Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 402

    OpenAI ve ChatGPT Nedir, Ne Değildir?

    OpenAI, Conversational AI ürünü ChatGPT’yi geliştiren şirket ve son dönemin en sıra dışı sansasyonlarından birine imza attığına şüphe yok…

    Şimdiye kadar çoğumuz OpenAI’nin ChatGPT’sini kurcalamayı denedik. Kullandıktan sonra, yapay zeka çağında geleceğin neler getireceği konusunda heyecanlandık ve dürüst olmak gerekirse biraz da korktuk. Aşırıya da kaçmış olabiliriz bu korku konusunda, zira arka plana aşina oldukça bir nebze rahatlamak mümkün.

    Şimdi biraz da arka plan…

    ChatGPT, “konuşmaya dayalı yapay zeka- Conversational AI” olarak bilinen pratik, kullanıcı dostu yapay zeka (AI) uygulamaları dalgasının ilk temsilcisi. Birkaç ay önce kullanıma sunuldu ve insanlar etkisi karşısında adeta çıldırdı!

    Sosyal deneyimimizi tanımlamayan bir teknolojiyle ilk karşılaştığınız zamanı düşünün. iPhone, İnternet ve hatta masaüstü bilgisayarlarla ilk temasınızı hatırlayın. İlk başta asla tam olarak anlamıyoruz. Konuşma yapay zekası da aynı ölçüde devrimci.

    Hala tanıdık gelse bile bu bir paradigma kayması. Giriş için teknik bir engel yok. Gmail hesabınızla oturum açıyor ve sohbet etmeye başlıyorzunuz. Bir soru soruyorsunuz; örneğin, “En popüler kedi türü nedir?” Ve size söylüyor. Yani, her neyse onun yanıtını veriyor – bu bir tür Google araması gibi. Ama farklı bir yöntem kullanıyor. Mevcut içeriği aramıyor. Bunun yerine, muazzam miktarda veriden çıkarılan kalıplara dayalı yeni içerik üretiyor. Bu nedenle, hiçbiri tam olarak aradığınız şey olmayabiliyor, arama sonuçlarının sayfalarına göz atmak yerine, artık istediğinizi çağırabiliyorsunuz neredeyse. Bir çöp kutusu için açıklama yazmasını istediğinizde, sıfırdan ve anında yapabiliyor.

    Evet, bir tür dönüştürücü. Ama bu buzdağının sadece görünen kısmı.

    1. Düz dil programlama

    Şimdiye kadar, belirli bir uygulamayla ilgili “dil”i bilmiyorsanız, tam olarak ne yapmak istediğinizi bilseniz bile, onunla etkileşimde bulunmaktan dışlanıyorsunuz. Bunun yerine, ya nasıl yapılacağını bulmak için zaman kaybetmeniz ya da yapabilen başka birine ödeme yapmanız gerekiyor. Geriye dönüp baktığımızda, bunu dil konuşmadan yabancı yerlerde iş yürütmeye çalışmak gibi inanılmaz bir verimsizlik olarak göreceğiz.

    Konuşma yapay zekası ile Excel veya Google E-Tablolar’da bir şeyin ne yapmasını istediğinizi sade İngilizce olarak açıklayabilirsiniz ve bunun gerçekleşmesi için gereken formülü size söyler. Veya web sitesi veya daha spesifik bir Javascript uygulaması için temel kodlamayı sağlamasını isteyebilirsiniz. Sonuca ince ayar yapmak gerektirebilir, ancak basit durumlarda, büyük bir zaman ve para tasarrufu sağlar.

    2. Beyin Fırtınası

    Aynı zamanda kendi başına veya sağlayabileceğiniz herhangi bir girdiyle harika bir beyin fırtınası ortağı. YouTube videoları için başlıklar yazmasını, TikTok için yapabileceğiniz videoları kopyalamasını veya aklınızdaki bir konuyla ilgili bir makale hazırlamasını isteyebilirsiniz.

    ·      “Yeni kedi ebeveynlerine ulaşmaya çalışmak için hedeflemem gereken bazı yüksek hacimli aramalar nelerdir?”

    ·      “Bu konular hakkında yazabileceğim bazı blog gönderileri nelerdir?”

    İnanması güç ama bu tür sorulara ayrıntılı yanıtlar verebiliyor…

    3. İçerik oluşturma

    Konuşma yapay zekasının yalnızca içeriği aramadığı, aynı zamanda onu bir araya getirip üretmesinin devrim niteliğindeki bir şekilden zaten bahsetmiştik. Ancak bir işletme sahibi için bunun bazı özel potansiyellerine bakalım.

    E-postalar, pazarlama içerikleri, iş tanımları ve sosyal medya yazıları gibi şeyler yazabiliyor.

    Fikirleri blog gönderilerine ve diğer içerik biçimlerine doğru (yani fazla) genişletebilir. “Kediler Hakkında Her Şey” isminde bir YouTube kanalınız olduğunu varsayalım, bu kanala uygun bir video için senaryo yazmasını istediğinizde, istediğiniz (belirlediğiniz uzunluk ve özellikte) yazabilir.

    4. Müşteri hizmetleri

    Oluşturulan içeriğin işletme sahibinden gelmesi gerekmez, çeşitli müşteri girdilerinden geri bildirim olabilir. Forumlardaki veya Reddit’teki sorudan bir YouTube videosu için yanıt, blog yazısı veya komut dosyası oluşturabilirsiniz.

    Müşteri hizmetleri sorularını da yanıtlayabilirsiniz. Ama bu konuda o kadar emin olmamakta yarar var, çünkü müşteri hizmetlerinin bir markanın önemli ve değerli bir yönü olduğunu düşünebilirsiniz; bu yüzden söz konusu tercih göründüğünden daha maliyetli olabilir. Ancak bir araç olarak veya genel sorular için kullanılabilir.

    5. Zorlu konularda yazma

    Zorlu konularda yazma yorucu bir yazma alanı. Bir projenin uzun ve teknik açıklamalarını gerektirir. Conversational AI, basit bir istem vererek bu hibeleri 10 kat daha hızlı yazmayı sağlıyor.

    “Bitki bazlı malzemelerden yapılmış çevre dostu bir gıda yapıyoruz. Bana bunun çevreye ve yerel iş ekosistemine nasıl yardımcı olacağının 2.000 kelimelik bir açıklamasını yazın.” Diyorsunuz ve yazıyor…

     

    ChatGPT marketing dünyasını da güçlendirecek

    Dünyada büyük yankı uyandıran ChatGPT teknolojisi marketing alanında çığır açacak gelişmelerle geliyor. Kampanya düzenlemeden önce Influencer, hedef kitle, bütçe gibi sorular ChatGPT’ye yöneltilecek, alınan yanıtları marketing profesyonelleri sosyal medya reklamına dönüştürecek.

    Teknolojideki gelişmeler dünyayı hızla şekillendiriyor. En büyük değişimi de marketing pazarı yaşıyor. Reklam verenler son teknolojiyi ile daha etkileyici bir şekilde kullanarak daha fazla tüketiciye ulaşmayı hedefler. Bu nedenle de marketing sektörü, son teknolojinin hem en yakın takipçisi hem de ilk kullanıcıları konumundalar. Dünyada henüz sosyal medyanın ilk adımlarının atıldığı 2000’li yılların başında ilk Influencer’lar aracılığıyla fotoğraf-grafik afiş yöntemiyle marketing faaliyetleri başlarken, teknolojik dönüşüme bağlı olarak önce GIF’ler, sonra kısa videolar, ardından canlı yayınlar, son olarak da artırılmış gerçeklik, deepfake, 8K Ultra HD video ve Metavarse marketing başladı.

    Takipçi sayısı 4.5 milyar kişiye ulaşan sosyal medyanın dünyanın en büyük AVM’sine dönüşmesine paralel şekilde marketing dünyası da teknolojiyle olan ilişkisini artırarak hızlandırdı. Henüz 2020’de piyasaya sürülen ve 3. versiyonu 2022 Kasım ayında piyasaya çıkan OpenAI şirketine ait ChatGPT yani yapay zekanın gelişmiş bir dil programı kullanarak, gerçekleştirdiği analiz sonrasında sorulara yazılı ve sözlü cevap vermesi marketing dünyasının şekillendirmeye başladı.

