Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 375

    iOS cihazlarını hedef alan mobil APT saldırısına dikkat!

    Kaspersky araştırmacıları, daha önce bilinmeyen zararlı yazılımlarla iOS cihazlarını hedef alan ve halihazırda devam eden bir mobil Gelişmiş Kalıcı Tehdit (APT) kampanyasını ortaya çıkardı.

    ‘Operation Triangulation’ olarak adlandırılan kampanya, iMessage aracılığıyla sıfır tıklama açıklarını dağıtarak cihaz ve kullanıcı verileri üzerinde tam kontrol elde eden kötü amaçlı yazılımları çalıştırıyor. Yazılımın nihai amacı kullanıcıları gizlice gözetlemek.

    Kaspersky uzmanları, Kaspersky Birleşik İzleme ve Analiz Platformu’nu (Kaspersky Unified Monitoring and Analysis Platform – KUMA) kullanarak kurumsal Wi-Fi ağ trafiğini izlerken yeni bir mobil APT kampanyasını ortaya çıkardı. Kaspersky araştırmacıları, analizlerini derinleştirdiklerinde tehdit aktörünün düzinelerce şirket çalışanının iOS cihazlarını hedef aldığını keşfetti.

    Saldırı tekniğine dair araştırılmalar halen devam etse de Kaspersky araştırmacıları şu ana kadar genel bulaşma sırasını belirlemeyi başardı. Kurbanlar, iMessage aracılığıyla tıklama gerektirmeyen (sıfır tıklamalı) bir açık içeren ekin bulunduğu bir mesaj alıyor. Mesaj başka herhangi bir etkileşim olmadan, ayrıcalık yükseltme için kod yürütülmesine yol açan ve virüslü cihaz üzerinde tam kontrol sağlayan bir güvenlik açığını tetikliyor. Saldırgan cihazdaki varlığını sağladıktan sonra mesaj otomatik olarak siliniyor.

    Söz konusu casus yazılım, mikrofon kayıtları, anlık mesajlaşma programlarından gelen fotoğraflar, coğrafi konum ve virüslü cihazın sahibinin diğer faaliyeti hakkındaki veriler de dahil olmak üzere özel bilgileri sessizce uzaktaki sunuculara iletiyor.

     

    iPadOS 17, iPad’e yepyeni düzeylerde kişiselleştirme seçenekleri ve çok yönlülük getiriyor

    iPadOS 17; yeni bir tasarıma sahip Kilit Ekranı ve interaktif araç takımları, PDF’lerde ve Notlar’da yeni akıllı özellikler, Mesajlar, FaceTime ve Safari’de yapılan güncellemeler ve yepyeni Sağlık uygulamasıyla geliyor.

    Apple, kullanıcıların Kilit Ekranı’nı kişiselleştirmeleri ve araç takımlarıyla etkileşim kurmaları için yepyeni yollar sunan iPadOS 17’nin ön tanıtımını yaptı.

    Formlardaki alanları akıllı bir şekilde tanımlayıp dolduran Otomatik Doldurma özelliği sayesinde PDF’lerle çalışmak daha kolay. Notlar ise PDF belgelerini işaretlemek ve bunların üzerinde ortak çalışmak için yepyeni bir deneyim sunuyor.

    Mesajlar, yeni çıkartmalar deneyimini de kapsayan önemli güncellemelerle geliyor. Üstelik kullanıcılar şimdi görüntülü ve sesli FaceTime mesajları bırakabiliyor. (Alpraolam) Sağlık uygulaması şimdi interaktif grafiklerle iPad’e geliyor.

    HealthKit ise geliştiricilerin iPad ekranı için tasarlanmış yenilikçi deneyimler yaratmalarına imkan tanıyor. Bugünden itibaren geliştirici beta sürümüyle sunulan iPadOS 17, bu sonbaharda ücretsiz yazılım güncellemesi olarak kullanıcılarla buluşacak.

    “En becerikli aygıtımıza güç veren iPadOS, kullanıcıların iPad’de birçok şey yapmalarına olanak veriyor. iPadOS 17 ile şimdi daha da kişisel ve çok yönlü bir deneyim sunuyoruz.” diyen Apple’ın Yazılım Mühendisliğinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Craig Federighi sözlerine şöyle devam ediyor: “Kilit Ekranı’ndaki interaktif araç takımları, PDF ve Notlar’da yapılan güncellemeler ve Mesajlar ile FaceTime’da yapılan geliştirmeler sayesinde iPadOS, kullanıcılara işleri her zamankinden daha kolay ve hızlı şekilde halletmeleri için daha da fazla yol sunuyor.”

    Apple Watch için bir dönüm noktası: watchOS 10

    Yeniden tasarlanan uygulamalar, yeni Akıllı Gruplama özelliği, ekstra saat kadranları, yeni bisiklet ve doğa yürüyüşü özellikleri ve zihin sağlığını destekleyen araçlar kullanıcılarla buluşuyor.

    Apple watchOS 10’un ön tanıtımını yaptı. Yepyeni bir yaklaşımla geliştirilen watchOS 10, Apple Watch kullanıcılarının yeniden tasarlanan uygulamalar sayesinde bilgiye hızla erişmesini ve yeni Akıllı Gruplama özelliğiyle ilgili araç takımlarını ihtiyaç duyduklarında görebilmesini sağlıyor. Ayrıca bu özelliklere yeni ve eğlenceli saat kadranları eşlik ediyor.

    Bisikletçiler yeni ölçümlere ve Antrenman Görünümlerine kavuşmanın yanı sıra güç ölçerlere, hız ve kadans sensörlerine Bluetooth ile bağlanabiliyor.

    Yeni Pusula Ara Noktaları ve Harita özellikleri de doğa yürüyüşçülerine yardımcı oluyor. Farkındalık uygulaması zihin sağlığını destekleyici yeni araçlar sunuyor. Bugünden itibaren geliştirici beta sürümüyle sunulan watchOS 10, bu sonbaharda ücretsiz yazılım güncellemesi olarak kullanıcılarla buluşacak.

