Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 195

    Apple Watch “Cankurtaran” özelliği geliyor!

    Apple, yüzme havuzlarında boğulma riskine karşı uyarıda bulunacak yeni bir Apple Watch özelliği üzerinde çalışıyor. Bu özellik,‘dijital havuz görevlisi’ (cankurtaran) olarak adlandırılan bir patentte belirtiliyor. Kullanıcıları, havuzun derin kısmına gitmeleri durumunda uyaracak ve cankurtarana haber verecek. İşte detaylar…

    Özellik, Apple Watch’un farklı sensörlerini kullanarak, yüzücünün hareketlerini ve kalp atış hızını izleyerek anormal yüzme davranışlarını tespit edebilir. Bu, bir kişinin boğulma riski altında olabileceğini işaret edebilir.

    Uyarı, kullanıcının Apple Watch’una veya havuzdaki boğulma tespit sistemine iletilerek, cankurtaranları uyarabilir. Apple Watch, yüzme konusunda deneyimsiz kişilere de havuzun derin kısmına girdiklerinde uyarı verebilir.

    Bu özellik, Apple Watch’un ivmeölçer, jiroskop, GPS ve kalp atış hızı monitörü gibi sensörlerini kullanarak yüzme hareketlerini ve normal yüzme sırasında beklenen kalp atış hızını belirleyebilir. Ayrıca, sensör verilerindeki anormallikler, kişinin tehlikede olabileceğini gösterebilir.

    Şu anda sadece bir patent aşamasında olan cankurtaran özelliğinin, gerçeğe dönüşme zamanlaması ve işleyişi hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Eğer Apple bu özelliği hızlı bir şekilde geliştirirse, bu yılın Haziran ayında düzenlenecek olan WWDC’de bu özelliği tanıtabilir.

    Ancak, özelliğin daha fazla geliştirilme süresine ihtiyacı varsa, Apple, “havuz görevlisi cankurtaran” özelliğini bir sonraki Apple Watch ve iPhone lansmanında, genellikle Eylül ayında gerçekleşen bir etkinlikte duyurabilir. Dijital havuz görevlisi (cankurtaran) özelliği, Apple Watch’un hayat kurtarma özelliklerini genişletmeye devam ediyor ve boğulma riskine karşı etkili bir koruma sunmayı hedefliyor.

    Peki siz bu özellik hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmına yazabilirsiniz.

    Yapay Zeka ve Veri Analitiği: İş Dünyasında Devrim Niteliğinde Bir Birleşim

    Günümüz iş dünyasında, veri analitiği ve yapay zeka (YZ) birleşerek şirketlerin rekabet avantajı elde etmesini sağlayan güçlü bir kombinasyon haline geldi. Bu haftaki yazımda yapay zeka veri analitiği ilişkisini ve iş dünyasına için sağladığı katkıları ele aldım.

    Veri analitiği, büyük veri setlerinden anlamlı bilgiler elde etmek için kullanılan bir disiplindir. Yapay zeka ise bilgisayar sistemlerine insan benzeri zeka kazandırmayı hedefleyen bir teknoloji alanıdır. Bu iki alanın birleşimi, işletmelerin karar alma süreçlerini optimize etmelerine, operasyonlarını iyileştirmelerine ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı oluyor.

    Veri Analitiği ve yapay zeka arasındaki etkileşim

    Yapay zeka, veri analitiği için birçok yeni olanak sunuyor. Yapay zeka algoritmaları, büyük veri kümelerindeki desenleri ve ilişkileri tanımlamak için kullanılabiliyor. Örneğin, derin öğrenme teknikleri, karmaşık yapıdaki veri setlerindeki desenleri algılamak ve öğrenmek için kullanılabilir. Bu, şirketlerin pazar trendlerini, müşteri tercihlerini ve operasyonel verimlilikle ilgili diğer önemli faktörleri daha iyi anlamasına yardımcı olabiliyor.
    Yapay zeka ayrıca veri analitiği süreçlerini otomatikleştirebiliyor. Makine öğrenimi ve yapay zeka algoritmaları, veri setlerini analiz etmek ve sonuçları yorumlamak için insan müdahalesi olmadan çalışabiliyor. Bu, işletmelerin veri analitiği süreçlerini hızlandırabilir ve daha hassas sonuçlar elde etmelerine olanak tanıyor.

    Yapay zeka, tahmin ve öngörü yetenekleriyle şirketlere önemli katkılar sağlıyor

    Yapay zeka, şirketlerin veri analizi süreçlerini derinleştirerek ve iyileştirerek önemli katkılar sağladı. İlk olarak, yapay zeka algoritmaları, büyük miktardaki veriyi hızla analiz edebilir ve bu verilerdeki desenleri keşfedebiliyor. Bu, insanlar için mümkün olmayan miktarda veriyi hızla işleyebilme yeteneği sağlıyor. Örneğin, derin öğrenme algoritmaları, karmaşık yapıdaki veri kümelerindeki gizli ilişkileri ve desenleri belirleyebilir, bu da şirketlerin daha derinlemesine anlayışlar elde etmelerini mümkün kılıyor.

