Güncelleme desteğinin altı yıla çıkarılması, Samsung’un orta segment pazarında da kullanıcı deneyimine verdiği önemi gösteriyor. Bu yaklaşım, akıllı telefon kullanım süresinin uzaması ve elektronik atıkların azaltılması açısından da olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Samsung, orta segment akıllı telefon pazarında yeni bir hamle yaparak Galaxy A16’nın 4G versiyonunu tanıttı. Bu adım, markanın yakın zamanda duyurduğu 5G modelinin ardından geldi. Özellikle dikkat çeken nokta, her iki modelin de Samsung’un yeni yazılım güncelleme politikası kapsamında altı yıl boyunca Android işletim sistemi güncellemesi alacak olması.
Samsung A16 4G, tam 6 büyük güncelleme alacak!
Yeni Galaxy A16 4G, kullanıcılara etkileyici bir ekran deneyimi sunmayı hedefliyor. 6.7 inç büyüklüğündeki Super AMOLED panel, Full HD çözünürlük ve 90Hz yenileme hızı ile donatılmış durumda. Günlük kullanımda dayanıklılık arayan kullanıcılar için IP54 sertifikası ile toz ve su sıçramalarına karşı koruma sağlayan telefon, MediaTek Helio G99 işlemciden güç alıyor.
Depolama konusunda Samsung, 4GB RAM ve 128GB dahili hafıza sunuyor. MicroSD kart desteği sayesinde bu alan daha da genişletilebiliyor. Cihazın batarya performansı da göz dolduruyor; 5.000mAh kapasiteli batarya, 25W hızlı şarj desteğiyle birlikte geliyor. Bu kombinasyon, yoğun kullanımda bile uzun pil ömrü vadediyor.
Fotoğraf tutkunları için Galaxy A16 4G, çok yönlü bir kamera sistemi sunuyor. Arka tarafta 50MP ana sensör, 5MP ultra geniş açı ve 2MP makro lens üçlüsü yer alırken, selfie çekimleri için 13MP’lik bir ön kamera bulunuyor. Tüm kameralar 1080p video kaydı yapabilme özelliğine sahip.
Bağlantı özellikleri açısından da oldukça donanımlı olan telefon, çift SIM kart desteği, Wi-Fi 5, Bluetooth 5.3, NFC ve USB Type-C gibi güncel teknolojileri barındırıyor. Klasik 3.5mm kulaklık girişinin korunması da müzik severler için artı bir özellik olarak göze çarpıyor.
Gri, Gece Mavisi ve Su Yeşili renk seçenekleriyle satışa sunulacak olan Galaxy A16 4G’nin fiyatı henüz açıklanmadı. Ancak Samsung’un bu modeli, uzun vadeli yazılım desteği sunan en ekonomik seçenek olarak konumlandırması bekleniyor. Bu hamle, özellikle telefonunu uzun süre kullanmayı planlayan ve bütçe dostu bir seçenek arayan kullanıcılar için cazip bir alternatif oluşturacak gibi görünüyor.
Güncelleme desteğinin altı yıla çıkarılması, Samsung’un orta segment pazarında da kullanıcı deneyimine verdiği önemi gösteriyor. Bu yaklaşım, akıllı telefon kullanım süresinin uzaması ve elektronik atıkların azaltılması açısından da olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Epson, ısısız baskı teknolojisine sahip Epson mürekkep püskürtmeli yazıcılarla sürdürülebilir bir çözüm sunuyor.
Mürekkep püskürtmeli yazıcılar, ısınmaya gerek kalmadan hızlı bir şekilde yazdırmaya başlıyor. Bu da daha az çalışma süresi ve daha düşük çalıştırma maliyeti anlamına geliyor. Lazer yazıcılara kıyasla değiştirilmesi gereken daha az bakım parçasına sahip olan Epson kurumsal yazıcılar, daha az güç tüketimiyle sürdürülebilir bir seçenek sunuyor.
Yakın tarihli bir IPCC raporu, sıcak hava dalgalarının, kuraklıkların ve sellerin giderek daha şiddetli hale geleceği konusunda uyarılarda bulundu. Buzulların erimeye devam edeceğini ve okyanusların önümüzdeki 80 yıl içinde 1 metreye kadar yükselebileceğini öngören rapor sonuçlarına göre, enerjiyi tüketme biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Epson’un daha az güç tüketimi ve dolayısıyla daha az karbondioksit emisyonu görevini üstlenen ısısız baskı teknolojisi, enerji tüketimini düşüren bir çözüm sunuyor.
Kaliteden ödün vermeden verimliliği artırırken çevresel etkiyi azaltan ürünler geliştiren Epson; kurumsal İnkjet ısısız baskı teknolojisiyle daha düşük güç tüketimiyle; enerjiden ve maliyetten tasarruf edilmesini sağlıyor.
Mürekkep püskürtme işlemi için ısıya ihtiyaç duymayan Epson kurumsal yazıcılar, açıldığında veya uyku durumundan çıktığında ısınma gerektirmediğinden yaptığı yüksek hızda baskıyla zamandan tasarruf edilmesini de sağlıyor.
