Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 321

    Windows Kurulumunda İstenmeyen Uygulamalar Nasıl Engellenir?

         Windows işletim sistemi, dünya genelinde milyonlarca kullanıcı tarafından tercih edilen bir platformdur. Ancak, her ne kadar Windows’un birçok avantajı olsa da, bazı dezavantajlar da içerebiliyor. Bu dezavantajlardan biri, PC kullanıcılarının sıklıkla karşılaştığı sinir bozucu bloatware olarak adlandırılan gereksiz uygulamalardır. Bu gereksiz uygulamalar, yeni bir Windows bilgisayar satın aldığınızda veya işletim sisteminizi güncellediğinizde sıkça karşınıza çıkar. Windows Kurulumunda İstenmeyen Uygulamalar Nasıl Engellenir? başlıklı yazımda, Windows işletim sisteminde ilk kurulumda gelen gereksiz uygulamalardan nasıl kurtulabileceğinizden bahsedeceğim.

    Bloatware Nedir?

          Bloatware, bilgisayar üreticileri tarafından, bilgisayarlarınızı aldığınızda önceden yüklenen gereksiz uygulama ve programları ifade eder. Bu uygulamaların amacı, genellikle üreticinin gelirini artırmak için farklı hizmetler ve ürünler sunmaktır. Ancak bu, kullanıcıların daha fazla depolama alanı ve kaynak kullanımı sorunları yaşamasına neden olabilir.

          Bu gereksiz uygulamalar, PC kullanıcıları için zaman zaman gerçek bir baş ağrısı haline gelebilir. Bu uygulamalar, bilgisayarınızın başlangıcında otomatik olarak başlar ve her açılışta sistem kaynaklarını tüketir. Bunu sonucunda, bilgisayarınızın daha yavaş çalışmasına ve daha az depolama alanına sahip olmasına neden olabilirler.

          Bloatware’yi kaldırmak, genellikle zaman alıcı ve sinir bozucu bir işlem olabilir. Bu gereksiz uygulamaları tek tek silmek, birçok kullanıcı için çözüm olabilir, ancak bu yöntem, kullanıcıların zamanını alır ve tam anlamıyla sorunu çözmez.  Windows Kurulumunda İstenmeyen Uygulamalar Nasıl Engellenir?

    Başlangıçta yüklü gereksiz uygulamalardan kurtulma.

         Sinir bozucu olabilen bloatware’den kurtulma yollarından birisini açıklayarak devam edelim. Bölge ayarlarınızı geçici olarak değiştirerek Bloatware’den kurtulabilirsiniz. Windows, bölgenize bağlı olarak farklı uygulamaları otomatik olarak yükler. Bu, özellikle farklı bölgelerdeki kullanıcılar arasında ön yüklü uygulamalarda farklılıklar olduğu anlamına gelir. Bu durumu kendi lehinize kullanabilirsiniz.

          Bu basit yöntemi uygulamak için, bilgisayarınızın bölge ayarlarını “İngilizce (Dünya)” olarak değiştirin. Bu şekilde, Windows, hangi uygulamaların yüklenmesi gerektiğini anlamakta zorlanacaktır, çünkü bu bölge ayarı genellikle standart uygulamaları içerir, ancak gereksiz bloatware’i içermez. Bu ayarı değiştirmenin en büyük avantajı, temiz bir Windows deneyimi elde etmenin basitliği ve hızıdır.

          Ancak, bu çözümün bazı sınırlamaları vardır. Örneğin, Microsoft Office veya OneDrive gibi Microsoft’un kendi uygulamaları, bu ayarı değiştirdikten sonra bile yüklü kalır. Bu uygulamaları kullanmak istemiyorsanız, bunları manuel olarak kaldırmanız gereklidir.

          Diğer taraftan, bu bölge ayarını sürekli olarak “İngilizce (Dünya)” olarak ayarlayamayacağınızı unutmayın. Bu sadece geçici bir çözümdür ve bazı Windows özellikleri bu ayarla uyumsuz olabilir. Bu nedenle, bu ayarı değiştirmeniz gerektiğinde, kullanıcı profillerini ayarlamak için beklemeniz önerilir. Yeni bir kullanıcı profilini bu ayarla oluşturduğunuzda, Windows bloatware uygulamalarını bu hesaba yüklemeyecektir.

          Profiller oluşturulduktan sonra, Ayarlar > Saat ve Dil > Dil ve Bölge > Bölge > Ülke veya Bölge‘ye geri dönerek bölge ayarınızı eski haline getirebilirsiniz. Bu, Windows deneyiminizin istediğiniz gibi özelleştirilmiş ve temiz olduğundan emin olmanıza yardımcı olacaktır.

          Sonuç olarak, Windows işletim sistemi, gereksiz bloatware uygulamalarıyla gelmesi nedeniyle bazı kullanıcılar için sorun olabilir. Ancak bölge ayarlarını geçici olarak değiştirerek, bu sorunu aşabilir ve temiz bir Windows deneyimi elde edebilirsiniz. Bu yöntem, yeni bir Windows sürümü kurmaktan daha hızlı ve daha kolay bir çözüm sunar, ancak sınırlamaları vardır. Bu nedenle, kullanıcı profillerini ayarlamadan önce bu ayarı değiştirmeniz önerilir. Bu, Windows kullanıcılarının bilgisayarlarını daha temiz ve daha kişiselleştirilmiş hale getirmelerine yardımcı olacaktır.

          Twitter takip için @salihertugrul   YouTube kanalım

    MIUI 15 güncellemesi alacak Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri belli oldu!

    Xiaomi, Android tabanlı MIUI 15 için çalışmalarını sürdürüyor. Yakın zamanda kullanıma hazır hale gelecek arayüz yazılımı, pek çok yeniliği de beraberinde getirecek. Bu nedenle merakla bekleniyor. Peki Android tabanlı MIUI 15 güncellemesi alacak Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri hangileri? İşte liste…

    MIUI 15 güncellemesi alacak Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri

    MIUI 15 ile birlikte XiaomiPOCO ve Redmi akıllı telefonlar daha fazla özelleştirme seçeneklerine sahip olacak. Akabinde Google Material You konseptini temel alan minimalist bir görünüm ve daha iyi pil ömrü, kullanıcıları memnun edecek yenilikler arasında yer alıyor.

