Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 301

    Path Tracing: Yeni Nesil Işın İzleme Teknolojisi

    Işın izleme teknolojisi Nvida’nın 2000 serisi ekran kartlarıyla beraber hayatımıza girdi. Artık diğer kart üreticilerinin de önemle üzerine durduğu bu teknoloji yepyeni bir forma kavuşuyor. Işık ışınlarının yansımalarının da hesaplandığı Path Tracing sayesinde yeni nesil oyunlarda çok daha iyi aydınlatmalara sahip olabileceğiz.

    Oyun grafikleri son on, hatta özellikle son beş yıl içerisinde çok ciddi ilerlemeler kaydetti. Gerçekçi görsellere yetişmek amacıyla donanımlar sürekli gelişirken, teknoloji devleri daha yüksek kalite, performans ve deneyim sunmak amacıyla yazılım alanında her geçen gün üzerine koymaya devam ediyor. Bugün ise tıpkı ray tracing (ışın izleme) gibi görsel kaliteyi artıran, gelecekte ismini sıkça duyacağımız oldukça önemli bir teknolojiye bakacağız: Path Tracing.

    NVIDIA, GDC 2022 ile birlikte görüntü oluşturma tekniklerini bir sonraki noktaya taşımak amacıyla bazı adımlar attı. Yakın zamanda “en doğru işleme yöntemi” olarak duyurulan bu teknoloji, ışın izleme ve grafikler söz konusu olduğunda çıtayı yükseltecek gibi görünüyor.

    Path tracing (yol izleme), görüntüyü çoğaltabilmek için tek bir piksel ile birlikte rastgele yönlerde sıçramalar yaparak ışığın gittiği yolu simüle etmeye dayanan, daha gelişmiş bir ışın izleme biçimidir. Işınlar doğrusal bir şekilde izlenmek yerine, ışık kaynağından hedef nesneye kadar birçok sıçrama üzerinden izlenmektedir. Grafik Araştırmaları Başkan Yardımcısı Aron Lefohn, RTX 3090 ve bu teknikle birlikte neler yapılabileceğini gösteren birçok video klip yayınladı. Ormanda yürüyen bir kaplanı gösteren klipte, 3 milyar örneklenmiş üçgen olduğu bildirilen, 30 sıçramalık bir metrikle path tracing özelliği bulunuyor. Yukarıdaki tweet dizisinden yayınlanan tüm videoları görebilir, fikir sahibi olabilirsiniz.

    Path tracing gerçek zamanlı ilerliyor, dinamik ışık ve gölge, yansımalar ve kırılmalarla dolu, etkileşimli, fotogerçekçi 3B ortamların oluşturulması için kapıları aralıyor. Peki “yol izleme” olarak Türkçeye çevirebileceğimiz path tracing tam olarak nedir?

    Oyunlarda veya çeşitli yazılımlarla üretilen görseller genellikle üç boyutludur. Rasterizasyon (rasterleştirme) ile üretilen görüntüler ise sadece tek bir bakış açısına yöneliktir. Bu teknik esasen en başından beri GPU’ların kalbinde yer alıyor. Modern NVIDIA GPU’lar saniyede 100 milyardan fazla rasterizasyona uğramış piksel üretebiliyor. Bu da rasterleştirmeyi oyun gibi gerçek zamanlı grafikler için ideal hale getiriyor.

    Path Tracing Neden Önemli?

    Işın izleme (ray tracing) ise çok daha güçlü, bizleri cezbeden görseller sunan tamamen farklı bir teknik. Işın izlemede tek bir noktayla sınırlı değiliz. Birçok farklı noktadan, birçok farklı yönden bakıldığında görülebilen gerçekçi nesneler/objeler üretilebiliyor. NVIDIA, Turing mimarisinden başlayarak bu zorlu iş yüklerinin üstesinden gelebilmek için RT çekirdekleri sunmaya başladı. Bugün tek bir GPU saniyede milyarlarca ışını işleyebiliyor. Öte yandan AMD de RDNA 2 mimarisi ve Radeon RX 6000 serisi ekran kartlarıyla birlikte ışın izleme dünyasına giriş yaptı. Intel tarafından piyasaya sürülen Xe-HPG tabanlı Arc Alchemist ekran kartları yine NVIDIA’dakine benzer şekilde ışın izleme donanımları taşıyor.