Akıllı saatler uzun süredir hayatımızda olan ürünler. En baştan sadece bildirim almak istediğimiz ve telefona bakma alışkanlığımızı azaltmak için kullanılan ürünler son dönemde büyük bir değişim ve gelişim ortaya koyuyor. Özellikle hem malzeme yapısı hem de kullanılabilirlik açısından büyük bir değişim ortaya koyan bu akıllı saatlerin yapabildikleri de her nesille birlikte gelişiyor.
Bildirim almak için kullandığımız bu ürünler daha sonraları sesli görüşme özelliğine kavuştu. Apple’ın Siri desteği sayesinde ise bir telefondan farkı kalmayan akıllı saatlerin en önemli farkı ise Huawei tarafından ortaya kondu. Zira Watch 3 serisi ile EKG çekmeye de başlayan akıllı saatler yine Huawei markasının liderliğinde başka bir yöne doğru evriliyor. Bugün Apple da Apple Watch serisinde EKG özelliğini kullanıyor ve bu sayede kalp krizlerinin erken tanısı konusunda doktorlara yardımcı oluyor. Kaza algılama sistemi de yine Apple ile bize sunulan yeniliklerden birisi.
Geçtiğimiz yıl Huawei tansiyon ölçebilen Watch D serisi ile çıtayı başka bir seviyeye çıkartırken yine geçtiğimiz yıl pazara sunulan Watch 4 Pro modelinin de Çin’de şeker ölçümü yapabildiğini gördük. Bununla birlikte yine GT 4 serisi ile de akıllı saatlerin damar sertliği ölçmeye başladığını gördük. Bugün bu özelliği sunabilen başka da bir marka yok. Yani görünen şey şu akıllı saatler hayatımızda artık sadece saati göstermek ya da bildirimleri vermek için yok. Akıllı saatler artık bir sağlık asistanına dönmüş durumda. Kolumuzda tüm sağlığımızı takip edebildiğimiz ve Huawei’nin vermiş olduğu özellik sayesinde bunu e-Nabız sistemine otomatik olarak gönderebileceğimiz bir hemşireye dönmüş durumda. Özellikle sağlık kayıtlarımızı PDF olarak doktorumuz ile paylaşma özelliği de yine Huawei tarafından bizlere sunuluyor.
Akıllı saatlerden beklentileriniz nedir bilemeyiz ama şunu belirtebilirz ki; akıllı saatler artık başka bir noktaya geldi ve sağlığımızı daha fazla kontrol edebildiğimiz bir yere doğru savruluyor. Özellikle akıllı saatlerin (Huawei) tıbbi standartta şeker ölçümü yapabilmesini heyecanla bekliyoruz. Tıbbi ölçüm standarlarında tansiyon ölçebiliyorsa; bunu da yapabilir. Öyle değil m?
Samsung’un kablosuz dikey süpürgesi Bespoke Jet AI, ABD merkezli ürün değerlendirme platformu USA Today Reviewed tarafından ‘2024’ün En İyi Kablosuz Dikey Süpürgesi’ seçildi.
USA Today Reviewed, kablosuz dikey süpürge alacaklar için Bespoke Jet AI’ı tavsiye ederken, yayınladığı değerlendirmede Samsung’un yapay zeka özelliğiyle akıllı temizlik sunan yenilikçi dikey süpürgesinin öne çıkan özelliklerini sıraladı. ABD genelinde tüketiciler nezdinde güvenilir bir ürün inceleme platformu olan USA Today Reviewed, Cambridge’deki test laboratuvarında çeşitli tüketici elektroniği ürünlerini bilimsel yöntemlerle inceleyerek, ürünler hakkında objektif değerlendirmelerde bulunuyor.
Şarj ihtiyacı duymadan yüksek kapasiteli pili sayesinde 1 saate kadar rahatlıkla emiş gücü sağlayabilen Bespoke Jet AI, USA Today tarafından yapılan testlerde Jet modunda 17 dakika 20 saniyelik performansıyla en uzun süre çalışan dikey kablosuz süpürge oldu. Gerekli durumlarda ise Bespoke Jet AI’ın pili, yerinden çıkarılarak diğer yedek pil* ile kolayca değiştirilebiliyor. Böylece temizlik süresi 2 saate kadar çıkabiliyor.
Samsung Bespoke Jet AI, USA Today tarafından yapılan testlerde 280W emiş gücüyle test zeminleri üzerindeki ince toz ve kirin yüzde 90’ını toplamayı başardı. Kablosuz dikey süpürgenin hava akışını optimize ederek emiş gücüne verim katan güçlü HexaJet motoru ise yalnızca 1,67 kg ağırlığıyla taşınabilirliği kolaylaştırıyor. Bespoke Jet AI aynı zamanda emiş gücüne katkı sunan Jet Siklon sistemine sahip. Jet Siklon sistemi, hava direnci azaltarak emiş kaybını en aza indiriyor ve bu sayede tüm kir ve toz seviyelerinde ve evcil hayvan olan evlerde verimli ve zahmetsiz bir temizlik sunuyor.