    “watchOS dünyanın en gelişmiş giyilebilir işletim sistemi. Dünyanın dört bir yanında insanların bir saatin neler yapabileceğine dair düşüncelerini tamamen değiştirdi.” diyen Apple’ın Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kevin Lynch sözlerine şöyle devam etti: “Önemli bir dönüm noktası olan watchOS 10, Apple Watch’a enerji katan yepyeni bir yaklaşım getiriyor. Bilgiye hızla erişmeyi sağlayan yeni tasarım, eğlenceli saat kadranları, bisikletçiler ve doğa yürüyüşçüleri için yeni özellikler ve sağlık için önemli araçlar sunuyor.”

    RTX 4060 ailesi ile Nvidia nihayet oyuncuların yüzünü güldürüyor mu?

    0

    Ekran kartı dünyasında COVID ve mining nedeniyle yaşadığımız sıkıntılı günler geride kaldı. Kısa bir süre öncesine kadar işlemci krizi ve mining nedeniyle piyasada kart yoktu. Var olan kartlar da yüksek fiyatları nedeniyle el yakıyordu. Nihayet artık böyle bir sorun yok. Bu güzel atmosferde ünlü şirket Nvidia sahne aldı. Beklenen yeni nesil 4000 ailesi ekran kartlarını bizlerle paylaştı. Bu yazımızda serinin ilk tanıtılan modellerine girmeyeceğim. 4090, 4080 gibi üst segmente hitap eden ürünlerdi bunlar. Ardından şahsen merak ettiğim RTX 4060 ailesi nihayet gün yüzü gördü. İşte bu yazıda fiyat performans dengesi açısından önemli bir yere sahip 4060 ürünlerini değerlendireceğim.

    RTX 4060
    RTX 4060 ailesi üç varyanta sahip. RAM kapasitesi ve fiyat açısından bence orta model anlamını yitiriyor.

    RTX 4060 ailesi ile hedef verimlilik ve yapay zeka

    Öncelikle 4060 ailesine yakından bakalım. RTX 4060’ın 8GB RAM’li, RTX 4060 TI modelinin ise 8 ve 16GB olmak üzere iki varyantını görüyoruz. Yani toplamda 3 model var. 4060 299 dolar, 4060 TI ise 399 ve 499 dolar etikete sahip. Elbette farklı markalar ve vergilerle bu fiyatlar yukarı çıkacaktır. İlk dikkatimi çeken verimlilik. Giriş modeli 110 Watt ile çalışıyor. Bu rakam önceki nesilde 3060 modelinde 170, daha önceki 2060 modelinde ise 160 idi. Özetle Nvidia daha düşük güç ile daha yüksek performansı sunarak bu sınavı geçiyor.

    RTX 4060 Ti
    RTX 4060 Ti, 16GB’lık model ile VRAM açlığına son veriyor.

     

    Bellek eleştirileri ne kadar doğru?

    Nvidia, RTX 4060’ın RTX 3060’tan %20 daha hızlı ve RTX 2060’tan %60 daha güçlü olduğunu iddia ediyor. Bu arada, RTX 4060 Ti, RTX 3060 Ti’a kıyasla %15, RTX 2060’a göre de %60 bir sıçrama vaad ediyor. Bu noktada dönüp dolanıp şuna geliyoruz. Eğer RTX 3060 sahibi iseniz 4060’a terfi etmeye gerek var mı? Görünen o ki yok. Bir diğer konu video bellek yani VRAM. Nvidia 8GB tercihi ile VRAM’de cimri davranıyor. Teoride bu kartlar 1080p çözünürlük hedefliyor. Fakat yeni nesil oyunlar için 1080p’de bile 8GB yetmemeye başladı. Böyle olunca işin rengi değişiyor. Çünkü 8GB’lık 4060 Ti modeli anlamını yitiriyor. 16GB varyant ise fiyat açısından giriş seviyesine göre yüksek kalıyor. Dolayısıyla en mantıklı hamle 299 dolarlık model oluyor. Fakat yeni aldığınız bir kartı en az 3-4 senelik bir yatırım olarak düşünürseniz 8GB riskini göze almanız gerekiyor.

    Nvidia birkaç nesildir raytracing ve DLSS teknolojilerine ağırlık veriyor. Kullanıcıların genel bir memnuniyetsizliğinin kaynağı da bu nokta. Çünkü oyuncular ham güce bakıyor. Nvidia ise özellikle yeni nesil DLSS ile başka bir göle maya çalıyor. Şöyle ki Nvidia, 3. Nesil DLSS teknolojisi ile FPS hızlanmasını iyiden iyiye yapay zekaya devrediyor.

    DLSS
    Nvidia, FPS artışı için önceliği DLSS teknolojisine veriyor. Yani yapay zeka, “çaktırmadan” performans artışı sağlıyor. Peki, oyuncular DLSS’yi seviyor mu? İşte gerçek bir muamma…

    Beklentiler gerçeklerle karşı karşıya

    Genel olarak yorumlara baktığımızda Nvidia’ya eleştiriler yapıldığını görüyoruz. 4000 serisinde genel bir memnuniyetsizlik var. Çok doğal bir sonuç bu. Çünkü her modelde gerçekçi olmayan beklentiler ile karşılaşıyoruz. Örneğin şu tarz genellemeler çok yaygın: “Yeni kart eskisinden çok daha ucuz olacak ve iki kat performans yakalayacak.” Kulağa gerçek olamayacak kadar iyi bir teklif gibi gelmiyor mu size de? Hatta şimdiden 5000 ailesine dair benzer yorumlar çıkmaya başladı. Temel sorun burada başlıyor zaten. Buna ek olarak kullanıcı eğilimini de değerlendirmek lazım. Kullanıcılar “upgrade” etmeye biraz fazla meraklı. Sık sık yenilenen telefonlar, televizyonlar ve PC parçaları… Donanım yenileme sıklığı arttığı zaman cepten fazla para çıkıyor. Böyle olunca da herkes “çok” daha fazlasını görmek istiyor.

