Aralık 2021’de keşfedilen Log4Shell, kısa sürede yılın güvenlik açığı olarak ünlendi…
Apache Foundation keşfinden kısa bir süre sonra bu CVE için bir yama yayınlasa da söz konusu güvenlik açığı bireyler ve kuruluşlar için büyük bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Ocak ayının ilk üç haftasında Kaspersky ürünleri, Log4Shell güvenlik açığını hedef alan açıklardan yararlanarak kullanıcılara yönlendirilen 30 bin 562 saldırı girişimini engelledi.
CVE-2021-44228 veya Log4Shell, Remote Code Execution (RCE) sınıfı bir güvenlik açığı olarak tanımlanıyor. Bu, güvenlik açığı bulunan sunucunun istismar edilmesi durumunda saldırganların rasgele kod yürütme ve potansiyel olarak sistem üzerinde tam denetimi ele geçirme yeteneği kazanabileceği anlamına geliyor. Tehdit önem derecesi açısından 10 üzerinden 10 olarak derecelendiriliyor.
Güvenlik açığı siber suçlular açısından son derece çekici, çünkü mağdurun sistemi üzerinde tam kontrol sahibi olmalarını sağlıyor ve istismar edilmesi oldukça kolay.
Saldırıya uğrayan sistemlerin çoğu Rusya (%13), Brezilya (%8,97) ve ABD’de (%7,36) bulunuyordu.
Apache Foundation bu CVE için bir yama yayınlamış olsa da satıcıların yazılımlarını güncellemeleri haftalar veya aylar alıyor. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Kaspersky uzmanları, kötü niyetli saldırganların Log4Shell’den yararlanmak için yaygın taramalara devam ettiğini gözlemledi.
Daha önce masaüstü bilgisayarlar için farklı DDR5 modellerini duyuran marka, laptoplar için tasarladığını yeni nesil DDR5 SO-DIMM RAM modelini tanıttı
DRAM modülü, NAND Flash depolama ürünleri, mobil aksesuarlar, oyun ekipmanları üreticilerinden biri olan ADATA Technology, yaptığı bir açıklamayla dizüstü bilgisayarlar için DDR5-4800 SO-DIMM belleklerini duyurdu. Markanın yeni nesil DDR5 RAM modeli 4800MT/s (megatransfer/ saniye) hızlar ve modül başına 32GB’a varan kapasiteler sunuyor.
Son yıllarda işlemci çekirdeklerinin sayısının artması ve bant genişliklerinin yükselmesi kullanılan belleklerin de artan veri miktarına paralel olarak daha iyi performans sunmasını gerekli kıldı. ADATA DDR5 SO-DIMM bellekler önceki nesle kıyasa işlemci çekirdeği başına daha fazla bant genişliği sağlayarak performans artışı getiriyor. ADATA DDR5-4800 SO-DIMM RAM’ler, 8GB, 16GB ve 32GB kapasite seçenekleri ve 4800MHz’a varan hızlar sunuyor.
Hata Düzeltme Kodu (ECC) teknolojisine ve dâhili bir Entegre Güç Yönetim Devresi de (PMIC) daima doğru veri iletimini ve enerji verimliliğini garanti ediyor. Tüm bu özellikler, dizüstü bilgisayar kullanıcılarına gittikleri her yerde yüksek performansı yanlarında götürme imkânı veriyor.
12. Nesil Intel İşlemcilerle Tam Uyum
Anakart üreticileri Intel’in 12. nesil işlemcileriyle uyumlu modellerini geliştirmek üzere çalışırken, ADATA da önde gelen anakart üreticileriyle DDR5 uyumluluğu konusunda iş birliği yaptı. Böylelikle dizüstü bilgisayar kullanıcıları ADATA’nın DDR5 belleklerini sorunsuzca ve tüm potansiyelleriyle kullanabilecekler.
İleri teknoloji ile geliştirilen Cognitiwe öngörüye dayalı görsel yapay zeka platformu, perakende ve üretim sektörlerine özel sunduğu ürünlerle küresel bir marka olmayı hedefliyor.