Canon, sanatı görmenin ötesine taşıyan “Görülmeyen Dünya” sergisiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Beykoz Belediyesi ve Türkiye Görme Engelliler Derneği iş birliğiyle düzenlenen sergi, 20 Ekim’e kadar Kavacık Yaşam Merkezi’ndeki Vizyon 360 Beykoz’da ücretsiz olarak gezilebilecek.
Bu yenilikçi sergi, fotoğraf sanatını sadece görsel değil, dokunsal ve hissel bir deneyime dönüştürüyor. Canon’un gelişmiş baskı teknolojileri ile hazırlanan eserler, görme engelli bireyler için Braille alfabesi, kabartmalı baskılar ve sesli anlatımlarla erişilebilir kılınıyor. Sergide dünyaca ünlü fotoğrafçıların eserleri, ziyaretçilerin sanatla farklı duyular üzerinden etkileşim kurmalarına olanak tanıyor.
Sanat Herkes İçin Erişilebilir Oluyor
Canon Eurasia Ülke Direktörü Alexandre Emeryk, serginin yalnızca teknoloji değil, insanlara dokunma amacıyla düzenlendiğini vurguladı. Sanatın birleştirici gücüne inandıklarını belirten Emeryk, “Görülmeyen Dünya” sergisinin büyük bir etki yarattığını söyledi. Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ise bu serginin, görme engelli bireylerin dünyasını anlamaya yardımcı olduğunu ifade etti.
Sergide öne çıkan eserler arasında Brent Stirton’un son Kuzey Beyaz Gergedanı Sudan’ı anlatan fotoğrafı ve Samo Vidic’in engelli atlet Darko Duric’in gücünü yansıtan kareleri bulunuyor. Bu çarpıcı eserler, insan ve doğa arasındaki kırılgan dengeyi etkileyici bir şekilde yansıtıyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Cem Kıvırcık da sergiyi ziyaret etti ve Alexandre Emeryk ile yaptığı özel söyleşide, Canon’un sanat ve teknolojiyi birleştiren vizyonu hakkında detaylı bilgi aldı.
Ziyaretçi Bilgileri
“Görülmeyen Dünya” sergisi, 12-20 Ekim tarihleri arasında Kavacık Yaşam Merkezi’ndeki Vizyon 360 Beykoz’da ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Bu benzersiz sergide sanatla farklı bir yolculuğa çıkmak için mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Ve siz de bir Canon’la fotoğraf dünyasına adım atmak isterseniz MediaMarkt’ta aradığınız ürünleri bulabilirsiniz.
Salça, Türk mutfağının en temel ve vazgeçilmez malzemelerinden biri olarak, yemeklere kattığı zengin tat ve aromalarla sofralarımızın yıldızı olmuştur. Geleneksel tariflerde sıkça yer alan salça, hem lezzeti hem de besin değeri ile evlerimizde önemli bir yer edinir. Ancak, marketlerde bulunan hazır salçaların içerdiği katkı maddeleri ve koruyucular, sağlıklı beslenme konusunda endişe yaratabiliyor. Peki, evde kendi salçamızı nasıl yapabiliriz? Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Aşçılık Milli Takım Kaptanı Chef Volkan Aslan, evde hazırlayabileceğiniz uzun ömürlü ve lezzet dolu salçaların sırlarını sizlerle paylaşıyor.
Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Aşçılık Milli Takım Kaptanı Volkan Aslan
Evde salça yapmak için hangi tür domatesleri tercih etmeliyiz?
Salçalık domates, etli ve az sulu yapısıyla salça yapımına uygun olan bir domates türüdür. Genellikle oval veya hafif uzun bir yapıya sahip olup, kırmızı ve yoğun aromalıdır. Bu tür domatesler, içerdiği düşük su miktarı sayesinde daha fazla etli kısım sunar; bu da salça yapımında verimliliği artırır. Türkiye’de en bilinen salçalık domates türleri San Marzano, Rio Grande ve Roma cinsi domateslerdir. Bu domatesler, diğer çeşitlere göre daha az miktarda kullanılarak daha fazla salça elde edilmesini sağlar. Fiziksel olarak da yemelik domateslerden farklıdırlar; daha uzun bir şekle sahip olup, çekirdekleri az, etli kısımları ise oldukça fazladır.
Salça yapımına başlamadan önce domatesleri nasıl hazırlamalıyız?
Domatesleri iyice yıkadıktan sonra orta kısımları alınıp, kabaca doğranır. Ardından, pürüzsüz bir salça elde etmek için mutfak robotunda geçirilir. Bu işlem, salça yapımının ilk adımıdır.
Salça nasıl yapılır?
Evde salça nasıl yapılır? Aşama aşama anlatabilir misiniz?
Evde salça yapmanın ilk adımı, doğru domatesleri seçmekle başlar. Etli ve az sulu domatesler, salça yapımı için en ideal seçeneklerdir. Domatesleri iyice yıkadıktan sonra dilimleyip büyük bir tencereye alın. İsterseniz bu aşamada domatesleri doğrayarak işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Bu aşamada, domatesleri doğrayarak işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Orta ateşte, domateslerin suyunu salana kadar yavaşça pişirin. Bu süreçte, domateslerin dibe yapışmaması için sık sık karıştırmayı unutmayın.