    İşte RTX 4060 ailesi yukarıdaki tabloya kurban gidiyor. Bir de Last of Us, Hogwarts Legacy gibi görece kötü PC portları devreye girince giriş seviyesi kartlar “kötü” duruyor. Fakat yazının başında belirttiğim gibi 299 dolarlık giriş modeli, 8GB olmasına rağmen 1080p hedefi doğrultusunda bence yerinde bir tercih. En azından oyuncular ekran kartı kıtlığı günlerini unutmadan 4060 ailesine bir de bu gözle bakmalı. Son olarak en güncel ekran kartı modelleri için sizi bu adrese davet ediyor keyifli oyunlar diliyorum.

    Snapdragon 8 Gen 3 için yarış başladı!

    0

    Qualcomm’un Snapdragon 8 Gen 2 işlemcisini telefonlarda yeni yeni görmeye başladık. Ancak şirket şimdiden Snapdragon 8 Gen 3 için harekete geçmiş durumda. Gelen bilgilere göre Qualcomm, yeni amiral gemisi işlemcisinin üretimi konusunda önemli bir karar almış durumda.

    TSMC işlemci yarışında Samsung’un önünde

    Qualcomm uzun süredir işlemcilerini TSMC ile Samsung’a emanet ediyordu. Ancak yeni nesil işlemci ile bu durum değişecek gibi görünüyor. Yapılan iddialara göre Qualcomm, yüzde 80’lik inanılmaz verim oranı nedeniyle çip siparişlerinin çoğunu TSMC’ye emanet edecek.

    Snapdragon 8 Gen 2 liderliğe oynuyor!

    3 nm teknolojis,ne sahip bir GAA Wafer’ın mevcut verim oranı yüzde 60 ila yüzde 70 olarak gösteriliyor. TSMC ise bu Wafer’dan yüzde 75 ile 80 arasında bir verim almayı başarıyor. Yüksek verimlilik ile birlikte TSMC bu noktada diğer çip üreticilerinin önüne geçmiş durumda.

    Bu bilgiler ışığında TSMC’nin ulaştığı verimlilik düzeyi ile birlikte Apple’ın A17 Bionic ve Qualcomm’un Snapdragon 8 Gen 3 işlemcileri konusunda tedarik sıkıntısı yaşamayacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

    Bir başka çip üreticisi olan Samsung ise ilk etapta yüzde 20’lik bir verim oranı sunarak üretimde oldukça geride kalmıştı. Şirket sonrasında ABD’li Silicon Frontline şirketi ile ortaklık kurarak verimliliğini artırmayı başarmıştı.

    Samsung her ne kadar verimliliğini önemli oranda artırmış olsa da iddialara göre TSMC’nin gerisinde kalmış durumda. Düşük verimlilik ise daha yüksek maliyet getirdiği için işlemciler için biçilen fiyat da bir o kadar artıyor. Bu yüzden daha düşük maliyet ile birlikte TSMC, Samsung ve diğer çip üreticilerinin önüne geçmeyi başarıyor.

    Maliyetlerin oldukça yükseldiği bu dönemde üretimde verimlilik oldukça önemli bir hâl almış durumda. Peki siz TSMC ve diğer çip üreticileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

    Diablo IV inceleme

    0

    Eğer hayatınızda hiç Diablo serisinden bir oyun oynamadıysanız Diablo IV incelemesini hemen şimdi burada bırakın ve Diablo 2’yi satın alıp oynayın. Yıllar boyunca türünün en iyi örneği ve türe kazandırdığı mekaniksel gelişmeler, oyun sektörüne yön verebilme becerilerinden dolayı bence Diablo serisinin en iyi oyunu klasik Diablo 2 ve ek paketi Lord of Destruction’dır.

    Oyunların gerçekten üzerinde uzun emekler sarf edilerek, ilmek ilmek işlendiği, piyasa baskısı ve ekonomik kaygıların uzağında yapıldığı dönemlerde ortaya çıkmış bir baş yapıttır Diablo 2. Devamında çıkan Diablo 3 dünya çapında ses getirse bile benim de dahil olduğum azılı Diablo 2 kitlesinin kalbindeki yerini çok sahiplenemedi. Evet seri için farklı yeniliklerle gelen değişik bir yapımdı Diablo 3 ama bir Diablo 2 değildi dedik hep.

    Bu defa da yeni oyunu Diablo 2 ile kıyaslıyoruz. Bu bir alışkanlık oldu artık. Ritüel diyelim biz ona =) Lakin Diablo IV ciddi anlamda iyi işlenmiş, kumaşı aşırı kaliteli ve güçlü bir yapım olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. Şimdi gelin hep birlikte uzun süredir deneyimlediğim oyun hakkındaki inceleme detaylarına şöyle bir bakalım.

    Önden hemen söylemek isterim, bu yazıda spoiler namına hiçbir şey söylemeyeceğim ve hikayeye dair sadece “bence” yorumuyla beklentimi ve sonucunda vardığım noktayı aktaracağım. Geriye kalan bütün yorumlarım şu an masada duran taş gibi Diablo IV’ün mekaniklerine, yapısına, oynanışına ve bize sunduklarına olacak. Hazırsanız, başlıyoruz!

    Diablo IV: Efsanenin geri dönüşü

    Hiç abartmadan, eğip bükmeden söyleyebiliriz. Diablo 3 ve sonrasında Blizzard semalarında yapılmış en iyi oyun Diablo IV diyebiliriz. Bunun temel sebebi bazı alışkanlıklara bağlı kalıp, bazı anlamsız hevesleri kenara bırakarak yola çıkmış olmaları. Akabinde WoW’un ilk çıktığı günlerden geldiğimiz günlere kadar geçirdiği kolaylaşan evrimini ve Diablo 3’te denedikleri sempatik ve ışıltılı konseptten aldıkları dersleri güzel uygulamış olmaları diye de ekleyebiliriz.