    Marketing öncesinde hedef kitleyi tespit etme, onlara uygun ürün ve hizmeti belirleme, hangi Influencer’ın tercih edileceği, Influencer ile hangi yöntemle bir gelir modeli uygulanacağı, marketing yöntemi, hangi sosyal medya mecrasında yayınlanacağı, marketing sonunda ürünü satın almak için tüketicinin markaya mı yoksa başka satıcıya mı yönlendirileceği gibi birçok soru vardır. Bunlara verilen en doğru yanıtlar, nitelikli bir marketing yapılmasının yolunu açar. Bugüne kadar soruları etkin bir arşiv çalışmasıyla birlikte bizler yapıyorduk. Bugün ChatGPT’nin varlığıyla birlikte eldeki bilinen, bilinmeyen tüm verilerin işlenip ortaya yapay zeka ile yanıtların çıkması marketing faaliyetlerini daha kolaylaştıracaktır.


    Dahiyane projelere imza atılabilir

    ChatGPT ile hem marketing yapılacak ürün ve hizmeti yapay zeka sayesinde en doğru şekilde tanımak, hem de gerekli metinleri en nitelikli şekilde ortaya koymak mümkün. Dolayısıyla kısa bir süre sonra ChatGPT’nin marketing sektöründe birçok dahiyane projeye imza atması mümkün.

    Öte yandan başta teknoloji firmaları olmak üzere, sosyal medya üzerinden marketing yapan tüm markaların ChatGPT ile işlerini sürdürmek isteyeceklerini düşünüyoruz. Ama unutulmamalı ki ChatGPT’nin kendisi de insan faktörü olmadan elindeki bilgilerin tam olarak sahaya yansıyamayacağını düşünüyor. Bu nedenle de teknolojinin tamamen hakimiyetinden öte, insan faktörüne yardımcı olduğu senaryoyu düşünmek ve buna uygun davranmak gerekiyor.

    Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bir tartışma da beraberinde yürüyor. Gazeteciler, metin yazarları, öğretmenler, senaristler, finans, yazılım mühendisliği, grafik tasarımı gibi alanlarda çalışanların işsiz kalacağı endişesi hakim. Eğer marketing sektörü ChatGPT’yi insan faktörünün yerine koymak yerine insan ile uyumlu hale getirirse, kazanan markalar olacak.

    Ömürlük müşteri potansiyeli geliyor

    Bugün 6G’nin hayatımıza girmesiyle birlikte yakında marketing yapılan bir çikolatanın tadını tüketici oturduğu yerden alabilecek. Bir kahvenin kokusunu duyabilecek. Her yeni teknolojiye açığız. ChatGPT’nin güçlü özellikleriyle, müşteri adaylarınızın satış sürecinizde verimli bir şekilde ilerlemesine yardımcı olmak için kullanabilirsiniz. İnsanlar genellikle destek ekibinizi telefonla aramak yerine kısa mesaj göndermeyi tercih edebilir ve ChatGPT gibi bir araçla onları ömür boyu sürecek müşterilere dönüştürme şansınızı artırmak mümkündür. Böylece, ChatGPT ile, işinizi bir sonraki seviyeye taşımanıza olanak tanıyan etkileşimli bir yapay zeka pazarlama aracıyla, yeni müşteri adaylarınızı müşterinin yolculuğuna kolay ama sağlam bir başlangıçla götürebilirsiniz.

    Sınırlamalar

    Öncelikle evet, İçerik üretebilir; ancak yaptığı şey iyi yazmanın yerini alamaz.

    Varsayım, “içeriğin” insan emeği ile üretiminin Conversational AI’lar karşısında modası geçmiş bir noktaya geleceği ve yakın gelecekte tamamen otomatik hale dönüşeceği yönünde.

    Ama bunun arkasında, ilk etapta yazmayı ilginç kılan şeyin özü hala var. Zira talep edilen beceri daha çok sanat küratörlüğü gibi bir şey. Kendi orijinal içeriklerimizi kontrol etmek, düzenlemek ve sağlamak her zamankinden daha önemli.

    Markalaşmanın önemli yönleri de değişecek. Şeffaflık her zamankinden daha önemli olacak – örneğin, makalelerin AI tarafından ne zaman yazıldığını ve düzenlendiğini belirtmek. Bu çok fazla değer katabilir. Bir markanın müşterileriyle etkileşim kurma derecesi de daha önemli hale gelecek, çünkü bu değerli veriler sağlar.

    Bu nedenle, iş stratejilerinin de değişmesi gerekecek. Pazar yerleri, ucuz ve çöp gibi içeriğe doyacak. Kalite, nicelikten çok daha önemli olacak ve orijinal ‘insan’ çalışmaları çok daha değerli hale gelecek. Bir makaleye zaman ve enerji harcadığınızda, aynı anda bir video, beş blog girişi, bir Twitter postu vb. yapılabileceği için değerlemesini en üst düzeye çıkarmanın yolunu bulmanız da gerekecek.

    Sadece AI’a sorun:

    İnsanlık ve yapay zeka arasındaki perde kalkmaya başladıkça, Konuşmaya Dayalı Yapay Zeka, yeni bir aydınlanma çağının habercisi olan bir olasılık gibi ortada beliriyor. Sezgisel arayüzü ve sınırsız yetenekleriyle Conversational AI, insan ve makine arasındaki engellerin çözüldüğü ve büyüme ve ilerleme potansiyelinin sınır tanımadığı bir geleceğe doğru bize rehberlik ediyor.

    Hala emekleme aşamasında olsa da Conversational AI’nın potansiyeli şaşırtıcı, gelecek olanın sınırsız potansiyeline bir bakış ayrıca. Yeni dönemi kucaklarken, olağanüstü bir güçle gelen etik düşünceleri de unutmayalım. Gelecek burada ve Conversational AI, gizemlerin kilidini açan bir anahtar.

    Ferhat Verdi – Newtech

    Galaxy Z Fold4’e yeni ‘Burgundy’ renk seçeneği geldi

    Samsung Galaxy Z serisinin sevilen modeli, katlanabilir Galaxy Z Fold4 akıllı telefonlar, şimdi Samsung’un özel dokunuşları ile bordonun çekiciliğini yansıtan sınırlı sayıdaki ‘Burgundy’ renk seçeneği ile kullanıcıları bekliyor.

    Samsung’un Galaxy felsefesiyle örtüşen ve geçmişten günümüze taşınan bordo renk yelpazesinin yepyeni renk seçeneği Burgundy, parlak ve göz alıcı bir görünüme sahip. Samsung Galaxy S22 Serisi’nin en beğenilen rengi ‘Burgundy’, koyu kırmızı ve mor renginin uyumunu şimdi etkileyici bir şekilde Galaxy Z Fold4’e taşıyor. Galaxy Z Fold4 için tasarlanan ve sınırlı sayıda üretilen ‘Burgundy’ seçeneği, kullanıcılarda heyecan uyandırmayı, yaratıcılığı ve üreticiliği teşvik etmeyi amaçlıyor.

    50MP geniş lens ve 30x Space Zoom lens sayesinde çarpıcı fotoğraflar ve videolar çekebilen Galaxy Z Fold4 ile her seferinde kusursuz kareler yakalamak artık çok daha kolay. Telefonun benzersiz katlanabilir tasarımı, Çekim Görünümü Modu’nda etkinleştirilen daha büyük Yakınlaştırma Haritası, Çift Önizleme ve Arka Kamera Selfie’si gibi farklı kamera modları sayesinde fotoğraf çekme deneyimi bambaşka bir boyuta taşınıyor.

    Kapak Ekranı özellikleriyle, boyut, ağırlık veya cepte taşınabilirlikten hiçbir şekilde ödün vermiyor. Kapak kapalıyken güçlü bir akıllı telefon deneyiminin, kapak açıldığındaysa tablet deneyiminin keyfini çıkarmaya imkan sağlıyor. Galaxy Z Fold4, ayrıca Kapak Ekranının daha geniş boyutu, yeni ekran oranı, daha dar çerçeveleri ve artan hafifliği sayesinde tek elle rahat ve kolay bir şekilde kullanım imkanı sunuyor.

    Galaxy Z Fold4, yeni ‘Burgundy’ renk seçeneğinin yanı sıra Graygreen, Beige ve Phantom Black gibi ayrıcalıklı ve özel renkler seçenekleri ile kullanıcıları bekliyor.

    Mobil uygulama pazarı 3 yıl içinde 600 milyar doları aşabilir

    Mobil uygulamaları pazarı teknolojinin gelişmesine paralel olarak büyümesini aralıksız sürdürüyor.

    Mobil uygulama pazarının 2026 yılına kadar 614 milyar doları aşması öngörülüyor. Google Play’deki uygulamalar yüzde 97, App Store’daki uygulamalar ise yüzde 94 oranında ücretsiz bir şekilde indiriliyor.

    Günlük hayatımızın en önemli parçalarından biri haline gelen mobil uygulamalar, her geçen gün daha büyük bir ekonomi haline geliyor. Gelir anlamında en büyük sektörlerden biri haline gelen mobil uygulama pazarı, 2022 yılını 451 milyar dolarlık bir gelir ile kapattı. Yapılan araştırmalara göre mobil uygulama pazarı, önümüzdeki yıllar içinde de hızla büyümeye devam edecek.

