikirlerine alıştıktan sonra sök – tak kısmında hızla aksiyon alabiliyor ve uygulayabiliyorsunuz. Araba kontrollerini hiç beğenmedim. 2 litrelik sıvı bulaşık deterjanı şişesine 4 teker takmışız da arabaya dönüştürmüşüz gibi asfalt üzerinde kayıyor arabalar ve kontrolü aşırı zor. Gerçekçiliği geçtim, oyunda mukayet olmak da zor. Garaj içinde oradan oraya koşturmak başta eğlenceli ama görev tamamlama sonrasında telefonla verilen görevi koş git patronun yanında dinle olayı sıkıcı bir şekle dönüştürüyor.

Şimdilik takibe alıp gelişmesini izleyebileceğiniz bir yapım Underground Garage. Ne kadar iyi şeyler çıkar bunu bize yapımcının eforu ve zaman gösterecek. Şimdilik istek listesinde yerini alıp düzenli olarak bir gözümüzün üzerinde olacağı yapım olarak notumuzu verebiliriz.

HYPERX Clutch Gladiate Kablolu Xbox Oyun Kumandası

HYPERX Clutch Gladiate oyun kumandası, gelişmiş özellikleriyle Xbox oyuncularına avantaj sağlayan bir ürün olarak öne çıkıyor.

Oyun oynamak için Xbox One ve Xbox Series X|S konsollarını tercih edenler için geliştirilen HYPERX Clutch Gladiate, gelişmiş özellikleriyle oyunseverlere avantaj sağlayan bir ürün. Kablolu bir oyun kumandası olan ürünün ayrıca Kişisel Bilgisayar (PC) versiyonu da bulunuyor. HyperX Clutch Gladiate, Microsoft Xbox lisanslı olduğundan uyumluluk konusunda kusursuz. Çift tetik kilidi, programlanabilir düğmeler ve çift titreşim motoru bulunan ürün, özel dokulu ve konforlu tutma yerleri ile 3,5 mm stereo kulaklık bağlantı noktasıyla dikkat çekiyor.

Güçlü çift titreşim motoru

HyperX Clutch Gladiate, performanslarını en üst düzeye çıkarabilecek bir oyun kumandası arayan Xbox oyuncuları için tasarlanmış. Bu resmi lisanslı kablolu Xbox oyun kumandasında, kumandanın oynama tarzına en uygun şekilde ayarlanabilmesi için çift tetik kilidi ve yeniden eşleştirilebilir arka düğmeler var. Güçlü çift titreşim motoru, sürükleyici ve sezgisel güç geri bildirim ipuçları sağlıyor. Clutch Gladiate oyun kumandasının özel dokulu tutma yerleri, kumandayı konforlu ve güvenli bir şekilde kavramanıza yardımcı oluyor.

HYPERX Clutch Gladiate
HYPERX Clutch Gladiate

Rakiplerini safdışı bırakma fırsatı

Bu oyun kolu, Çift Tetik Kilidi ile daha hızlı tetik çekme imkânı veriyor. Daha hızlı hareketler için kilit konumunu kısa çekme aralıklarına ayarlamak veya daha yüksek hassasiyet gerektiren hareketler için daha uzun çekme aralıkları kullanmak sizi rakiplerinizin önüne geçirecek. Clutch Gladiate, Programlanabilir düğmeler ile avantaj kazanma şansı veriyor. Analog çubuklara bastırma işlevlerini arka düğmelere atayarak bu işlevlere daha hızlı erişim kazanabilir ve rekabet avantajı elde edebilirsiniz.

3,5 mm stereo kulaklık bağlantısı

Clutch Gladiate oyun kumandasında bulunan güçlü çift titreşim motoru ile her atışı, vuruşu, devri veya motoru daha canlı bir şekilde hissetmeyi sağlıyor. Konforlu, özel dokulu tutma yerleriyle de oyuna ve kumandaya hakim olmak daha kolay. Sesi ve mikrofonu kolayca yönlendirmek için 3,5 mm stereo kulaklık bağlantı noktasıyla sevdiğiniz kulaklığı doğrudan kullanabilirsiniz. Ayrıca Clutch Gladiate ani takılma veya çekmelerden kaynaklanan hasarı önlemeye yardımcı olan dayanıklı ve ayrılabilir bir USB-C kablosuna sahip.