    Tüm bu ışınları izleyebilme imkanı, ışığın gerçek dünyada nasıl dağıldığını, rasterleştirme ile mümkün olandan çok daha doğru bir şekilde simüle etme imkanı tanıyor. Ancak bu ışığı nasıl simüle edeceğiz ve bu simülasyonu GPU’ya nasıl getireceğiz?

    Oyunlarda path tracing fikri kısa zaman öncesine kadar hayal bile edilemezdi. Birçok oyun geliştiricisi, ihtiyaç duyduğu performansa sahip oldukları takdirde gerçek zamanlı grafikler için “yol izleme” tekniğini kullanmak istediğini açıkça belirtmişti. Ancak geçmişte donanımlarla sunulan performans çok yetersizdi ve bu fikir ulaşılamaz görünüyordu.

    Sonrasında GPU’lar gelişmeye devam etti ve artık ışın izleme destekli donanımlara ulaşmak o kadar da zor değil. Tıpkı filmlerde olduğu gibi, bu teknolojileri oyunlarda ilk olarak sınırlı bir şekilde gördük. Ancak şimdi tanıklık ettiğiniz gibi ray tracing destekli oyunların sayısı hızla artıyor. Ayrıca belirli ışın izlemeli oyunlar, geleneksel rasterizasyon tabanlı işleme tekniklerini bazı ışın izleme efektleriyle birleştiriyor.

    Geliştiriciler isterlerse tekniklerin oyunlarında bir karışımını kullanabilirler. Oyun geliştiricileri, birincil ışınlar üzerinde rasterizasyon yapabilir ve ardından sahnenin aydınlatılması için ışığın yolunu izleyebilir.

    Rasterizasyon, basit tabirle tek bir noktadan bir dizi ışığı yayma işlemidir. Işın izleme bunu daha da ileri götürür ve ışınları birçok noktadan herhangi bir yöne gönderebilir. Yol izleme (path tracing) ise ışın izlemeyi daha büyük ışık simülasyon sisteminin bir bileşeni olarak kullanan gerçek ışık fiziğini simüle eder. Bu, bir sahnedeki tüm ışıkların (Monte Carlo veya diğer teknikler kullanılarak) odalara veya ortamlara stokastik olarak örneklendiği anlamına gelmekte.

    Simüle etme sürecinde bir ışını tek bir sekmeden geriye doğru izlemek yerine, ışınlar ışık kaynaklarına kadar, çoklu sekmeler üzerinden izleniyor. Birkaç oyun bunu zaten yapıyor ve sonuçlar oldukça etkileyici. Hatırlarsanız Microsoft, Minecraft’ta path tracing’i çalıştıran bir eklenti yayınlamıştı. Öte yandan Quake II yeni bir eklenti sayesinde bu tekniği kullanabiliyor.

    Path Tracing

    Doğrusu halen yapılacak çok şey var. Öte yandan tüketicilerin bu tür deneyimleri yaşaması için yüksek bilgi işlem gücü sunabilen, güçlü donanımlara sahip olması gerekiyor. Oyun geliştiricileri ise teknoloji dünyasındaki gelişmişlik seviyesine göre daha kaliteli, aynı zamanda daha fazla güç gerektiren oyunlar tasarlıyor. Ek olarak, görsel hesaplama söz konusu olduğunda en zorlu projelerin oyunlar olduğunu belirtelim.

    Path tracing yine bir ışın izleme biçimi, ancak iki görüntü oluşturma tekniğinin aralarında bazı nüanslar var. Ray tracing (ışın izleme) izleme tekniği aslında ismiyle her şeyi açıklıyor. Bu teknikte ışınlar simüle ediliyor ve köklerinden son noktasına kadar izleniyor.

    Buna karşılık path tracing, başlangıç noktası ile hedef arasında rastgele yönlerde ayrılmak üzere yayılan farklı ışınlar üretiyor. Yansıyan ışık, ışın izlemedeki gibi doğrusal şekilde değil, yüzeylere ulaştığında vereceği farklı tepkilerle birlikte gerçekçi tasvirlerle sonuçlanıyor. Nihayetinde path tracing çok daha geniş kapsamlı ve gelişmiş bir teknik. Bu nedenle donanımsal olarak daha fazla kaynak gerektirdiğini not düşelim.