    Mobil kullanımların her geçen gün artmasıyla birlikte uygulamalar günlük hayatın en önemli parçalarından biri haline geldi. Özellikle metaverse, NFC ve yapay zeka gibi kavramların hayatımıza girmesiyle birlikte mobil uygulama pazarının da bu yeni teknolojilere evirilip uyumlu hale geleceği kaydediliyor.

    Halihazırda sadece Google Play mağazasında 3.8 milyon aktif uygulama bulunuyor. Buradaki uygulamaların yüzde 85’i genel app, yüzde 15 dilime denk gelen 537 bin tanesi de oyun uygulaması konumda. Mağaza, e-ticaret ve haber sitesi gibi içeriklerden oluşan 3.2 milyon uygulamanın yaklaşık yüzde 97’si, Google Play’de ücretsiz olarak indirilebilir durumda.

    Google Play’de sadece mart ayında 82 bin 243 yeni uygulama yayımlandı. App Store’da, 1.7 milyon uygulama var. Bunlardan 1.5 milyonu oyun dışı uygulama olurken, 216 bini de oyun uygulaması. Buradaki uygulamaların da yüzde 96’sı ücretsiz bir şekilde indirilebiliyor. Geçen ay App Store’da yayımlanan uygulama sayısı ise 32 bin 986. Bu veriler, iOS’ta da uygulama yayınlamanın hem yazılım teknolojisi anlamında hem de politikalar anlamında Google Play’e göre daha zor olduğunu gösteriyor.

    Cep telefonu ile nasıl profesyonel videolar çekebilirsiniz?

    Cep telefonu ile profesyonel video çekimi yapmak mümkün hale geldi. Özellikle gelişen teknoloji ile beraber artık cep telefonları birer profesyonel kamera olarak kullanılmaya başlandı.

    Video içerik sayısının artması beraberinde bu tarz içerikleri üretecek cihaz sayısında artışı da getirdi. Bu cihazlardan biri de cep telefonları. Epey uzun bir süredir fotoğraf konusunda ileri seviye çözümler sunan bu yardımcılarımız artık video konusunda da iddialı bir noktaya geldiler.

    Bu yazıda değindiğim telefonlar elbette üst orta seviye modeller. Hatta bazı özellikler ağırlıklı olarak amiral gemisi olarak tabir edilen üst seviye modellerde bulunuyor.

    Öncelikle Pro modu adı verilen daha geniş bir skalada ayar imkanı sunan modlar artık video çekimleri için de kullanılabiliyor. Daha önce sadece ek uygulamalarla kullanılabilen bu özellikler artık standart olarak fabrika çıkışı gelen kamera uygulamasında yer alıyor.

    Profesyonel

    Pro modunda beyaz ayarı, enstantane ayarı, ISO ayarı, Pozlama telafisi (eV) gibi seçenekler bulunuyor. Hatta bazı üst düzey modellerde (mesela Samsung S serisi gibi) mikrofon tercihi de bulunuyor. Bu tercihler arasında ön mikrofon, arka mikrofon, Bluetooth mikrofon ve USB mikrofon da yer alıyor. Ek olarak artık birçok Pro modunda Vumetre (ses seviyesini grafik olarak gösteren özellik) de yer alıyor. Bu sayede sesteki yükselme ve düşüşleri de görebiliyorsunuz.

    Öte yandan artık birçok üst düzey telefonda titreşim engelleme özellikleri de bulunuyor. Video modunda da kullanılabilen bu özellik sayesinde daha yumuşak geçişlere sahip ve titreşimsiz videolar da kayıt edebiliyorsunuz. Elbette burada belli bir noktaya kadar titreşim engelleme özelliği bulunuyor. Daha fazlasını isteyenlerin telefonlar için geliştirilen Gimbal çözümlerine yönelmeleri gerekiyor.

    Telefonla video çekerken en önemli konulardan biri kurguyu önceden düşünmeniz. Yani çektiğiniz görüntüyü videonuzda nasıl kullanacağınızı önceden düşünerek kayıt etmeniz gerekiyor. Anlatacağınız konuyu önceden planlamazsanız detaylar eksik kalacağı için anlamsız bir kayıt yapma riskiniz de oluyor. Bu yüzden bu konu önemli.

    Profesyonel

    Ayrıca telefonun tepkilerini (ışık, ses, görüntü ve diğer anlamlarda) tecrübe etmeniz de önemli. O yüzden bol bol çekim yapmak size daha rahat bir deneyim sağlayacaktır.

    Telefonununuz mümkün olan en yüksek çözünürlüğünde çekim yapmanız da önemli detaylardan biri. Günümüz üst düzey telefonlarının büyük bir çoğunluğu 4K 60 fps video kayıt yapabiliyor. Yaptığınız çekimleri bu çözünürlükte yaparsanız (1080p kullanacak olsanız bile) detayların daha iyi görünmesi açısından fayda sağlayacaktır.

    Telefonla video çekerken bol bol deneyimlemek, kullandığınız cihaza hakim olmak, sınırlarını bilmek işinizi kolaylaştıracaktır. Ayrıca deneme yanılma yöntemlerini kullanmak ve farklı içerikler üretmeye çalışmak da sizi geliştirecektir.

    Huawei FreeBuds 5i : Daha ufak, daha hafif

    Huawei FreeBuds 5i , minimal yapıda ve konforlu bir kullanım imkânı sunuyor. ANC özelliğinin olması, kablosuz yüksek çözünürlüklü ses sertifikasına sahip olması ve pil tarafında yapılan geliştirmeler, gün içinde fazlasıyla işinize yarayacak detaylar.

    Tasarım detaylarına göz attığımızda, taşıma ve şarj kutusunun parlak yüzeye ve oldukça yumuşak hatlara sahip olduğunu görüyoruz. Sanki bir dereden ya da denizden aldığınız taş gibi. Hem avuçta tutuşu kolay hem de cepte kolaylıkla taşınabiliyor.

    Taşıma ve şarj kutusu, 33,9 gram ağırlıkta. Kulaklıkların her biri de 4,9 gram ağırlıkta. Az evvel de belirttiğimiz gibi önceki nesle kıyasla daha hafif bir deneyim söz konusu. Zaten Huawei de bu ürünün önceki nesle kıyasla %11 daha hafif olduğunu ifade ediyor.

    Huawei FreeBuds 5i

    Kulaklıklar kısa saplara ve silikon başlıklı uçlara sahip. Kısa saplar, kulakta daha güzel görüntü oluşturuyor, şahsi fikrimi belirtmem gerekirse. Ayrıca silikon başlıklar da hem kulaklıkların kulaklarda daha sağlam tutunabilmesi hem de dışarıya ses sızıntısının önemli ölçüde önüne geçerek en iyi işitsel deneyimlerin sunulabilmesi için önemli.

    Kulaklıkların IP54 suya ve toza karşı dayanıklı olduğunu hatırlatalım. Böylece spor esnasında terlerken kulaklıklarınız zarar görmeyecek. Ek olarak, hafif yağmurlu havalarda da kullanabilirsiniz.

    Huawei FreeBuds 5i

    Bluetooth 5.2

    Destekli cihazınızla saniyeler içinde bağlantı kurabilirsiniz. Hatta ürün, aynı anda iki cihaza bağlanabilme özelliğine de sahip. Böylece anlık ihtiyaçlarınıza göre cihazlar arasında geçişler yapabilirsiniz. Örneğin, PC’nize bir şeyler dinliyorsunuz ve telefonunuza bir arama geldi diyelim. PC’deki deneyiminize kısa süre ara verip telefona geçiş yaparak gelen aramayı kulaklıklarınızla cevaplandırabilirsiniz. Bu deneyimleri sorunsuz yaşayabilmek için EMUI10 ya da daha güncel mobil sistem sürümüne sahip bir akıllı cihazınız olmalı.

    Huawei FreeBuds 5i

    Biraz da kontrol mekanizmasından bahsedelim isterseniz. FreeBuds 5i kulaklıklar, dokunmatik mekanizmaya sahip. Saplara 2 kez dokunarak şarkı durdurup başlatabilir, gelen aramaları cevaplayabilirsiniz örneğin. Ya da yukarı ve aşağıya doğru kaydırarak ses seviyesini değiştirebilirsiniz. Tek parmakla bir süre basılı tuttuğunuzda ise, transparan mod ile aktif gürültü engelleme modu arasında geçiş yapabilirsiniz. Peki kontrollerde özelleştirme imkânımız var mı derseniz, evet, var.