Domatesler tamamen yumuşayıp suyunu bıraktığında, bir süzgeç veya mutfak robotu kullanarak püre haline getirin. Bu işlem, salçanızın pürüzsüz ve homojen bir kıvama ulaşmasını sağlayacaktır.
Sonraki adımda, püre haline getirdiğiniz domatesleri tekrar ocağa alarak düşük ateşte suyunu tamamen çekene kadar pişirmeye devam edin. Kıvamı yoğunlaştıkça, salçayı sürekli karıştırarak yanmasını önlemeye dikkat edin. Ateşi en düşük seviyeye getirip kaynamayı durdurmayacak kadar yüksek tutun. Pişen domatesleri ince bir süzgeçten geçirerek, salçanızı daha pürüzsüz hale getirin. Bu aşamada, kabukları da ayırmış olursunuz; süzgeçte kalan kabukları atmayı unutmayın.
Püre kıvamındaki domatesleri süzgeçten geçirip inceleyin. Ardından, püreyi ocakta kaynatmaya devam ederek salçanın katı bir kıvama ulaşmasını sağlayın. Salçanın dayanıklılığını artırmak ve lezzet katmak için tuz ve sıvı yağ eklemeyi unutmayın; bu, salçanızın daha uzun süre dayanmasına yardımcı olacaktır.
Kaynar haldeki salçayı cam kavanozlara doldurup contalı kapaklarla kapatın. Bu işlem, kabın vakum yapmasını sağlayarak salçanın daha uzun süre bozulmadan saklanmasına yardımcı olur. Son olarak, salçanızı serin ve kuru bir yerde saklayabilir, daha güvenli bir saklama için buzdolabında da tutabilirsiniz.
Salça yapımı
Salça yaparken hangi baharatlar veya ek malzemeler kullanılabilir?
Salça yaparken çok baharat kullanmak doğru değildir. Ancak, tuz ve yağ eklemek, salçanın koruyuculuğunu artırır. Salça, kendine has bir lezzet olduğu için, her yemekte farklı baharatlarla zenginleştirerek pişirebilirsiniz. En güvenli ve sade haliyle kullanıldığında, salça her yemeğe ayrı bir aroma katma potansiyeline sahiptir. Kullanacağınız baharatlar ve sebzelerle yapacağınız dokunuşlar, salçanızı özgün kılarak farklı tatlar elde etmenizi sağlar.
Salçanın kıvamı nasıl ayarlanmalı?
Etli ve su miktarı az domates kullanmak, salçanın kıvamını yakalamak için oldukça önemlidir. Salça, ne çok sulu ne de çok katı olmalıdır; ideal bir kıvam için bu dengeyi sağlamak gerekir. Mikser veya mutfak robotları, salçayı tam kıvamında ayarlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, pişirme süresi de kıvamı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Salçanız katılaşırken süzgeçten geçirmek, ürünü daha iyi hissetmenizi sağlar ve pürüzsüz bir sonuç elde etmenize yardımcı olur. Kıvamı ayarlarken, patates püresinden bir tık daha sert olmasına dikkat etmelisiniz.
Evde salça yapımı
Salça yapımında kullanılan geleneksel yöntemler nelerdir?
Salça yapımında geleneksel yöntemler denilince, aklıma hemen kısık ateşte, sabırla büyük kazanlarda pişirilen salçalar geliyor. Domateslerin özünün çıkması için saatlerce kaynatır, sık sık karıştırarak dibi tutmamasını sağlarız. Odun ateşinde ağır ağır pişen domateslerin lezzeti ise bambaşkadır. Ancak günümüzde teknolojinin nimetlerinden faydalanmamak da olmaz. Elektrikli makineler sayesinde, evde salça yapma sürecini çok daha kısa bir süreye indirgeyebiliyoruz. Bu makineler, geleneksel lezzeti korurken hayatımızı da kolaylaştırıyor. Küçük alanlara sahip evlerde bu ekipmanlar, hızlı ve pratik bir çözüm sunarak salça yapımını daha kolay bir hale getiriyor.
Güneydoğu’da ise bir diğer geleneksel yöntem güneşte kurutmadır. Domatesler ezilip tepsilere serilir ve birkaç gün güneşin altında bırakılır. Bu yöntemle yapılan salçaların tadı, güneşin doğal ısısıyla daha yoğun ve aromatik hale gelir. Kurutma işlemi, domatesin suyunu çekerken kalan püreye derin bir renk ve zengin bir lezzet katar. Ne derler, sabırla yapılan her şeyin tadı bambaşka olur! Bu yöntem doğru ellerde uygulandığında çok ayrı bir boyut kazanır. Endüstriyel işlemler güvenli ve standart olsa da, yöresel yöntemler de oldukça lezzetli olabilir. Ancak bunun için bilgi, deneyim ve uygun bir ortam gereklidir; yoksa yerel olarak yapılan işlemlerde farklı risklerle karşılaşma ihtimali yüksektir. İşte bu noktada bilginin önemi fazlasıyla devreye giriyor.
Salçanın uzun süre bozulmadan saklanması için nelere dikkat etmeliyiz?
