Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 484

    Çalışırken verimliliğinizi artıracak teknoloji alışkanlıkları

    Çalışan verimliliğini optimize etmek günümüz iş dünyasının en önemli önceliklerinden. İşletme sahipleri, çalışanları motive tutmak için ellerinden geleni yapıyor. Pandemi sonrası inşa edilen yeni çalışma düzeninde bu durum her zamankinden daha kritik. Çünkü hibrit çalışma artık tüm sektörlerde son derece yaygın bir şeklinde uygulanıyor. Ofisten ya da uzaktan çalışanların verimliliğini artırmanın birçok yolu var. Bu yöntemler arasında teknoloji araçlarını kullanmak ilk sırada geliyor.
    Peki, teknoloji çalışma ortamınızda üretkenliği nasıl artırabilir? Grup sohbeti uygulamalarını kullanmak, cihazları her zaman erişilebilir tutmak ve çevrimiçi dosyaları paylaşmak, teknolojinin çalışan deneyimini iyileştirebileceği ve günlük süreçleri kolaylaştırabileceği yollardan yalnızca birkaçıdır. Bu haftaki yazımda çalışırken verimliliğinizi artıracak teknoloji temelli alışkanlıkları bir araya getirdim.
    Grup sohbet uygulamalarını kullanın
    Çalışanların iş akışının içinde kalması önemlidir. E-posta iyi bir araç olsa da, acil mesajlar bazen atlanabiliyor veya spam klasörüne düşebiliyor. Departmanlar arasındaki iletişimi geliştirmeye yönelik çok sayıda ücretsiz çevrimiçi uygulama var.
    Slack gibi platformlarda, anlık sorularınıza hızlıca yanıt alabiliyorsunuz. Dahası kullanıcılar, kimin hangi bilgilere sahip olduğundan birinin mesajını okuyup okumadığına kadar birçok şeyi görebiliyor. Grup sohbet uygulamaları, herkesin ihtiyaç duyduğu bilgiye ihtiyaç duyduğu anda erişmesini sağlayarak iş yeri verimliliğini arıtıyor.
    İş süreçlerini ve projeleri denetleyin
    Proje yönetimi yazılımı, ofis içi ve uzaktan ekipler için uygundur. Peki bu araçlar iş süreçlerini iyileştirmek ve geliştirmek için nasıl kullanılabilir? Yöneticiler, belirli çalışanlara sorumluluklar atayarak büyük projeler için görevler devredebilir.Trello ve Asana gibi uygulamalarla son teslim tarihlerini takip edebilir ve belirli görevler üzerinde kimin çalıştığını görebilirsiniz.
    Zaman yönetimi yapın
    Manuel zaman kartları, çalışanların iş günü boyunca ne yaptıkları hakkında size çok az şey söyler. İş yeri üretkenliğini artırmak için teknolojiyi kullanmanın yollarından biri de Clockify, Hubstaff veya Toggl gibi zaman yönetimi yazılımlarına geçmektir. Siz ve çalışanlarınız, zaman yönetimi iyileştirmelerinin düzenli olup olmadığını görmek için üretkenlik raporlarını izleyebilirsiniz.
    Bulut tabanlı uygulamalara geçmek için geç kalmayın
    Çevrimiçi dosyaları şirket genelinde paylaşmak, işyerinde üretkenliği artırmanın en iyi yollarından biridir. Google Drive gibi bulut tabanlı uygulamalar, dosyaları saniyeler içinde yüklemenize, indirmenize ve paylaşmanıza olanak tanır. Bu sayede önemli belgeler dünyanın herhangi bir yerindeki kullanıcılara sorunsuz gönderilebilir. Çalışanlar ayrıca birinin hasta olması veya müsait olmaması durumunda daha az engelle karşılaşır ve bir donanım arızası durumunda şirket dosyaları güvende kalır.
    Şirket cihazları her zaman erişilebilir olmalı
    İşyerinde üretkenliği artırmanın en kolay yollarından biri, şirket cihazlarının her zaman erişilebilir olmasını sağlamaktır. İşletmeler, cihazları depolamak, şarj etmek ve dağıtmak için doğru araçlara sahip olmalıdır.
    Günlük görevleri basitleştirin
    Tüm çalışanların, işlerinin parçası olarak günde birkaç saniye veya dakika süren küçük, sıradan görevleri vardır. Bu sıkıcı görevleri yerine getirmek için ne kadar zaman harcandığını fark etmeyebilirsiniz, ancak birkaç ay içinde bu süre artar.
    Teknoloji, iş yeri üretkenliğini artırmak için bu görevlerin basitleştirilmesine yardımcı olur. Süreçteki gereksiz ekstra adımları ortadan kaldırarak çalışan stresinin önlenmesine de yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, parola yönetimi araçları, her seferinde parola girilmesine gerek kalmadan parola korumalı dosyalara veya sistemlere erişim sağlayabilir.
    Bu araçlar, veri güvenliğinizi artırırken çalışanlarınızın daha önemli görevlere yönlendirebilmeleri için zamandan ve enerjiden tasarruf etmelerini sağlayacaktır.
    Güçlü iş birliği için video konferans uygulamalarını kullanın
    Teknoloji, çalışanlar arasında iletişim, yaratıcılık ve sorun çözme için daha yenilikçi ortamlar sağlayarak iş birliğini teşvik eder. Not alma teknolojisi gibi basit araçlar, ilerlemenizi sizin ihtiyacınız olmadan takip etmek için çalışanlar arasındaki iş birliğine dayalı oturumları kaydedebilir. Bu araçlar, ekip üyelerinin bu süreçleri takip etmek için duraklamaya gerek kalmadan yeni fikirleri ortaya koymalarına olanak tanır. Sonuç olarak, işyeri üretkenliğinizi artıracak ve sohbete giderek daha fazla fikir katacaksınız. Google Meet, Skype veya Zoom gibi araçları kullanarak evden, yolda veya ofiste çalışanlar fark etmeksizin sanal toplantılar yapabilirsiniz. Bu platformlar, yüksek bir bağlantı ve ekip çalışması duygusu sağlar.