HYPERX Clutch Gladiate
HYPERX Clutch Gladiate

Kutudan neler çıkıyor?

  • HyperX Clutch Gladiate
  • USB-C – USB-A Kablosu

HYPERX Clutch Gladiate Kablolu Xbox Oyun Kumandası’nın satış koşulları hakkında buradan, MediaMarkt internet mağazasında satışa sunulan tüm Oyun Kumandası Modelleri için buradan bilgi alabilirsiniz.

Eğer konuyla ilgili sorularınız olursa, sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.

Sosyal medyada beni takip edin: X, Instagram, YouTube.


MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

 

AMD, PC işlemci pazarının tepesine yerleşti!

0
2024’ün üçüncü çeyreğinde masaüstü işlemci pazarında %28.7’lik bir paya ulaşan AMD, kendi tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Mercury Research raporuna göre, şirket bu dönemde bir önceki çeyreğe göre %5.7, geçen yılın aynı dönemine göre ise %9.6 oranında bir artış kaydetti. Peki bu yükselişin arkasında neler var?

AMD tarihi başarıya imza attı: Masaüstü işlemci pazarında zirvede!

AMD’nin bu etkileyici yükselişinde özellikle 3D V-Cache modelleri ve Ryzen 9000 serisinin güçlü satışlarının etkisi büyük. Bu başarı, masaüstü işlemcilerden elde edilen gelirin de %27.3’e çıkarak geçen yıla göre %7.7 artış göstermesini sağladı. AMD’nin yüksek performans odaklı işlemcilerle kullanıcı ilgisini çekmeyi başardığı görülüyor. AMD’nin başarısı sadece masaüstü segmentiyle sınırlı kalmadı. Şirket, mobil işlemci pazarında %22.3’lük bir paya ulaştı ve gelir payını %19.2 seviyesine çıkardı. Bu segmentte Ryzen AI 300 serisi gibi yenilikçi ürünlerin etkisi büyük.

RAM performansında gizli artış

Sunucu segmentinde de dikkat çeken AMD, Intel’e karşı önemli bir üstünlük sağladı. %24.2’lik pazar payına ulaşan AMD, veri merkezi gelirlerinde de 3.549 milyar dolara ulaştı ve Intel’i geride bıraktı. Bu gelişme, yapay zeka ve bulut bilişim gibi hızla büyüyen alanlarda AMD’nin rekabet gücünü artırıyor. Intel ise düşüşte yaşanan bu kaybı stok ayarlamalarıyla açıklarken, son çeyrekte toparlanma bekliyor. Ancak AMD, bireysel kullanıcılar ve veri merkezi müşterileri için sunduğu yüksek performanslı çözümleriyle masaüstü, mobil ve sunucu pazarlarında Intel’in güçlü bir rakibi olarak öne çıkıyor. Sizce bu rekabet nasıl sonuçlanacak? Yorumlarınızı bekliyoruz!

Yeni Mac Mini’ye dair bir sır ortaya çıktı

0
Apple’ın 2024 Mac mini modeli, kullanıcı deneyimini hem iyileştiren hem de tartışmalara yol açan tasarım değişiklikleriyle tanıtıldı. Yeni Mac mini, klasik tasarımından ödün vererek, güç düğmesini cihazın alt kısmına taşıdı. Kompakt yapısıyla dikkat çeken bu model, performansı kadar ilginç yerleşim tercihiyle de gündemde. Apple’ın neden böyle bir karar aldığını merak edenler için işte detaylar…

Güç düğmesi neden altta?