    Xiaomi, geçtiğimiz haftalarda anavatanı Çin’de düzenlediği bir etkinlikte MIUI 15 ile ilgili önemli bilgiler verdi. Buna göre güncelleme alacak ilk modelin, yakın zamanda tanıtılan Redmi K60 Ultra olduğu açıklandı. Peki diğer modeller hangileri olacak? Xiaomiui tarafından paylaşılan muhtemel MIUI 15 güncellemesi alacak Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri listesine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

    Xiaomi

    • Xiaomi 13T
    • Xiaomi 13T Pro
    • Xiaomi MIX FOLD
    • Xiaomi MIX FOLD 2
    • Xiaomi MIX FOLD 3
    • Xiaomi Civi
    • Xiaomi Civi 1S
    • Xiaomi Civi 2
    • Xiaomi Civi 3
    • Xiaomi Pad 6
    • Xiaomi Pad 6 Pro
    • Xiaomi Pad 6 Max
    • Xiaomi 13
    • Xiaomi 13 Pro
    • Xiaomi 13 Lite
    • Xiaomi 13 Ultra
    • Xiaomi 12
    • Xiaomi 12X
    • Xiaomi 12T
    • Xiaomi 12 Pro
    • Xiaomi 12S Ultra
    • Xiaomi 12T Pro
    • Xiaomi 12S
    • Xiaomi 12S Pro
    • Xiaomi 12S Dimensity
    • Xiaomi 12 Lite
    • Xiaomi Pad 5
    • Xiaomi Pad 5 Pro
    • Xiaomi 11i
    • Xiaomi Mi 11
    • Xiaomi Mi 11 Pro
    • Xiaomi Mi 11X
    • Xiaomi Mi 11X Pro
    • Xiaomi Mi 11i
    • Xiaomi Mi 11i LE
    • Xiaomi 11 Pro
    • Xiaomi 11 Ultra
    • Xiaomi 11 Lite 4G
    • Xiaomi 11 Lite NE
    • Xiaomi 11 Lite 5G

    MIUI 15 güncellemesi alacak POCO ve Redmi modelleri için sıradaki sayfaya geçebilirsiniz.

    Android Kullanıcıları Buraya: Pil Sağlığını Kontrol Etme Yöntemleri!

    İnsanlar günlük hayatta artık ailesinden bile çok akıllı telefonlarıyla haşır neşir olmaya başladı. Kimi işinden dolayı kimi de sadece canı istediği için akıllı telefonlarda akıl almaz ekran süreleri alıyor. Bu da haliyle çokça kullanılan telefonun batarya ömrünü kısaltıyor. İnsanlar da bataryalarının ne durumda olduğunu kontrol etme ihtiyacı duyuyor. İşte Android cihazlarda pil sağlığını kontrol etme yöntemleri!

    Android cihazlarda pil sağlığını kontrol etme

    iPhone cihazlarda pil sağlığı ayarlar kısmından rahatça kontrol edilebilir. Ancak Android cihazlarda böyle kolay bir seçenek yok. Aşağıda yazılan tüm maddeler, telefonunuzun pilinin genel sağlığını analiz etmenize yardımcı olur. Dolayısıyla, Android akıllı telefonunuzun pil sağlığını kontrol etmekle ilgileniyorsanız, doğru yerdesiniz. En bilinen yöntemleri aşağıda sıraladık.

    AccuBattery ile pil sağlığını kontrol etme

    1. Öncelikle Android akıllı telefonunuza “AccuBattery”‘yi indirin ve kurun.
    2. İndirdikten sonra uygulamayı açın ve öğretici kısmı atlayın.
    3. Ardından size şarj döngüleri hakkında bilgi veren uygulamanın ana arayüzünü göreceksiniz.
    4. Ayrıca aşağıdaki “discharging” (boşalma) sekmesinden ekran açık kalma süresi, ekran kapalı kalma süresi, derin uyku süresi vb. gibi bilgileri görebilirsiniz.
    5. Yine aşağıdaki “health” (sağlık) sekmesinden sağlık yüzdesi, tahmini kapasite, tasarım kapasitesi vb. belirli parametreleri görebilirsiniz.
    6. “History” (geçmiş) sekmesinden ise şarj ve kullanım geçmişinizi rahatlıkla kontrol edebilirsiniz.
    7. Bu şekilde bir Android telefonun pil sağlığını kontrol edebilirsiniz.
    Diğer yöntemleri görmek için 2. sayfaya geçebilirsiniz.

    MediaMarkt’ın Sadakat Programı MediaMarkt CLUB, 5 milyon kullanıcıya ulaştı

    MediaMarkt Türkiye’nin, 2019 yılında elektronik perakendeciliği sektöründe bir öncü olarak başlattığı sadakat programı olan MediaMarkt CLUB, 5 milyon üyeye ulaştı.

    Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışverişin keyfini sunan, Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakendecisi MediaMarkt, bir yandan mağazalar açarak Türkiye’deki yatırımlarına devam ederken bir yandan da teknolojiseverler için hayata geçirdiği özel hizmetlerle ‘deneyim şampiyonu olma’ iddiasını sürdürüyor.

    Bu kapsamda bundan 4 yıl önce Türkiye’de elektronik perakendeciliği sektöründe bir ilk olarak hayata geçirilen MediaMarkt CLUB, ülkenin en büyük sadakat programı konumunda bulunuyor. Sunulan cazip fırsatlarla hizmetlerin bir araya toplandığı MediaMarkt CLUB’ın bugün Türkiye’deki kullanıcı sayısı ise 5 milyona ulaştı.

    Teknoloji tutkunları, MediaMarkt CLUB üyeliği ile mağazalardan mediamarkt.com.tr‘ye, Çağrı Merkezi’nden mobil uygulamaya kadar her yerde bu ayrıcalıklı programdan faydalanabiliyor. Böylelikle, kendilerine özel indirimler ve hediye fırsatları gibi avantajları her zaman yanlarında taşıma imkanına sahip oluyorlar. (Alprazolam)

    MediaMarkt CLUB’a üye olmak çok kolay

    Avantajlarla dolu yepyeni bir dünyanın kapılarını açan MediaMarkt CLUB’a üye olmak ise oldukça kolay. Teknolojiseverler MediaMarkt CLUB’a tüm MediaMarkt mağazalarından veya mediamarkt.com.tr/CLUBuyelik adresine tıklayarak hızlıca üye olabilirler.