    Her evin ihtiyacı elektronik ürünler MediaMarkt’ın Şahane Kasım kampanyasında

    Kasım ayı boyunca elektronik ürünlerde tüketicilere şahane fırsatlar sunan MediaMarkt, bugün kampanyalarına yeni ürünleri ekliyor. 21 Kasım’a kadar MediaMarkt; kahve makinelerinde, elektrikli süpürgelerde, blenderlarda, akıllı telefonlarda ve birçok üründe fırsatlar sunacak.

     

    Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, ay boyunca sürdürdüğü Şahane Kasım kampanyalarına bugünden itibaren çeşitli ürünleri ekleyerek her evin ihtiyacı olan elektronik cihazlarda tüketicilere yeni fırsatlar sunuyor. MediaMarkt mağazalarında, mediamarkt.com.tr ve markanın mobil uygulamasında 21 Kasım Pazartesi gününe dek sürecek kampanya ile Türk kahve makineleri, elektrikli süpürgeler, blenderlar ve akıllı telefonlar olmak üzere tüketicilerin ihtiyaç duyduğu pek çok kategoride fırsatlar sunulacak.

     

    Kampanyada dikkat çeken ürün ve fiyatlarıysa şöyle:

    • Fakir Base Türk Kahve Makinesi 599 TL,
    • Samsung Galaxy S21 FE 128GB Akıllı Telefon 13.699 TL,
    • Braun MQ7025X MULTIQUICK 7 El Blender 999TL
    • Arnica Pika T Toz Torbasız Elektrikli Süpürge 1.499 TL.

     

    Tüketiciler kampanya ile ilgili detaylı bilgiye  Şahane Cuma | MediaMarkt adresinden ulaşabilirler.

     

    Apple Watch Suya ve Toza Karşı Nasıl Korunuyor?

    0

    Apple’ın yeni akıllı saatler, pek çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Akıllı saatlerin dikkat çeken özellikleri arasında suya dayanıklılık dereceleri de yer alıyor.

    Şirket, Apple Watch Series 2 cihazının tanıtımından itibaren, aileye kattığı yeni akıllı saatlerinde 50 metreye kadar suya dayanıklılık desteğini de sunuyor. Kullanıcılar böylelikle, saatlerin suyla teması neticesinde yaşayabileceği herhangi bir sorunu dert etmeden, istedikleri yerde akıllı saatleri kullanabiliyorlar.

    Apple Watch ailesine mensup akıllı saatlerin, bahsedildiği gibi suya dayanıklılık göstermesi için ise birtakım işlemler gerekiyor. Bu işlemler kısaca Apple Watch saati su geçirmeyecek şekilde ayarlamak ve saatin içine su kaçması durumunda bu suyu dışarı atmak olarak sıralanabilir. İlk etapta, cihazı su geçirmeyecek şekilde ayarlamak, su altında yanlışlıkla işlem yapılmasını önlemek için ekranı kilitliyor. Bir diğer işlem olan suyu dışarı atmak ise saatin içine sızmış olan suyun dışarı atılmasını sağlıyor. Bu iki işlem de aynı özellik kullanılarak gerçekleştirilebiliyor.

    Peki akıllı saatler suya dayanıklılık konusunda sertifikaya sahipse neden bu şekilde ekstra bir korumaya ihtiyaç duyuyor? Bu noktada hemen belirtmemiz gerekir ki, suya dayanıklılık ile su geçirmezlik aynı anlama gelmiyor. Suya dayanıklılık sertifikası, akıllı saatin içerisinde bulunan dahili bileşenlerin belirli koşullar altında su ile temaslarının ardından hasara karşı dayanıklı olacak şekilde üretildiğini ifade ediyor. Bahsi geçen sertifikaya sahip olan akıllı saatlerde, su ile temasın ardından su saatin içine sızabilir ancak saatin iç kısımları, suyu geri itici maddelerle kaplandığı için suyun dahili bileşenlere zarar vermesi pek de mümkün olmuyor.

    Bahsettiğimiz bu direncin ise zaman içerisinde kademeli olarak azaldığını belirtelim. Direnç zaman içinde azaldıkça, Apple Watch ailesi ürünler ile suyun temas etmesi durumunda hasar meydana gelme ihtimali de ters orantılı olarak yükseliyor. Bununla birlikte, sertifikada yer alan derinlik mesafesi de akıllı saatin direnci için önemli bir parametre. Örneğin, 50 metreye kadar suya dayanıklılık gösteren bir akıllı saat, 50 metrenin ötesinde bir suya daldırılırsa, saatin direnci de daha hızlı bir şekilde kayboluyor. Ayrıca, akıllı saatin su ile temasının yanı sıra, sabunla veya sert kimyasallarla teması da bu direncin daha hızlı bir şekilde azalmasına yol açıyor. Akıllı saatlerin suya karşı direncinin kırılmasındaki bir başka sebep ise saatlerin içinde uzun süre su bırakmak.