2021 yılında Attila Algan ve Mete Bayrak tarafından kurulan Cognitiwe, öngörüye dayalı görsel yapay zeka platformunu ürünleştirerek, dünyada ilk kez süpermarketlerdeki taze sebze-meyvelerin anlık takibini sağladı. Aynı zamanda üretim bantlarındaki kalite kontrol süreçlerini, stok görüntüleme ile iş yeri güvenliği ve çalışan sağlığını da takip eden Cognitiwe, perakendede alanında Migros ve MAF Carrefour, üretim sektöründe ise Tofaş, Borusan Mannesmann ve MEXT (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası Teknoloji Merkezi) gibi yerel ve uluslararası müşterilere hizmet veriyor. TechOne VC liderliğinde StartersHub, Startup Wise Guys ve EGIAD Melekleri’nin dahil olduğu yatırım turunda 605 bin dolar yatırım alan Cognitiwe, Milano ve Tallinn ofisleri üzerinden Avrupa’ya açılarak küresel bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Perakende ve üretim sektörlerinde yaklaşık üç yıllık bir geliştirme sürecinin ardından, ürünlerini müşterilerle buluşturmaya başladıklarını belirten Cognitiwe Kurucu Ortağı Attila Algan”Müşterilerin en büyük beklentisi, taze sebze ve meyvenin anlık tazelik ve stok durumunu gösteren, stok planogram analizi yapan veya üretimde daha en başta oluşabilecek kalite problemlerini tespit eden sistemlerin onlara sunulmasıydı. Kullandığımız görsel yapay zeka ile perakende sektöründeki müşterilerimize gıda tazeliği görüntüleme, raf yerleşim takibi ve dolandırıcılık tespiti sağlıyoruz. Üretim sektörüne sunduğumuz çözümler ise kalite kontrol ve hatalı üretim tespiti süreçleri ile stok yönetimi ve iş güvenliği çözümlerini içeriyor”dedi.
Perakende ürününe, süpermarket kasalarında ve self servis ödeme noktalarında ürünlerin yanlış okutulması veya okutulmaması sonucu ortaya çıkabilecek mali kayıpları engelleyen bir özellik de ilave eden Cognitiwe, mobil operatörlerle beraber çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 5G üzerinden sunulabilecek bir çözümün de pilot aşamasında.
HONOR, resmi olarak Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UNGC) katıldı. Şirket bu hamleyle sorumlu bir küresel marka olma hedefine yaklaşırken, 2030 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Küresel akıllı cihaz üreticisi HONOR, sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi için 160’tan fazla ülkeden 12 binden fazla şirketin ve paydaşın yer aldığı, dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik girişimi olan Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UNGC) katıldı.
Çevreye sorumlu bir küresel marka olma hedefiyle yola çıkan HONOR bu adımıyla çevresel, sosyal ve yönetimsel sorumluluk stratejisini hayata geçirmeyi planlıyor.
HONOR’un gelecek planlarında öncelikli olarak müşteriyi merkeze alan değer tutumunu iyileştirmeye devam etmek, sanayinin gerektirdiği değişimlere Küresel İlkeler Sözleşmesi platformunun da desteğiyle ayak uydurmak, ortaklıklarına ve inovasyona önem vermek ve kurumsal sosyal sorumluluk görevlerini layıkıyla yerine getirmek yer alıyor.
HONOR’un kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları ise şu anda dört ana konu üzerinde yoğunlaşıyor: doğayı koruma, inovasyon ve değer yaratma, sanayi kalkınma sinerjileri ve sorumlu kurumsal yönetim.
Küresel İlkeler Sözleşmesi, şirketlere kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları konusunda rehberlik etmek için küresel bir çerçeve sağlıyor. Buna ek olarak, şirketlerin sürdürülebilir kalkınma stratejilerini taahhüt etmelerine, değerlendirmelerine, formüle etmelerine, uygulamalarına, ölçmelerine ve iletmelerine yardımcı oluyor.
Her yıl otomobil üreticilerinin serilerine daha fazla elektrikli otomobil modeli eklediğini görüyoruz. Mercedes, AUDI, BMW gibi otomobil sektörünün güçlü oyuncuları da yeni elektrikli otomobil modelleri ile bu yarışta yerini aldı. Yerli arabamız TOGG da yakın zamanda sahneye çıkarak, büyük bir beğeni topladı. Peki gelecek yüzyılın arabası nasıl görünecek? Yükselen enerji maliyetleri elektrikli otomobillerin geleceğini nasıl etkileyecek?