    Huawei FreeBuds 5i

    Aktif gürültü engelleme modu, cihazın en önemli özelliklerinden bir tanesi. Hatta uygulama üzerinden bu başlığa adım attığınızda, farklı ortam ve gürültü seviyeleri için 3 farklı gürültü engelleme seçeneği olduğunu göreceksiniz. Burada, sizin için ideal olanı işaretleyebilirsiniz.
    Ben açıkçası “Süper” seçeneğini işaretleyerek kullandım. Çünkü dış mekânlarda, özellikle de trafiğin yoğun olduğu noktalarda bu seçenek çok işe yarıyor. Gerek aramalarda, gerekse de bir şeyler dinlerken dış detayları neredeyse hiç duymuyorsunuz. Tabii deneyim esnasında bir nebze de olsa dışarıyla bağlantılı kalmak için dış farkındalık moduna geçiş yapabilirsiniz.

    Huawei FreeBuds 5i

    10mm sürücülere sahip

    Böylece yüksek ses kayıt kalitesi bulunan müzik dosyalarını daha ayrıntılı detaylarla dinleyebilirsiniz. Hatta daha önce hiç duymadığınız detaylar olabilir ve bu detayları bu kulaklık aracılığıyla fark edebilirsiniz. Yani analog seviyesine biraz daha yaklaşmak gibi. Tabii bunun için bağlantılı cihazınız da destek veriyor olmalı.

    Bu kulaklıklarla farklı türlerde müzikleri keyifle dinleyebilir, dizi ve filmler izleyebilirsiniz. Oyun tarafında da düşük gecikme özelliği sayesinde ses ve görüntü senkronu konusunda bir sorun yaşamıyorsunuz.

    Huawei FreeBuds 5i

    Pil detayları

    Her bir kulaklık, 55mAh pile sahip. Taşıma ve şarj kutusunda da 410mAh pil var. Kulaklıklar, tek şarj ile ANC kapalıyken 7.5 saate kadar, ANC açıkken de 6 saate kadar müzik deneyimi sunabiliyor.

    Taşıma ve şarj kutusundaki şarj imkânını da eklediğimizde, ANC kapalıyken toplamda 28 saate varan deneyim mümkün oluyor.

    Bu arada, olur ya, bazen işten ya da ofisten acilen çıkmamız gerekir, pek vaktimiz yoktur. Bu gibi durumlarda, telefon ve kulaklık gibi cihazlarımızın hızlı şarj özellikleri hayat kurtarıcıdır. FreeBuds 5i’yi yalnızca 15 dakika şarj ederek yaklaşık 4 saatlik ekstra müzik deneyimi elde edebilirsiniz. Bu da çoğu kez sizin için yeterli olacaktır. Kulaklıkları tamamen şarj etmek için harcamanız gereken süre ise, yaklaşık 1 saat.

    Huawei ürün ailesi hakkında detaylı bilgi ve satın almak için buraya tıklayın

    Bahar Temizliği İçin Dikey Süpürge Seçim Rehberi | Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?

    Son dönemlerin popüler temizlik ürünlerinden olan kablosuz dikey süpürgeler noktasında tercih ederken nelere dikkat etmeniz gerekir? Bu videomuzda ve yazımızda kablosuz süpürge seçim rehberi hazırladık.

    Kablosuz dikey süpürge nedir?

    Kablosuz dikey süpürgeler, alışık olduğumuz süpürgelere kıyasla en büyük avantajı adında da geçtiği gibi kablosuz olmasıyla dikkat çekiyor. Prize bağlı kalmadan rahatça kullanabileceğiniz bu süpürgeler, boyut olarak da eski nesil süpürgelere kıyasla daha küçük alan kaplıyorlar. İçerisinde bulunan batarya ile belli bir süre temizlik imkanı sağlayan süpürgeler, güç noktasında da artık oldukça iyi siklon çözümleri ile her yüzeyde istenen verimi sağlayabiliyor.

    Kablosuz dikey süpürge seçerken nelere dikkat etmeliyiz?

    Piyasada Dyson popülerliği başta olmak üzere, Philips, Bosch, Samsung, TINECO, Karcher, Xiaomi gibi birçok markanın dikey süpürgeleri mevcut. Her birinde farklı avantajlar ve kolaylıklar bulunabiliyor. Peki, neye göre tercih etmeniz gerekli? Gelin bunlardan bahsedelim.

    1) Pil ömrü

    Kablosuz süpürgelerin yapısı gereği bir batarya ile, yani pille çalıştıkları için pil ömrü oldukça önemli. Üzerinde yer alan modlara göre günümüzde 70 dakikaya varan temizlik yapabilen modelleri tercih ederken evinizin metrekaresine ve sizin temizlik yaptığınız süreye göre tercih yapabilirsiniz. Özellikle Bosch markasında olduğu gibi değiştirilebilir bataryaya sahip olan modeller marka tarafından bahsedilen süreyi ikiye, üçe katlayabilme avantajını sağlıyor.

    2) Emiş gücü

    Herhangi bir süpürge alırken dikkat etmeniz gereken noktalardan biri de sunduğu emiş gücü. Özellikle kablosuz süpürgelerin emiş gücü, klasik süpürgelere göre -modele bağlı olarak- daha az olabileceği için önemli bir faktördür. Emiş gücü ne kadar yüksek olursa, süpürge o kadar iyi iş yapar. Farklı yüzeylerdeki kirleri temizlemek için ayarlanabilen bir emiş gücü de önemlidir.

    Özellikle shaggy dediğimiz kalın halı türleri kullanan ev sahipleri, daha yüksek emiş gücüne sahip modeller alarak daha iyi sonuç alabilirler.

    3) Ağırlık ve taşınabilirlik

    Kablosuz süpürgelerin ağırlığı ve taşınabilirliği, kullanıcının süpürgeyi evin her yerinde kullanma kolaylığına etki eder. Eski modeller kadar ağır olmayan dikey süpürgelerde, kullanım türüne göre ağırlık değerleri de değişiyor. Bu nedenle hafif ve kolay taşınabilen bir süpürge tercih edebilirsiniz.

    4) Aksesuarlar

    Kablosuz süpürgeler, farklı yüzeylerdeki kirleri temizlemek için farklı aksesuarlarla birlikte gelir. Bu da süpürgenin tüm işlevini ortaya koyuyor.

    Aksesuar olarak genelde yer, koltuk, koltuk arası ve genel yüzey başlıkları bulunan süpürge modellerinde seçerken, temizlemeniz gereken yüzeylere uygun aksesuarları olan bir model tercih etmek önemlidir. Bazı markalarda araç temizliği hatta hayvan temizliğine göre özel başlıklar da bulunabiliyor.

    5) Yüzey modları

    Tıpkı robot süpürgelerde olduğu gibi dikey süpürgelerde de modlar yer alıyor. Bu genellikle otomatik, düşük güç, orta ve turbo gibi adlandırılırken, bir diğer yandan 2’si 1 arada modeller de ıslak temizlik yapabiliyor. Bu sayede hem paspas hem temizleme işlevini aynı anda yapabilirsiniz.

    2’si 1 arada modeller daha işlevsel olmalarına karşın, sadece çekim yapan modellere nazaran daha büyük ve hantal olabilirler.

    Kablosuz dikey süpürge modelleri

    MediaMarkt mağazalarında ve MediaMarkt.com.tr üzerinden satın alabileceğiniz birçok farklı kablosuz dikey süpürge modelleri mevcut. Ancak biz sizlere birkaç model örneği de buraya bırakalım.

    PHILIPS XC8049/01 Şarjlı Dik Süpürge

    1100 Watt emiş gücüne sahip Philips XC8049/01 modeli, PowerCyclone 10 teknolojisiyle beraber geliyor. Üzerindeki led ışıklar ile tozları rahat görmenizi sağlayan model, Philips’in en popüler modellerinden biri.

    TINECO Floor One S3 Akıllı Islak & Kuru Kablosuz Dikey Süpürge

    Türkiye’de son dönemde dikkat çeken markalardan TINECO’nun Floor One S3, yukarıda bahsettiğimiz 2’si 1 arada modellerden. Hem ıslak temizleme hem kuru temizleme yapabilen süpürge, tek seferde temizlik işleminizi ayarlamanızı sağlıyor.

    BOSCH BCS8214PRQ Şarjlı Dikey Süpürge Çift Batarya

    Dünyanın en önemli üreticilerinden olan Alman Bosch markasına ait BCS8214PRQ modeli, çift batarya ile geliyor. Bu sayede 130 dk’ya varan aralıksız temizleme imkanı veren model, Bosch Ev & Bahçe ürünlerinde de kullanılan 18-Volt pil sistemine sahip olduğu için benzer piller ile çalışan Bosch markalı ürünlerinize de yedek batarya imkanı sağlar.