Apple yöneticileri Greg Joswiak ve John Ternus, güç düğmesinin alt kısma alınmasının sebebini cihazın boyutlarında yapılan küçülmeyle ilişkilendiriyor. Yüzde 50 oranında daha küçük hale getirilen yeni Mac mini, alan kazanmak için düğmenin en az kullanılan konumda yer almasını gerektirmiş. Bu düzenlemeye rağmen, cihazın kullanıcı deneyimini olumsuz etkilemeyeceği ifade ediliyor. Yöneticiler, Mac mini kullanıcılarının çoğunlukla cihazı uyku modunda tuttuğunu ve nadiren tam açma-kapama işlemine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Bu da düğmenin alt kısma alınmasının günlük kullanımda çok az fark yaratacağı anlamına geliyor. İhtiyaç halinde, kullanıcıların parmaklarını alt kısma hafifçe yerleştirmeleri yeterli olacak. 0.72 kg ağırlığa sahip olan yeni Mac mini, hem hafif hem de taşıması kolay bir tasarımla geliyor. Masaüstü kullanımda bu hafif yapının sağladığı erişilebilirlik ön planda tutulmuş gibi duruyor. Peki siz bu yeni tasarım hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlar kısmında görüşlerinizi paylaşabilirsiniz.

Dijitalleşme Enstrüman Sektörünü Nasıl Etkiliyor?

Dijitalleşme, hemen her sektörde olduğu gibi enstrüman sektöründe de köklü değişimlere yol açıyor. Bu etkiler, üretim süreçlerinden müşteri deneyimine kadar birçok farklı alanda hissediliyor. Teknolojinin sunduğu yeni imkanlarla sektör, hem üreticiler hem de tüketiciler için daha erişilebilir, inovatif ve dinamik bir yapıya dönüşüyor.

Üretim Süreçlerinde Dijitalleşme
Enstrüman üretiminde dijitalleşme, kaliteyi ve verimliliği artırıyor. CNC makineleri, 3D yazıcılar ve robotik teknolojiler, hassasiyet gerektiren üretim süreçlerini kolaylaştırıyor. Örneğin:
CNC Teknolojisi: Gitar ve piyano gibi enstrümanların ahşap kısımlarının kesiminde yüksek hassasiyet sağlıyor.
3D Yazıcılar: Özellikle prototip üretiminde maliyetleri düşürüp, tasarım süreçlerini hızlandırıyor.
Akıllı Sensörler: Üretim aşamasında kullanılan sensörler, hata oranlarını azaltırken, kalite kontrol süreçlerini iyileştiriyor.
Dijital Müzik Enstrümanlarının Yükselişi
Dijitalleşmenin en dikkat çeken etkilerinden biri, elektronik ve dijital enstrümanların yükselişi. Synthesizer, MIDI klavye, dijital davul kitleri gibi enstrümanlar, geleneksel akustik enstrümanlara yenilikçi bir alternatif sunuyor.
Hibrit Modeller: Akustik ve dijital teknolojiyi birleştiren hibrit piyanolar ve gitarlar, müzisyenlere daha fazla yaratıcı özgürlük sağlıyor.
Yazılım ve Uygulama Tabanlı Çözümler: Akıllı telefonlar ve tabletler için geliştirilen uygulamalar, herhangi bir fiziksel enstrümana gerek duymadan müzik yapmayı mümkün kılıyor.
Online Platformlar ve Eğitim
Dijitalleşme, müzik eğitimini de dönüştürüyor. Online dersler, video içerikler ve interaktif uygulamalar sayesinde müzik eğitimi artık daha erişilebilir.
Eğitim Uygulamaları: Simply Piano, Yousician gibi platformlar, kullanıcılara bireysel bir müzik öğrenme deneyimi sunuyor.
Online Dersler: Udemy ve YouTube gibi platformlar, çeşitli seviyelerde müzik eğitimine erişim sağlıyor.
Yapay Zeka ve Veri Analitiği
Yapay zeka, enstrüman sektöründe hem üretim hem de kullanıcı deneyimi açısından yenilikler getiriyor.
Kişiselleştirilmiş Öneriler: E-ticaret siteleri, kullanıcıların tercihlerine göre ürün önerileri sunabiliyor.
Akıllı Enstrümanlar: Kullanıcıya rehberlik eden ve çalınan notaları analiz eden gitarlar ve klavyeler piyasaya çıkıyor.
Pazarlama ve Satış Kanallarındaki Değişim
Enstrüman satışları, dijital platformlar üzerinden büyük bir ivme kazandı.
E-Ticaret: Amazon, Thomann ve yerel e-ticaret platformları, tüketicilere geniş bir ürün yelpazesi sunuyor.
Sanal Gerçeklik (VR) Showroom’ları: Tüketiciler, enstrümanları fiziksel olarak denemeden önce VR teknolojisiyle ürünleri deneyimleyebiliyor.
Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme
Dijitalleşme, aynı zamanda enstrüman sektöründe çevre dostu yaklaşımları teşvik ediyor.
Malzeme Optimizasyonu: 3D yazıcılarla minimum atıkla üretim yapılabiliyor.
Enerji Verimliliği: Akıllı fabrikalar, üretim süreçlerinde daha az enerji tüketiyor.