Elektrikli arabaların öncüsü Tesla
Bu ayın başlarında Başkan Joe Biden’ın “2030’da satılan tüm yeni binek otomobillerin ve hafif araçların yüzde 50’sinin” elektrikli olması gerektiği hedefini belirleyen bir kararname yayınladığı zamandan ne kadar farklı geldiğine dair oldukça net bir cevap. Emirde, devlet kurumlarına bu amaca ulaşmak için düzenleyici politikalar uygulama talimatı verdi. Başkan, “Şimdi gerçekleşmeye başlayan bir gelecek vizyonu var” dedi. Bu vizyon açıkça içten yanmalı motorun daha iyi hale getirilmesini içermiyor.
2008’de, modern zamanların ilk ticari elektrikli otomobili Tesla Roadster’ın yola çıkmasıyla Biden’ın vizyonunun ilk parıltısı ortaya çıktı. O zamanlar tamamen elektrikli Roadster bir yenilik gibi görünüyordu. Beş yıl önce, genç bir elektrikli araç meraklısı JB Straubel, Los Angeles’ta bir balık lokantasında Elon Musk ile öğle yemeği yedi ve onu elektrikli bir uçağın potansiyeli konusunda ikna etmeye çalıştı. Musk ilgi göstermeyince Straubel elektrikli arabaya geçti. Bu, aslen Thomas Edison tarafından bir asırdan fazla bir süre önce savunulan, ancak Model T karşısında başarısız olan bir fikirdi. Ancak 2008’de Musk bu fikre atladı. Birkaç yıl sonra Musk, o öğle yemeği olmadan “Tesla temelde var olmazdı” dedi.
Mercedes-Benz EQE
Çevre dostu elektrikli otomobiller
Şimdi gözlerimizi kapatıp, bir kaç yıl sonrasını düşünmeye başlayalım. Bugün, dünyanın dört bir yanındaki otomobil üreticileri Tesla’ya yetişmek ve eksiksiz bir elektrikli araç listesi çıkarmak için yarışıyor. General Motors, 2035 yılına kadar tamamen elektrikli otomobil üretimi üretmeyi hedefliyor. Mercedes, 2030 yılına kadar hafif araçlar için tamamen elektrikli olma hedefinde bir adım öne geçti.
Elektrikli otomobillere geçişi hızlandıran 1 numaralı faktör, hükümetlerin artık çevre dostu uygulamalara daha ağırlık vermesi diyebiliriz. Avrupa Birliği, Avrupa’da üretilen veya satılan arabaların karbon dioksit emisyonları hakkında, 2035’ten sonra içten yanmalı motorlu yeni arabaların satışını etkin bir şekilde yasaklayacak sert düzenlemeler öneriyor. California ve Massachusetts’da benzer şekilde, 2035 yılında ciddi yaptırımlar üzerinde çalışıyor. Öte taraftan Biden, otomobil üreticilerine 2030 yılına kadar yüzde 50 elektrikli araç hedefi için baskı yaparak bahsi yükseltti. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, cazip vergi teşvikleri ve sübvansiyonlarla tüketicilerin elektrikli otomobil satın almalarını teşvik ediyor ve emisyon standartları her zamankinden daha sıkı hale geliyor. Örneğin bu ay, Biden yönetimi ABD’de daha katı yakıt verimliliği konusunda yeni yaptırımlar önerdi. Bu yaptırımlar şu anlama geliyor; yeni otomobil alacakları elektrikli araç almaları konusunda teşvik etmek. Daha doğrusu zorunlu olarak elektrikli araçların tercih edilmesini sağlamak.
Çin, Şanghay’da şehir, Pekin’in “yeni enerji araçları” olarak adlandırdığı araçlar için ücretsiz plakalar sunarken, tüketicilerin geleneksel bir motora sahip bir otomobilin plakasını almak için bir açık artırmaya katılmaları gerekiyor. Plaka hakkı kazanmak için açık artırmayı kazanmak şart!
Şarj istasyonları yeterli mi?
Buraya kadar elektrik otomobil sektöründeki yarışı anlattım. Ancak elektrikli otomobillere geçiş hızlanırken, üç büyük zorluk göze çarpıyor. Biri, bu değişimi destekleyecek madencilik ve tedarik zincirleri. Piller çok fazla mineral gerektiriyor ve bu da çok fazla madencilik ve malzeme taşınması anlamına geliyor. Nitekim pil maliyetleri çok düştü. Devlet ve özel sektör teşvikleri maliyetleri daha da aşağı çekecek ve performansı artıracaktır.