    General Mobile GM 24 Pro İnceleme | Pro’nun geri dönüşü

    0

    General Mobile GM 24 Pro, tasarım anlamında önceki modeline göre geliştirilmiş detaylara sahip. Boyutlarına bakacak olursak, 163.7x76x7.96mm ölçülerine sahip olan telefon yaklaşık olarak 188 gram ağırlığında. İki farklı renkle satın alınabilen telefon Gri Gölge adı verilen siyah, Beyaz Kuğu adı verilen de beyaz renge sahip. Arka kapağının cam malzemeden yapılmış olması da telefona premium bir algı veriyor.

    General Mobile

    Ekran tarafında ise General Mobile GM 24 Pro artık markadan beklenen AMOLED ve yüksek tazeleme oranına sahip. 6,7 inç boyutundaki bu ekran AMOLED bir panel kullanıyor ve FHD+ (1080×2412 Piksel) çözünürlüğe sahip. 394 ppi piksel yoğunluğuyla keskin ve net görüntüler verebiliyor. 120Hz ekran tazeleme oranıyla akıcı bir ekranı olan GM 24 Pro DCI-P3 renk gamının yanında 1 milyar renk desteğine sahip. Böylece ekrandaki renk geçişleri daha pürüzsüz yırtılma olmadan görsel deneyim sunabiliyor. Bu ekran ek olarak Corning Gorilla Glass 5 ile korunurken 500nit parlaklık sunabiliyor. AMOLED ekran olmasının getirdiği avantajlardan bir ise Her Zaman Açık ekran özelliğini kullanabilmesi. Eşit kalınlıkta tutulan ekran çerçeveleri ise %94.6 ekran kasa oranı oluşturuyor.

    General Mobile

    General Mobile GM 24 Pro MediaTek Helio G99 işlemcisinden gücünü alıyor. Bu işlemciye 8GB RAM ve 256GB depolama eşlik ediyor. Ek olarak +8GB arttırılabilir RAM özelliğine sahip. Böylece telefon çoklu işlevlerde daha rahat çalışabiliyor. Eğer 256GB depolama alanı yetmez ise telefon 1TB’ye kadar MicroSD kart desteği ile kullanıcısına daha rahat depolama alanı sunabiliyor. Yüksek grafikli oyunlarda en yüksek fps ayarlarında oyunları açamasa da orta ayarlarda akıcı bir oyun deneyimi sunabiliyor. En güncel Android sürümü (Android 13) ile gelen telefon, arayüz olarak da Google’ın sunduğu arayüzü kullanıyor. Üzerinde özelleştirmesi olmayan arayüz ile gelmesi sayesinde daha akıcı kullanıcı deneyimi sunabiliyor.

    General Mobile

    Kamera tarafında ise General Mobile GM 24 Pro, arka tarafta 3 adet kameraya sahip. Ana kamerası 50MP f.18 diyafram açıklığında, ikinci kamerası 2MP çözünürlüğünde makro kamerası ve 0.08MP derinlik algılayıcı sensör olarak işlev gören bir kamera. 50MP ana kamerası 108MP Süper Piksel özelliği ile fotoğrafları sıkıştırarak daah net görüntüler elde etmenize olanak tanıyor. Video olarak da 2K 30fps çözünürlüğünde çekim yapabilen GM 24 Pro istenirse çözünürlüğü 1080p’ye çekerek EIS (Elektronik İmaj Sabitleme) özelliği ile kullanılabiliyor. Ön tarafta delik ekran formundaki ön kamera ise 16MP çözünürlüğünde fotoğraflar elde edebiliyor. Ön kamerasıyla da 1080p de 30fps videolar çekebiliyor. Genel olarak iyi ışık altında güzel fotoğraflar çekebilen bu kameralar, ışığın biraz düştüğü alanlarda ise kumlanma ve gren oluşturabiliyor.

    General Mobile GM 24 Pro ses çıkışı olarak telefonun alt tarafında bulunan mono hoparlörü kullanıyor. Stereo hoparlör olmamasının eksikliği ve sesin net, yüksek ve bass konusunda eksik olması telefonun en önemli eksiği gibi gözüküyor. Ancak kablolu kulaklık kullanmak isteyenleri unutmayan marka, telefonda 3,5mm kulaklık girişini sunmaya devam ederken ek olarak da kutu içerisinden kablolu kulaklığı da tüketicilerine sunuyor.

    General Mobile

    GM 24 Pro, içerisinde 5000 mAh boyutundaki bataryaya ev sahipliği yapıyor. Büyük bataryası, Helio G99 işlemcisi ile birlikte uzun süreli kullanım sağlayabiliyor. İki güne varan batarya ömrü ile batarya problemi olmadan telefonu kullanabiliyorsunuz. Şarjı azaldığında ise 33W hızlı şarj aleti ile 1 saat kadar bir süre içerisinde tam şarj olabiliyor.

    Ağ bağlantıları kısmında GM 24 Pro yeterli özellikleri içerisinde barındırıyor. WiFi 5 ve Bluetooth 5.2 ile sorunsuz bağlantı deneyimi olan telefon, NFC desteğine de sahip. Böylece mobil ödemelerinizi, toplu taşıt kullanımlarındaki rahatlığı yaşayabiliyorsunuz. Şuanda 10.000 TL altında yaklaşık 9600 TL fiyatla satın alınabilen telefon bu fiyat bandında yeni bir telefon satın almak isteyenler için güzel bir alternatif gibi duruyor. Peki siz General Mobile GM 24 Pro hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce bu fiyat segmentinde tercih edilebilecek modellerden birisi mi?

    WhatsApp Yeni Yazı Araçları Neler Sunacak?

    WhatsApp kullanıcılarına daha iyi bir hizmet sunmak için çalışmalarına devam ediyor.  Firmanın son yeniliklerinden biri biçimlendirme araçları üzerine olacak. Çok yakında yayınlanmasını beklediğimiz güncelleme ile birlikte bu yeniliklerin gelmesini bekliyoruz.