Salçayı sterilize edilmiş cam kavanozlarda saklamak oldukça önemlidir. Üzerine bir parmak zeytinyağı eklemek, salçanın uzun süre dayanmasına yardımcı olur. Bu süreçte vakumlu kapak sistemleri ya da buharlı sterilizasyon cihazları oldukça faydalıdır. Sıcak doldurulan bir salça, vakum oluşturacaktır. Açılan her salçanın üzerine mutlaka zeytinyağı eklenmelidir, özellikle evlerde; çünkü tüketimin yavaş olduğu yerlerde koruyuculuk daha büyük bir öneme sahiptir.
Evde salça tarifi
Evde yapılan salçanın tat ve kalite açısından hazır salçalarla farkı nedir?
Evde yapılan salçanın en büyük farkı, tamamen doğal ve katkı maddesiz olmasıdır. Hazır salçalarda genellikle koruyucular, stabilizatörler ve yüksek oranda tuz bulunur ki bu da ürünün raf ömrünü uzatmak içindir. Ama evde yaptığınız salçada böyle bir ihtiyaç yoktur. Her şey sizin kontrolünüzde; domatesin kalitesinden tuz oranına kadar. Bu yüzden lezzeti çok daha yoğun, taze ve saf olur.
Salça yapımında hijyen ve gıda güvenliği oldukça önemlidir. Malzemeleri ve mutfak ekipmanlarını nasıl temizlediğiniz, ürünün kalitesini doğrudan etkiler. Domateslerin iyi yıkanması ve aletlerin sterilize edilmesi kritik adımlardır. Ayrıca, ev yapımı salçanın muhafazası sırasında cam kavanozların düzgün bir şekilde kapatılması ve serin bir yerde saklanması da gıda güvenliği açısından son derece önemlidir. Hazır salçalarda bu sürecin bir kısmı fabrika ortamında kontrol edilse de, evde yaptığınız salçada bu tamamen sizin elinizde. Hijyen koşullarını sağladığınızda, elde edeceğiniz sonuç hem sağlık açısından hem de lezzet açısından mükemmel olacaktır. Gıda güvenliği, gösterdiğiniz özenle doğrudan ilişkilidir; doğru bilgi ve uygulamalarla mutfakta kaliteli ürünler elde edebilirsiniz.
Salça yapımında karşılaşılan en yaygın hatalar nelerdir?
Evde salça yaparken yapılan en büyük hatalardan biri, domateslerin suyunu tam olarak çektirmemektir. Bu durum, salçanın çabuk bozulmasına neden olur. Bir diğer yaygın hata ise aşırı tuz kullanmaktır. Tuz miktarını ölçülü ayarlamak her zaman önemlidir. Unutulmamalıdır ki tuz, bu işin sahtekarlık tarafıdır; çok tuzlu bir salça, bozulmayacak gibi görünse de, aşırı tuzun sağlık üzerindeki olumsuz etkileri ayrı bir sorundur. Ayrıca, tuzlu salçanın kullanıldığı yemeklerde de tat uyumsuzlukları yaşanabilir.
Evde salça tarifi
Salçanın pişirme süresi ne kadar olmalı ve hangi ısıda pişirilmelidir?
Salça yapımında düşük ısıda, uzun süre pişirmek her zaman en iyisidir. Bu yöntemle domatesin suyu yavaşça buharlaşır ve salça yoğunlaşır. Ayrıca, kısık ateş, ürünün lezzetini kaybetmeden pişirilmesine yardımcı olur. Yüksek ateşte pişirilen ürünler, karakteristik tatlarını kaybedebilir; bu nedenle, pişirme süresi ne kadar uzun ve ısı ne kadar düşük olursa, kontrol ve güvenlik o kadar sağlanabilir. Modern fırınlar veya pişiricilerle bu süreci yönetmek oldukça kolay hale geliyor.
Salçayı saklamanın en doğru yöntemleri nelerdir?
Salçayı saklarken en önemli faktör, serin ve karanlık bir yer tercih etmektir. Bu, salçanın tazeliğini uzun süre korumasına yardımcı olur. Eğer evde buharlı sterilizasyon makineleri varsa, kavanozların sterilize edilmesi salçanın ömrünü uzatır. Ancak, bu makineler her evde bulunmayabiliyor. Bu noktada, evlerde konserve yaparken kullandığımız geleneksel yöntemler devreye giriyor ve oldukça güvenilir bir alternatif sunuyor.
Bu geleneksel yöntemler arasında, öncelikle kavanozları kaynar suda haşlayarak içindeki bakterilerin öldürülmesi sağlanmalıdır. Bu adım kritik öneme sahiptir. Daha sonra, salçanın sıcak olması gerektiğini unutmamalıyız. Kapaklar ise contalı olmalı ve kapatılmadan önce sıcak suda bekletilmelidir. Bu şekilde, kapak kapandığında conta, camı tamamen kaplar. Soğudukça camın şekline uyum sağlar ve vakum yaparak havanın girmesini engeller. Böylece, salçanın kalitesini ve tazeliğini uzun süre korumuş oluruz.
Salça kavanozu nasıl kapatılır
Evde salça yapımı mevsimsel mi olmalı, yıl boyunca taze salça yapmanın püf noktaları nelerdir?