    Arzum, Shake’N Take Neo ve Shake’N Take Dream tanıtıldı

    Mutfakların olmazsa olmazı blenderlar Arzum’un yeni özellikleri ile kişiselleşiyor. Tek tuşla çalışabilen Arzum Shake’N Take Neo ve LED ekranlı, iki akıllı programa sahip, pulse özellikli Shake’N Take Dream ile kişisel blenderlar tanım değiştiriyor. 

    Geliştirdiği inovatif ürünleriyle kullanıcı ihtiyaçlarına çözüm sunan Arzum’un yeni kişisel blenderları Shake’N Take Neo ve Shake’N Take Dream, yenilenen şık tasarımları ve yeni özellikleriyle kişisel blenderlarda beklentileri yükseltiyor.

    Tırtıklı dört çelik bıçağı ile buzları dahi zahmetsizce parçalayan Arzum Shake’N Take Neo, tek tuşla birbirinden lezzetli ve sağlıklı içecekler hazırlamaya yardımcı olur. Hazırlanan içecekleri buzdolabında bekleterek soğutma derdini ortadan kaldırır. Ergonomik ve şık tasarımlı kaydırmaz silikon tutacağıyla ön plana çıkan blenderın, 570 ve 400 ml kapasiteli BPA içermeyen iki farklı karıştırma şişesi, matara olarak da kullanılabilir. Sızdırmayan kapakları ve taşıma halkası ile hazırlanan tüm içecekler istenen her yere sizinle gelir.

    Arzum Shake’N Take Neo’nun özelliklerine ek olarak, LED ekranıyla kullanıcısına ürünlerin hazırlanması için kalan süre hakkında bilgiler veren Shake’N Take Dream, yavaş ve hızlı olmak üzere iki akıllı programıyla kullanıcısına kişisel özgürlük sunar. Akıllı programlar, parçalanacak gıdanın sertliğine ya da hazırlanacak içeceğin kıvamına uygun hızı seçmenize fırsat verir. Bas çek yaparak çalışan ve her basışta kısa sürede hızlı bir parçalama imkanı tanıyan pulse özelliğiyle her tarifte istediğiniz yoğun kıvamı elde etmenizi sağlar. Tırtıklı dört çelik bıçağı ile buzları, en sert meyve, sebze ve kuru yemişleri kolayla parçalar, birbirinden lezzetli soğuk içecekler hazırlamanıza yardımcı olur. 570 ve 400 ml kapasiteli, BPA içermeyen ve matara olarak kullanılan iki farklı karıştırma şişesiyle hazırlanan içecekleri istediğiniz her yere taşımanızı kolaylaştırır.

    “Cumhuriyet’in Divası” Müzeyyen Senar EQUAL Türkiye’nin Ekim ayı elçisi oldu

    Spotify’ın müzikte cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için tasarladığı girişimi EQUAL’ın Türkiye’deki Ekim ayı elçisi Müzeyyen Senar oldu. 

    Cumhuriyet’in 100’üncü yılını coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde audio platformu Spotify’ın tüm dünyada devam eden, kadın sanatçıların çalışmalarını güçlendirerek müzikte cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için tasarladığı girişimi EQUAL’ın Türkiye’deki Ekim ayı elçisi Müzeyyen Senar oldu. 

    Türk Sanat Müziği’nin divası Müzeyyen Senar’a saygı duruşu

    Bugüne kadar EQUAL Türkiye elçisi olan 28 Türk kadın sanatçı, EQUAL Türkiye çalma listesinin kapağında ve EQUAL Global çalma listesinde yer almanın yanı sıra, New York Times Square billboard’unda da boy gösterdi.

    Türk Sanat Müziği’nin en önemli isimlerinden, “Cumhuriyet’in Divası” Müzeyyen Senar da, tam da Cumhuriyet’in 100’üncü yaşını kutladığımız bu önemli ayda EQUAL’ın Türkiye’deki 29’uncu sanatçısı ve Ekim ayı elçisi oldu. Ekim ayında Spotify, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl kutlamalarına katılıyor ve Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda da birçok kez şarkı söylemiş olan Türk Sanat Müziği’nin en önemli isimlerinden birine saygı duruşunda bulunuyor.

     

    Samsung, E-atık toplama kampanyasıyla çevre için yenilikçi bir adım atıyor

    0

    Samsung Electronics Türkiye, çevre dostu bir yaklaşımla ömrünü tamamlamış elektronik eşyaların geri dönüşümünü teşvik etmek ve sürdürülebilirlik ilkelerini desteklemek amacıyla “E-atık Toplama Kampanyası”nı başlattı.