Sürücülere benzin sağlayan petrol istasyonlarının yerini almak için çok büyük ve karmaşık yeni tedarik zincirleri gerekecek. Bugün, bu tedarik zincirlerinin çoğuna, gerilimlerin açıkça arttığı Çin hakim. Örneğin Çin, şu anda lityum pil tedarik zincirlerinin yüzde 80’ini kontrol ediyor. ABD’li otomobil üreticileri, Çin’e olan mevcut yüksek bağımlılığı azaltmak için Amerika Birleşik Devletleri’nde pil fabrikaları kuruyor: General Motors, Kore’den LG Chem ile ortaklaşa ve Ford, Kore’nin SK Innovation firması ile ortaklaşa fabrika kurma telaşında. Ford ayrıca elektrikli araçlar sektöründe faaliyet gösteren firmaları ve girişimleri de destekliyor. Örneğin; bu yıl Amazon teslimatları için elektrikli kamyonetler ve arazi tipi elektrikli kamyonlar ve SUV’ler sunan Rivian’a yarım milyar dolarlık bir yatırım yapıyor. Yarım yüzyıldır otomobil piyasasına hakim olan “enerji güvenliğinin” yerini “pil güvenliğine bırakacağa benziyor.
İkinci zorluk, benzin sonrası dönemde elektrikli otomobil sektörünü destekleyecek altyapının sağlanmasıdır. Bu, her yerde bulunan bir elektrikli otomobil şarj altyapısının inşa edilmesi ve elektrik şebekesinin modernizasyonu ve genişletilmesi anlamına geliyor. Şebekenin ayrıca yüzde 100 güvenilir olması zorunlu. Son zamanlarda görülen büyük elektrik kesintilerini düşünürsek, bu konuda gerekli önlemlerin alınması gerektiğini daha iyi anlayabiliriz. Ayrıca elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla birlikte tüm elektrik sistemi, elektrikli otomobil tedarik zincirinin bir parçası haline geliyor.
Üçüncü zorluk; tüketicileri, yani otomobil satın alan insanları ilgilendiriyor. Çoğu insan için evlerinden sonra en büyük yatırımlarını arabalarına yaparlar. Şu an insanların, elektrikli araçlara geçmek için ne kadar istekli olacağını bilmek için çok erken. Ancak, elektrikli otomobilleri yolda ve komşularının otoparkında gördükçe, model ve özellik seçenekleri ve çeşitliliği arttıkça ve otomobil üreticileri alıcıları geçiş yapmaya zorlamak için ticari çabalarını artırdıkça güven artacak ve kullanım yaygınlaşacaktır. Mahşerin üç atlısı Mercedes, BMW ve AUDI birbirinden iddialı modellerini otomobil severlerin beğenisine sundukça bizler için yenilikleri benimsemek çok da zor olmayacaktır diye düşünüyorum.
Sonuç olarak, Elon Musk ile Los Angeles’ta bir balık lokantasında bir öğle yemeğinin elektrikli araba fikrini başlatmasının üzerinden sadece 18 yıl geçti. Ve şimdi, değişmesi çok zor görünen kocaman bir otomobil endüstrisi ikinci yüzyılında geleceğe doğru ilerliyor. Bakalım yakın gelecekte bizleri neler bekliyor?
Apple, bu hafta yayınlanan yeni iOS 15.4 Beta güncellemesinde Siri için önemli bir yenilik getirdi. Şirketin popüler sesli asistan hizmetine uzun süredir beklenen o özellik nihayet kazandırıldı. Asistan hizmeti, cinsiyetsiz bir ses seçeneğini kullanıcılara sundu.
Şirket, Beta sürümünü kullanıcılara açtığı iOS 15.4 güncellemesini halen daha test ediyor. Yeni emojileri kullanıcılara kazandıracak bu güncelleme, aynı zamanda güvenlik konusunda da bazı iyileştirmeleri içeriyor. Face ID yenilemesi, Evrensel Kontrol iyileştirmeleri gibi yenilikler de yine bu yazılımda yerini alacak. İlkbaharda herkese açık bir şekilde yayınlanması beklenen güncelleme, ilk geri bildirimlere göre en çok cinsiyetsiz Siri seçeneğiyle konuşuluyor.
iOS 15.4 Beta güncellemesine göre Apple, İngilizce konuşanlar için yeni bir Siri sesi ekledi. Çoğunlukla bunu heyecan verici bulan Apple kullanıcıları, söz konusu sesin herhangi bir cinsiyetten bağımsız olduğunu da gördü.