    Apple Watch ürünlerinin suya karşı direncini azaltan unsurlardan bu şekilde bahsedebiliriz. Derin bir dalış sırasında veya sabunla el yıkarken akıllı saati kullanmayarak, ilk iki problemin üzerinden gelmek mümkün. Ancak, akıllı saatin içerisine su sızmışsa ve suyu uzun süredir dışarı atmıyorsak ne yapmalıyız? İşte bu noktada, manuel olarak saatin içine sızmış olan suyu dışarı atma işlemi devreye giriyor.

    Apple Watch içerisine Su Sızarsa Ne Olur?

    Apple akıllı saatin içerisine sızan suyu manuel olarak dışarı atmak 3 ayrı adımda mümkün olabiliyor. Bunun için ilk olarak, akıllı saatin içerisine fazla su sızmaması için cihazın kullanımını kilitlemek gerekiyor. Bunu yapmak için de akıllı saatin kadranının alt kısmından yukarı doğru kaydırma işlemini kullanarak “Denetim Merkezi”ni açıyoruz. Denetim Merkezi kısmında su damlacığı simgesini görene kadar kaydırma işlemine devam ettikten sonra, su damlacığı simgesine dokunuyoruz. Bu simgeye dokunduğumuz andan itibaren, kullandığımız akıllı saat, suya karşı kilitlenmiş olacak. Kullanıcılar, akıllı saatlerinin suya karşı kilitli olması durumunu da ekran üzerindeki su damlası simgesiyle görüntüleyebilecek.

    Tüm bu işlemlerin ardından akıllı saatler suyun altında veya suyla temas edecek şekilde olsa dahi güvenli bir şekilde kullanılabiliyor. Ancak, kullanım süresi boyunca suyla temas devam edeceği için kullanıcılar tarafından su kilidi deaktif edilene kadar akıllı saate erişim sağlanamıyor. Yeniden erişebilmek için de ekran üzerindeki su damlası simgesine tekrardan dokunarak, açılmış olan su kilidi modunun kapatılması şart.

    Yine de işlemin bununla da sınırlı kalmadığını belirtmekte fayda var. Su kilidi kullanılmış olmasına rağmen, fiziksel olarak suyun altında veya suyla temas edilen bir kullanımın ardından akıllı saatin içerisine su sızmış olabilir. Böyle bir durumda da aynı işlem devam ettirilerek, akıllı saatin içerisine sızmış olan suyun dışarı atılması gerekmekte. Bunu yapabilmek için de su kilidi açıldıktan sonra, Apple Watch saati çevreleyen Digital Crown’un çevrilmesi gerekiyor. Digital Crown çerçevesi çevrildikçe, akıllı saatin ekranında yer alan su damlası simgesi ilk olarak baloncuklar halini alıyor, daha sonra da tamamen kayboluyor. Simgenin tamamen kaybolması, akıllı saatin içerisine sızan suyun tamamen dışarı atıldığını gösteriyor. İşlem tamamlandığında da Apple Watch, bir bildirim sesiyle kullanıcıları uyarıyor.

    Bebek güvenliği için evimizde olması gerekenler

    Bebeğin büyüme sürecinde ebeveynlerin onlara her zaman eşlik etmesi imkansızdır. Günümüzde bilim ve teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte insanlar modern radyo teknolojisini kullanarak bebek telsizli kablosuz kamerayı icat ettiler. Bu sayede ebeveynler bebeklerinin yanından ayrılsa bile bebeğin durumunu anlayabilirler. Peki hangi kamerayı satın alalım? Bebek kameraları güvenilir mi? Bu hafta bebek güvenliği için evimizde olması gerekenleri araştırdım. 

    Özel bir bebek monitörüne mi ihtiyacınız var?

    Akıllı bebek monitörlerinin çoğu, yalnızca ev güvenlik kameralarıdır; başka bir yeri renkli video, gece görüşü ve sesle izlemenizi sağlayan cihazlardır, böylece herhangi bir sorun olup olmadığını anlayabilirsiniz. Bebek telsizleri evinizden ve eşyalarınızdan çok bebeğinizi gözetlemek için olduğu için güvenlik kameralarından farklı özelliklere öncelik verir.

    İster ilk çocuğunuz ister beşinci çocuğunuz olsun, bebek telsizleri yeni bir bebeğin olmazsa olmazıdır. Uyku eğitimi ve güvenlik takibi için çok önemlidirler ve stresli ebeveynlere çok ihtiyaç duydukları gönül rahatlığını verebilirler.