    Samsung, elektronik atıkların çevresel etkilerini en aza indirgemeyi ve döngüsel ekonomi prensiplerine katkıda bulunmayı amaçlayan e-atık kampanyası ile ülke genelinde çevreye olan duyarlılığını bir adım daha ileriye taşıyor.

    E-atık toplama kampanyası, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki seçili Samsung bayilerinde[1] yapılan alışverişlerde geçerli olup, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, çamaşır kurutma makinesi, ankastre ocak, fırın ve davlumbaz gibi seçili ürünlerle birlikte TV alışverişlerini kapsıyor. Yeni ürünlerin teslimatı sırasında, bu ürün gruplarından atıklarını geri dönüşüm amacıyla eski ürününü Samsung’a teslim eden müşterilere Samsung Online Mağaza ve Shop Mobil uygulamasında geçerli 2000 TL’lik bir hediye çeki kazanma fırsatı sunuluyor.

    Samsung Electronics Türkiye, bu kampanya ile ülkemizde e-atıkların geri dönüşüm oranının artırılmasını ve sıfır atık vizyonuna katkı sağlanmasını hedefliyor. Ayrıca, yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinin yanı sıra döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliği ilkelerine de hizmet ediliyor. Samsung Electronics Türkiye, elektronik eşyaların atığa dönüşümünü engellemek ve azaltmak için aldığı önlemlere ek olarak, bu kampanya ile atıkların etkin bir şekilde toplanmasını ve değerlendirilmesini desteklemeyi amaçlıyor.

    Bu çevreci kampanya 31 Aralık tarihine kadar geçerli olup ve Samsung’un küresel sürdürülebilirlik değerleri doğrultusunda çevrenin korunması ve döngüsel ekonominin desteklenmesi amacıyla atılan bir diğer önemli adımı temsil ediyor.

    Ali Cem Çehreli ile Müzikte Yapay Zeka Kullanımı

    Müzik, insanların duygularını ifade etmenin ve iletişim kurmanın önemli bir yoludur. Ancak son yıllarda yapay zeka, müziğin geleceğini derinden etkiliyor. Müzikte yapay zeka kullanımı, teknoloji dünyasını ve sanatı bir araya getiriyor. Müziği daha önce hiç olmadığı şekillerde yeniden tanımlıyor.

    Müzik endüstrisinde teknolojinin etkisi giderek artıyor. Bu değişim, müzik üretiminden performansa kadar birçok farklı alanda hissedilmekte. Yapay zeka ile müziğin evliliği, bestecilere, prodüktörlere ve müzisyenlere daha fazla yaratıcılık ve üretkenlik sağlıyor. Artık yapay zeka algoritmaları, bestecilere yeni melodi ve harmoni seçenekleri sunuyor. Eserlerin daha önce denenmemiş yollarını keşfetmelerine yardımcı oluyor. Aynı zamanda, yapay zeka, müziğin daha hızlı bir şekilde düzenlenmesine ve prodüksiyonuna yardımcı oluyor. Bu da müzisyenlere daha fazla eser üretme olanağı sunuyor.

    Ali Cem Çehreli - Saat
    Daha önce Mustafa Ceceli’nin Hüsran, Beyza Durmaz’ın Olan Var Olmayan Var, Tuğba Yurt’un Sığınak şarkısı gibi hitlerde imzası bulunan ünlü müzik aranjörü Ali Cem Çehreli ile, ilk solo çalışması olan “Saat”in ardından yapay zeka teknolojilerinin müziğe etkilerine ve müziğin gelecekteki yeriyle alakalı projeksiyonlarına dair sorularımızı içeren güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Çehreli, yapay zekanın şarkı yazma yeteneğini değerlendiriyor. İnsanların yazdığı şarkıların duygusal derinlik taşıdığını ve yaşanmış deneyimlere dayandığını ifade etmekte. İnsanların yazdığı eserlerin, insana özgü duygu ve deneyimlerin bir yansıması olduğunu söylüyor. Çehreli, yapay zekanın bu duygusal derinliği henüz yakalayamadığını ifade ediyor. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    – Müzikte yapay zeka kullanımı ve yapay zekayla müzik yapma konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