Yukarıdaki tweet’te de duyabileceğiniz üzere, Voice 5 adlı ses dosyası, herhangi bir cinsiyet veya cinsel kimlik taşımıyor. Şirketin Axios adını verdiği bu ses seçeneği, Apple tarafından da doğrulandığı üzere LGBTQ+ topluluğundan bir birey tarafından seslendirildi.
Apple’ın sesli asistan hizmeti Siri, uzun bir süre boyunca yalnızca kadın sesi ile kullanıldı. Fakat geçtiğimiz yıl şirket, iOS 14.5 piyasaya sürüldüğünde Siri’nin kadın sesini varsayılan olarak kullanmaktan vazgeçti. iPhone ve iPad kullanıcılarına kendi ses tercihlerini seçme olasılığı tanıdı. Bunu zamanla genişleten şirket, İngilizce dil seçenekleri için İngiliz, Amerikan, İrlanda, Hint, Avustralya ve Güney Afrika aksanlarını kullanmaya izin veriyor.
Popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp, her geçen gün yeni özellikleri kullanıcılarıyla buluşturmaya devam ediyor. Android ve iOS kullanıcıları için Beta programında yeni özelliklerini teste açan platform, Android 2.22.6.3 Beta sürümünü yayınladı. Bu güncellemeyle beraber kullanıcılara oldukça işlevsel bir mesaj arama kısayolu sunuldu.
Platform, geçtiğimiz yıl Android için WhatsApp Beta sürümünde, WhatsApp Business’a oldukça benzer bir yeni iletişim bilgisi sayfası tasarlamıştı. Burada kullanıcılar, daha pratik bir şekilde sesli ya da görüntülü arama yapma seçeneklerine ulaşabiliyordu. Ancak şirket, bunu bir üst adıma taşımaya karar verdi ve sesli/görüntülü arama butonlarının yanına bir de mesaj araması yapmak için kısayol ekledi. Uzun bir süre önce iOS için WhatsApp Beta’da kullanıma sunulan bu kısayol, şimdi Android’de de test ediliyor.
Android için WhatsApp Beta, profillere mesaj arama kısayolu getirdi
WhatsApp, yeniden tasarladığı iletişim bilgileri sayfasına mesaj arama kısayolunu da dahil ediyor. Arkadaşlarınızla yaptığınız sohbetlerde, kaçırdığınız ve yeniden bulmak istediğiniz mesajları artık çok daha kolay bir şekilde görüntüleyebileceksiniz. Bu özellik kişisel sohbetlerde çalıştığı gibi, aynı zamanda grupların iletişim bilgisi ekranlarında da kullanılabiliyor.
Yukarıdaki ekran görüntüsünden de rahatlıkla anlayabileceğiniz üzere WhatsApp, sesli ve görüntülü arama butonlarının yanına bir yenisini daha ekledi. Search adlı bu butona tıkladığınızda, aradığınız mesajın içinde geçen anahtar kelimeleri yazıp, kolaylıkla o mesaja gidebiliyorsunuz. Fakat yapılan ilk geri bildirimlere göre bu kısayol, yeterince iyi çalışmıyor. Yine de platform, Beta aşamasında bu özelliği test etmeye ve geliştirmeye devam ediyor. Yani kararlı sürümde herkese açıldığında, muhtemelen kusursuz bir şekilde bu fonksiyondan yararlanabileceğiz.
İletişim bilgileri sayfasında mesaj araması yapmak için WhatsApp Beta’nın Google Play Store’daki 2.22.6.3 sürümüne güncelleme yapmanız gerekiyor. Güncellemeyi yaptıktan sonra dilerseniz bir arkadaşınızın, dilerseniz de katılımcısı olduğunuz bir grubun iletişim bilgilerine gelerek aramanızı kolay yoldan yapabilirsiniz.