    Bebek telsizi seçerken dikkat etmeniz gerekenler

    Çocuğunuzu an be an izlemek, önceki gecelerin görüntülerini gözden geçirmekten çok daha önemlidir, bu nedenle bebek monitörleri, ister yerleşik depolamayı kullanın, ister bir bulut hizmeti aracılığıyla olsun, videoyu daha sonrası için kaydetme konusunda genellikle önemli değildir. Hareket algıladıklarında anlık fotoğraflar ve kısa klipler çekebilirler, ancak tüm gecelerin hızlandırılmış videolarını sunmazlar veya saatlerce veya günlerce süren çekimler arasında gezinmenize izin vermezler. Bu özellikler hırsızları tespit etmek için faydalı olabilir ancak bir Paranormal Activity devam filminde olmadığınız sürece çocuğunuzu izlemenize gerçekten yardımcı olmazlar   .

    Bunun yerine bebek monitörleri, o anda bir şeylerin ters gidebileceğini size bildirmek için daha fazla seçenek sunar. Sıcaklık ve nem ölçümleri, monitörler hareket veya hareket eksikliği algıladığında uyarılar ve bildirimlerle birlikte üst düzey monitörler arasında yaygındır.

    Görüş alanı

    Görüş alanı, bebeğinizden veya odasından ne kadar uzakta olabileceğinizi ve yine de kaliteli ses ve video alabileceğinizi belirler. Daha büyük bir eviniz varsa, bebek monitörünüzü dışarıya götürmek istiyorsanız veya daha kalın duvarlara sahip bir evde yaşıyorsanız tüm bunlar bebek monitörünüzün sunduğu kapsama alanından etkilenecektir. Bir bebek telsizi satın almadan önce bu faktörleri göz önünde bulundurun.

    Video kalitesi

    Bir video monitörü seçerseniz, yüksek kaliteli gece görüşüne sahip bir monitör arayın. Pürüzlü bir görüntü, bebeğinizin rahatını ve güvenliğini görsel olarak takip etmeyi zorlaştıracaktır.

    Uzaktan erişim

    Uzaktan erişim %100 gerekli olmasa da, uyurken tek bir güvenilir noktada kalmaya eğilimli olmayan çocuğunuz için kullanışlı olabilir.

    Taşınabilirlik

    Bazı kameralar duvara montaj gerektirir ve kurulduktan sonra gerçekten taşınamaz. Seyahat ederken yanlarında taşıyabilecekleri bir kamera istiyorsanız, bebek telsizi satın alırken önemli bir kriterdir.

    Pil ömrü

    Oldukça basit bir şekilde bu, bebek telsizinizin ebeveyn ünitesini, şarjı bitmeden ve tekrar fişe takılmadan önce ne kadar süre üzerinizde taşıyabileceğinizi belirler.

     

    XIAOMI Mi Home 360 Derece 1080P Güvenlik Kamerası
    XIAOMI Mi Home 360 Derece 1080P Güvenlik Kamerası

     

    Bebek kameraları 

    XIAOMI Mi Home 360 Derece 1080P Güvenlik Kamerası , tam anlamıyla fiyat perfermans ürün diyebileceğimiz bir kamera. Gece görüşü de oldukça iyi. Yapay Zeka destekli hareket algılama 360° görüş özelliğine sahip. Ayrıca TalkBack özelliği (Çift yönlü arama) sayesinde nerede olursanız olun, bu kamerayı kullanarak daima ailenizle konuşabiliyorsunuz. Söz konusu kamera kayıtları olduğunda depolama da oldukça önemli bir hale geliyor. Depolama özelliğine sahip ağ aygıtları veya yönlendiricileri, SD kartlara veya NAS depolama cihazlarına yedeklenen dosyaları depolamak için kullanılabilir.

    Kaydettiğiniz videoları akıllı telefonunuzda veya tabletinizde 16x oynatma hızıyla izleyebilir, MicroSD ve ağ bağlantılı depolama (NAS) cihazlarını kullanarak videoları depolayabilirsiniz. Bonus olarak kameranın mobil uygulama desteği de var.

    TP-LINK Tapo C200 Kablosuz Kamera Beyaz
    TP-LINK Tapo C200 Kablosuz Kamera Beyaz

     

     

    En çok tercih edilen bebek kameralarından bir diğeri ise TP-LINK Tapo C200 Kablosuz Kamera. Fiyat performans açısından oldukça maharetli görünüyor. 1080p video, gece görüşü, yerel depolama ve hareket algılama özelliklerine sahip. Hareket algılama yeteneği sayesinde bildirim göndererek sizi uyarıyor. Hem çocuklarınız hem de evcil hayvanlarınız için kullanabileceğiniz bu minik akıl küpü; çocuk veya evcil hayvanınız gitmemesi gereken bir yere yönelmesi durumunda korkutmadan onlara sesli uyarılar ve sevgi sözcükleri göndermenize olanak sağlıyor.

    Bebek monitörleri güvenli mi?

    Evinizi izleyen veya dinleyen internete bağlı herhangi bir cihazda olduğu gibi,   akıllı bir bebek monitörüne karşı biraz temkinli olmak olağandışı değildir. Tüm Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazları (ve genel olarak ağınızdaki herhangi bir şey), bilgisayar korsanlarının sizi izlemesi için potansiyel zayıf noktalardır. Bir kamera ihlali salgınından korkmamanız gerekse de, her zaman bu cihazların kullanışlılığını birisinin yayını kontrol altına alma riskine karşı tartmalısınız.