    Müzik teknolojileri konusuna gelirsek söz müzik çalışmalarım dışında aynı zamanda düzenlemelerimle de müzik piyasasında varlığımı sürdürmekteyim. Biz aranjörler, dinlediğiniz bütün müziklerin düzenlemelerini yaparken günümüz teknolojisinde DAW adlı arayüz programlarını kullanmaktayız. Bu eskiden hücum kayıt denilen bütün enstrümanların ve solistlerin aynı anda kayda girmesiyle yapılırdı. Teknolojinin ilerlemesiyle bu analog diye tabir ettiğimiz yaklaşımdan şu andaki çoğunlukla dijital unsurların yer aldığı yaklaşıma geçilmekte. Günümüzde yapay zekanın da gelişmesiyle bu dijital yaklaşım daha çok güçlenmeye başladı. Yapay zekayla desteklenmeye ve gelişmeye başladı. Fakat bu daha hızlı ve kapasiteli üretimi arttırmakla birlikte doğallığı ve gerçekçiliği aynı oranda azaltmasına neden olmakta maalesef.

    – Yapay zekanın söz ve müzik yazarlığına etkisi hakkındaki yorumlarınızı alabilir miyiz?

    Herhangi bir şarkının sözünü ve müziğini yazdığımızı ele alalım. Aynı zamanda bunu yapay zekayla da yazdırdığımızı. Aralarında gözle görülür ciddi farklılıklar mevcut. Bir insanın yazdığı sözler yaşanan hayatların ve o hayatın içinde harmanlanan sayısız duygunun bir çıktısı. Yani ciddi dinamikleri olduğunu düşünürsek, bir yapay zekanın da her an öğrenme sürecinde olduğunu biliyoruz. Günün sonunda yapay zeka insanın yazdığı kodlardan oluşuyor. Bu durum onun bir insanın duygularına ne kadar yakınlaştırır, bu hala cevaba muhtaç bir soru. Benim kanımca yapay zekanın söz ve beste yazma konusunda bir insanın eriştiği noktaya ulaşması zor. Ama bekleyip göreceğiz diyebilirim.

    yapay zeka müzik yapma

    – Müziğin geleceği hakkındaki projeksiyonunuzu öğrenebilir miyiz?

    Müziğin nereye gittiğini görebilmemiz için nereden geldiğine bakmamız gerekir. Değişim hayatın her noktasında var. Müzik sektöründe de yıllar içinde büyük dönüşümler yaşanmakta. Yaşanmaya da devam edecek. Yapay zeka veya ilerleyen teknoloji duygularımızı değiştiremez sadece farklı yansıtmamızı sağlar. Yüzyıllar boyunca insanlar aynı şeyleri yaşıyor çünkü. Hiç birimiz bu konuda yalnız değiliz.

    – Sizce müzik teknolojileri nereye gidiyor?

    Müzik teknolojileri konusuna gelirsek söz müzik çalışmalarım dışında aynı zamanda düzenlemelerimle de müzik piyasasında varlığımı sürdürmekteyim. Biz aranjörler dinlediğiniz bütün müziklerin düzenlemelerini yaparken günümüz teknolojisinde DAW diye tabir ettiğimiz ara yüz programlarını kullanmaktayız. Bu eskiden hücum kayıt denilen bütün enstrümanların ve solistlerin aynı anda kayda girmesiyle yapılırdı. Teknolojinin ilerlemesiyle bu analog diye tabir ettiğimiz yaklaşımdan şu andaki çoğunlukla dijital unsurların yer aldığı yaklaşıma geçtik. Günümüzde yapay zekanın da gelişmesiyle bu dijital yaklaşım daha çok güçlenmeye, yapay zekayla desteklenmeye ve gelişmeye başladı. Fakat bu daha hızlı ve kapasiteli üretimi arttırmakla birlikte doğallığı ve gerçekçiliği aynı oranda azaltmasına neden olmakta maalesef.

    2023’te satın alınabilecek en iyi telefonlar – İlk 10 listesi

    2023 yılının neredeyse sonuna geldik. Yıl boyunca pek çok telefon piyasaya çıktı. Neredeyse her biri birbirinden farklı olan bu telefonlar, oyun ve kamera performansı gibi noktalarda birbirlerinden ayrılıyor. Ancak en iyisini isteyen kullanıcılar hangisini alması gerektiği konusunda kararsız kalıyor.