    Karanlık ve mistik yapımların hastasıyız. Diablo 2 tam böyle bir yapımdı. Her Act farklı temada bir bölgeyi gezer, Act sonunda da o bölgenin bölüm sonu canavarını kesmeye çalışırdık. Her bir bölge temasına göre farklı dinamikler ve mekanikler ile sizi zorlardı. Oyunun başları daha kolay hayatta kalabileceğiniz bir efor gerektirirken, oyun ilerledikçe işler iyice çığırından çıkar, daha iyisini yapabilmek için kafa yorardınız. Her bölümde karşınıza gelen Boss’un bir karakteristiği olur, ona göre eşya dizerdiniz.

    Diablo 3’te bu havayı alamamış biri olarak konuyu doğrudan Diablo 4’e taşıyorum. Yapım tematik olarak karanlığı temele alan ve Lilith vurgusu yaparak perdeyi açıyor. Oyunu başlattıktan sonra gelen tüm ekranlar, ara yüklemeler, videolar görsel ve işitsel tema inanılmaz derecede karanlık ve mistik bir halde. Bu hiç kolay olmayan bir başarı. Bir oyunu her sahnesinde aynı tema ile yoğurmak, oyuncuyu taşıdığınız her bölgede ve görev serisinde ana temaya bağlı kalabilmek ciddi emek isteyen bir konu.

    Bunu neden bu kadar önemle söyledim onu da açayım. Bu bahsettiğimiz konuyu bir geliştirme ekibini, konseptin her tarafında aynı dengede tutmak ciddi efor isteyen bir konudur. İçeriğin kalitesinin kontrol edilmesi, konseptin çerçevesine herkesi dahil edebilmek hatta Covid-19 gibi dünyayı sallayan pandemi etkisinde odaklarını hiç kaybetmemiş olmaları da müthiş takdire şayan bir durum.

    Biliyorsunuz pandemi ve sonrasında çoğu oyun firmasında yapımların kalitelerinde, teknik ve mekanik kısımlarında ciddi sorunlar yaşanmıştı. Bu açıdan baktığımızda bir kez daha takdir etmeden duramıyorum.

    Giriş kısmını biraz daha oyunu ilk açtığım anda hissettiklerimle size aktarmak istedim, şimdi yavaş yavaş yapımın bize sunduklarına bakalım.

    Diablo IV şimdilik 5 farklı sınıfı oynanışa sunarak bizimle buluşuyor. Neden şimdilik dediğimi Diablo oyuncuları çok iyi bilecektir, Blizzard ilerde oyuna dair genişleme paketlerini mutlaka yapacaktır.

    Barbar, Druid, Necromancer, Rogue ve Sorcerer ile birlikte bu şeytani maceraya atılabiliyorsunuz. Bildiğiniz gibi yapım metinler açısından Türkçe dil desteği ile geliyor. Diablo serisinde oyun içine yansıtılan ilk deneyim bu. Daha önce Diablo 2’de oyunun açıklama kitapçığında yeteneklerin Türkçe diline çevrildiğini görmüştük. Yıllar sonra Türk kitlesi ile yıldızı barışan Blizzard için yeni atılımlar da bekliyoruz.

    Her karakterin tahmin edilebileceği gibi güçlü olduğu bir yönü ile birlikte mutlaka savunmasız olduğu yanı var. Bu aynı zamanda oynanışta farklılık adına farklı yetenek kombinasyonlarını oluşturabilmek, build dediğimiz yetenek ağaçlarını çeşitlendirebilmemizi sağlıyor.

    Burada istediğiniz karakterden başlamak sizin özgürlüğünüzde elbette. Başlarda güçsüz olup sonradan açılan karakterler olduğu kadar başta güçlü olup ilerde yeterli eşyayı bulamadığınızda patates çuvalı gibi oradan oraya savrulan karakterlerimiz de var.

    Elbette bu işin doğası. Diablo 2 döneminde yetenek ağacında verilen puanları geri de alamıyorduk. Karakteri yanlış yaptık mı geçmiş olsun deniyordu. En azından şimdi yeteneklerinizi geri düzenleme şansınız var.

    Böylece seçtiğiniz karaktere dair erken oyun safhasında ve oyun sonuna doğru yeteneklerinizi yeniden sıralayabiliyorsunuz. Bu durum size dinamik bir akış sağlıyor ve karakterden sıkılmanıza da engel oluyor.

    Karakter sınıfınızı seçtikten sonra oldukça detaylı bir özelleştirme ekranı ile karşı karşıya geliyoruz. Muhteşem detaylarla süslü bir şekilde saçınıza, kaşınıza hatta dövmelerin renk tonuna kadar uğraşabiliyorsunuz.

    Detaylardan sıyrılıp kendinizi oyuna atabildiğinizde fırtına ile sürüklendiğiniz bir noktada serüveninize başlıyorsunuz. Doğal olarak sağda solda gezen nispeten kolay yaratıkları kesip biçtikten sonra görev serilerine ufak ufak adım atıyorsunuz.

    Ambianstan başlayacak olursam ilk görevden itibaren dikkatinizi çekecek olan şey haritaların inanılmaz detaylı ve güzel tasarlandığı olacaktır. Dakikalarca ekrandaki ayrıntıları izleyebilirsiniz. Bir gördüğüm lokasyonun başka bir defa tekrar ettiğine pek rastlamadım. Haritanın tamamını gezmedim ama gezdiğim her noktanın benzersiz olduğunu söyleyebilirim. Bu da ilk dakikadan itibaren oyuna olan dikkatinizi ve ilginizi artırmanızı sağlıyor. Harita resmen elle işlenmiş bir diorama gibi.

    Haritanın güzelliğinden kendinizi kurtardığınızda görev akışı, ara sahneler ve diğer kapsayıcı ambians elementlerinin ince ince işlendiği ve üzerine baya kafa yorulduğu gerçeğini gördüğünüzde mutlu olacağınızı söyleyebilirim. Diablo serisi bir Hack ‘n Slash oyunudur. İlerlersiniz, kesersiniz, daha çok ilerler ve daha çok kesersiniz. Hikaye ve senaryo gerçekten pek umurunuzda değildir ve tek motivasyonunuz olmadık bir yerde ölerek vakit kaybetmemektir.