Yaz sonu, salçalık domateslerin en taze ve uygun fiyatlı olduğu dönemdir. Ancak, domatesleri dondurucuda saklayarak veya uygun küçük ev aletleriyle her mevsim taze salça yapma imkânınız da var. Fakat bu yöntemlerin enerji maliyetlerini de göz önünde bulundurduğumuzda, salçanın maliyetinin artacağını unutmamak gerekir. Bu nedenle, en ideal yaklaşım yaz sonuna doğru salçayı yapmak, ardından doğru koşullarda muhafaza etmek ve 12 ay boyunca kullanmaktır.
Evde salça yaparken hangi Küçük ev aletlerinden faydalanabiliriz?
Evde salça yaparken bazı küçük ev aletleri işinizi oldukça kolaylaştırabilir. Mutfak robotu veya blender, domatesleri hızlıca püre haline getirmek için mükemmel bir yardımcıdır. Eğer domatesleri soymak isterseniz, soyma ekipmanları da kabukları zahmetsizce ayırmanıza olanak sağlar. Elektrikli makineler ise domatesleri ezip süzerek püre haline getirmede pratik çözümler sunar ve pişirme sürecini hızlandırır. Son olarak, salçayı kavanozlara doldururken vakumlu kapak makineleri veya buharlı sterilizatörler kullanmak, salçanızın daha uzun süre taze kalmasını sağlar. Bu ekipmanlarla, isterseniz sıcak dolum yaparak kapatabilir veya salçayı hazırladıktan sonra -18°C’deki derin dondurucuda saklayabilirsiniz.
Salça yapmak için ihtiyacınız olan tüm küçük ev aletlerini MediaMarkt mağazalarında ve MediaMarkt web sitesinde bulabilirsiniz.
Fidye yazılımı saldırılarının sıklığı ve şiddeti artmaya devam ediyor. Siber suçluların taktikleri giderek daha acımasız hale geliyor. Fidye yazılımları ve genel olarak kötü amaçlı yazılımlar da daha sofistike hale geliyor ve geleneksel yöntemlerle tespit edilmekten daha iyi kaçınabiliyor. ESET ve Intel, birlikte yürüttükleri çalışmaları genişleterek Intel’in en yeni hibrit işlemci mimarisinden yararlanan gelişmiş uç nokta çözümleri sunuyor.
Yeni fidye yazılımı türevleri kurbanın ortamına sızdıktan sonra kendilerini yeniden yazabilmekte ve böylece geleneksel imza tabanlı tespit araçlarından kaçabiliyor. Ortaya çıkan bir başka fidye yazılımı özelliği de sanal makinelerin içine saklanıyor. Bu gelişmiş gizleme teknikleri siber güvenlik kapsamında boşluklar yaratıyor. İşte bu noktada donanım tabanlı kötü amaçlı yazılım tespiti devreye giriyor ve şirketleri daha güvende tutmak için hem bilinen hem de yeni kötü amaçlı yazılımları tespit ediyor. Zararlı yazılımlar çalıştırıldığında her zaman bir “parmak izi” bırakırken CPU telemetrisinin donanım tabanlı izlenmesi, en karmaşık fidye yazılımlarını bile temizleyebilir ve birçok algılama atlamasına karşı yüksek bağışıklık sağlar.
ESET, gelişmiş fidye yazılımlarını ve sürekli gelişen diğer tehditleri tespit etme savaşında büyük bir avantaj olan donanım tabanlı güvenlik ve performans özelliklerinden yararlanabilen uç nokta güvenlik yazılımı sunmak için birkaç yıldır Intel ile iş birliği yapıyor. Ortak müşteriler, ESET‘in Intel® Tehdit Algılama Teknolojisi (Intel® TDT) ile entegre ve otomatik olarak yapılandırılan ESET PROTECT çok katmanlı siber güvenlik paketini kullanıma sunduğu Mart 2022’den bu yana ESET‘in Intel ile iş birliğinden yararlanıyor. Bugün, ESET son kullanıcılarının yaklaşık yüzde 90’ı Intel tabanlı sistemler üzerinde çalışıyor. Intel CPU üzerinde yer alan birleşik çözümler, yeni ve mevcut kötü amaçlı yazılım türlerine, özellikle de fidye yazılımlarına karşı gelişmiş algılama sağlamak için CPU telemetrisini analiz etmek üzere yapay zekâ kullanıyor.