    Bu nedenle sizler için seçenekleri daralmaya karar verdik. Özellikle performansa önem veren kullanıcıları düşünerek, 2023’in en iyi telefonlar listesini hazırladık. İşte o cihazlar…

    2023’te satın alınabilecek en iyi telefonlar

    1. Apple iPhone 15 Pro Max
      • Apple’ın en yeni ve hızlı yonga setine, üç kameraya ve yeni Dynamic Island özelliğine sahip ve şu anda mevcut olan en iyi iPhone.
    2. Samsung Galaxy S23 Ultra
      • Şu anda alabileceğiniz en iyi Android telefon. Galaxy S23 Ultra her şeye sahip; hızlı işlemci, parlak ve canlı AMOLED ekran ve diğer amiral gemilerinde eksik olan bir şey: kalem.
    3. Google Pixel 8 Pro 
      • En saf Google deneyimine sahip amiral gemisi Android. Yeni özellikleri herkesten önce almak istiyorsanız ve Android’in bir sonraki adımını test etmek istiyorsanız Pixel 8 Pro en iyi seçeneğinizdir.
    4. Samsung Galaxy Z Fold 5  
      • Piyasadaki en iyi katlanabilir telefon. Katlanabilir trenine binmek istiyorsanız şu anda piyasada bundan daha iyisi yok. Galaxy Z Fold 5 yalnızca çok işlevli bir cihaz değil, aynı zamanda onu bir kalemle de kullanabilirsiniz.
    5. Samsung Galaxy Z Flip 5  
      • Şu anda piyasadaki en iyi kapaklı telefon. Galaxy Z Flip serisi, bir telefonu tablete dönüştürmek yerine normal bir telefonu ikiye katlayan katlanabilir fikrinin güzel bir örneği. Geçmişin kompakt telefonlarını özlüyorsanız Z Flip serisi tam size göre olabilir.
    6. Asus Zenfone 10  
      • Ekranınızı ikiye katlamak istemiyorsanız piyasadaki en iyi kompakt Android telefon. Asus Zenfone 10, tek elle kullanım kolaylığı sağlayacak şekilde özel olarak tasarlanmıştır ve aynı zamanda amiral gemisi işlemci, uzun süre dayanan pil ömrü ve sektördeki en iyi optik stabilizasyon sistemlerinden biriyle birlikte geliyor.
    7. Sony Xperia 1 V 
      • Değişken yakınlaştırma kamerasına sahip ilk telefon. Xperia 1 IV, ciddi fotoğraf tutkunları için biçilmiş kaftan. Temel olarak akıllı telefon pazarındaki ilk ve tek gerçek değişken kamera sistemine sahip. Ayrıca, Sony’nin yaratıcı odaklı “Photography Pro, Video Pro, Music Pro ve Cinema Pro” gibi uygulamalarına da sahip oluyorsunuz.
    8. OnePlus 11 
      • OnePlus’ın amiral gemisi katili köklerine geri dönüş hikayesi. Bu telefon size önemli olan amiral gemisi akıllı telefon özelliklerinin çoğunu (hepsi olmasa da) sunacaktır. Üstelik çok daha makul bir fiyata.
    9. Google Pixel 7a  
      • En iyi bütçeli Android amiral gemisi Pixel’dir. Google’ın elinde tuttuğu tüm yazılım numaralarını, harika kamera algoritmalarını ve oldukça farklı bir tasarımı uygun bir fiyat karşılığında elde ediyorsunuz.
    10. Apple iPhone 13 mini 
      • En iyi kompakt iPhone, aynı zamanda en iyi kompakt telefondur. iPhone 13 mini, 5,4 inçlik ekranıyla boyut konusunda rakipsiz. Cepleriniz bu seçim için size teşekkür edecek.

    Bonus

    • Sony Xperia Pro-I
      • Akıllı telefondaki profesyonel kamera olan Xperia Pro-I, şirketin en başarılı kompakt kameralarından birinden (RX-100) 1 inçlik bir sensörü alıp akıllı telefona yerleştiriyor. Her zamanki Sony Pro sınıfı yaratıcı uygulamaları da yerleşik geliyor. Fotoğrafçılığınız konusunda ciddiyseniz bu cihaz tam size göre.
    • Asus ROG Phone 7 Ultimate
      • Dönemin en iyi oyun telefonu. Mobil oyun (ve genel olarak oyun) söz konusu olduğunda Asus’un harika bir geçmişi var ve eğer onu her yere yanınızda taşımak istiyorsanız, ROG Phone 7 Ultimate en iyi seçim olabilir.
    • Samsung Galaxy A54 5G
      • En iyi orta seviye telefon. Bazen en iyi akıllı telefon deneyimini elde etmek için çok fazla para harcamanıza gerek kalmaz. Nitekim Galaxy A54 de bunun bir örneğidir. Bu orta seviye model, amiral gemisi tasarımına, güzel bir 120Hz AMOLED ekrana ve sizi gülümsetecek bir fiyat etiketine sahip.