    Bütün bunlar olup biterken Diablo 2 ve sonrasında Blizzard bu karanlık dünyaya muazzam olmasa bile keyifli ve motive edici bir senaryo akışı ekledi. Act’lerde yapılan göndermeler, Unique eşyalarda olan küçük anlamlı dokunuşlarla birlikte tematik bir yapım olarak Cennet ve Cehennem, 3 büyük Şeytan, onların diğer kardeşleri, meydan okuyanları dahil olmak üzere bir yerden sonra aile ağacına dönen ve farklı dinlerden beslenerek karşımıza güzel bir dokunuşla sunulan hikayeye dönüştürdüler.

    Görevlerde ilerledikçe hikayenin parlayan yıldızlarını görmek, özellikle önceki oyunları oynadıysanız flashbackler yaşamanız çok olası.

    Diablo IV, 15-20 yıl önce gördüğünüz eski sevgilinizle bir kafede tekrar karşılaşmak gibi deneyim sunuyor. Farklı masalarda oturup ara ara göz teması kurduğunuz, geçmişte yaşadığınız iyi ya da kötü anların hayalinizde canlandığı ve en son yanından geçerken tebessüm edip geçip gittiğiniz bir öykü gibi.

    Burada oyundan örnek vermemek için gerçekten büyük çaba sarf ediyorum. Oynadığınızda senaryo ve ara sahnelerde karşılaşacağınız karakterler ile oluşacak sekanslarınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Konuyu değiştirelim yoksa spoiler falan vereceğim hoş olmayacak 😀

    Hikayeye dair yorumum “Çok bir şey beklemediğinizde sizi inanılmaz şaşırtmasa bile aksiyondan koparmamanızı sağlıyor” yönünde. Ama hakkını verip takdir etmemiz gereken bir nokta var.

    Diablo serisinde ilk kez ara sahneleri TV ekranında bir film izler gibi izlemenin ötesinde deneyimle bize sunmuşlar. Oyun içi grafik motoru ile karşımıza çıkan ara sahneler, tamamlayıcı geçişler, sinematik anlatımlar ve bütün bu bağlamlar arasında kurulan görsel ve işitsel dil oldukça yenilikçi ve farklı. Drone kamerası gibi geçişler yapan, bizi aksiyonun merkezinde 3. Bir noktaya bırakan yönetmene alkış rica edeceğim.

    Karakter yarattık, görevleri yapıyoruz ve büyük şehirlere ulaşmamızla birlikte oyunda orta evreye geçmiş bulunuyoruz. Eşyaları geliştirebileceğiniz, yeni yeni birleştirmeler yapabileceğiniz, atınızı alıp Üsküdar’ı geçebileceğiniz yeni meşgaleler açılıyor.

    Oyun genişledikçe sıkılmaktan çok nerede ne var, nereye gitmeliyim gibi dertleriniz oluşmaya başlıyor. Yine hakkını vereceğimiz bir konu olarak harita üzerinde küçük mağaralar, özel Dungeon’lar, herkese açık özel event’ler, miniboss ve elite yaratıklarla dolu bölgeler, işgal altında yer alan kaleler olmak üzere yapabileceğiniz yüzlerce farklı şey var.

    WoW oyuncuların hemen bileceği bir ödüllendirme sistemi ile birlikte geliyor oyun. Bölgelerde ne kadar çok zaman geçirir, o bölgede görev yaparsanız artan oranlı ödüllerle onore ediliyorsunuz. Bunlardan bağımsız olarak Achievement sistemi gibi bir account bazlı ödül sistemi de mevcut. Oyun sizi içerde tutmak için her yolu deniyor ve bu konuda da oldukça başarılı. Koleksiyonlar başlığı altında toplanan bu içerikler Güç Rehberi ve Mücadeleler diye ikiye ayrılarak size sunuluyor.

    Dungeonları yaptıkça elde edeceğiniz güçlendirmeler ile avantajlarınızı arttırabiliyorsunuz. Mücadeleler kısmı ise WoW oynayan oyuncuların aşina olduğu türlere, mekanlara ve zorluklara göre gibi kategorilerde sizin neyi ne kadar yaptığınıza göre bir kazanım sağlıyor. Örneğin Fısıltı Ağacı için bir Sessiz Adak tamamladığınızda bir kazanım elde ediyorsunuz.

    Harita ekranında W ile her bölge için ayrı ayrı açılan pencere ile aktif ettiğiniz geçiş noktaları, ele geçirdiğiniz kaleler, yaptığınız yan görevler, keşfettiğiniz bölgeler, tamamladığınız yan zindanlar ve Lilith’in kırdığınız sunakları için bir hesaplamaya tabi oluyorsunuz. Her yapacağınız şeyin bir şöhret değeri var ve o değere göre seviye atlayarak daha fazla ödül kazanıyorsunuz. Bu ödül altın, yetenek puanı gibi değişiyor.

    Tüm bunları yaparken ana görevler, yan görevler ve öncelikli görevler olmak üzere bir hat üzerinde ilerliyoruz. Bu ilerleme açısından hiç sıkılmadığımı söyleyebilirim. Ana görevler daha epik bir noktaya odaklanırken yan görevler daha fazla lokal olaylara odaklanıyor. Bir yan görevde bölgenin yerlisi bir dostumuzla şeytan çıkarma ayinine katılıyoruz. Eğlence açısından baya keyifliler.

    Sosyal imkanlarla birlikte en güçlü noktalardan biri olarak klan sistemi oyunda yerini alıyor. İlerde daha fazla imkan ve kazanımla beslenebileceğini düşündüğüm sistem olan klan sisteminde oyuna başlar başlamaz bayrağınızı dikip arkadaşlarınız toparlayabiliyorsunuz. Çoğu online oyunda görebileceğiniz imkanlara sahip sistem şu an.

    Mağaza sistemiyle birlikte görünüşler ve özel binekler alabilmeniz sağlanıyor. Görünüşler muhteşem detaylarla ve tematik Diablo kurgusuyla süslü. Mağazaya girip para basmadan çıkabiliyorsanız kendinizi tebrik edebilirsiniz. Binek haricinde bunlar eşyalar için görünüşler ve Gardırobunuza ekleniyor.