    Eğer kullanıcısı tarafından günde onlarca kez kullanılan bir uygulamaysanız kullanıcı deneyimini sürekli güncelleyerek kullanımı daha kolay ve çeşitli hale getirmeniz gerekiyor. WhatsApp şimdiye kadar bunu çok iyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor gibi gözüküyor.

    Mesajlaşma uygulamaları arasında rakiplerine alan tanımayan firmanın yeni güncellemesi bizleri bir hayli memnun edecek gibi. Yeni güncelleme ile WhatsApp çok daha zengin ve etkileşimli hale gelecek. Yakın zamanda yüksek çözünürlüklü fotoğraf desteği sunan uygulama, HD videolar için de destek getireceğini duyurmuştu. Ancak, bununla sınırlı kalmayan Wh­atsApp, metin biçimlendirme araçları konusunda da yenilikler getiriyor.

    WhatsApp Kullanıcılarına Müjde: Yeni Yazı Araçları Geliyor!

    Geçtiğimiz günlerde WhatsApp son beta sürümünü isteyen kullanıcıların beğenisine sunmuştu. Bu sürümde fark edilen yeni metin biçimlendirme araçları, iletişimi daha kolay ve esnek hale getirecek. Mevcut olan italik, kalın, üstü çizili ve tek aralıklı seçeneklerin yanı sıra, “Kod Bloğu”, “Alıntı” ve “Öğe Listesi” gibi yeni biçimlendirme seçenekleri ekleneceği belirtiliyor.

    Özellikle yazılım geliştiricileri ve programcılar için geliştirilen “Kod Bloğu”, kod parçalarını daha düzgün bir şekilde iletmelerine yardımcı olacak gibi. “Alıntı” özelliği ise kullanıcıların iletiler içinden belirli metin bölümlerini vurgulayarak alıntı yapmalarını sağlayacak, böylece ileti içeriği daha net bir şekilde iletilmiş olacak. “Öğe Listesi” biçimlendirme aracı ise kullanıcıların kolayca liste oluşturmasını ve madde işaretlerini eklemesini sağlayarak iletişimi daha yapılandırılmış hale getirecek.

    Bu yeni metin biçimlendirme araçları, WhatsApp kullanıcılarına iletişimlerini daha çeşitli ve özelleştirilmiş hale getirme fırsatı sunuyor. Ancak, söz konusu özelliklerin hâlâ geliştirilme aşamasında olduğu ve yayınlanmalarının biraz zaman alabileceği unutmamalıyız.

    WhatsApp’ın sürekli olarak yeni özellikler eklemesi, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve iletişimi daha etkileşimli hale getirmek amacını yansıtıyor. Metin biçimlendirme araçları gibi yenilikler, kullanıcıların iletilerini daha kişisel ve anlaşılır hale getirme fırsatı sunuyor. Bu tür güncellemeler, uygulamanın daha fazla kullanıcı tarafından tercih edilmesine ve iletişim deneyiminin daha keyifli hale gelmesine yardımcı oluyor. What­sApp’ın hızla gelişen teknoloji trendlerine ayak uydurarak ve kullanıcı ihtiyaçlarına cevap vererek yenilikler sunmaya devam etmesi, onu iletişim dünyasındaki lider konumunu korumasına olanak tanıyor.WhatsApp

    WhatsApp Mesajlarınızı Düzenleyebilirsiniz

    WhatsApp üzerinden kısa bir mesaj gönderdiğinizde mesajın yazım hatalarıyla dolu olduğunu keşfedebilirsiniz. En azından ben yakın gözlüğümü takmadığım zamanlarında bu tarz mesajlar yazabiliyorum. Ancak WhatsApp’ın geçtiğimiz günlerde bizlere gösterdiği yeni özelliği sayesinde, gerçekte ne demek istediğinizi açıklayan bir takip mesajı gönderme günleri artık geçmişte kaldı.

    Meta’nın sahip olduğu mesajlaşma uygulaması mesaj bloğu üzerinde bir “Düzenle” düğmesini yayına aldı. WhatsApp bir blog yazısında, “Hata yaptığınız veya fikrinizi değiştirdiğiniz anlarda, artık gönderdiğiniz mesajlarınızı düzenleyebilirsiniz” diye açıklıyor bu özelliği. Ancak burada çok büyük bir sorun var; mesajınızı gönderdikten sonra yalnızca 15 dakikaya kadar düzenleyebilirsiniz, bu noktadan sonra mesaj sabit olarak orada kalıyor.

    Yeni Aracı Kullanmak İçin Ne Yapmalı?

    Yeni aracı kullanmak için gönderilen mesaja uzun basmanız ve menüden “Düzenle”yi seçmeniz yeterli. Düzenlenen mesajların yanında “düzenlendi” ifadesi görünüyor, böylece arkadaşlarınız düzenleme geçmişini göremeseler de düzeltmeden haberdar oluyorlar.

    WhatsApp, “Tüm kişisel mesajlar, medya ve aramalarda olduğu gibi mesajlarınız ve yaptığınız düzenlemeler uçtan uca şifrelemeyle korunuyor” diye yapılan bu yeni düzenleme özelliğinin güvenliğinizi etkilemediğini belirtiyor. Meta kurucusu Mark Zuckerberg de yeni özellik hakkında Facebook sayfasında şunları yazdı: ‘Artık WhatsApp mesajlarınızı gönderildikten 15 dakika sonra düzenleyebilirsiniz!’

    Tabii ki bu tarz yenililer sayesinde WhatsApp hayat döngüsünü sürekli güncelleyerek yoluna devam ediyor. En çok kullanılan mesajlaşma uygulamaları arasında yer alan firmanın yakın gelecekte yerini koruması bekleniyor. WhatsApp’ın gelir modeline baktığımızda ise bizim yazışmalarımızın odak noktada olduğunu görüyoruz. Yazışmalarımız üzerinden anahtar kelimeler çıkaran firma bu konuda gayet başarılı ve anahtar kelimeler üzerinden diğer sosyal medya araçlarında reklamlar sunulabiliyor.