Dijitalleşme, enstrüman sektöründe hem üretim hem de tüketim alışkanlıklarını değiştiren güçlü bir dönüşüm aracı. Teknoloji, hem geleneksel enstrümanların üretimini daha hassas ve verimli hale getiriyor, hem de tamamen yeni türde enstrümanların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu dönüşüm, sektörü sadece daha inovatif bir hale getirmekle kalmıyor; aynı zamanda müziği daha fazla insanın hayatına dahil ederek kültürel bir dönüşümün de öncüsü oluyor.

Dijitalleşmenin etkileri büyüdükçe, bu alandaki yenilikleri takip eden firmalar ve bireyler, geleceğin müziğine yön veren en önemli aktörler olacak.

MediaMarkt yeni mağazasını Denizli’de açtı

Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışveriş keyfi sunan MediaMarkt, Türkiye’deki 102. mağazasını 8 Kasım Cuma günü Denizli’de açtı. Türkiye genelinde mağaza açılışlarına hız kesmeden devam eden MediaMarkt’ın Denizli Horizon Garden AVM’de yer alan yeni mağazasında açılışa özel olarak düzenlediği kampanya, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.

Avrupa’nın bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, Türkiye’deki 102. mağazasını Denizli’de açtı. 1.504 metrekarelik geniş satış alanına sahip olan, 17’si kadın 33 çalışanın istihdam edildiği mağazanın açılış töreni 8 Kasım Cuma günü gerçekleşti. Son teknoloji ürünleri deneyimin ön planda olduğu mağazalarında tüketicilerle buluşturmaya devam eden MediaMarkt’ın düzenlediği açılış töreni ilgiyle karşılandı.

8 Kasım’da gerçekleşen açılış sonrasında kampanyalı ürünler talep görürken, Denizli Horizon Garden’da yer alan mağazanın geniş alanı ve kapsamlı son teknoloji ürün yelpazesi ziyaretçiler tarafından beğeniyle karşılandı. MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar, şunları söyledi: ”MediaMarkt Türkiye olarak 2024 yılı boyunca mağaza açılışlarımıza hızlıca devam ederken Türkiye genelindeki satış alanımızı genişletiyor, ülkemizde kazandığımızı yine ülkemize harcıyoruz. Yerel istihdama katkı sunarken, kadın çalışan oranının her yeni mağazada en az yüzde 50 olmasına dikkat ediyoruz. Denizli mağazamızla birlikte Türkiye genelinde mağaza sayımızı 102’ye yükselttik. Bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da kararlılıkla genişletmeye devam edeceğimiz mağaza ağımızla, Telefon Kiralama gibi artı hizmetlerimizi ve MediaMarkt’ın benzersiz deneyim mağazacılığını Türkiye’nin farklı illerine taşımayı sürdüreceğiz.”

Son teknoloji geniş ürün yelpazesini tüketicilere sunan MediaMarkt, Türkiye’nin farklı noktalarında mağaza açılışlarına hız kesmeden devam edecek.

Teknolojik Cihazlarda Sorun Giderme: Kapatıp Açmanın Sırrı

CihazGünümüzde teknolojik cihazlar, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ancak zaman zaman bu cihazlarda çeşitli sorunlar yaşanabilir. Cihazın yanıt vermemesi, donması veya beklenmedik şekilde çalışmaması gibi durumlar, kullanıcılara zor anlar yaşatabilir. Bu tür sorunların çözülmesi için genellikle karmaşık bir müdahale gerekebilir gibi görünse de, çoğu zaman en basit çözüm yeterli olur: Cihazı kapatıp açmak. Peki, bu basit işlem nasıl oluyor da çoğu zaman etkili bir çözüm sunuyor? Cihazı yeniden başlatmanın ardındaki bilimsel ve teknik temelleri inceleyerek, bu işlemin aslında ne kadar önemli bir rol oynadığını, ” Teknolojik Cihazlarda Sorun Giderme: Kapatıp Açmanın Sırrı ”  başlıklı bu yazımda değerlendireceğim.