    Oyunun genel mizacından, içeriğinden grafiğinden bahsettikten sonra biraz daha ambians ve ses kısmına odaklanalım.

    Serinin en karanlık dile sahip yapımlarından biri olarak Diablo 2 özüne dönmüş olmaları açıkçası beni çok sevindirdi. Ses ve ambians olarak yere düşen anahtar sesleri, potion sesleri, parşömenler ve daha bir çok ufak ses detayını Diablo 2’den doğru referansla duymak müthiş hissettiriyor insana. Oyun sanki Diablo 2’nin ruhani devamıyım diye bas bas bağırıyor gibi. Keşke arada Diablo 3 olmasaymış.

    Sahne geçişlerine ve sinematiklere, anlatıcının oyuncuya buz gibi ellerini değdiriyormuşçasına ses tonu ile anlatması gibi irite edici ve aynı zamanda irkilerek merak duygularınızı kabartan detaylarla karşılaşmanız çok olası. Eski karakterlerin sesleri, yeni karakterlerin ve hikayenin gidişatına göre oluşan durumlar ile etrafınız resmen sarılıyor. Lilith’in sinematiklerinde bu karanlık nefret dolu hissiyat daha da körükleniyor. Yukarıda bahsettiğim yeni nesil ekran ve seyir deneyimi üzerine bu ambians güçlendirici epik detaylar birleştiğinde Lilith’in tema üzerindeki baskısını daha rahat hissediyorsunuz.

    Bugüne kadar Diablo serisinde hatta Blizzard’ın geliştirdiği oyunlar içerisinde gördüğüm en karanlık, en sert ve en vahşi hikaye anlatımına sahip. Bu durum elbette herkese hitap etmeyebilir. Ben çıktıkları bu yolda epik anlatıma oranla lirik anlatıma geçilmiş olması, Lilith’in kendi içinde yaşadığı fırtınalar, senaryonun diğer karakterleri ile olan duygusal bağlarına kadar işlenmiş. Yer yer Cesur ve Güzel, yer yer Yalan Rüzgarı izliyormuşçasına hissettiren, günün sonunda da iblis lafını duydukça Bizimkiler dizisi aklımıza gelen bir tonajda ilerliyor. İblis ve Bizimkiler demişken oyunun Türkçe çeviriye sahip olduğuna da ayrıca bir parantez açacağım. Hikaye ve tema olarak ambians ile bütünleştirmede Lilith adına yakışır bir iş çıkarmışlar.

    Görselliği, hikayenin gücünü, deneyimi konuştuktan sonra tüm bu hissiyatın arkasındaki güce odaklanalım. Optimizasyon ve teknik kısımlarda Blizzard üzerine düşeni yapmış. Takip edenlerin bileceği üzere piyasada uzun süredir yeni çıkan çoğu oyun bir teknik sorun yaşar, optimizasyonu kötü olarak önümüze düşer ve buradan puanını kırarız. Blizzard tarafı akıbetin böyle olmaması adına NVIDIA ile bu konuda bir iş birliğine gitmiş ve DLSS 3 desteği başta olmak üzere hummalı bir çalışmaya imza atarak partnerlik yapmışlar. Ben oyunu MSI RTX 3080 TI SUPRIM X ile deneyimledim ve hiç sorun yaşamadım. Fazlasıyla akıcı, görsel açıdan tatmin ettiği kadar sorunsuz, bug ya da farklı sorunlarla hiç karşılaşmadığım bir performans deneyimi yaşadım. Şimdi diyeceksiniz ki “Dostum o kartta sorun da yaşama zaten” değil mi? Ama kazın ayağı öyle değil sevgili dostlarım. Bazen ne biçim kötü optimizasyonlu oyunlar geliyor ki (Daha geçenlerde ismini vermeyeceğim hepimizin bildiği bir popüler oyun çıktı ve VRAM kullanımı için %102’yi gördüm. Matematiksel olarak %100’ü nasıl aştı oyun gerçekten inanılmazdı ama olmayınca olmuyor işte.) ekran kartınız ve sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun fayda etmiyor. Şimdi burada sözü DLSS 3 ve diğer kazanımları için NVIDIA’nın referans verilerine bırakacağım. Bakalım neler sunuyorlar:

    Diablo IV, NVIDIA Teknolojileriyle Oyun Deneyiminde Çığır Açıyor

    DLSS 3 teknolojisi, Diablo IV’de, GeForce RTX 40 Serisi oyuncularına ortalama olarak 4K çözünürlükte performanslarını 2,5 kat artırma imkanı sağlıyor. Hareket dolu bir testte, GeForce RTX 4090’da performans 2,4 kat artarak, tüm ayarlar maksimumda kullanıldığında saniyede 229 kare oynama imkanı sunuyor. GeForce RTX 4080 177 FPS, GeForce RTX 4070 Ti 139 FPS ve GeForce RTX 4070 ise 113 FPS hızında çalışıyor. 2560×1440 çözünürlükte, DLSS 3 GeForce RTX 4070 ile Diablo IV’ü 170’in üzerinde kare hızında oynatıyor ve GeForce RTX 4090’da kare hızı 335’e kadar çıkıyor. 1920×1080 çözünürlükte ise tüm GeForce RTX 40 Serisi grafik kartları 200’ün üzerinde kare hızında çalışabiliyor.

    DLSS 3 – 1080p Performansı

     

    DLSS 3 – 2K Performansı

     

    DLSS 3 – 4K Performansı

     

    GeForce RTX 40 Serisi dizüstü bilgisayarlarda, DLSS 3 2560×1440 çözünürlükte performansı ortalama olarak 1,8 kat artırarak, tüm dizüstü bilgisayar ekran kartlarının Diablo IV’ü maksimum ayarlarda 80’in üzerinde kare hızında oynamasını sağlıyor. 1080p çözünürlükte ise DLSS 3, tüm dizüstü bilgisayar GPU’larına 120’in üzerinde kare hızında çalışma imkanı sunuyor ve güçlü GeForce RTX 4090 Dizüstü GPU’su 280 FPS’ye kadar çıkabiliyor. Oyuncular ayrıca birçok GPU’da bu kadar yüksek kare hızlarıyla, NVIDIA DLAA ile görüntü kalitesini daha da artırabiliyor. DLAA, performansı artırmak yerine görüntü kalitesini maksimuma çıkarmak için doğal çözünürlükte bir görüntü kullanıyor. Diablo IV’de, DLAA en yüksek görüntü kalitesi ve mükemmel performans için DLSS Frame Generation ile birleştirilebiliyor.