    Yakın gelecekte bu modelin biraz daha geliştirileceğini düşünüyorum. Belki de WhatsApp ücretli uygulama modeline geçerek farklı bir yol izletebilir. Tabii ki şimdiden tahmin etmek güç.

    Dijital OHAL Yasası ve Dijital Platformlara Etkileri

    Avrupa Birliği’nin 25 Ağustos itibarıyla yürürlüğe koyduğu Sosyal Medya OHAL Yasası ile dijital platformlar, arama motorları ve alışveriş siteleri gibi büyük dijital hizmet sağlayıcıları daha sıkı denetleyecek ve katı kurallara uyum sağlamaları sorunlu hale gelecek. Bu yasaya göre, 45 milyonun üzerinde kullanıcısı olan ve Avrupa’da faaliyet gösteren büyük dijital platformlar, dezenformasyonu sınırlama, yasa dışı içeriği hızla kaldırma, çocukları internet ortamında daha fazla koruma ve dış denetime tabi olma gibi ilave yükümlülüklere tabi tutulacak.

    Yasa ve sunduğu düzenlemeler, dijital platformlar için daha fazla şeffaflık ve sorumluluk getirirken, kullanıcılar için daha güvenli bir dijital deneyim sunmayı amaçlıyor. Ancak, bu düzenlemelerin nasıl uygulanacağı, hangi ölçüde etkili olacağı ve dijital dünyadaki dinamikleri nasıl değiştireceği konusunda ilerleyen dönemde gözlemler ve analizler yapılması önemli. Avrupa Birliği’nin bu adımının, dijital dünya için daha dengeli ve güvenli bir gelecek yaratma yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu söylemek mümkün.

    Kural ihlallerini sürdüren platformların faaliyetleri durdurulacak

    Avrupa Birliği’nin bu tür bir yasaya ihtiyaç duymasının temel nedenleri, dijital platformların hızla büyümesi ve yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkan çeşitli zorluklar ve risklerle ilgilidir. Bu yasalar ve düzenlemeler, dijital dünyada yaşanan değişikliklere ve yeni teknolojilere uyum sağlama, toplumları ve bireyleri koruma, bilgiye erişimi düzenleme ve dijital alandaki etik konulara yanıt verme amacını taşır. Yasanın getirdiği kural ihlali durumunda alınacak cezalar da önümüzdeki dönemde çok konuşulacağa benziyor. Buna göre kurallara uymayan dijital platformlar, küresel cirolarının yüzde 6’sına kadar para cezasına çarptırılabilecek. Ayrıca, kural ihlallerini sürdüren dijital platformların AB ülkelerindeki faaliyetleri sonlandırılabileceği belirtiliyor. Bu da büyük dijital platformların, bu yeni düzenlemelere uyum sağlamak için ciddi değişiklikler yapmak zorunda kalabileceği anlamına geliyor.

    Özellikle belirtilen büyük dijital platformlar, bu yasaya uyum sağlama sürecinde önemli köklü değişiklikler yaşayabilirler. Örneğin, Facebook ve Instagram’un sahibi Meta’nın, kullanıcıların aramalarına göre içerik sunan yapay zeka algoritmalarını değiştirebileceği ve kullanıcıların takip ettiği içeriklere daha odaklanacağı öngörülüyor. TikTok’un ise popüler videoları öne çıkaran algoritmaları değiştirerek, kullanıcıların ilgi alanlarına daha uygun içerikleri sunabileceği belirtiliyor. İşte AB’nin böyle bir yasaya ihtiyaç duymasının ana nedenleri:

    Dezenformasyon ve Yanıltıcı İçeriklerin Yaygınlığı: Dijital platformlar, hızla yayılan yanıltıcı içeriklerin ve dezenformasyonun yayılmasına zemin hazırladı. Sahte haberler, manipülatif içerikler ve yanlış bilgiler, toplumlar üzerinde ciddi etkiler yaratabilir ve kamuoyunu yanıltabilir. Bu nedenle AB, bu tür içeriklerin yayılmasını engellemek ve toplumu korumak için katı kurallar ve düzenlemeler getirmeyi amaçlamış olabilir.
    İçerik Kontrolü ve Denetleme İhtiyacı: Dijital platformlar, büyük miktarda içerik üretimine ve paylaşıma olanak tanır. Ancak bu içeriklerin denetlenmesi, yasa dışı içeriklerin ve nefret söyleminin kontrol altına alınması zor olabilir. AB’nin bu yasaları çıkarmasının nedenlerinden biri, içeriklerin kontrol edilmesini ve bu platformlarda yer alan zararlı içeriklerin kaldırılmasını sağlamak olabilir.
    Rekabetin ve Monopolizasyonun Önlenmesi: Dijital platformlar arasında rekabetin sağlanması ve piyasadaki monopolizasyonun önüne geçilmesi önemli. AB, bu yasalarla büyük dijital platformların piyasa hakimiyetini kontrol etmeyi, rekabeti teşvik etmeyi ve adil bir pazar ortamı sağlamayı amaçlayabilir.
    Çocukların İnternet Kullanımının Artması: Çocukların interneti ve dijital platformları kullanımı artırıyor. AB, çocukların dijital ortamda daha iyi korunmasını ve zararlı içeriklere maruz kalmamasını sağlamak için kapsamlı düzenlemeler geliştiriyor. Yasalar, çocukların dijital dünyada güvenli ve korunaklı bir ortamda bulunmalarını hedefleyerek, ebeveynlerin ve toplumun endişelerini dikkate alır.
    Veri Güvenliği ve Gizliliği Kaygıları: Dijital platformların kullanıcı verilerini toplama ve işleme yöntemleri, veri güvenliği ve gizliliği kaygılarına yol açıyor. AB, bu yasalarla kullanıcı verilerinin korunmasını ve işlenmesini denetlemeyi, şeffaflığı artırmayı ve kullanıcıların bilgilerinin güvende olduğundan emin olmayı hedefleyebilir.

    Özetle AB’nin bu tür yasal düzenlemeleri, dijital dünyadaki büyüme ve değişimlere uyum sağlama, toplumları koruma, içerik kontrolü ve rekabeti teşvik etme gibi önemli amaçlar doğrultusunda geliştirdiği görülüyor. Dijital OHAL yasası, dijital dünyanın getirdiği yeni zorluklara karşı etkin bir yanıt olarak kabul edilebilir.