    Warcraft Rumble 3 Kasım’da geliyor

    Blizzard Entertainment’ın mobil aksiyon strateji oyunu Warcraft Rumble, 3 Kasım’da Android ve iOS cihazlarda dünya çapında piyasaya sürülüyor.

    Winterspring’den Booty Bay’e kadar Horde ve Alliance, stratejik, çılgın çatışmalarda savaşmak için ünlü kahramanlarının ve kötü adamlarının minyatür versiyonlarını hayata geçiren muhteşem yeni bir makinenin etrafında toplanıyor.

    Sevilen Warcraft evreninde geçen Warcraft Rumble, oyuncuları Warcraft’ın en sevdikleri kahramanları ve kötü adamlarıyla ordular kurmaya ve taktik zekalarını sınamak için tasarlanmış heyecan verici senaryolarda savaşmaya davet ediyor.

    Ordularınızın Liderlerinden başlayarak Mini koleksiyonlarından güçlerinizi oluşturun. Her tek oyunculu görev, çözülmesi gereken kendine özgü, stratejik bir bulmaca sunuyor ve oyuncuların bu çılgın zorlukların üstesinden gelmek için taktiklerini gerçek zamanlı olarak çevik bir şekilde uyarlamaları gerekecek.

    Resmi lansmandan haberdar olmak için bugün Warcraft Rumble resmi sitesine ön kayıt yaptırın. Android kullanıcıları Google Play mağazasını ziyaret ederek ön kayıt yaptırabilir ve Apple kullanıcıları bugün Apple App Store’dan ön sipariş verebilir.

    Xiaomi Pad 6 inceleme!

    0

    Xiaomi, İspanya’da gerçekleşen bir etkinlikte Pad 6 ailesinin küresel versiyonunu tanıttı. Xiaomi Pad 6 inceleme sizlerle.

    Xiaomi’nin en iyi tableti! – Xiaomi Pad 6 inceleme!

    Xiaomi Pad 6, yüksek performanslı bir Snapdragon işlemci ile güçlendirilmiştir. Geçen yılın Pad 5 Pro modelinde kullanılan Snapdragon 870 işlemci, Pad 6 için güç kaynağıdır. Pad 6 Pro ise daha güçlü Snapdragon 8+ işlemcisine sahip. Her iki tablet de 8600 mAh pil kapasitesine sahiptir, böylece kullanıcılara uzun süreli kullanım olanağı sunar. Ayrıca, hızlı şarj özelliği sayesinde cihazların şarj süresi de oldukça kısadır.

    Ekran açısından Xiaomi Pad 6, güçlü özellikler sunmaktadır. 11 inç boyutunda bir IPS LCD ekran ile geliyor. Bu ekranlar, yüksek kalitede görüntü deneyimi için 2880×1800 piksel çözünürlük ve 144 Hz tazeleme hızı sunar. Kullanıcılar, cihazın performansına ve depolama ihtiyaçlarına göre farklı seçenekler arasından seçim yapabilirler.

    Xiaomi Pad 6, 6/8/12GB RAM ve 128/256GB depolama seçenekleri sunarken, Pad 6 Pro daha fazla depolama alanı sunan 8/12GB RAM ve 128/256/512GB depolama seçenekleri sunar. Kamera özellikleri açısından, Pad 6 8 Megapiksel arka kameraya sahip.

    Meta, yeni üretken yapay zeka özellikleri sunuyor

    Meta, Reklam Yöneticisi’nde özgün reklam içerikleri oluşturmaya yarayan yapay zeka destekli ilk özelliklerini aralarında Türkiye de olmak üzere belirli ülkelerde kullanıma sunmaya başladı.

    Önümüzdeki yıl dünya genelinde kullanıma sunulması planlanan bu özellikler, içerik üretme alanında üretkenliği, kişiselleştirmeyi ve performansı en üst düzeye çıkarmayı amaçlıyor.