Cihazın Yeniden Başlatılmasının Temel Nedeni

Cihazlar, hem yazılım hem de donanım unsurlarından oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Yazılım, cihazın ne şekilde çalıştığını belirlerken, donanım ise bu yazılımın uygulamalı olarak işler hale gelmesini sağlar. Ancak bazen, yazılım çeşitli dış etkenler veya kullanıcı etkileşimleri nedeniyle beklenmedik bir şekilde bozulabilir. Bu gibi durumlar, cihazın düzgün çalışmasını engelleyebilir.
İşte tam burada, cihazı kapatıp açmak devreye girer. Cihazı yeniden başlatmak, yazılımı sıfırlamak anlamına gelir. Bu işlem sırasında, cihazın belleğinde geçici olarak saklanan veriler silinir ve tüm sistem sıfırdan başlar. Bu sayede, herhangi bir bozulma ya da hatalı işlem sonucu oluşan aksaklıklar ortadan kalkar. Kısacası, kapatıp açmak, cihazın taze bir başlangıç yapmasını sağlar.

Cihazı yeniden açmanın faydaları

  1. Geçici Verilerin Temizlenmesi
    Cihazlar, çeşitli işlemler sırasında geçici veriler biriktirir. Bu veriler, sistemin daha hızlı çalışmasına yardımcı olurken, zamanla birikerek cihazın yavaşlamasına neden olabilir. Cihazı yeniden başlatarak, bu veriler temizlenir ve cihazın performansı yeniden artar.
  2. Donanım ve Yazılım Uyumsuzluklarının Giderilmesi
    Yazılım güncellemeleri veya donanım değişiklikleri sonrasında, donanım ile yazılım arasında uyumsuzluklar meydana gelebilir. Bu durum, cihazın doğru çalışmasını engeller. Cihazı kapatıp açmak, bu uyumsuzlukları ortadan kaldırır ve her şeyin düzgün çalışmasını sağlar.
  3. Belleğin Sıfırlanması
    Uzun süre açık kalan cihazlarda, sistem belleği zamanla dolarak cihazın yavaşlamasına neden olabilir. Cihazı kapatıp açmak, belleği sıfırlayarak cihazın eskisi gibi hızlı şekilde çalışmasına yardımcı olur. 
  4. Yazılım Hatalarının Ortadan Kaldırılması
    Bazen yazılımlar, kullanıcı etkileşimleri veya dış faktörler sonucu hatalarla karşılaşabilir. Bu hatalar, cihazın doğru çalışmasını engeller. Cihazı yeniden başlatmak, yazılımın baştan yüklenmesini sağlar ve çoğu hata bu şekilde çözülür.
  5. Ağ Bağlantılarının Yeniden Yapılandırılması
    Cihazlar, internet veya yerel ağ bağlantıları aracılığıyla çalışır. Ağ bağlantılarındaki sorunlar, cihazın düzgün çalışmasını engelleyebilir. Yeniden başlatma işlemi, ağ bağlantılarının sıfırlanmasına yardımcı olur ve bu tür sorunlar genellikle çözülür.

Kapatıp Açma İşlemi Ne Zaman Gereklidir?