    SAMSUNG VS15T7036R5/TR Şarjlı Kablosuz Dikey Süpürge

    İnce, hafif ve zarif bir model arayanlar için dizayn edilen Samsung VS15T7036R5 5 Kademeli HEPA Filtre Sistemi ile sadece toz alma değil, bakteri temizliği de yapabiliyor.

    Güvenli haberleşme sistemi: SecureDrop

    Günümüzde haberleşmenin gizliliği en önemli gündem maddelerinden biri. Her ne kadar önlem alsak da iletişim trafiğimiz dışarıdan gelebilecek tehditlere açık durumda. Bu konuda tüm önlemleri almakta yarar var. Ancak yine de yüzde 100 gizliliğin mümkün olmadığını unutmamak şartıyla.

    Bireysel iletişimde durum bu seviyedeyken haberleşme gizliliği ekseninde size bir başka konudan bahsetmek istiyorum. Hatırlarsanız ABD devletinin gizli bilgileri zaman zaman kamuoyuna sızdırılıyor ve bu durum büyük sansasyon yaratıyor.

    Hatırlayacağımız ilk vaka Wikileaks olayı ve NSA belgelerinin sızdırılması; Julian Paul Assange, Edward Joseph Snowden ve Chelsea E. Manning isimleri olacaktır. Bu kişilerin ABD devlet sırlarını sızdırmasının ardından başlarına gelenler ortada.

    Bu süreçle birlikte devlet sırlarının muhbirler tarafından kamuoyuna iletilmesi noktasında haberleşme gizliliği yeniden tartışılır oldu ve ortaya bu yazıya konu olan SecureDrop adlı açık kaynaklı bir haberleşme sistemi ortaya çıktı.

    securedrop
    Swartz’ın hayatı “İnternet’in Öz Evladı: Aaron Swartz’ın Hikayesi” adıyla belgesel olmuştu.

    İlk versiyonda Aaron Swartz imzası

    Medya ve sivil toplum kuruluşlarının anonim kaynaklardan yani muhbirlerden gelen bilgi ve belgeleri güvenli bir şekilde almalarını amaçlayan sistem başlangıçta, Wired editörü Kevin Poulsen ve James Dolan’ın yardımıyla merhum Aaron Swartz tarafından geliştirildi.

    Daha önceki adı DeadDrop olan projenin yönetimini daha sonra Ekim 2013’te ABD’deki Basın Özgürlüğü Vakfı devraldı. Sistem şu an, The New York Times, The Washington Post, ProPublica, The Globe and Mail ve The Intercept dahil olmak üzere dünya çapında 50’den fazla haber kuruluşunda kullanılıyor.

    Basın Özgürlüğü Vakfı Direktörü Trevor Tim, halen 21 farklı dilde mevcut olan sistemin başta ABD olmak üzere hükümetlerin dünya çapında gazeteciler ve muhbirlere karşı baskıcı tavrına bir cevap olarak geliştirildiğini savunuyor.

    Görsel Kaynağı: Gazetecileri Koruma Komitesi

    İzole edilmiş iletişim ağı

    SecureDrop, haberleşme gizliliğini sağlamak için mevcut teknolojilerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş sistem. Uygulamada kullanılan araçlar arasında Tor, GnuPG şifrelemesi, Apache, OSSEC, grsecurity, Ubuntu Sunucusu, Tails işletim sistemi ve sızma risklerini en aza indirmek için bir hava boşluğu adlı güvenlik önlemi yer alıyor.

    Hava boşluğu, gizliliği sağlanması istenen bilgisayar veya ağı, fiziksel olarak diğer bilgisayarlardan ayrı bir yerde konumlandırmak ve yerel ağ ile internet ağından izole etmek anlamına geliyor. Ayrıca bu cihazın elektromanyetik dinlemelere maruz kalmaması için faraday kafesi içinde konumlandırılması da gerekiyor.

    Hava boşluklu bilgisayar, SecureDrop gönderimlerinin şifresinin çözüldüğü ve okunduğu tek yer. Bu nedenle bir saldırganın sisteme erişmesi internete bağlı cihazlara göre çok daha zor.

    Görsel Kaynağı: Gazetecileri Koruma Komitesi

    Üçüncü taraf devre dışı

    ABD’deki veri sızıntılarının aktörleri kovuşturmaların çoğunda e-posta ve telefon sağlayıcıları gibi üçüncü taraflardan hem meta verileri hem de iletişim içeriği devlet tarafından gizlice alınabildiği için yakalandı. SecureDrop bu nedenle üçüncü tarafları denklemden tamamen çıkarmaya odaklanmış.

    SecureDrop, haberleşmenin üçüncü taraf olmadan sadece gönderici ve alıcı arasında gerçekleştirilmesini sağlıyor. Dolayısıyla herhangi bir kovuşturmada Google, AT&T, Verizon veya Facebook gibi üçüncü taraf hizmetleri yasal takibe uğramadığı için davalı aleyhine devlete bilgi vermek zorunda kalmıyor.

    Haberleşme sadece iki taraf arasında gerçekleştiği için, kamu otoritesinin başvurması gereken tek merci muhbirden bilgi alıp yayınlayan haber kuruluşu oluyor. Bu noktada yasal talebi yerine getirmek ya da avukatları aracılığıyla itiraz etme yetkisi sadece yayın tarafında oluyor.

    Tek muhatap yayıncı

    Normalde meta verileri, nerede bulunduğunuz, kiminle konuştuğunuz, onlarla ne zaman ve ne sıklıkta konuştuğunuz gibi birçok bilgiyi içerir. SecureDrop, e-posta sağlayıcıları ve telefon şirketlerinden daha az veri tutuyor ve yayın yasal bir taleple karşılaşsa bile elinde muhbire dair çok az veri oluyor.

    Haber kaynağı bir başka deyişle muhbir, SecureDrop’ta IP adresini maskeleyen Tor Tarayıcı ile oturum açıyor. Kaynak bilgi vermedikçe, ondan veri alan yayınlar bile kim olduğunu bilemiyor. Çünkü haber kaynağının kullandığı Tor Tarayıcı, IP adresi, bilgisayar ve tarayıcı türü gibi bilgiler sistem günlüğüne kaydedilmiyor.

    Sistemde sadece haber kaynağından gelen gönderimin saat ve tarihi kaydediliyor. Bir haber kaynağı yeni bir mesaj gönderdiğinde, son mesajın saat ve tarihinin üzerine yazılıyor. Bu, haber kaynağı ve gazetecinin tam olarak ne zaman iletişim kurduğunu gösteren bir meta veri izi olmayacağı anlamına geliyor.

    Şifreli ve güvenli iletişim

    Ayrıca kaynaklar, kendileri hakkında bilgi verebilecek özel bir kullanıcı adı oluşturamıyor. Bunun yerine, SecureDrop otomatik olarak biri kaynağa, diğeri de sistemi kullanan gazetecilere göstermek üzere rastgele iki kod adı oluşturuyor.

    SecureDrop üzerinden iletişimler aktarım sırasında her ikisi tarafta da şifreleniyor. Bu nedenle, iletiler internette gezinirken kolayca yakalanamıyor ve okunamıyor; ayrıca sunucuda şifreleniyor. Böylece herhangi bir saldırgan sunucuya girmeyi başarsa geçmiş iletileri okuyamıyor.

    2014 yılında yapılan bir araştırma, en iyi 25 haber kuruluşundan 20’sinin devlet destekli bilgisayar korsanları tarafından zaman zaman hedef alındığını gösterdi. Bu tehdit nedeniyle SecureDrop, trafiğini bir alıcı konumundaki haber kuruluşunun normal ağından tamamen ayırıyor.

    Erişim verisi tutulmuyor

    Gizliliği sağlamak için mesajlara bir USB’den önyüklenen, bilgisayarın sabit sürücüsüne dokunmayan, internet trafiğini Tor aracılığıyla yönlendiren ve oturum sonunda erişim verileri tutmayan Tails işletim sistemi kullanılarak erişiliyor ve indiriliyor.

    SecureDrop’u kullanırken anonimliğinizi korumak için kolayca izlenebilecek bir ağ veya cihaz kullanmamanız çok önemli. Uygulamanın geliştiricileri haber kaynağının gizliği ve güvenliği için şu önerilerde bulunuyor: İşvereninizin ağında, işvereninizin donanımını kullanarak veya ev ağınızda SecureDrop kullanmayın. SecureDrop’a kütüphane veya kafe gibi sizinle ilişkili olmayan bir açık ağ üzerinden erişin.