    Evinizde bağlı bir bebek monitörü veya ev güvenlik kamerası istiyorsanız, en azından hem onun hem de yönlendiricinizin donanım yazılımını özenle güncellemelisiniz.

    Samsung Electronics Türkiye’nin Kurumsal Pazarlama Direktörü Sibel Hür oldu

    0

    Samsung Electronics Türkiye’de 2014 yılından bu yana farklı görevler üstlenen Sibel Hür, şirketin Kurumsal Pazarlama Direktörlüğü görevine getirildi. 

    Samsung Electronics Türkiye’de önemli bir görev değişikliği gerçekleştirildi. 17 yılı aşkın deneyimi ve geniş bilgi birikimiyle Kurumsal İletişim Lideri olarak görev alan Sibel Hür, Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Pazarlama Direktörlüğü görevine atandı.

    Hür yeni rolünde, Samsung Electronics Türkiye’nin pazarlama iletişimi alanındaki stratejilerinin oluşturulmasının yanı sıra yeni proje, kampanya ve iş birliklerinin geliştirilmesine liderlik edecek.

    Sibel Hür Kimdir?

    2006 yılında Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden mezun olan Sibel Hür, MBA programını Bilgi Üniversitesi’nde tamamladı. Kurumsal iletişim ve pazarlama iletişimi alanında yaklaşık 17 yıllık tecrübe sahibi olan Hür, önde gelen birçok şirketin Kurumsal İletişim Departmanında önemli görevler üstlendi. Profesyonel iş hayatına 2005 yılında Siemens’te başlayan Hür, 2011 ve 2014 yılları arasında Yıldız Holding’de İletişim Departmanında Yöneticilik yaptı. Hür, 2014 yılında Samsung Electronics Türkiye’ye İç İletişim Müdürü olarak katıldı. 2016 yılında Samsung Electronics Türkiye Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine getirilen Hür, 2020 yılının Mart ayından bu yana ise Kurumsal İletişim Lideri olarak görev almaktaydı.

    Dijital dünyanın 2022 verileri bize neler söylüyor? 

    Dijitale dair en kapsamlı global raporlardan bir tanesi olan We Are Social 2022 4. Çeyrek raporu yayımlandı. Yayımlanan 280 sayfalık raporda dijital dünyanın 2022 verilerine yer verilirken, kullanıcı davranışlarına dair içgörüler de yer aldı. 

    Ekim 2022 raporunun önemini IQUEEM Kurucusu Berkun Meral şöyle açıklıyor; “We Are Social raporları her yıl belirli dönemlerde bize dijital dünyanın verilerini ve haritalarını sunuyor. Özellikle Ekim raporu pazarlamacılar ve reklamcılar için kritik. Çünkü rapor sadece veri sunmakla kalmayıp; tüketici davranışlarını yorumlamaya ve trendleri belirlemeye de yardımcı oluyor. Bu da yeni yıl için yapılan strateji hazırlıklarında hepimize yol gösterici oluyor.”

    Ekim 2022 raporu bize genel olarak neler sunuyor?

    • Küresel nüfus ve internet kullanıcılarına bakış
    • İnternet kullanım metriği
    • Önümüzdeki aylarda Facebook’un görünümü
    • Metaverse’in büyümesiyle ilgili bakış açıları
    • Sosyal medya platformlarının sıralamaları ve kullanım oranları
    • TikTok ile ilgili eğilimler
    • Podcast’lerin yükselişi
    • Mobil veri trafiği
    • İnsanların çerezleri nasıl gördüğüne dair bazı şaşırtıcı bilgiler
    • Dünyanın en iyi alışveriş uygulamalarının sıralaması

    Bu maddeler arasından Berkun Meral’in rapordan sizin için seçtiği 5 başlık ise şöyle;

    1) Dijital Dünya Nasıl Şekilleniyor? 

    Dünya nüfusu 8 milyarı geçmeye yaklaşırken; küresel mobil kullanıcıları 5,48 milyara ulaştı ve bugün kullanılan cep telefonlarının neredeyse 5’te 4’ünü akıllı telefonlar oluşturuyor. İnternet kullanıcıları ise Ekim 2022’de yüzde 3,5 artarak yılın son çeyreğine girerken 5,07 milyara ulaştı.

    2) İnterneti Hangi Amaçlarla Kullanıyoruz? 

     

    Ekim 2022 itibariyle internet kullanımında geçirilen zamanda doyma noktasına ulaştığımızı gözlemliyoruz. İnternette geçirdiğimiz zaman, geçtiğimiz yıla oranla yaklaşık 20 dakika azalmış ve ortalama 6 saat 37 dakika olarak raporda yer almış. İnterneti kullanma motivasyonu ise COVID öncesi döneme göre çok değişmemiş olsa da kullanıcılar artık daha seçici ve planlılar. Bu da pazarlamacılara ipuçları veriyor. En son veriler, çalışma çağındaki tüm internet kullanıcılarının yaklaşık yarısının markalar hakkında bilgi edinmek ve satın almayı düşündükleri ürünleri/hizmetleri araştırmak için aktif olarak sosyal platformlarını ziyaret ettiğini de ortaya koyuyor.

    3)  Sosyal Medya Platformlarında Ne Kadar Zaman ve Para Harcıyoruz?