Kapatıp açma her zaman her sorunu çözmeyecek olsa da, bazı durumlarda etkili bir başlangıç noktasıdır. Özellikle aşağıdaki durumlarla karşılaşıldığında cihazı yeniden başlatmak genellikle sorunu çözer:
  • Uygulama Donmaları: Uygulamalar aniden yanıt vermeyi durdurduğunda, cihazı yeniden başlatmak genellikle uygulamanın sıfırlanmasına ve düzgün çalışmasına yardımcı olur.
  • Cihaz Yavaşlamaları: Cihaz uzun süre açık kaldığında, sistemin hızı düşebilir. Bu durumda yeniden başlatma, cihazın hızını eski haline getirir.
  • Ağ Bağlantısı Sorunları: İnternet bağlantısı veya yerel ağda sorunlar yaşandığında, cihazı yeniden başlatmak ağ bağlantılarını sıfırlayarak sorunun çözülmesine yardımcı olabilir.
  • Yazılım Güncellemeleri: Yazılım güncellemeleri sonrasında cihazın düzgün çalışmaması durumunda, yeniden başlatma işlemi çoğu zaman sorunu çözer.
Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Cihazı kapatıp açmak genellikle güvenli bir işlemdir, ancak dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Özellikle cihazda önemli veriler üzerinde işlem yapılıyorsa, cihazı kapatmadan önce açık dosyaların kaydedilmesi gereklidir. Ayrıca, cihazın tamamen kapandığından emin olduktan sonra yeniden açılmalıdır. Hızlıca yapılan kapatma ve açma işlemleri, cihazın daha büyük sorunlar yaşamasına yol açabilir.
Teknolojik cihazlarda karşılaşılan sorunların çoğu, yazılımın veya donanımın geçici olarak bozulmasından kaynaklanır. Cihazı kapatıp açmak, bu bozulmayı ortadan kaldırarak sistemin sıfırlanmasını sağlar ve cihazın normal işlevine geri dönmesine yardımcı olur. Bu basit işlem, genellikle daha karmaşık çözümlerden önce denenmesi gereken bir adımdır. Ancak, eğer cihaz hala sorun çıkarıyorsa, daha derinlemesine bir çözüm için profesyonel destek almak gerekebilir.

x takip için @salihertugrul

iOS 18.2 için gizli bir özellik ortaya çıktı!

0
Apple’ın yapay zekaya verdiği önemin artmasıyla birlikte Apple Intelligence altında birçok özellik geliştirilerek yeni iPhone 16 serisine dahil edildi. Şirket, Apple Intelligence özelliklerini iOS 18.1’den itibaren aşamalı olarak kullanıma açacağını açıklarken, en son sızdırılan bilgilere göre iOS 18.2’nin beta sürümünde BatteryIntelligence adında yeni bir özellik göze çarpıyor. Yapılan analizler ve sızan bilgilere göre, iOS 18.2’de BatteryIntelligence adı verilen yeni bir batarya özelliği tespit edildi. Bu özellik hakkında bilinenler henüz kısıtlı olsa da ilk değerlendirmelere göre, yapay zeka destekli BatteryIntelligence, batarya ile ilgili detayları analiz ederek kullanıcılara yüzde 100 şarja ulaşma süresi hakkında bilgi verecek. Özellikle bataryanın uzun ömürlü kalmasını sağlamak adına yapay zeka destekli öneriler sunması beklenen bu özelliğin, kullanıcıların şarj alışkanlıklarına göre ek tavsiyeler vermesi de muhtemel. Android cephesinde bu tür şarj tahmini özellikleri uzun zamandır mevcut, ancak Apple’ın kapalı kaynak kod yapısı nedeniyle iOS’te benzer özelliklerin detaylarına erişim daha sınırlı. Kullanıcılar, yapay zeka desteğiyle iOS’te sunulacak BatteryIntelligence özelliğinin Android’deki muadillerinden daha doğru sonuçlar sağlayacağını düşünüyor. Apple’ın bu yeni sisteminin, kullanıcılara doğru tahminler sunarak Android kullanıcılarının alışık olduğu şarj kestirmelerinden daha kesin bir deneyim sağlaması bekleniyor. Geçtiğimiz yıl iPhone 15 serisinin piyasaya sürülmesiyle birlikte Apple, pil sağlığını korumak için üç yeni şarj ayarını kullanıcılarına sundu. Kullanıcılar, pillerini tam kapasiteye kadar şarj etmek, yüzde 80’de durdurmak ya da pil korumasını devre dışı bırakmak seçenekleri arasından seçim yapabiliyor. Ancak bu özellikler iPhone 15 ve iPhone 15 Plus modellerine özel olarak kalacak gibi görünüyor; iPhone 14 ve önceki modellerde yalnızca sınırlı şarj ayarları bulunuyor.