    İkinci olarak, yapay zeka, tahmin ve öngörü yetenekleriyle şirketlere önemli katkılar sağlıyor. Makine öğrenimi ve yapay zeka algoritmaları, geçmiş veri trendlerini analiz ederek gelecekteki olayları tahmin etme yeteneğine sahip. Bu, şirketlerin pazar taleplerini, müşteri davranışlarını ve diğer faktörleri daha iyi anlamalarını ve gelecekteki kararlarını bu bilgilere dayandırmalarına imkan veriyor. Bu sayede, işletmeler daha etkili stratejiler geliştirebilir, riskleri önceden tahmin edebilir ve rekabet avantajı elde edebiliyorlar. Bu teknolojilerin iş dünyasına sunduğu avantajları şöyle özetlemek mümkün:

    Karar Alma Süreçlerinin İyileştirilmesi: Yapay zeka ve veri analitiği, işletmelerin daha iyi ve bilgiye dayalı kararlar almasını sağlar. Büyük veri setlerindeki desenleri ve trendleri analiz ederek, yöneticilerin stratejik kararlarını destekler.

    Müşteri Deneyiminin Geliştirilmesi:
    Yapay zeka, müşteri davranışlarını analiz ederek, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri geliştirme ve müşteri memnuniyetini artırma konusunda şirketlere yardımcı olabilir.

    Operasyonel Verimliliğin Artırılması: Veri analitiği ve yapay zeka, işletmelerin operasyonel süreçlerini analiz ederek verimliliği artırmasına yardımcı olabilir. Örneğin, üretim hatlarını optimize etmek veya stok yönetimini iyileştirmek için kullanılabilirler.

    Tehditleri Önleme ve Risk Yönetimi: Yapay zeka tabanlı analizler, işletmelerin potansiyel tehditleri tanımlamasına ve riskleri önceden tahmin etmesine yardımcı olabilir. Bu, güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi ve veri güvenliğinin artırılması açısından önemlidir.

    Yapay zeka ve veri analitiği, iş dünyasında devrim niteliğinde bir etki yaratıyor. Bu teknolojiler, şirketlerin veri tabanlı karar alma süreçlerini optimize etmelerine, operasyonlarını iyileştirmelerine ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı oluyor. Gelecekte, yapay zeka ve veri analitiği alanındaki gelişmelerin, işletmelerin daha da yenilikçi ve verimli olmalarını sağlamak için daha fazla fırsat sunması bekleniyor.

    Kullanılmış iPad Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Teknoloji alanındaki gelişmelerle birlikte, kullanılmış elektronik cihazların satın alınması da yaygın olarak değerlendiriliyor. Özellikle iPad gibi popüler tablet cihazlarında ikinci el piyasası oldukça hareketlidir. Ancak, kullanılmış bir iPad satın alırken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar bulunmaktadır. ” Kullanılmış iPad Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler ” başlıklı bu makalede, ikinci el bir iPad almadan önce kullanıcıların nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde duracağım.

    Şimdi ikinci el iPad alırken dikkat edilmesi gerekenleri sıralayalım.

    Model ve Versiyon Bilgisi: İlk olarak, satın almayı düşündüğünüz iPad’in modelini ve versiyonunu belirlemeniz önemlidir. Apple, düzenli olarak yeni iPad modellerini piyasaya sürmektedir. Dolayısıyla, kullanılmış bir iPad alırken hangi model ve versiyona sahip olduğunuzu bilmek, cihazın özelliklerini ve performansını daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.

    Fiziksel Durum: Kullanılmış bir iPad satın almadan önce cihazın fiziksel durumunu dikkatlice kontrol etmek önemlidir. Ekranın çatlak veya çizik içerip içermediğini, gövdenin herhangi bir deformasyon veya hasar taşıyıp taşımadığını kontrol etmek gerekir. Ayrıca, düğmelerin ve bağlantı noktalarının düzgün çalışıp çalışmadığını da test etmek önemlidir.

    Batarya Sağlığı: iPad’in batarya sağlığı, cihazın kullanım ömrünü doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Kullanılmış bir iPad satın alırken, bataryanın ne kadar ömrü kaldığını kontrol etmek gerekir. Bunun için iPad’in ayarlar bölümünden “Pil” sekmesine giderek batarya sağlığı raporunu inceleyebilirsiniz. Batarya sağlığı düşükse, cihazın kullanım ömrü kısa olabilir ve yakın bir zamanda batarya değişimi gerekebilir.

    Donanım ve Performans Testleri: Satın almayı düşündüğünüz kullanılmış iPad’in donanımını ve performansını test etmek önemlidir. Bu amaçla, cihazı farklı uygulamalar açarak, internete bağlanarak, kamerasını kullanarak ve diğer özelliklerini deneyerek test edebilirsiniz. Ayrıca, iPad’in Wi-Fi, Bluetooth ve diğer bağlantı özelliklerinin de sorunsuz çalışıp çalışmadığını kontrol etmek gerekir.