    Sorularınız olursa yorumlardan bana ulaştırabilirsiniz

    Bu yazıda güvenli haberleşme sistemi SecureDrop’u inceledik. Konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıdan yorum bırakarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede


    MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

    Menzil genişletici ile ölü noktaları ortadan kaldırın

    Öne çıkan klavye ve fare setleri

    Yayıncılar için ideal web kamerası: Logitech Brio 4K

    Kurumları ve Bireyleri Bekleyen Siber Tehditler

    Siber suçlular durmayı asla planlamıyor, bu nedenle kurumlar ve bireylerin siber güvenliğe daha fazla önem vermesi gerekiyor…

    Siber tehditlerin boyutu her geçen yıl daha da artıyor. Covid-19 döneminde hastaneleri, sağlık kurumlarını hedef alarak asla sınır tanımadıklarını bir kez daha gösteren siber korsanlar ve suç örgütleri durmak bilmiyor. Bu noktada farkındalığın birçok yönden gelişmesi ve teknolojideki ilerlemenin siber korsanlarla mücadelede önemli rol oynadığına da tanık olmaya devam ediyoruz. Ancak yeterli değil, zira kötü niyetli kimseler durmayı asla planlamadığı gibi kurumların ve bireylerin de buna göre önlemlerini artırması, daha bilinçli ve stratejik tanımlamaları esas alması gerekiyor.

    2023 yılının ilk çeyreği geride kalırken siber suçluların dünyanın her yerinde hedef gözetmeksizin her şeye saldırdığına tanıklık ediyoruz. Güvenlik adımları ve politikalarının gün geçtikçe daha kıymetli hale gelmesi ile birlikte suçlular da farklı konseptler denemeye gayret ediyor. Diğer yandan uzun yıllardır sürdürdükleri ‘geleneksel’ saldırıları da asla ihmal etmiyorlar, dönemsel özellikteki saldırılarını en son geride bıraktığımız deprem felaketinde sahte bağış siteleri ve Sevgililer Günü’nde dünyanın birçok noktasındaki gerçekte var olmayan alışveriş platformları, sahte sosyal medya reklamları, SMS mesajları, sosyal medya hesapları üzerinden sürdürdüler. Diğer yandan kurumları ağırlıklı olarak alışılagelmiş yöntemlerle hedef almaya da devam ediyorlar… Bu bağlamda çeşitli analiz ve araştırmalar da var.

    Örneğin Kaspersky Güvenlik Servisi araştırmacıları, büyük işletmelerin ve devlet yapılarının hazırlanması gereken, 2023 yılının muhtemel siber tehditlerine ilişkin öngörülerini kısa süre önce paylaştı. Buna göre, kuruluşlara şantaj yapmak için medyayı kullanmak, veri sızıntısı olduğunu iddia eden sahte raporlar yayınlamak ve güvenliği ihlal edilmiş şirketlerin gizli verilerini Darknet’ten satın almak gibi siber suçlar söz konusu olacak. Diğer tehditler arasında ise “Hizmet Olarak Kötü Amaçlı Yazılım” modelinin yükselişi ve bulut aracılığıyla yapılan saldırılar yer alıyor. Bu rapor, siber güvenlik dünyasındaki önemli değişimlere ilişkin bir yıllık tahminler ve analitik raporlar serisi olan Kaspersky Security Bulletin’in (KSB) bir parçası.

    Hacker saldırıları sadece bireylere ve şirketlere zarar vermekle kalmıyor, ülkelerin tamamını tehdit ediyor, üstelik sadece finansal tehditlerde kalmıyor. Medya, Darknet’te herkesin erişimine açık hale gelen saldırıları ve veri ihlallerini rutin olarak bildiriyor ve bu durum, sadece kişisel mahremiyeti değil, şirketlerin itibarını da tehdit ediyor. Kaspersky Security Bulletin’in (KSB) bir parçası olarak, işletmelerin mevcut güvenlik sistemlerini geliştirmelerine ve onları yeni tehditlere karşı donatmalarına yardımcı olan Kaspersky Security Services uzmanları 2023 yılında işletmeleri ve devlet sektörünü ilgilendirecek tehditleri inceledi. Öne çıkan veriler şöyle sıralandı…

    Şantaj ve bilgisayar korsanlığı sayısı her geçen yıl yükseliyor

    Fidye yazılımı aktörleri, başarıyla gerçekleştirdikleri işletmelere yönelik bilgisayar korsanlığı olaylarını kendi bloglarında giderek daha fazla yayınlıyor. Bu tür gönderilerin sayısı 2022’de de artmaya devam etti. En yoğun noktasında ise aylık 500’ü aştı ve buna, 2021’in sonu ile 2022’nin ilk yarısı arasında birkaç kez tanık olduk. Bu durum, 2021’in başında uzmanlar tarafından aylık olarak gözlemlenen 200 ve 300 gönderiyle karşılaştırıldığında ciddi bir artışa işaret ediyor. Üstelik şantajcılar geçen yılın sonunda da oldukça aktifti: Kaspersky’nin Dijital Ayak İzi İstihbaratı, Eylül ve Kasım aylarında sırasıyla yaklaşık 400 ve 500 gönderiyi takip etti.

    Siber suçlular önceleri kurbana doğrudan ulaşırdı, ancak artık bizzat fidye talep etmek yerine sızan verilerin yayınlanması için bir geri sayım ayarlayarak güvenlik ihlaliyle ilgili bloglarını yayınlamayı tercih ediyorlar. Bu karanlık eğilim, 2023’te gelişmeye devam edecek çünkü bu taktik, kurban fidyeyi ödese de ödemese de siber suçlulara fayda sağlıyor. Bu kurguda, veriler genellikle açık artırmaya çıkarılıyor ve kapanış teklifi bazen talep edilen fidyeyi bile aşıyor.

    Siber suçlular, itibarlarını artırma peşinde

    Fidye ile ilgili blog gönderileri medyanın ilgisini çekiyor ve göreceli olarak daha az tanınan bazı saldırganlar, 2023’te bir şirketi hacklediklerini iddia ederek bundan faydalanma yolunu seçebiliyor. Saldırı gerçekleşmiş olsun ya da olmasın, herhangi bir sızıntı raporu işletmelere zarar verebilir. Güvende kalmanın anahtarı da bu mesajları zamanında saptamak ve bilgi güvenliğinde kullanılana benzer bir yanıt sürecini başlatmak olarak görülüyor.

    Kurumsal e-postalar risk altında

    Uzmanlar, kişisel veri sızıntısı eğiliminin 2023’te de devam etmesini bekliyor. Bireylerin gizliliğini doğrudan etkiliyor olsa da, kurumsal siber güvenliğin de risk altında olduğunu söylemek gerekiyor. İnsanlar genellikle veri sızıntısına maruz kalabilecek üçüncü taraf sitelere kaydolmak için iş e-posta adreslerini kullanmakta. E-posta adresleri gibi hassas bilgiler herkesin erişimine açık hale geldiğinde, siber suçluların ilgisini çekebilir ve Darknet web sitelerinde kuruluşa yönelik potansiyel saldırıların trend olmasını tetikleyebilir; ayrıca veriler kimlik avı ve sosyal mühendislik için de kullanılabilir.

    Fidye yazılımı saldırılarının artması bekleniyor

    Uzmanlar, hizmet olarak kötü amaçlı yazılım (MaaS) araçlarının yükselişi nedeniyle fidye yazılımı saldırılarının da artmasını bekliyor. Saldırıların karmaşıklığı artacak, yani otomatik sistemler tam güvenliği sağlamak için yeterli olmayacak. Ayrıca, dijitalleşme beraberinde artan siber güvenlik risklerini de getirdiği için bulut teknolojisi popüler bir saldırı vektörü haline gelecek. Bunun dışında, siber suçlular 2023’te daha önce güvenliği ihlal edilmiş kuruluşlara erişim satın almak için Dark Web sitelerinde daha fazla vakit geçirecek.

    Sosyal medyadaki tehlikeler

    15 yıl önce Facebook’un 20 milyon kullanıcısı vardı, şimdi bu sayı 2 milyara yakın. Karşılaştırma yapmak gerekirse Türkiye’nin nüfusu 84,8 milyon. Sosyal medya kullanımı yaygınlaştıkça bu alandaki bazı yaygın siber tuzaklar da daha fazla dikkat çekiyor. İşletmeler açısından birçok potansiyel risk bulunuyor.

    Çalışanların öğle tatillerinde göz attıkları sosyal medya, ayrıca işten eve gelirken ve gece yarısı da sıklıkla göz gezdirdikleri mecralarla dolu anlamı aynı zamanda. Facebook, Twitter gibi atmosferin rahat olduğu platformlarda belirli bilgilerin paylaşımı riskleri de beraberinde getirir. Çoğu zaman siber saldırganlar, hedefledikleri işletmelerle ilgili bilgilere erişimde bunları keşfetmeye çalışacaklar. Aniden bir konferansa gittiğiniz bilgisini paylaştığınızda, bu paylaşımın hemen ardından bir kimlik avı e-postası ile karşılaşabilirsiniz örneğin.