Powerbank satın alırken nelere dikkat etmelisiniz?

Günümüzde mobil cihazlarımızın şarj ömrü, yoğun kullanım koşullarında çoğu zaman yetersiz kalabiliyor. Seyahatlerde, dış mekan etkinliklerinde veya günlük kullanımda pil bitme endişesini ortadan kaldırmak için birçok kişi powerbanklere yöneliyor. Ancak doğru powerbanki seçerken dikkat etmeniz gereken bazı önemli özellikler var. Bu yazımızda, ideal powerbank seçiminizi yaparken göz önünde bulundurmanız gereken temel faktörleri sıralıyoruz.

1. Kapasite (mAh değeri)

Bir powerbankin kapasitesi, en önemli özelliklerinden biridir ve mAh (miliamper saat) birimi ile ifade edilir. Yüksek kapasiteli bir powerbank, daha fazla enerji depolayabilir ve bu da cihazınızı daha fazla kez şarj edebilmesi anlamına gelir.

Örneğin, 10.000 mAh kapasiteye sahip bir powerbank, ortalama bir akıllı telefonu yaklaşık 2-3 kez tamamen şarj edebilirken, 20.000 mAh kapasiteye sahip bir model daha uzun süreli kullanım sağlar. Ancak kapasite arttıkça powerbankin boyutunun ve ağırlığının da genellikle arttığını unutmamalısınız; bu nedenle ihtiyaçlarınız doğrultusunda kapasite tercihinizi yapmalısınız.

2. Boyut ve ağırlık

Powerbankin boyutu ve ağırlığı, taşınabilirlik açısından önemlidir. Eğer gün boyunca yanınızda taşıyacağınız bir powerbank arıyorsanız, kompakt ve hafif bir model seçmek mantıklı olacaktır. Daha küçük kapasiteli modeller genellikle daha hafif ve kompakt yapıya sahipken, yüksek kapasiteli modeller biraz daha ağır olabilir. Powerbankin cepte taşınabilir olması veya çantanızda az yer kaplaması, hareket halindeyken konforlu bir kullanım sağlar.

3. Çıkış gücü (Watt değeri)

Bir powerbankin çıkış gücü, cihazınıza ne kadar hızlı şarj sağlayacağını belirler. Çıkış gücü watt (W) ile ölçülür ve yüksek çıkış gücüne sahip powerbankler, cihazınızı daha hızlı şarj eder. Örneğin, çoğu akıllı telefon 18W hızlı şarj desteği sunarken, bazı tabletler ve dizüstü bilgisayarlar daha yüksek watt değerine ihtiyaç duyabilir. Powerbank seçerken, şarj etmek istediğiniz cihazların hızlı şarj özellikleriyle uyumlu olup olmadığını kontrol etmelisiniz.

4. Soket ve port çeşitliliği

Günümüzde birçok powerbank, USB-A, USB-C ve hatta microUSB gibi çeşitli port seçenekleri sunar. USB-C, daha hızlı şarj imkanı sunduğu için tercih edilen bir bağlantı tipidir. Çeşitli cihazlarınızı aynı anda şarj etmek için çoklu port seçeneği sunan bir model seçmek, kullanım esnekliği sağlar. Özellikle USB-C girişli modeller, hem powerbankin şarj edilmesi hem de cihazlara enerji aktarımı konusunda pratik bir çözüm sunar.

5. Diğer cihazlardan şarj olabilme özelliği

Bazı powerbank modelleri, çift yönlü şarj desteği ile kendilerini de diğer cihazlardan şarj edebilir. Bu özellik, powerbankin hem şarj edilmesini hem de cihazlara enerji aktarımı yapmasını sağlar. Özellikle USB-C girişini destekleyen powerbankler, başka bir powerbank veya cihazdan şarj edilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, acil durumlarda enerjiye ihtiyaç duyduğunuzda oldukça kullanışlı bir seçenek olabilir.

Powerbank satın alırken kullanım ihtiyaçlarınızı ve taşıma konforunu göz önünde bulundurarak seçim yapmak sizler için her zaman en doğrusu olacaktır.

Kablolu Kulaklık mı Kablosuz mu: Hangisini Tercih Etmelisiniz?