    NVIDIA Reflex ile Sistem Gecikmesini Minimuma İndirin

    GeForce oyuncuları, Diablo IV’te NVIDIA Reflex’i etkinleştirerek oyunun akışını ciddi bir oranda iyileştirebiliyor. NVIDIA Reflex, gecikmeyi azaltarak hareketlerin daha hızlı gerçekleşmesini sağlayarak rekabet avantajı elde etmeye olanak tanıyor.

    Işın İzleme Teknolojisiyle Mükemmel Görüntü Kalitesini Yakalayın

    Diablo IV’nün lansmandan sonra gelecek bir güncellemeyle, oyunun detaylı dünyası ışın izlemeli yansımaların eklenmesiyle daha da geliştirilecek. Sanctuary görsel açıdan daha da etkileyici olacak, zindanlar daha karanlık ve korkutucu bir yapıya bürünecek ve savaşlar daha da muhteşem bir hal alacak. NVIDIA DLSS ve GeForce RTX GPU’ların özel olarak tasarlanmış ışın izleme çekirdekleri sayesinde, tüm GeForce RTX oyuncuları yakında gelecek olan efektleri etkinleştirdiklerinde en iyi oyun deneyimi yakalayacak.

    GeForce RTX Satın Alarak Diablo IV’e sahip olabilirsiniz

    Diablo IV’ün gelişini kutlamak için NVIDIA, Diablo IV GeForce RTX 40 Serisi Bundle paketini 13 Haziran tarihine kadar kullanıcıların erişimine açıyor. Bu sayede oyuncular sınırlı bir süreliğine, kampanyaya dahil bir GeForce RTX 4090, 4080, 4070 Ti veya 4070 masaüstü bilgisayar ya da GPU satın alarak Diablo IV’e sahip olabiliyor.

    Teknik açıdan oldukça iyi çalışılmış bir Diablo deneyimi bizi bekliyor.

    Yıllardır beklenen özlem, Diablo IV sonunda Türkçe!

    Diablo IV ile ana dilimizde okumak oldukça keyifliydi. Oyunun menüleri, karakterler, yetenekler, hikaye, ara sahneler ve tüm metin detayları Türkçe olarak geliyor. Koskoca bir kültürü ve alışkanlığı pat diye Türkçe yapmak ve bunu en iddialı olduğunuz oyuna ortaya çıkartmak yürek ister.

    Yapımı hem Türkçe hem de erken erişimle uzunca süre İngilizce olarak oynadım. Türkçe eşya ve yetenekler, mekanik çeviriler haricinde çok iyi bir iş çıkartıldığını söyleyebiliriz. Mekanik kısımda ise benim gibi eski oyuncuların kendi dilinde olan şeyleri de anlamaması gibi bir handikap oluşuyor.

    Bir Diablo oyunu için hikayeden daha çok oyunun genel gereksinimleri olan mekaniklerini, yeteneklerini ve eşyaların sunduklarını anlamak, onları birbirileri ile kombine etmek önemlidir. Burada da çeviri olarak tutarsızlıklar, farklılıklar yada anlam düşükleri olduğunda biraz vitesten düşüyoruz oyuncu olarak. Ne yazık ki bu mekanik kısımda sorunlar var. Düzelmeyecek şeyler değil ama ilk başlarda biraz tökezlemenizi ve anlamamanızı sağlıyor. Çok zorlanırsanız tak diye dil değiştirip yola devam etmeniz olası.

    Geliyoruz yazının sonuna. Bıraksanız daha böyle saatlerce anlatabilirim. Diablo IV ciddi anlamda özlediğimiz, beklediğimiz, istediğimiz bir yapım olarak piyasadaki yerini aldı. Daha bu yapıma sezonluk etkinlikler, özel içerikler, şu an bile söylenti olan en az 2 ek paket gelmesi gibi düşünceler hakim. Arkadaşlarınızla birlikte uykusuz cehennem gecelerine hazır olun, oyun gerçekten harika gözüküyor!

    Arçelik’ten kamuoyu açıklaması

     

    Arçelik, gündemdeki siber saldırı iddialarına dair kamuoyu açıklamasında bulundu. İşte detaylar…

    Arçelik, gündemdeki siber saldırı iddialarına dair kamuoyu açıklamasında bulundu. Arçelik, bünyesinde kullanılan bir uygulamaya siber saldırı gerçekleştirildiğini doğrularken gerekli teknik ve yasal adımların atıldığı kaydedildi.

    Söz konusu resmi açıklama şöyle:

    “Bazı bayi ve yetkili servis çalışanlarımızın kişisel verilerine erişilmesiyle ilgili paylaşımlar üzerine açıklama yapma lüzumu doğmuştur.

    Şirketimiz bünyesinde kullanılan bir uygulamaya siber saldırı gerçekleştirilmiştir. Uygulamamıza erişim pek çok başka şirket ve markaya da hizmet veren bir tedarikçimizin sisteminden kaynaklı olup, gerekli tüm teknik ve yasal önlemler alınmıştır. Kişisel verilerin korunması ve siber güvenlik şirketimizin en önemli öncelikleri arasındadır. Olayın etkilediği sistemler, ödeme ve finansal bilgileri içermemektedir. Halihazırda kişisel verilere erişimle ilgili zafiyet bulunmamaktadır.”

     

    Huawei FreeBuds 5 inceleme!

    Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kablosuz kulaklıklar, son yıllarda büyük popülerlik kazanmıştır. Kullanıcılara kablolara bağlı olmadan özgür bir müzik deneyimi sunarak daha fazla hareket özgürlüğü sağlamaktadırlar. Huawei FreeBuds 5, bu alanda dikkat çeken bir kablosuz kulaklık modelidir.

    Huawei FreeBuds 5 inceleme!

    Huawei FreeBuds 5 satın almak için: https://www.mediamarkt.com.tr/tr/product/_huawe%C4%B1-freebuds-5-tws-bluetooth-kulak-i%C3%A7i-kulakl%C4%B1k-buz-grisi-1228874.html

    Son dönemde kablosuz kulaklık pazarı hızla büyümekte ve birçok marka ve model arasından Huawei FreeBuds kulaklıkları öne çıkmaktadır. Huawei, Türkiye pazarındaki varlığını artırmak amacıyla yeni bir kulaklık modeli olan Huawei FreeBuds 5’i tanıttıı.

    Huawei FreeBuds 5, diğer kulaklık modellerinden farklı bir tasarıma sahiptir ve birçok özellikle donatılmıştır. Kulaklıkların kutusu oval bir tasarıma sahiptir ve üzerinde bir bilgilendirme ışığı bulunmaktadır. Bu ışık, eşleştirme modunun açık olduğunu veya şarj durumuyla ilgili bilgileri kullanıcıya iletmek için kullanılmaktadır. Kutunun alt kısmında bir Type-C girişi ve hemen yanında eşleştirme düğmesi bulunmaktadır.

    Kutu açıldığında, içinden iki adet kulaklık çıkmaktadır. Kulaklıkların tasarımı oldukça ilginç ve kulaklara mükemmel uyum sağlamaktadır. Bu özellik, kulaklıkların spor yaparken kulaktan düşmesi gibi bir sorun yaşanmamasını sağlamaktadır. Ayrıca kulaklıkların 5.4 gram ağırlığı, uzun süreli kullanımda bile kulağa herhangi bir ağrı veya rahatsızlık vermemektedir.

    Huawei, FreeBuds 5’te 990 kbps’ye kadar ses iletim hızı sunduklarını ve kulaklığın saf, yüksek kaliteli ses ürettiğini belirtmektedir. 990 kbps iletim hızı, normal bir formata göre üç kat daha yüksek bir ses kalitesi anlamına gelir ve 1080p ile 4K video formatı arasındaki farkı düşünebilirsiniz.

    Kulaklıkla deneyimlediğimizde, sesin ne kadar net ve kaliteli olduğunu fark ediyoruz. Diğer kulaklıklarla karşılaştırıldığında, Huawei FreeBuds 5’in ses kalitesinin oldukça tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz.

    FreeBuds 5, üçlü uyarlanabilir EQ özelliği ve kulak kanalı şekliyle kullanım durumunu ve ses seviyesinden kaynaklanan farklılıkları ortadan kaldırarak, 100 Hz’den 2000 Hz’e kadar gerçek zamanlı olarak ses kalitesini optimize eder.

    HUAWEI MatePad 11 ve MateBook X Pro modelleri Türkiye’de

    HUAWEI, kısa süre önce duyurduğu tablet ve bilgisayar modellerini Türkiye’deki kullanıcılarla buluşturmaya devam ediyor.

    HUAWEI’nin dizüstü bilgisayar ve tablet kategorisinin en güncel ürünleri olan MatePad 11 ve MateBook X Pro, 2 Haziran itibariyle resmi olarak satışa sunuldu.

    İlk modellerini tanıttığından beri kullanıcılar tarafından ilgiyle karşılanan HUAWEI tablet ve dizüstü bilgisayar modelleri; iş, eğitim ve eğlence ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılarken, üretkenliği de ön planda tutuyor.

    Yeni MateBook X Pro, ön siparişle 49.999 TL’lik fiyat etiketiyle satışa sunuluyor.

    Pazara sunulan ilk versiyonlarıyla birlikte büyük ilgi gören MateBook X Pro, 2023 versiyonuyla da adından söz ettirmeye hazırlanıyor. Her yaştan kullanıcılar için üst düzey özelliklerle yenilenen MateBook X Pro, metalik mürekkep mavisi gövdesiyle, her ortamda dikkatleri üzerine çekmeye hazır.

    En gerçekçi renkleri sunmak üzere optimize edilmiş 14,2 inçlik HUAWEI FullView Ekran, %92,5 ekran-gövde oranı, 1 TB dahili sabit disk, 16 GB ön bellek, Intel i7 işlemci ve Windows 11 Pro işletim sistemi, ürünün öne çıkan özellikleri arasında yer alıyor.

    Özellikle genç profesyoneller ve üniversite öğrencilerinin eğitim ve multimedya ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap veren bir ürün olan yeni MatePad 11, yeni nesil sürümünde yeteneklerini ve performansını daha da artırdı.

     

    eŞampiyonlar Ligi Finali 7 Haziran’da!

    Avrupa’nın en iyi 8 FIFA oyuncusunu karşı karşıya getirecek olan eŞampiyonlar Ligi Finali 7 Haziran’da, UEFA Şampiyonlar Ligi Finalinden üç gün önce gerçekleşecek…

     eChampions League Finals ismiyle bilinen eŞampiyonlar Ligi Finali, İstanbul’da, ESA Esports Arena’da ünlü FIFA oyuncularını heyecan dolu bir seri mücadelede karşı karşıya getirmeyi hedefliyor. Aralarında FIFA 21’de 535-0’lık galibiyet serisiyle rekor kıran Danimarkalı genç oyuncu Anders ve dünya şampiyonu Umut Gültekin gibi önemli oyuncuların bulunduğu yıldızlar karması, 7 Haziran Çarşamba günü 16.00’da düzenlenecek olan finalde kıyasıya mücadele edecek.

    EA Sports FIFA’nın YouTube ve Twitch kanallarından da canlı olarak takip edilebilecek olan eŞampiyonlar Ligi Finali ile ilgili daha fazla bilgi ve en son haberler için Electronic Arts ve UEFA’nın internet sitelerini inceleyebilirsiniz.

    (patchhawaii.org)