    YouTube, harcanan ortalama süreye göre 1. Sıraya yeniden yerleşti. Şöyle ki tipik bir kullanıcı; 01 Nisan ile 30 Haziran 2022 arasında YouTube uygulamasını kullanarak her ay ortalama 23,4 saat harcamış. Bu süre de toplam uyanık kalma süresinin neredeyse 1,5 gününe eşit. TikTok’da ise kullanıcılar 2022’nin ikinci çeyreğinde ayda ortalama 22,9 saat geçirmiş ve böylece platform 2. Sıraya gerilemiş.

    Ayrıca TikTok tarafında hem reklam erişimleri yükselmeye hem de kullanıcıların platformda harcadıkları bütçeler artmaya devam ediyor. Tüketici harcamalarında 1. sırada TikTok yer alırken; sıralama YouTube ve date uygulaması Tinder ile devam ediyor.

    4)  Mobil Veri Trafiği Nasıl Şekilleniyor? 

    Cep telefonları internet faaliyetlerimizin giderek daha büyük bir bölümünü oluşturuyor ve mobil veri trafiği her geçen gün artıyor. Ericsson, “tipik” akıllı telefon kullanıcısının artık ayda 15 GB’den fazla hücresel veri tükettiğini ve buna wifi üzerinden tükettiği verilerin dahil olmadığının altını çiziyor. Mobil trafik artmaya devam ederken; artık markalar için mobil uyumlu hareket etmek tamamen bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Tüketici mobilde yeterli verimi alabilmeli ve kullanıcı davranışı olumlu devam etmeli.

    5G teknolojisinin hayata geçmesi de daha yüksek bant genişliğine sahip içeriğe daha iyi erişim sağlayan daha hızlı bağlantı hızlarıyla dünya çapında mobil veri tüketiminin artmasında önemli bir rol oynuyor.

    Ülke bazında mobile internet bağlantı hızına baktığımızda ise Türkiye’nin şu an global ortalamanın altında olduğunda görüyoruz.

    Epson, lazer teknolojisini tamamen bırakma kararı aldı

    0

    Epson, sürdürülebilir bir yaşam için büyük bir adım atarak lazer yazıcıların küresel satışını sona erdirme kararı aldı. Aynı zamanda Epson’un inkjet yani mürekkep püskürtmeli Isısız Teknolojisi ile geliştirilen yeni çok işlevli yazıcı (MFP) ürünleri de pazara sunuluyor. Epson’un Isısız Teknoloji’ye sahip yazıcıları, ısıya ihtiyaç duymadığı için dünyayı ısıtmıyor ve daha az enerjiyle tasarruflu çalışıyor

    Epson, 2026 yılına kadar lazer yazıcıların küresel satış ve dağıtımını sona erdireceğini açıkladı. Epson, ofisler için inkjet yani mürekkep püskürtmeli baskı teknolojisine olan bağlılığını bir kez daha vurguladı. Kararı açıklayan şirket, inkjetin sürdürülebilirlikte anlamlı ilerlemeler sağlama potansiyelini vurguladı. Bu potansiyel, farklı teknolojilerin çalışma biçiminden kaynaklanıyor. Lazer teknolojisi işlem sırasında yüksek ısıya ihtiyaç duyarken mürekkep püskürtme teknolojisi ısıya ihtiyaç duymadığı ve çalışmak için daha az enerji gerektirdiği için çok daha çevreci olarak biliniyor.
    100 milyan Yen’lik yatırım yapmıştı
    Bu açıklama, Epson’un sürdürülebilir inovasyona 100 milyar Yen’lik (¥) yatırımını duyurmasından bir yıl sonra geldi ve yeni kurumsal mürekkep püskürtmeli çok işlevli yazıcı (MFP) serisinin piyasaya sürülmesiyle aynı zamana denk geldi.
    Epson EMEA’nın Kıdemli Başkan Yardımcısı Rob Clark şöyle konuştu: “Lazer pazarından ayrılma kararı kaçınılmaz oldu. Bir şirket olarak sürdürülebilir inovasyon ve eyleme kendimizi adadık ve lazer yazıcılar buna uymuyor. İş inkjetleri ile karşılaştırdığımızda daha fazla enerji tüketiyor ve daha fazla sarf malzemesi kullanıyorlar. Baskı işimiz bunun yerine %100 piezo Isısız Teknoloji’ye yani inkjete odaklanacak ve ortaklarımız ve son kullanıcılar için verimli, sürdürülebilir baskı çözümleri sunmak için kendi teknolojimizden yararlanacak.”
    Yüzde 88, enerjiyi önemli buluyor
    Uluslararası Data Şirketi (IDC) verilerine göre, Batı Avrupa’daki ticari mürekkep püskürtmeli pazarının, lazer baskı talebindeki yıllık %-0,4’lük düşüşün aksine, yılda +%5,1 oranında büyümesi bekleniyor. IDC araştırması ayrıca donanım karar vericilerinin %88’inin artık yeni baskı cihazlarını seçerken enerji tüketimi ve israfının (%87) “son derece” veya “çok” önemli olduğunu düşündüğünü gösteriyor.
    Yeni yazıcı serisi tanıttı
    Epson’un piezo Isısız Teknolojisi’nden yararlanan yeni WorkForce Enterprise AM Serisi, Epson’un kurumsal baskı portföyünü tamamlıyor. Yeni seri, orta pazara hitap eden ve Epson kurumsal mürekkep püskürtmeli ürün serisinin geri kalanını tamamlayan 40-60 ppm baskı hızları sağlıyor. Kompakt ve hafif tasarımıyla ön plana çıkan ürünler, üretim ve nakliye sırasında kullanılan kaynakları sınırlamaya yardımcı oluyor. Yüksek verimli mürekkep kartuşları ayrıca sarf malzemelerinin malzeme kullanımını, nakliyesini, depolanmasını ve kullanım sonu yönetimini azaltırken, rutin bakım için arıza süresini azaltıyor.