    FLO Teknoloji, Perakende Dünyasına Yenilik ve İnovasyon Getiriyor!

    0

    Dünya genelinde 3 kıtada, 30 ülkede, 800’den fazla mağazasıyla ve yaygınlaşan global operasyonları ile her geçen gün daha da büyüyerek yoluna devam eden FLO, teknoloji alanındaki yatırımlarını bir adım öteye taşımak ve kendi teknolojilerini üretmek amacıyla FLO Teknoloji şirketini kurdu.

    Dijital dönüşümde öncü rol oynamaya hazır 200 kişilik uzman kadrosu ile çalışmalarına başlayan “FLO Teknoloji” şirketinin açılışı, Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta, FLO CEO’su Yenal Gökyıldırım‘ın ev sahipliğiyle, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz katılımı ve Teknoloji Yazarı M. Serdar Kuzuloğlu‘nun moderatörlüğünde gerçekleşti.

    2018 yılında başlatılan teknolojik yatırımlara hız vererek; planlamadan, tedarik yönetimine, lojistik süreçlerinden, satış fonksiyonlarına kadar her alanda dijital kaslarını geliştirebilmek için yoğun çaba harcadıklarını belirten FLO CEO’su Yenal Gökyıldırım, yenilik ve inovasyon getirecek açılış sırasında yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Ülkemizde perakende sektörüne öncülük edecek ve alışverişte online ve offline kanallar arasındaki duvarları ortadan kaldıracak yeni nesil dijital çözümler ile müşteri deneyimini geliştirmeye odaklanıyoruz. Bugün içerisinde bulunduğumuz Yıldız Teknopark’ta 200 kişilik FLO Teknoloji ekibimizle beraber teknolojik altyapımızı sürekli olarak güçlendiriyoruz.”

    Teknopark’a geçişle beraber farklı teknoloji paydaşları ile yakın bir ekosistemde çalışma fırsatı bulduklarını ifade eden Gökyıldırım, teknoloji alanında önemli kaynaklara ve yeni iş birliklerine kolaylıkla ulaştıklarını ifade etti.

    Perakende sektöründe teknolojinin sınırlarını zorlayarak sektöre öncülük edecek yeni bir dönemi başlatmayı amaçlayan FLO Teknoloji, geliştirdiği yenilikçi ve teknolojik çözümler ile müşterilerine kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunmayı amaçlıyor.

    2023 yılında yaklaşık 280 milyon TL yatırım planlanıyor

    Dijitalleşmenin, şirketlerin yakın gelecekteki var oluşları üzerinde kilit rol oynadığını ifade eden Yenal Gökyıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni nesil teknolojiler içinde yaşadığımız dünyayı algılama, anlama ve dünyayla ilişki kurma biçimlerini değiştiriyor. Tedarik zincirinden başlayarak, planlama, lojistik ve stok yönetimi, şirket içi süreçlerin yürütülmesi, raporlama ve analiz yetkinlikleri, veri toplama ve büyük verinin yönetimi, müşteri deneyim tasarımı gibi A’dan Z’ye tüm süreçlerin dijitalleşmesi kaçınılmaz. Bu anlayışla FLO olarak son 2 yılda 150 milyon TL civarında teknoloji yatırımı gerçekleştirdik. 2023 yılında yaklaşık 280 milyon TL daha yatırım yaparak bu alandaki adımlarını hızlandırmayı planlıyoruz.”

    FLO Teknoloji şirketi ile perakende sektörünün dijital dönüşümüne öncülük ediyor

    Yenal Gökyıldırım, “FLO olarak bugün, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampüsündeki teknoparkta ekibimizle beraber teknolojik altyapısını sürekli güçlendiriyoruz. Burada kendi yazılımlarımızı yaparken, FLO Teknoloji şirketi sayesinde her türlü dönüşüme, çok hızlı reaksiyon gösterebiliyoruz. FLO, Teknopark’a geçişle beraber farklı teknoloji paydaşlarıyla yakın bir ekosistemde çalışmanın getirdiği avantajla kaynaklara daha kolay ulaşırken, ortak iş birliği fırsatları da yakalamaya başladık. Temelde verimliliğe odaklanırken, iş süreçleri ve altyapı dijitalleşme çalışmalarımızın yanı sıra müşteri deneyimini iyileştirecek ve sektöre öncülük edecek projeler geliştirmek için çalışıyoruz. Veri güvenliği konusunda çalışmalar yürütyüroz. SecurityScorecard’ın verilerine göre sektördeki diğer oyuncuları geçerek %96’lık bir güvenlik skoruna sahip olduk. Bu bizim için gurur verici. Çünkü hem işimizin güvenliğini sağlamak hem de müşterilerimizin güvenli bir ortamda deneyim yaşamaları büyük önem arz ediyor” dedi.

    Öğrenciler için laptop seçerken nelere dikkat etmeli?

    Yaz mevsiminin sona ermesiyle birlikte okulların açılacağı gün de hızla yaklaşıyor. Yeni bir eğitim yılı birçok öğrenci açısından heyecan verici bir başlangıç anlamına geliyor. Ancak günümüzün hızla dijitalleşen dünyasında okullar da hızla dijital hale geliyor. Birçok okulda ders programları, ödevler hatta bazı dersler internet üzerinden öğrencilere veriliyor. Öğrenciler araştırma yapmak, ders çalışmak ya da kendilerine verilen ödevleri hazırlamak için bilgisayar kullanıyorlar. Bu nedenle okula yeni başlayan ya da öğrenimine devam eden öğrenciler iyi bir eğitim deneyimi ve verimli bir öğrenim ortamı için bir dizüstü bilgisayara ihtiyaç duyuyorlar. Peki öğrenciler için laptop seçerken nelere dikkat etmeli?

    Çocuklar için dizüstü bilgisayar satın ama rehberi
    Çocuklar için dizüstü bilgisayar satın ama rehberi

    Dizüstü bilgisayar hangi amaçlar için kullanılacak?