    Meta’nın sunduğu yeni Arka Plan Oluşturma, Görsel Düzenleme ve Metin Önerileri özellikleri, işletmeler için tasarlanan yapay zeka destekli deneyimlere ve araçlara katkıda bulunacak:

    •     Arka Plan Oluşturma: Reklamverenlerin ürün görsellerini desteklemek için birden fazla arka plan oluşturarak görsellerini farklı kitlelere göre uyarlamalarına olanak tanır.
    •     Görsel Düzenleme: Reklam içeriklerini Akış veya Reels gibi farklı en/boy oranlarına uyacak şekilde görselleri yeniden tasarlamak için daha az zaman ve kaynak harcanmasını sağlar.
    •     Metin Önerileri: Reklamverenin orijinal metnini temel alarak birden fazla versiyonunu oluşturur, ürünlerinin/hizmetlerinin öne çıkan yönlerini vurgular ve hedef kitlelerine daha iyi ulaşmaları için onlara çoklu metin seçenekleri sunar.

    Üretken yapay zeka verimliliği artırıyor

    Meta, ilk testlere katılan reklamverenlerle yaptığı bir ankette, üretken yapay zekanın reklamverenler için verimliliği artırarak önemli ölçüde zaman ve kaynak tasarrufu sağladığını gözlemlediğini belirtti. Ankete göre, reklamverenlerin yarısı haftada beş saat veya daha fazla tasarruf öngörüyor . Aynı zamanda, bu özelliklerin birden fazla içerik çeşidinin hızlı bir şekilde oluşturulmasına olanak tanıyarak düzenleme süresini azalttığı görüldü. Ayrıca, neredeyse tüm reklamverenler, AI Sandbox’ta test edilen ürünlerin, daha fazla içerik çeşidinin daha hızlı geliştirilmesini sağlayarak pazarlamacıların kampanya performansını artırmasına yardımcı olacağını düşünüyor.

    Elektrikli araçların pazar payındaki artış hız kazanıyor

    0

    Türkiye’de, bataryalı elektrikli araç satışları 2023’ün ilk yarısında %341 artış gösterdi.

    PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, “2023 yılının ikinci çeyreğinde elektrikli araç satışları” raporunu yayınladı. Rapora göre, son dönemde orijinal ekipman üreticileri (OEM) ana akım tüketicilerini çekmek için çabalarken, bataryalı elektrikli araç (BEV) fiyatları da düşüş eğiliminde.

    BEV kategorisi %13’lük küresel pazar payıyla henüz kitlesel pazar düzeyine ulaşmasa da, 2023’ün ilk yarısında %39 gibi ciddi bir büyüme gösterdi. Raporun 2023 yılının ikinci çeyreğinde analiz ettiği 20 pazarda, BEV satışlarında geçen yılın aynı çeyreğine göre %52 artış gerçekleşti. Pazar payı için süren mücadelede otomobil üreticilerinin BEV fiyatlarında indirim furyası Avrupa’ya da ulaşmış durumda.

    Rapor, büyük pazarların neredeyse hepsinde BEV satışlarının toplam hafif araç pazarından çok daha fazla büyüme kaydettiğini gösteriyor. 10 Batı Avrupa ülkesindeki otomotiv pazarında 2023’ün ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla kaydedilen toplam %17’lik büyümeye karşın, BEV satışlarındaki artış %49 oldu. Bu oranlar, ABD’de sırasıyla %67 ve %19, Çin’de ise %49 ve %29 olarak gerçekleşti.

    Rapora göre 2022 yılında küresel satışların neredeyse üçte ikisini oluşturan “Station wagon” segmentindeki otomobillerin en fazla tercih edildiği pazarlar arasında olan Avrupa’da gerçekleştiğine de dikkat çeken rapora göre OEM üreticileri özellikle “station wagon” segmentteki büyüme fırsatını değerlendirmeye çalışıyor. Hem menzil hem de verimliliğe olumlu etkisi olan üstün aerodinamik özellikleri sayesinde SUV segmentindeki araçlara göre daha avantajlı olan elektrikli station wagon segmentinin büyüme potansiyeline de dikkat çekiliyor. Avrupa’daki OEM üreticilerin bu nedenle station wagon araçların elektrikli versiyonlarını piyasaya sürme yönündeki isteğine de değinen rapor, bu trendin aynı zamanda ana akım otomobil pazarındaki elektrifikasyonun artış göstergelerinden biri olduğunu vurguluyor.