Performansı optimize etmek için hibrit işlemcilerden yararlanma
Gelişmiş, yapay zekâ odaklı tehdit tespitine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artarken siber güvenlik ve BT liderleri yeni teknoloji dağıtımlarını uzaktan ve hibrit çalışma senaryolarının getirdiği performans ve üretkenlik zorluklarına karşı dengelemeye çalışıyor. Uç nokta güvenlik araçları, diğer görevlerin yavaşlamasını veya kullanıcıların pillerini tükenmesini önlemek için dikkat çekmemelidir. İşte bu nedenle ESET ve Intel, birlikte yürüttükleri çalışmaları genişleterek Intel’in en yeni hibrit işlemci mimarisinden yararlanan gelişmiş uç nokta çözümleri sunuyor. Yeni nesil Intel® Core™ ve Intel® Core™ Ultra işlemciler iki tür çekirdeğe sahip:
En yüksek hızlarda hesaplama yapan performans çekirdekleri
Nispeten hızlı ancak çok daha düşük enerji tüketimiyle hesaplama yapan verimli çekirdekler
Hibrit çip mimarisinin siber güvenlik olaylarının tespiti ve müdahalesi ile ilgisi
Kötü amaçlı yazılımın varlığını tespit etmeye çalışıyorsanız muhtemelen bu işlemin mümkün olduğunca hızlı çalışmasını istersiniz. Bu yüzden de performans çekirdekleri üzerinde çalıştırırsınız. Ancak güncellemeler ve arka plan taramaları gibi diğer bazı siber güvenlik süreçleri, cihaz gücünden tasarruf etmek ve öncelikli görevlerin performansını optimize etmek için verimli çekirdeklerde çalışabilir.
ESET uç nokta koruma çözümleri, Intel’in hibrit işlemci mimarisinden yararlanıp arka plan iş yüklerini verimli çekirdekler üzerinde akıllıca planlayarak uzaktan ve hibrit çalışma senaryolarının taleplerini daha iyi karşılayabilir. İlk testlerde keşfedilen bir diğer önemli fayda: Hibrit farkındalıklı yazılımı çalıştıran dizüstü bilgisayarlarda pil gücünden yüzde 5 ila yüzde 8 arasında tasarruf sağlanmasıydı.
Her ölçekten işletme için daha güvenli bir yarın
ESET Uç Nokta Çözümleri ve Güvenlik Teknolojileri Başkan Yardımcısı Előd Kironský yaptığı açıklamada “Uç nokta koruma ürünümüz, hibrit bir işlemci üzerinde çalıştığının farkında ve farklı iş yüklerini verimli çekirdekleri veya performans çekirdeklerini kullanmaya yönlendirebiliyor. İş yüklerinin verimli çekirdeklere atanmasının ürün performansı üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Bir dizi senaryoda performans artışları belgelenmiş ve işlemler daha hızlı tamamlanmıştır. Intel gibi inovasyon ortaklarımızla yaptığımız çalışmalarla inovasyonu en üst düzeye çıkarmaya ve yarının bilinmeyen tehditlerini ele almaya devam etmemiz önemli. Her ölçekten işletme için daha güvenli bir yarını güçlendirecek olan bu tür iş birlikleridir ve onları ESET teknoloji ekosistemine dahil etmekten gurur duyuyoruz.” dedi. Bu yeni “hybrid aware” özelliğinin Aralık ayı başında ESET müşterilerine sunulması planlanıyor.
Intel üzerinde çalışan ESET müşterileri için bileşik avantajlar
Sistem performansına düşük etki, ESET‘in çok katmanlı yazılım mimarisi içinde her zaman öncelik verdiği bir alan ve birçok müşteri için önemli bir satış noktası. Performansı korurken aynı zamanda önleme ve korumaya yardımcı olabilecek teknolojiden yararlanmak bir kazan-kazan seçimi. Aynı şekilde ESET de güvenlik konusunda her zaman çok katmanlı bir yaklaşımı savunmuştur. ESET ve Intel, güvenlik yığınımıza silikon katmanını ekleyerek siber tehditlerle mücadelede yeni bir kilometre taşına ulaştı.
ESET müşterileri, Intel ilişkisindeki yeni genişletilmiş yeteneklerden yararlanarak ortak çözümden çok sayıda faydaya tanık oluyorlar.
Intel TDT’nin donanım düzeyinde kötü amaçlı yazılım tespiti ve devam eden makine öğrenimi geliştirmeleri, fidye yazılımı ve diğer siber saldırılara karşı mücadelede güçlü bir silah.
Bu yeni donanım düzeyinde algılama özelliğinden kaynaklanan ek işlem talepleri büyük ölçüde GPU veya verimlilik çekirdeklerine yüklenerek sistem performansı ve son kullanıcı verimliliği üzerindeki etkiler en aza indiriliyor.
Ortak çözüm otomatik olarak etkinleştirilip çalıştığından BT karmaşıklığında veya idari iş yükünde artış olmadan fidye yazılımı korumasına anında destek sağlar.
Yeni nesil siber güvenlikten yararlanmak isteyen müşteriler, ESET ve Intel’in sürekli yenilikleri için uzun süre beklemek zorunda kalmayacak. Şu anda Intel Core Ultra işlemcilerdeki nöral işlem biriminden (NPU) yararlanan yeni işlevler ve araçlar geliştirmek ve ESET‘in yapay zekâlı bilgisayarlar ve yapay zekâya özgü güvenlik alanındaki liderliğini genişletmek için birlikte çalışmalar yürütülüyor.
FIFAe World Cup (FIFAe Dünya Kupası) turnuvasında artık eFootball da var!
Konami Digital Entertainment Co., Ltd. (KONAMI) ve FIFA, esporun gelişimine yönelik dünya çapındaki bağlılıklarını sürdürmek amacıyla el sıkıştıklarını duyurdu. Bu girişimin bir parçası olarak, bu yılın ilerleyen zamanlarında mobil ve konsollarda eFootball™’u da içeren iki farklı FIFAe World Cup™ düzenlenmesi planlanıyor.