    Dizüstü bilgisayar satın almadan önce cihazın hangi amaç ya da amaçlar için kullanılacağının belirlenmesi gerekiyor. Örneğin yalnızca ödev ya da tez hazırlamak, not tutmak, İnternette gezinmek, kelime işlem programları gibi basit yazılımlar kullanılacaksa giriş düzeyi özelliklere sahip bir dizüstü bilgisayar yeterli olacaktır. Ancak, grafik, çizim, video düzenleme, mühendislik tasarım ya da benzeri yüksek performans gerektiren uygulamalar kullanılacaksa ya da oyun oynanacaksa yüksek performanslı bir dizüstü bilgisayar tercih edilmesi çok daha akıllıca olacaktır. Bunun için dizüstü bilgisayarın hangi amaçla kullanılacağını belirlemek büyük önem taşıyor. Çünkü bazı uygulamalar yüksek grafik kartı performansı gerektirirken bazı uygulamalar için yalnızca yüksek işlemci gücü yeterli olabilecektir. En iyi performans/fiyat oranına ulaşmak için kullanım amacını net bir şekilde belirlemek gerekiyor.

    Taşınabilirlik ve boyut

    Öğrenciler açısından dizüstü bilgisayar seçiminde en önemli noktalardan birisi taşınabilirlik ve boyuttur. Sürekli ev ve okul arasında taşıyacakları için hafif ve kompakt bir dizüstü bilgisayar seçmek öğrencilerin işini kolaylaştıracaktır. Hafif ve kompakt bir dizüstü bilgisayar, sınıfta, ders arasında ya da kütüphanede daha kolay çalışmalarına olanak tanıyacaktır.

    Sağlamlık

    Sürekli hareket halinde olan ve koşuşturma içinde olan öğrenciler için dizüstü bilgisayarın sağlamlığı ayrı bir önem taşıyor. Öğrenciler otobüse yetişmeye çalışırken ya da derse girerken dizüstü bilgisayarı yanlışlıkla düşürebilirler. Sırada masanın üzerindeyken yanlışlıkla üzerine su dökülebilir. Bu nedenle mümkünse su dökülmelerine ya da düşmelerine karşı dayanıklı bir cihaz seçmek mantıklı bir seçim olabilir.

    Pil ömrü

    Uzun pil ömrü, sürekli hareket halinde olan ve farklı ortamlarda bulunan öğrencilerin kesintisiz bir şekilde çalışmaya devam etmelerine yardımcı olacaktır. Öğrenciler, sık sık priz bulma imkanına sahip olmayabilirler. Bu nedenle cihaz seçerken pil ömrünün uzun olmasına dikkat etmek gerekiyor.

    Depolama kapasitesi

    Seçtiğiniz dizüstü bilgisayarın depolayacağınız dijital içerikleriniz ve belgeleriniz için yeterli alana sahip olduğundan emin olmanız gerekiyor. Kısa sürede disk alanı azaldı mesajı almamak için ihtiyacınız olan depolama kapasitesine bir bilgisayar seçmek ileride sorun yaşamamanıza yardımcı olacaktır.

    Ekran boyutu ve çözünürlük

    14 veya 15,6 inç ekran boyutuna sahip cihazları tercih edebilirsiniz. Yüksek çözünürlüklü ve kullanıcıların mavi ışığa daha az maruz kalmalarını önleyen modeller göz sağlığınızı korumanıza yardımcı olacaktır. Grafik ve video düzenleme uygulamalarıyla çalışılacaksa ya da oyun amaçlı da kullanılacaksa 17,3 inç ekran büyüklüğüne sahip cihazlar da tercih edilebilir.

    Bağlantı seçenekleri

    Tercih ettiğiniz dizüstü bilgisayarın zengin bağlantı seçeneklerine sahip olduğundan emin olun. Yetersiz USB bağlantı noktası sayısı çevre birimleri bağlarken sıkıntı yaşamanıza neden olabilir. Her yerden bağlantıya ihtiyaç duyan öğrenciler için yüksek hızlı Wi-Fi ve Ethernet bağlantısı internete erişimi kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır.

    Bütçe

    Günümüz ekonomik şartlarında en önemli hususlardan biri bütçe. Bu nedenle hem uygun fiyatlı hem de ihtiyaçları karşılayan bir dizüstü bilgisayar büyük önem taşıyor.

    Sonuç olarak farklı ihtiyaçlara cevap veren, farklı özelliklere ve fiyat seçeneklerine sahip çeşitli alternatifler bulunuyor. İlkokuldan üniversiteye kadar öğrencilerin kullanımına yönelik Acer’ın çeşitli dizüstü bilgisayar modellerini aşağıda sıraladık.

    Cihazlar:

    1. Uygun fiyatlı, giriş seviyesi Aspire 3: A314-510P
    2. Daha yüksek bellek ve depolamaya dahil Aspire 3: A315-59
    3. Grafik, video düzenleme ve oyun için Nitro 5: AN515-58

    Starfield bize neler sunuyor?

    0

    Uzayın derinliklerine doğru kapsamlı, yer yer merak ve heyecan dolu bir macera yaptığımız RPG kökenli Starfield inceleme konuğumuz.

    Açıkçası bu yazıya usülen inceleme dediğimi belirtmek isterim. Starfield yapısı gereği bir RPG oyunu. Fakat herkese göre olmadığını baştan belirtmeliyiz.

    Uzay ve onunla birlikte gelen kapsamlara karşı ilgi duymuyorsanız bu oyun size kesinlikle çok sıkıcı gelebilir. Nasıl ki fantastik öğelerden haz almıyorsanız Skyrim sizin için bayık bir oyun gibi duracak, post apokaliptik mevzular dikkatinizi çekmiyorsa Fallout serisine karşı bir şey hissedemeyecekseniz aynısını burada da yaşamanız çok olası.

    Oldukça büyük bir yapım Starfield. Bunu ilk karakter oluşturma ekranında daha sonra ise oyun haritasına bakarken fark edeceksiniz. Bu büyüklük ile verdiğiniz sınavdan sonra insanoğlunun evrende ne kadar küçük bir detay olduğuna bir kez daha şahit olabilirsiniz.