Apple servisleri her zamankinden daha fazla yolla tüm dünyada yenilikçi uygulamalar, güçlü içerikler ve kullanıcıların yaşamlarını zenginleştirerek dönüşüm yaratan deneyimler sunmaya yardımcı oluyor…
Apple Fitness+ esneme ve ağırlık kaldırma gibi egzersizlerde koçluk yaparak kullanıcıların daha sağlıklı yaşamalarına aracılık etti; Apple News, önemli haberler ve kültürel gelişmelerden haberdar olmalarını sağladı ve kullanıcılar göz alıcı yeni Apple Harita ile dünyayı tekrar keşfetmeye başladılar. Kullanıcılar, Apple TV+ ile sunulan onlarca ezber bozan orijinal içeriği SharePlay aracılığıyla hem yakındaki hem de uzaktaki aile üyeleri ve arkadaşlarıyla birlikte izledi; Apple Arcade’de yüzlerce eğlenceli, yeni ve klasik oyun oynadı ve App Store’dan milyonlarca uygulama indirerek iletişime geçmenin, iş birliği yapmanın ve bağlantı kurmanın güçlü yollarından yararlandı. “The Midnight Miracle” ve “We Can Do Hard Things” gibi podcast’ler dinleyicilere moral kazandırırken “The Least of Us” ve “Aşk Hipotezi” gibi kitaplar okurları duygulandırdı ve güneş batarken İş Odağı kapandığında, dinleyiciler hafta sonunun gelişini Apple Music’te ödüllü müzisyen “The Weeknd”i dinleyerek kutladılar.
“Tüm dünyadan kullanıcılar eğlenmenin, bilgi edinmenin, bağlantıda kalmanın ve ilham almanın yeni yollarını ararken Apple’ın birinci sınıf servis portföyü önemini kanıtladı.” diyen Apple’ın servislerden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Eddy Cue sözlerini şöyle sürdürdü: “Apple, 745 milyonun üzerinde ücretli abonelik ile tüm dünyadan geliştiricileri, sanatçıları ve hikaye anlatıcılarını bir milyarı aşkın aygıt üzerinden kullanıcılarla bir araya getirmeye; kullanıcılara her gün yaşamlarını derinden zenginleştiren araçlar, içerikler ve deneyimler sunmaya devam ediyor.”
Yapay zeka girişimlerinin global pazarlara açılmasını, şirketlerle bir araya gelmesini kolaylaştırmak amacıyla, Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin Sente Foundry işbirliğiyle düzenlendiği TRAI NEXT yatırım programına katılan startuplardan ilk yatırım alacaklar açıklandı.
Türkiye’den ve yurt dışından üretim, endüstri 4.0, perakende, tedarik zinciri, lojistik gibi alanlarda çözümleri olan yapay zeka startuplarının katıldığı TRAI Next yatırım programına 86 başvuru gerçekleşti. Başvuruda bulunan yapay zeka startuplarının 81’i Türkiye’den, kalan beşin ikisi ABD’den, diğerleriyse Almanya, Hindistan ve Hollanda’dan oldu. Beş haftalık bir mentorluk ve Due-Dilligence (Durum tespiti) sürecinden geçen startuplardan dokuzu finale kalmayı başardı. Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin düzenlediği TR AI Week’teki (18-22 Ekim 2021) TRAI Next Demo Day’de sunumlarını gerçekleştiren 9 yapay zeka girişiminin yatırımcılarla görüşmesi sonucu 3’ü için çekirdek yatırım kararı alındı.
Çekirdek Yatırım Alacak Startuplar Cameralyze, NiCat ve Murmur
Kamera görüntülerini yapay zeka ile analiz eden İstanbul merkezli Cameralyze, ikincil bataryalar için nikel bazlı katot üretimi ve yapay zeka destekli Ar-Ge’sini yapan İzmir merkezli NiCat ile çevrimiçi- çevrimdışı kanallarla reklamları yüksek düzeyde optimize edilmiş ulusal kampanyalara dönüştüren Chicago merkezli Murmur, Sente Foundry tarafından çekirdek yatırım almaya hak kazanan 3 startup oldu.