    MediaMarkt Startup Challenge yarışmasında dereceye giren projeler beğeni topladı

    0

    MediaMarkt Startup Challenge, geleceğin teknolojilerini kurgulayan şirketlerle, perakendeyi yeniden şekillendirecek girişimcileri bir araya getirdi. Çok uzun bir süredir sektörde edindiği deneyimi, ezber bozacak ve yenilikçi fikirlerle buluşturmayı hedefliyor.

    50 yılı aşkın birikimiyle, 13 ülkede ve 1000’den fazla mağazası ile hizmet veren MediaMarktSaturn Perakende Grubu’na bağlı MediaMarkt, dünya markalarını Alman uzmanlığı ve uygun fiyatlarla müşterilerine sunuyor. Avrupa’nın 1 numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, koşulsuz müşteri memnuniyeti odağı, bol çeşit ürün yelpazesi, kaliteli satış öncesi/sonrası hizmet anlayışıyla her geçen gün ziyaretçilerini mağazalarında ve www.mediamarkt.com.tr’de ağırlamaya devam ediyor.

    Geleneksel hale gelen MediaMarkt Startup Challenge yarışmasının beşincisi 1 Kasım 2022 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Benim de yerinde takip ettiğim etkinliğe 51 ülkeden 205 farklı girişim katıldı. Ön elemeyi geçen 10 girişim ise final etkinliğinde değerlendirildi ve jüriye sunum yaptılar.

    Yarışmanın açılış konuşması MediaMarktSaturn Perakende Grubu COO’su ve MediaMarkt Türkiye CEO’su Yenal Gökyıldırım tarafından yapıldı. Yarışmada sunumlar İngilizce olarak yapıldı. Zira jüri üyeleri arasında yabancı katılımcılar da vardı.

    Yarışmaya ev sahipliği yapan ve jüri koltuğunda bulunan MediaMarktSaturn Perakende Grubu COO’su ve MediaMarkt Türkiye CEO’su Yenal Gökyıldırım, “yarışmamız ile girişimcilere destek sunmaya ve ülkemizde girişimcilik ekosistemini geliştirmeye devam ediyoruz” dedi. Gökyıldırım sözlerine şöyle devam etti: “Tüm çalışmalarımızın temelinde müşterilerimizi daha iyi tanımak, ihtiyaçlarını anlamak, müşteri deneyimini ve memnuniyetini her zaman en üst seviyede tutarak deneyim şampiyonu olmak yatıyor. Bugün sektöründe Avrupa’nın açık ara lideri olmamızı sağlayan güç ise farklı teknolojilere tanıklık ettiğimiz tarihimizde her türlü inovasyona açık olmamız ve onu en iyi şekilde kullanmamız. Bu nedenle biz kendimizi her zaman “geleceğin perakendecisi” olarak görüyoruz. valium online MediaMarkt Startup Challenge’ı da globaldeki bu vizyonumuzu Türkiye’de de hayata geçirmek ve ülkemizdeki girişimleri desteklemek için başlattık. 5 yıl önce dijitalleşmeyi iş süreçlerine adapte edebilen ve bu bağlamda perakende sektörüne yönelik çözümler geliştiren projeleri aramak üzere yola çıktığımız projemiz, ilerleyen yıllarda kapsama alanını genişletti ve dünyanın birçok ülkesinden başvuru almaya başladı.”

    Yarışmanın kazananı, dijital dünyayı ve veri destekli kişiselleştirmeyi bir araya getirerek gerçek zamanlı müşteri deneyimini iyileştiren Oriient oldu. Yarışmada ikinciliği Varsapp, üçüncülüğü ise Vouchery.io aldı.

    İç mekan konumlandırma sistemi olan Orieent, dijital dünyayı ve veri destekli kişiselleştirmeyi bir araya getirerek gerçek zamanlı müşteri deneyimini iyileştiriyor.

    Yarışmada ikinci olan Varsapp insanların kullanmadıkları eşyalarını kiraya verebilecekleri veya ihtiyaç duydukları ürünleri kiralayabilecekleri bir kiralama pazaryeriyken üçüncü olan Vouchery.io ise markaların kişiselleştirilmiş dijital promosyonları otomatikleştirmesine yardımcı olarak kampanyalardan yatırım getirisini artıran yapay zeka destekli bir promosyon altyapısı.

    Etkinliği heyecanlı geçtiğini belirteyim. Yarışmaya başvuran projelerin detaylarına bakacak olursam:

    – 51 ülkeden 205 başvuru değerlendirildi
    – Bunlardan 103’ü perakende satış teknolojileri,
    – 54’ü kurumsal dijitalleşme süreçleri,
    – 15’i satış sonrası teknolojilerle ilgili girişimler oldu.
    – Geri kalan başvurular ise farklı alanlarda yapıldı.
    – Başvuran girişimlerden 136’sı yatırımcılardan fon toplamayı başardı.