Kulaklıklar, müzik dinlemekten oyun oynamaya, toplantılara katılmaktan film izlemeye kadar birçok alanda günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmuş durumda… Ancak teknoloji geliştikçe, kulaklık tercihlerinde de çeşitlilik arttı ve kablolu ile Bluetooth kulaklıklar arasında bir tercih yapmak da ziyadesiyle zorlaştı. İhtiyaçlarınızı ve kullanım alışkanlıklarınızı göz önünde bulundurarak bu iki seçeneğin avantajlarını ve dezavantajlarını beraber inceliyoruz.

Neden kablolu kulaklık?

Kablolu kulaklıklar, özellikle ses kalitesine ve düşük gecikmeye önem veren kullanıcılar için vazgeçilmez bir seçenek olmaya devam ediyor. Kablolu bir bağlantı, sinyali doğrudan cihazdan aldığı için kesintisiz ve yüksek kaliteli bir ses deneyimi sunar. Bu durum, sesin işlenmeden, doğrudan kulaklığa iletilmesini sağladığı için özellikle müzik prodüksiyonu veya oyun gibi ses detaylarının önemli olduğu alanlarda büyük bir fark yaratacaktır.

Kablolu kulaklıklar ayrıca enerji bağımsızlığı açısından da avantajlı… Pil ömrü veya şarj durumu gibi dertler olmaksızın, istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Bluetooth kulaklıklar gibi ara ara şarj etme zorunluluğunuz olmadığı için her an kullanıma hazırdır. Bu durum özellikle uzun süreli kullanımlarda veya seyahatlerde kablolu kulaklıkları daha avantajlı hale getirir.

Fiyat konusunda da genellikle daha uygun seçenekler sunan kablolu kulaklıklar, Bluetooth modellerine kıyasla geniş bir fiyat aralığında bulunur. Üst seviye ses deneyimi sunan modelleri bile kablolu olduğunda daha uygun fiyatlı olabiliyor. Ancak, kablo karışıklığı veya kulaklığı taşırken yaşanabilecek pratik zorluklar, kullanıcıların bu seçenekten uzaklaşmasına neden olabiliyor.

Neden kablosuz kulaklık?

Kablosuz kulaklıklar, özellikle hareket özgürlüğüne önem veren kullanıcılar için idealdir. Bluetooth teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, kablosuz kulaklıklar artık ses kalitesinde ciddi iyileşmeler sağladı. Özellikle son yıllarda geliştirilen yüksek çözünürlüklü ses codec’leri (aptX, LDAC vb.), kablosuz kulaklıkların ses kalitesini kablolu kulaklık seviyesine yaklaştırdı. Ayrıca, aktif gürültü engelleme (ANC) özellikleri, dış sesleri izole ederek daha kaliteli bir dinleme deneyimi sunuyor.

Kablosuz kulaklıklar, özellikle spor yapan veya günlük işlerinde hareket halinde olan kullanıcılar için rahatlık sunar. Kabloların yarattığı sınırlamalardan kurtulmak, özgürce hareket edebilmeyi sağlar. Örneğin, yürüyüş yaparken veya toplu taşımadayken kablo karışıklığıyla uğraşmak zorunda kalmamak, kullanıcılar için büyük bir avantajdır.

Kablosuz modellerin en büyük dezavantajı ise pil ömrüdür. Şarj edilmesi gereken bir cihaz oldukları için uzun süreli kullanımlarda pil ömrü sorun olabilir. Ancak hızlı şarj özellikleriyle bu sorun kısmen çözülmüş durumda. Kablosuz kulaklıkların fiyatı kablolu modellere göre genellikle daha yüksektir, ancak sundukları konfor ve özellikler, birçok kullanıcı için bu fiyat farkını haklı çıkarabiliyor.

Hangi kulaklık türünü tercih edeceğiniz, kullanım alışkanlıklarınıza ve ses kalitesi beklentilerinize bağlı olarak değişebilir. Kablolu kulaklıklar yüksek ses kalitesi ve kesintisiz bağlantı sunarken, kablosuz modeller hareket özgürlüğü ve pratik kullanım avantajıyla öne çıkıyor.