    Klasik bir RPG oyunu gibi tutorial tadında başlayan yapımın karakter oluşturma ekranındaki detaylar, göndermeler ve yüzünüzü güldürecek ince ayrıntıları 25 yıl sonra gelen yeni bir serüven yaratma isteğinin bir parçası elbette. Okuduğum her detayda aklıma başka bir şeyin gelmesiyle karakteri oluştururken bolca hayaller aleminde kaybolduğumu, oyuna nasıl bir başlangıç akabinde nasıl bir şekilde devam edeceğim kısmında çok iyi bir türbülansa girdim. Tebrik ederim, uzun süredir bir oyunun başlangıcında bu kadar zorlanmamıştım. İsterseniz burada hazır karakter setleriyle de oynayabiliyorsunuz fakat en fazla tadı özelleştirerek alabileceğinizin altını çizmek isterim.

    Burada en kritik nokta, hikayenin gidişatını seçimlerinizin belirliyor olması. Karakter ekranında birbirini nötrleyen karakter geçmişi özellikleri, yetenekler ve kazanımlarla karşılaşacaksınız. Nasıl biri olmak istediğinizi baştan aşağı, sadece kozmetik kısımda kalmayarak karakteristik olarak da ortaya çıkarmanız mümkün. Tepeden tırnağa bütün galaksiyi haraca bağlayan bir Bounty Hunter olmak ve kendinize “BABA FETH” diye hitap etmek gibi hayaliniz varsa her türlü imkan burada sunuluyor. Karakter oluşturma ekranında Bounty Hunter gibi göndermeleri birçok filmden ve kültürden göreceksiniz.

    Karakter yarattıktan sonra nasıl bir dünya ile karşılaşacağınızı da merak ederek başlıyorsunuz serüvene. Gezegenler ve çevresindeki yapılanmaların büyük şehirler ve çevreleri gibi çeşitlendiğini, kimilerinin ufak, kimilerinin ise kalabalık olduğunu söylemekte fayda var. Bu yapılanmaların oyuncular üzerinde “büyük boş alanlar bırakılmış bir anlamı yok” benzeri yankılar bulduğunu internette görebilirsiniz.

    Yazıya girerken demiştim, bu oyun herkese göre değil. Beklentilerinizi yaşayacağınız serüvene odaklamanız en iyisi. İşten yorgun bir şekilde geldiğiniz ya da biraz olsun gündelik hayattan uzaklaşıp uzayda kaybolarak anı yaşamak istediğinizde size en iyi yanıtı veren bir yapım Starfield. Başlayayım, Doom gibi ilerleyip mekan basıp ortamı karıştırayım, aksiyon durmasın dediğinizde, uzayın derinliklerinde sürekli bir dog fight kovalayıp başıma bela açayım gibi taleplerinize her an olmasa bile belli bir sekans içinde yanıt veriyor yapım.

    Her şeyin başında, siz, seçimleriniz ve uzayın derinlikleri arasındaki bir üçgen kuruyor. Bu üçgenin dengesini bozmak sizin elinizde.

    Gezdiğiniz yerlerden üretim için malzemeler toplama, bunları satıp geminizi güçlendirme, farklı görev serilerine başlamak gibi lineer olmayan, bazen sıkıcı olabilecek bir akış var. Başlayıp bitirmekten öte dediğim gibi bir serüven oyunu kendileri. Sadece gemiyi geliştirmek değil üretim merkezi ve outpost oluşturmak ve Fallout’ta olduğu gibi bize meşgale olacak şeylerin de kapısı aralanmış.

    Bu kadar geniş düşünülen bir oyunda gezegene inişin tıkla ve in mantığında olması beni fazlasıyla üzdü. Gezegen üzerinde sadece koşabilmek de buna ek olarak söylenebilir. Atmosferde alçalmak, biraz yüzeyde gezmek gibi şeylerin olmaması bu kadar geniş düşünülen bir oyunda neden yok çok merak ediyorum.

    Bununla birlikte uzayda gemilerle dog fight’a girip keyifli anlar yaşayabiliyorsunuz. Bu oldukça basit bir şekilde gerçekleşiyor. En fazla detay olarak kalkanlardan enerjiyi alıp silahlara ya da motorlara yoğunlaştırmak gibi stratejileri hızla yapmanın dışında ekstra bir olayımız yok. Bu basitliğe aldanıp birden fazla düşmana karşı kafa tutmaya çalışmamanızı öneririm. Anında sizi eritebiliyorlar.

    Gezegen yüzeyindeki savaşlar ise bildiğimiz aksiyon oyunları tadında ilerliyor. İster FPS isterseniz de TPS olarak oynayabiliyorsunuz. Bazı tabancalarda sağ tık ile odakladığınızda ekranın baya bir kısmının kaplanıp düşmanı görememeniz dışında mekanik bir sorun görmedim. Silahların vuruş hissini de herkes beğenmeyebilir.

    Karakter ve çevre detayları aşırı hoşuma giden noktalardan birisi. Bir binanın içine girdiğimde detaylarda kaybolup etrafı incelediğim çok oldu. Öldürülen düşmanların animasyonları, onları yağmalayabiliyor olmanız gibi seçenekleriniz de oldukça hoş. Savaştıkça yeni yeteneklerin de kapısı aralanıyor. Böylece oyunun başında yer alan oynanış kurguları yavaş yavaş farklı bir hal alıyor.

    Görsel açıdan etkileyici olan yapım sistem gereksinimi olarak da iyi bir sisteminiz varsa size daha keyifli dakikalar yaşatmayı hedefliyor. RTX 3080 TI ekran kartı, 32 GB ram ile 2K ekran çözünürlüğünde 60 FPS üzerini gördüğüm, zaman zaman altına düştüğü oldu. Oyunu akıcı bir şekilde oynamak için SSD üzerine kurmanız şart.

    Starfield için söyleyebileceğim en güzel nokta ise bu muazzam detaylı yapımın Game Pass ile ilk günden itibaren abone olan herkese açılmış olması diyebilirim. Uzayın derinlikleri için Game Pass abonesi olup mutlaka bir şans verin, tadını bir kez alırsanız sizi çok uzun bir serüven bekleyeceğinin altını çizmekten çekinmem!