    Yarışmanın oldukça heyecanlı geçtiğini belirteyim. Önceki yarışmaların kazananları bugüne kadar birçok çalışmaya imza attı ve çeşitli firmalarla işbirlikleri yaptılar.

    2022 Razer Blade 14 yeni Mercury Edt. ile geliyor

    USB-4 Yükseltmesi ve Microsoft Pluton desteği, 2022 Razer Blade 14 Line için kullanıma sunuldu.

    Oyuncular için önde gelen küresel yaşam tarzı markası Razer, dünyanın en güçlü 14″ oyun dizüstü bilgisayarı Razer Blade 14’ün artık yepyeni bir Mercury sürümüyle sunulduğunu duyurduRazer, renk seçimlerini ve çevresel yapılandırma seçeneklerini genişleterek oyunculara ve içerik üreticilerine bireyselliklerini ifade etme ve kendi hikayelerini anlatma özgürlüğü sunuyor. Bu renk grubu, gerçekten çarpıcı bir estetik paket için Mercury eloksallı alüminyum kasayı mat siyah klavyeyle birleştiriyor. Bu yeni renk seçeneği, iki farklı Blade 14 GPU laptop versiyonuna özeldir: NVIDIA GeForce® RTX™ 3060’lı ve NVIDIA GeForce RTX 3070 Ti’ylı. Mercury renk seçeneğinin de Blade 14 serisine eklenmesi ile, ilk kez herhangi bir Razer Blade’in aynı anda üç farklı renkte (Mercury , Quartz ve Siyah) sunulmasına imkan sağlıyor.

    Colorway sürümünün yanı sıra, Blade 14’ün 2022 modelleri için iki Type-C USB-3.2 Gen 2 bağlantı noktasını USB-4’e yükselten ve Microsoft Pluton için destek getiren bir yazılım güncellemesi de artık mevcut. USB-4, çevre birimi uyumluluğunu genişletir, cihaz bağlantı seçeneklerini artırarak çoklu monitör kullanımına olanak tanır. Razer Thunderbolt dock ve Core X harici grafik kutuları da dahil Thunderbolt™ çevre birimleri için destek ve daha fazlasını sağlar. Microsoft Pluton’un çipten buluta güvenlik teknolojisi, kullanıcıları bir dizi donanım tabanlı güvenlik özelliği ve hizmetiyle korur.

    Microsoft SQL Server üzerinden tekrarlanan saldırılar 2022’de %56 arttı

    Microsoft SQL Server’in kullanıldığı saldırılar Eylül 2022’de geçen yılın aynı dönemine göre %56 artış gösterdi. Saldırganlar, kurumsal altyapılara erişim elde etmek için halen SQL Server’i hedef alan yaygın bir saldırı biçimini kullanıyor.

    Microsoft SQL Server, dünya genelinde şirketler ve KOBİ’ler tarafından veritabanı yönetimi için kullanılıyor. Kaspersky araştırması, Microsoft SQL Server’ın süreçlerini kullanan saldırılarda bir artış eğilimi olduğunu ortaya koydu. Eylül 2022’de saldırıya uğrayan SQL sunucularının sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %56 artarak 3 bini geçti. Söz konusu saldırılar Kaspersky Endpoint Security for Business ve Managed Detection and Response tarafından başarıyla tespit edildi.

    Saldırıların sayısı geçtiğimiz yıl kademeli olarak artarken, Nisan 2022’den bu yana Temmuz ve Ağustos aylarındaki hafif düşüş haricinde 3 binin üzerinde kaldı.

    Kaspersky Güvenlik Operasyonları Merkezi Başkanı Sergey Soldatov, şunları söyledi: “Microsoft SQL Server’ın popülerliğine rağmen, şirketler bu yazılımla ilişkili tehditlere karşı koruma sağlamak için yeterli önceliği vermiyor olabilir. Kötü niyetli SQL Server süreçlerini kullanan saldırılar uzun süredir bilinse de, saldırganlar tarafından şirketlerin altyapısına erişim için kullanılmaya devam ediyor.”

    Sıradışı bir vaka: PowerShell scriptleri ve .PNG dosyaları

    Kaspersky uzmanları, en ilginç Yönetilen Algılama ve Yanıt olaylarına odaklanan yeni raporda sunucu aracısı tarafından yürütülen bir komut zinciri olan Microsoft SQL Server iş yüklerini kullanan bir saldırıya odaklandı.

    Soldatov, şu yorumda bulundu: “Söz konusu vakada saldırganlar, PowerShell aracılığıyla kötü amaçlı yazılımları çalıştırmak için sunucu yapılandırmasını değiştirmeye çalıştı. Güvenliği ihlal edilmiş SQL Server, harici IP adreslerine bağlantı oluşturan kötü amaçlı PowerShell komut dosyalarını çalıştırmaya çalışıyordu. Bu PowerShell scripti, PurpleFox kötü amaçlı yazılımının davranışına çok benzeyen ‘MsiMake’ atfını kullanarak IP adresinde .png dosyaları şeklinde gizlenen kötü amaçlı yazılımı çalıştırıyordu.”