    LinkedIn, çalışanların e-posta adreslerini paylaştıkları bir platform. Özetle size phishing adı verilen ve kötü amaçlı yazılım bulaşmış siteye yönlendirme içeren linklerle gelen, genelde fidye talebinde bulunabilen e-postalarla karşı karşıya kalmanız mümkün. Peki sorunu nasıl çözmek gerekir?

    İlk olarak pragmatik olunmalı ve sosyal medyanın saldırganlar için çekici olduğunun farkına varılması gerekli. Çalışanlarınızı gizlilik ayarları konusunda eğitebilir, sosyal medyada ne gibi veriler -paylaşmamaları gerektiği- noktasında bilgi aktarabilirsiniz. Örneğin Facebook, artık kişisel gizlilik açısından maksimum derecede özelleştirilebilir bir ağ haline dönüştü.

    Çeşitli sosyal medya hesaplarının birden fazla ‘çalışandan’ oluşan yöneticisi bulunabilir. Özellikle internet girişimlerinde bu metot yaygındır. Teoride iyi bir uygulama olduğuna şüphe yok, ancak risklerle doludur. Kişisel paylaşımlarıyla çeşitli bilgilerini açık eden aynı zamanda kurumsal hesabın yöneticisi kişi, hack’lenebilir. Bu durumda kurumsal hesaptan yapılacak marka imajını zedeleyen paylaşımlar söz konusu olabilir. Güvenliğin tehdidinin yanı sıra marka profilinin zarar gördüğü oldukça kötü bir senaryodur. Peki çözümü nedir?

    Bir kişiyi ‘ana yönetici’ olarak belirleyin, diğer kişileri ise İK yöneticisi, pazarlama departmanı şeklinde atayın. Böylelikle hack’lenme riski en aza iner. Ayrıca basit şifrelerden mümkün olduğunca kaçının, TeknolojiTuru adlı kurumun şifresinin TeknolojiTuru2018 olduğunu düşünsenenize, korkunç. Dilerseniz şifrelerin saklandığı yazılımlar da kullanabilirsiniz. Öte yandan bu maddede de ‘eğitim’ önem taşıyor. Güvenlik konusunda bilgiler aktarın, ofis içinde kısa seminerler düzenleyin.

    En genel haliyle kurumsal sosyal medya güvenliği için;

    • Sağlam bir sosyal medya politikası belirleyin,
    • Şifre kurallarınız olsun,
    • Kendilerini nasıl yönetmeleri gerektiği konusunda rasyonel bilgiler aktarın,
    • Hesaba erişimi mümkün olduğunca sınırlı kullanıcıya sağlayın.

    Unutmayın, sosyal medya kurumsal açıdan her geçen gün daha fazla önem taşıyor. Sadece müşterilerin göz hapsinde olmayan, kamuoyunun hemen her yönüyle izlediği platformlar halini alıyor.

    Bir kuruluşu giderek artan tehditlerden korumak için aşağıdaki önlemlerin alınması öneriliyor:

    • Saldırganların güvenlik açıklarından yararlanarak ağınıza sızmasını önlemek için, kullandığınız tüm cihazlarda yazılımları daima güncel tutun. Yeni güvenlik açıklarını kapatmaları için yamaları mümkün olan en kısa sürede kurun. Yamalar indirildikten sonra, tehdit aktörleri artık güvenlik açığını kötüye kullanamaz.
    • Tehdit aktörleri tarafından kullanılan gerçek TTP’lerden haberdar olmak için en son Threat Intelligence bilgilerini kullanın.
    • Güvenlik analistlerinin bir rakibin şirket kaynaklarına ilişkin görüşünü analiz etmesine, kendilerine sunulan olası saldırı vektörlerini hızla tespit etmesine ve savunmalarını buna göre ayarlamasına yardımcı olmak için Digital Footprint Intelligence kullanın.

    Ferhat Verdi – Newtech

    Çocuklara alınabilecek 5 teknolojik hediye

    Teknoloji, çocukların gelişimi için en önemli gereksinimlerin başında geliyor. Çünkü günümüz dünyasında teknoloji hayatımızın birçok alanında merkezde yer alıyor. Çocukların teknolojiye erişimleri, onların hem öğrenme hem de eğlenme açısından daha zengin bir deneyim yaşamalarını sağlıyor. Bu yazımda teknolojinin çocukların gelişimi açısından öneminden yola çıkarak onlar için teknolojik hediye seçerken işinize yarayacak bazı ip uçlarını bir araya getirdim.

    Yaratıcılık: Teknoloji, çocukların yaratıcılık ve hayal gücü geliştirmelerine yardımcı oluyor. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojileri, çocukların yaratıcılıklarını keşfetmeleri ve hayal ettikleri şeyleri gerçeğe dönüştürmeleri için birçok fırsat sunuyor.
    Öğrenme: Teknoloji, çocukların öğrenme sürecinde önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar interaktif eğitim materyalleri ve uygulamalar sunarak öğrenme sürecini daha ilgi çekici ve etkileşimli hale getiriyor.
    Dünya görüşü: Teknoloji, çocukların dünya görüşlerini genişletmelerine de yardımcı oluyor. İnternet, farklı kültürleri ve toplumları tanıma fırsatı sunarak çocukların dünya hakkında daha fazla bilgi edinmelerini sağlıyor.
    Sosyal etkileşim: Teknoloji, çocukların arkadaşlarıyla ve aileleriyle sosyal etkileşim kurmalarına imkan sağlıyor. Çevrimiçi sohbetler, oyunlar ve sosyal medya, çocukların arkadaşlarıyla iletişim kurmalarına ve paylaşımlar yapmalarını mümkün kılıyor.
    STEM becerileri: Teknoloji, çocukların STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) becerilerini geliştirmeleri için fırsatlar sunuyor. Programlama, robotik ve diğer teknolojik konular, çocukların bu alanlarda kendilerini geliştirmelerine ve gelecekteki kariyerlerine hazırlanmalarına olanak sağlıyor.

    Sonuç olarak, teknolojinin çocukların gelişimi için önemi büyük. Ancak, çocukların teknolojiyi doğru şekilde kullanması ve güvenli bir şekilde internete erişmesi de önemli. Ebeveynler, çocuklarının teknoloji kullanımını sınırlandırmak veya denetlemek yerine, onlara doğru yönlendirmeler yaparak teknolojinin sağladığı faydalardan yararlanmalarını sağlamalılar. Dolayısıyla onları teknoloji ile bir araya getirecek en doğru araçlarla buluşturmamalılar. Peki çocuklar için teknolojik hediye seçerken hangi kategorileri daha fazla göz önünde tutmak gerekiyor?

    Akıllı saatler: Çocuklar için akıllı saatler, eğlenceli ve öğretici bir hediye seçeneği olabilir. Birçok akıllı saat, fitness takip, oyunlar ve hatta telefon görüşmeleri yapma gibi özelliklere sahiptir. Tcl MT40X Movetime Mavi Çocuk Saati, renkli tasarımı, çocuk dostu ve dayanıklı malzemesi, IP65 seviyesinde suya dayanıklılık özelliği, değiştirilebilir saat yüzüne sahip 1,3 inç renkli ekranı ve değiştirilebilir kayışıyla bu kategoride iyi bir seçenek olarak karşımıza geliyor.
    Tabletler: Tabletler, çocuklar için mükemmel bir teknolojik hediye olabilir. Eğitim amaçlı uygulamalar ve oyunlarla dolu olabilirler ve hatta bazıları özel çocuk modlarına sahip olabilir, böylece ebeveynler tabletin kullanımını kontrol edebiliyorlar. Bu kategorideki önerim olan Samsung Galaxy Tab A8, çocukları öğrenmeye teşvik eden eğlenceli aktivitelerle dolu Samsung Kids özelliğiyle, çocuğunuzun dünyayı keşfetmesi ve dünya ile bağlantı kurması için güvenli bir ortam sunuyor.
    Programlanabilir robotlar: Programlanabilir robotlar, çocukların STEM becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan eğlenceli bir hediye seçeneğidir. Birçok robot, öğrenme ve kodlama için önceden programlanmış seçenekler sunar. Çocuklar için pek çok farklı markanın robot kiti var. Bunlardan biri olan mBot kullanımı son derece kolay olan bir eğitim robotudur. Tasarımın asıl amacı, çocukların programlama, Arduino ve robotik öğrenmelerini kolaylaştırmaktır.
    Oyun konsolları: Oyun konsolları, çocuklar için popüler bir hediye seçeneğidir. Nintendo Switch veya PlayStation gibi bir oyun konsolu, çocukların eğlenceli vakit geçirmelerine ve arkadaşlarıyla etkileşim kurmalarına yardımcı olabilir.
    Drone’lar: Drone’lar, çocukların doğayı keşfetmelerine ve fotoğrafçılık becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan eğlenceli bir hediye seçeneğidir. Birçok drone, kameralı özelliklere sahiptir ve hava fotoğrafçılığı yapmak için kullanılabilir. Çocuklar ve amatör kullanıcılar için giriş seviyesinde bir drone olan MF Product Atlas 0232, oldukça pratik bir kullanıma sahip. Kumandası sayesinde herhangi bir telefona ihtiyaç duymadan kolaylıkla kontrol edebileceğiniz MF Product Atlas 0232’nin havada sabit kalabilme ve takla atma gibi özellikleri mevcut.