Bu iş birliğinin amacı, espor aracılığıyla dünya çapındaki oyuncuların futbol keyfini katlamak. Oyuncuların kendi ülkelerini özel yarışmalar aracılığıyla temsil etmelerine olanak tanıyan bu girişim, futbolseverlerle olan bağı daha da üst seviyelere taşıyacak.
FIFAe Dünya Kupası™ elemeleri dünya çapında 10 Ekim Perşembe günü başlayacak. Tüm topluluğu kapsayabilmek adına konsolda ve mobilde olmak üzere iki yarışma düzenlenecek ve her birinde bir FIFAe Dünya Şampiyonu belirlenecek. Daha fazla bilgiye FIFA.GG’den ve Konami web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Bu iş birliğinin ilk yılında final etkinliklerine 18 ülke davet edildi. Ülkeler, oyuncu tabanı ve ilgili ülkelerdeki rakiplerin önceki performansları gibi farklı faktörlere göre seçildiler. eFootball™ oynayan herkesin katılabileceği turnuvada yer alabilmek için oyuncuların eFootball™’u en son sürümüne güncellemesi gerekiyor.
Türkiye’de var!
Mobil ve konsollarda eFootball™’un yer aldığı ilk FIFAe World Cup™’a katılacak ülkeler şunlar:
Samsung’un ana işletim sistemi Tizen, sektör deneyimini daha fazla cihaz ve hizmete taşıyor.
Samsung, yapay zeka özellikli bazı ev aletlerine 7 inç LCD dokunmatik ekrana sahip AI Home’u ekledi. Tizen ayrıca Tizen AI hizmetleri ile de güçleniyor. Samsung Nöral İşleme Birimi (NPU) tarafından desteklenen ve Samsung ürünlerine uyacak ve kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde optimize edilen Tizen AI hizmetleri, TV izlerken veya görüntülü arama yaparken yankı ve gürültü seviyelerinin kontrol edilmesi ya da kullanıcının yazma stilini analiz ederek daha iyi not alabilmesini sağlama gibi daha akıllı, daha güvenli ve daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunacak.
Samsung’un yapay zeka ile deneyimleri geliştirme konusundaki kararlılığı, Tizen ile Galaxy ekosisteminin uyumlu çalışma kabiliyetlerini de güçlendirdi. Kullanıcıların fare ve klavye de dahil olmak üzere aynı Bluetooth araçlarını kullanarak hem akıllı telefonlarında hem de tabletlerinde gezinmelerini ve kontrol etmelerini sağlayan Multi-Control, Tizen ile akıllı monitörlere ve TV’lere de uzanacak.
Samsung ayrıca geliştiriciler için RISC-V tabanlı Tizen’i geliştirdi ve RISC-V ile tasarlanan Tizen uygulamaları için yeni bir SDK 2026’da kullanıma sunulacak. Tizen ayrıca platformlar arası geliştirme çerçevesi Flutter’ın en yeni sürümünü desteklerken, uygulama geliştiricilere daha fazla hata ayıklama ve profil oluşturma olanağı sağlayan genişletme araçlarına sahip olmaya devam edecek.
Global teknoloji şirketi Dyson, İngiliz şarkıcı-söz yazarı RAYE’yi OnTrac™ kulaklığının Global Marka Elçisi olarak duyurdu. Bu iş birliğiyle, RAYE’nin sanatsal vizyonu ve Dyson’ın iddialı ses teknolojisinin nasıl geliştirildiği gözler önüne serildi.
Bu ortaklık, RAYE’nin Dyson OnTrac™ kulaklıkla bir melodiyi hayata geçirirken nasıl odaklandığını ve sanatsal bir anlatım için sessiz ve kişisel bir alan yaratmanın öneminin vurgulandığı bir film çekimiyle duyuruldu. Filmde, Dyson OnTrac™’in Aktif Gürültü Engelleme özelliği sayesinde RAYE’in dikkat dağıtıcı unsurlardan kurtulduğu görülüyor. RAYE, hayal gücünün özgürce çalışmasına izin vererek bir fikir yakalıyor ve bir melodi oluşturuyor. Bu videoyla, hem Dyson’ın hem de RAYE’nin yaratıcılık ruhu yansıtılıyor.
Tüm müzik türlerine meydan okuyan tarzı ve cesur sanat stiliyle tanınan RAYE, aralarında altı BRIT Ödülü, Mercury Ödülü ve Ivor Novello Ödülleri’nin de bulunduğu çok sayıda ödüle layık görüldü.
Baş Mühendis Jake Dyson konuyla ilgili olarak “RAYE ile çalışmaktan ve onu Global Elçimiz olarak görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Müzik ve yaratıcılık konusundaki ilham verici yaklaşımı, Dyson’ın inovasyon ve sınırları zorlama dürtüsüyle mükemmel bir şekilde örtüşüyor. Dyson OnTrac™ kulaklık, RAYE gibi sanatçıların gelişmesini sağlayan sektörde öncü ses teknolojisi sunma konusundaki kararlılığımızı yansıtıyor.” dedi.