Nintendo’nun özel oyunları eşsiz deneyimler sunmaya devam ediyor. Konsolun maskotu Mario ve sıkı oyuncuların gözdesi Zelda ile birlikte Kirby çok köklü bir seri. İlk olarak 1992 tarihinde karşımıza çıkan Kirby serisi aslında ilginç bir hikayeye sahip. Nintendo o dönemde zorlu bir hukuksal süreç yaşar. Birçok avukat ümitsiz vaka olarak gördüğü için Nintendo’yu savunmayı kabul etmez. Ardından John Kirby isimli avukat Nintendo’ya yardım eder ve şirketi deyim yerindeyse ipten alır. Bu olayın üzerine Nintendo, efsanevi avukatına ithafen unutulmaz bir oyun hazırlar. Tabii ki kendi yaklaşımıyla… Pembe yanaklarıyla en zorlu durumlarda bile çıkışı bulan optimist bir kahraman… Hikaye ilginizi çektiyse Netflix’te, High Score isimli belgeseli izlemenizi öneririm.
Kirby açık dünyada amansız düşmanlara karşı birçok yeni özelliğini kullanıyor
Kirby kendini asla tekrar etmiyor
Çok kısaca özetlemek gerekirse Kirby, platform oyunu olarak tanımlanabilir. Tabii ki Nintendo farkıyla platform türüne yenilikler kattığı için her bir Kirby oyunu merakla bekleniyor. Nintendo’nun kimi zaman oldukça deneysel yaklaşım sergilediği seri, sürprizlerle dolu oluyor. Örneğin kahramanımız 3DS el konsolunda robota dönüşürken Wii için çıkan bir oyunda örgü ipiydi. Kulağa değişik hatta tuhaf gelse de bu özellikler her oyuna ayrı bir mekanik eklemeyi başarıyor. Forgotten Land oyunu ise üç boyutlu olarak bizleri heyecanlandırıyor. Kirby, arkadaşını kurtarmak adına oyuna ismini veren Kayıp Diyar’a yelken açıyor. 3D tasarlanan bu dünya, epik bir platform oyunu için altyapıyı oluşturuyor. Oyun yer yer de açık dünya özellikleri barındırıyor.
Platform kadar aksiyonun da dozu bu oyunda artıyor
Kirby’nin en bariz özelliği güçlü nefesiyle düşmanları ve nesneleri kendine çekmesi. Bu oyunda da elektrikli süpürge özelliği imdadımıza yetişiyor. Örneğin kahramanımız bir otomobili içine çektiğinde ona dönüşüyor. Bu sefer belli bir süreliğine bölümler ralli pistine dönüyor. Otomat cihazını da çekip ona dönüşebiliyorsunuz. Peki, sizce otomat cihazı ne işe yarayabilir? Tabii ki düşmanlara teneke kutu atmak! Bir başka özellik de frisbi çekerek göklerde süzülmek. Bu tarz değişimler oyunu monotonluktan kurtarırken yüzünüzü gülümsetiyor.
Oyunda platforma ek olarak bu sefer aksiyon unsurlarına da yer veriliyor. Hatta bu sefer aksiyon / platform desek yeridir çünkü Kirby düşmanlarına ateş ediyor. Elbette bunu yine kendine has stiliyle yapıyor. Zaman içerisinde karakterinizi geliştirip yeni silahlar ve özellikler kazanabiliyorsunuz. Örneğin volkana dönüşüp lav atabiliyor ya da Zelda’daki Link karakteri gibi kılıç savurabiliyorsunuz.
Bu macerayı iki kişi aynı ekranda oynayarak yaşayabilirsiniz
Hem çocuklara hem yetişkinlere hitap ediyor
Anlattıklarımız her ne kadar kulağa çok basit gelse de aslında Kirby çok boyutlu bir oyun. Bunun sonucunda da çocuklar ve yetişkinler keyif alabiliyor. Aslında işin sırrı bölüm tasarımlarında. Mario’daki gibi bölümleri geçmek belki çok zor değil ancak gizli saklı şeyleri bulmak özen gerektiriyor. Dikkat, beceri ve pratiğinizi sergileyerek oyunda daha zorlayıcı bölümlere ulaşabilirsiniz. Örneğin karanlık bir mekanda sadece ampul haline dönüşmüşseniz ilerleyebilirsiniz. Böyle bir mekan, ilk oynayışınızda gözden kaçabilir. O nedenle daha zoru seven oyuncular da Kirby’i mutlaka denemeli. Bu yüzden aileler için de uygun olan Kirby Co-Op destekliyor. Yani aynı ekranda ve cihazda iki kişi oynayabiliyorsunuz. 25 Mart’ta raflarda olacak bu macera için platform sevenler geri sayıma başladı. Siz de her türlü Nintendo oyunu ve konsolu için bu adresi takipte kalın.