    Yenilikçi Optik ve Kablosuz Ağ Teknolojisi IOWN Nedir? Ne İşimize Yarayacak?

    IOWN (Yenilikçi Optik ve Kablosuz Ağ), optiğe odaklanan yenilikçi teknolojiyi ve çok güçlü hesaplama kaynaklarını kullanan yüksek hızlı, yüksek kapasiteli iletişim sağlayabilen terminaller dahil olmak üzere ağlar ve bilgi işleme altyapısı için bir girişimdir. Bu girişim, mevcut altyapının sınırlamalarını yenilikçi teknolojilerle aşmak, mevcut tüm bilgilere dayanarak bireyi bütünle optimize etmek ve çeşitliliğe toleranslı zengin bir toplum yaratmak için yapılandırılıyor. Yapılan planlamalar gerçekleşirse bu yeni teknolojinin 2024’te şartnameleri tamamlanacak ve 2030’da girişim hayata geçirilecek.

    IOWN Japonya merkezli NTT AR-Ge firması tarafından geliştiriliyor. IOWN konsepti, mevcut bilgi ve iletişim sistemlerini dönüştürmeyi ve mevcut BİT teknolojisinin sınırlamalarının ötesine geçen yeni bir bilgi ve iletişim altyapısı gerçekleştirmeyi amaçlamakta. Ağlardan terminallere kadar her şeyi fotonik tabanlı teknolojiyle tanıştıran “All-Photonics Network”, gerçek dünya ile dijital dünyayı birleştirerek geleceğe dair tahminler gerçekleştiren “Digital Twin Computing” ve “Digital Twin Computing”den oluşuyor.

    IOWN İle Yeni Bir Dünyaya Doğru

    İnternet ve akıllı telefonlar gibi önemli yenilikler toplumumuzu önemli ölçüde değiştirdi diyebiliriz. Sonuç olarak, mülkiyetten kullanıcılığa kadar insanların değerleri de etkilendi. Toplumumuzda bilgisayarlaşma ve bilişim hızlandıkça, BİT (bilgi ve iletişim teknolojisi) içeren yeni finansal hizmetler ve yapay zeka aracılığıyla otomatik sürüş gibi yapay zeka (AI) ve Nesnelerin İnterneti (IoT) kullanımı günden güne artacak. Bununla birlikte hayatlarımızın büyük ölçüde değişeceği ve farklı değerlerin ortaya çıkacağı düşünülebilir.

    IOWN ‘un Hedefi Çeşitliliğe Yanıt Vermek

    Bu yeni dünyayı farklı kılan şeylerin başında başkalarını anlamak geliyor. Bu tür bir anlayışı derinleştirmek için, bilgileri ve duyarlılıkları başkalarının bakış açısından görmek çok faydalı olabilir. Bu dünyayı teknoloji aracılığıyla inşa etmek için, yalnızca yüksek çözünürlüklü ve oldukça hassas sensörler geliştirerek daha fazla bilgi elde etmek değil, aynı zamanda başkalarının duyarlılığını ve öznelliğini dikkate alarak bilgiyi işlemek de gerekli.

    Bu görüş ile çalışmalar yaparken sadece bilim ve teknolojiyi değil, aynı zamanda beşeri ve sosyal bilimleri de dahil etmek gerekiyor. İnsanların teknolojinin sonuçlarından stressiz bir şekilde zevk aldıklarında ortaya çıkan durum için doğal terimini kullanıyoruz. İnsanların ve çevrenin uyum içinde olduğu bir dünya için doğal harmonik terimini de kullanıyoruz. IOWN konseptinin hedefi olarak bunlar gösterilebilir.

    İnternetin Sınırlarını Aşmak

    Böyle bir dünyada çok büyük miktarda bilginin iletilmesi ve işlenmesi gerekmekte ve mevcut bilgi ve iletişim sistemleri bu tür bilgileri işleyemiyor. İnternet trafiğinin son yirmi yılda yaklaşık 190 kat arttığı öngörülüyor. Sadece mevcut bilgi iletişim sistemlerini kullanarak böyle bir durumu hafifletmeye çalışırsak, iletişim hacminin daha da artması, ağların daha da karmaşıklaşması ve tıkanıklık nedeniyle gecikmenin artması gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağız.IOWN

    Güç Tüketimindeki Artışların Üstesinden Gelmek

    IoT’deki gelişmeler nedeniyle bağlı cihaz sayısındaki patlama, yalnızca ağ yükünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda enerji tüketimi konusunda ciddi endişeler doğuruyor. Bulut hizmetlerinin sağlanması için gerekli olan veri merkezlerinin güç tüketimindeki artış, küresel bir sorun haline geldi.

    IOWN Konseptinin Bu Sosyal Sorunları Aşağıdaki Gibi Çözmesi Bekleniyor

    Güç tüketimindeki çarpıcı azalma ve iletişim bant genişliğinin genişletilmesi, hesaplama karmaşıklığındaki patlayıcı artış için muazzam işlem kapasitesi sağlayabilir.

    Kapasiteyi artırarak ve iletişimdeki gecikmeleri azaltarak, çeşitli sensörlerden toplanan ve beş duyuyu aşan çok büyük miktarda bilgiyi gerçek zamanlı olarak paylaşmak mümkün kılınabilir.

    Optik dalga boylarının özel kullanımı, yüksek düzeyde gizlilik ve kararlılık sağlar ve görev açısından kritik hizmetler için kullanılabilir.

    Çeşitli kaynakların merkezi yönetimi için çoklu düzenleme yetenekleri, endüstriyel ve bölgesel alanlarda kaynak kullanımına olanak tanıyabilir.

    Çeşitli dijital ikizleri ve insan modellerini birleştirerek gerçek dünyayı kopyalayan ve genişleten bir siber uzayın yaratılması sağlanabilir.

    IOWN Konsepti Tarafından Yaratılan Gelecek

    IOWN kavramı, çeşitli değerler de dahil olmak üzere çok büyük miktarda bilgiyi gerçek zamanlı ve bölünmeden dağıtarak ve işleyerek başkalarının bakış açılarını ve deneyimlerini paylaşmayı kolaylaştırır. Başkalarına karşı anlayış ve empatiye dayalı sosyal davranışı teşvik ederek, insanlar ve toplum arasındaki “bağların” kalitesini iyileştirebileceğimize ve böylece insanların değerlerini güncellenebilir.

    IOWN konseptinin hedeflediği toplumun anahtarı “geleceği tahmin etmek” olarak açıklanıyor. Doğru tahminler yapabilirse, buna göre de doğru yanıtlar verilebilir. Bu aslında “geleceği değiştirmek” anlamına geliyor. Mevcut sistemle geleceğin nispeten basit tahminleri gerçekleştirilebilir, ancak IOWN konseptiyle hedeflenen tahminler, doğruluk ve hızdaki farkın etkisiyle hali hazırda kullandığımız teknolojilere göre kat kat daha iyi olacağı söylenebilir.

    Örneğin, tıp ve sağlık hizmetleri alanlarında biyo verileri kullanan gelişmiş gelecek tahminleri gerçekleştirilebilir. Vücut ısısı, kan basıncı ve kalp atış hızı gibi günlük biyo verileri hastalık öyküsü, genomik bilgiler ve diğer bilgilerle birleştirerek, hangi hastalığın ne zaman ve nerede ortaya çıkacağını doğru bir şekilde tahmin etmek mümkün kılınabilir. Ortaya çıkacak sonuçlar kullanıcıların hastalık durumunda çok daha hızlı müdahaleye izin verebilir.

     

    ZYXEL Armor G5 AX6000 12-Stream 13 Dahili Anten Multi Gigabit WiFi6 Router