    Kilidin Açılış Durumu: Satın almayı düşündüğünüz kullanılmış iPad’in kilidinin açılış durumunu kontrol etmek önemlidir. Eğer cihazın iCloud kilidi veya başka bir kilit mevcutsa, bu durum cihazın kullanımını önleyebilir veya sınırlayabilir. Bu nedenle, cihazın kilidinin açık olduğundan ve kullanıma hazır olduğundan emin olmak için önceden kontrol etmek önemlidir.

    Yazılım Güncellemeleri: Kullanılmış bir iPad satın alırken, cihazın yazılımının güncel olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Güncel yazılım, hem güvenlik açısından önemlidir hem de cihazın performansını artırabilir. iPad’in ayarlar bölümünden yazılım güncellemelerini kontrol ederek, cihazın en son sürümde olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

    Önceki Kullanım Geçmişi: Satın almayı düşündüğünüz kullanılmış iPad’in önceki kullanım geçmişini bilmek, cihazın ne kadar iyi bakıldığını ve ne kadar düzgün çalıştığını anlamanıza yardımcı olabilir. Satıcıdan cihazın ne kadar süredir kullanıldığı, hangi amaçlarla kullanıldığı ve daha önce herhangi bir tamir veya değişim işlemi geçirip geçirmediği gibi bilgileri öğrenmeye çalışın.

    Ek Aksesuarlar ve Kutu Durumu: Kullanılmış bir iPad satın alırken, cihazın kutusu ve ek aksesuarları da önemlidir. Orijinal kutu, kullanım kılavuzları, şarj adaptörü, USB kablosu gibi ek aksesuarların olup olmadığını kontrol edin. Ayrıca, ek aksesuarların orijinal olup olmadığını ve herhangi bir hasar veya eksiklik olup olmadığını da dikkatlice inceleyin.

    Fiyat Karşılaştırması ve Araştırma: Kullanılmış bir iPad satın almadan önce fiyatları karşılaştırın ve piyasa araştırması yapın. Farklı satıcıların fiyatlarını, garanti ve iade koşullarını karşılaştırarak en uygun seçeneği belirlemeye çalışın. Ayrıca, kullanıcı yorumlarını ve değerlendirmelerini okuyarak satıcıların güvenilirliği hakkında fikir edinin.

    Ekran ve Dokunmatik Performansı: Kullanılmış bir iPad satın alırken ekranın ve dokunmatik panelin performansını test etmek önemlidir. Ekranın herhangi bir leke, renk bozulması veya piksel arızası olup olmadığını kontrol edin. Ayrıca, dokunmatik ekranın her bölgesinde hassaslık ve tepki süresini test ederek, herhangi bir sorun olup olmadığını belirleyin.

    Özelliklerin Doğruluğu: Satın almayı düşündüğünüz iPad’in özelliklerinin doğru olduğundan emin olun. Özellikle depolama kapasitesi, renk seçeneği, model ve versiyon gibi önemli bilgilerin doğruluğunu kontrol edin. Satıcıyla iletişime geçerek bu bilgileri teyit etmek ve yanlışlık olup olmadığını sormalısınız.

    Üretim Tarihi ve Garanti Durumu: iPad’in üretim tarihini ve garanti durumunu kontrol etmek, cihazın ne kadar süreyle garanti kapsamında olduğunu belirlemek açısından önemlidir. Üretim tarihini cihazın ayarlar bölümünden veya seri numarasını kontrol ederek öğrenebilirsiniz. Ayrıca, cihazın garanti belgesi veya Apple Care gibi ek garanti seçenekleri olup olmadığını da sorgulayın.

    Güvenilir Satıcı Seçimi: Kullanılmış bir iPad satın alırken güvenilir bir satıcı seçmelisiniz. Cihazı güvenilir bir satıcıdan almak, hem ürün kalitesi hem de satış sonrası destek açısından önemlidir. Satıcı hakkında kullanıcı yorumlarını ve değerlendirmelerini kontrol ederek güvenilirliğini değerlendirebilirsiniz.

    Sertifikalı ve Yetkili Satıcılar: Mümkünse, kullanılmış bir iPad satın alırken sertifikalı ve yetkili satıcıları tercih etmelisiniz. Apple’ın resmi mağazaları veya yetkili satıcıları, kaliteli ürünler ve güvenilir hizmet sunma konusunda güvence sağlar. Bu tür satıcılardan alınan ürünler genellikle daha güvenilir ve sorunsuzdur.

    Garanti ve İade Koşulları: Son olarak, kullanılmış bir iPad satın alırken satıcıdan garanti ve iade koşullarını da öğrenmek önemlidir. Eğer mümkünse, satın aldığınız cihazın belirli bir süre garanti kapsamında olması veya iade/değişim imkanının bulunması güvenli bir alışveriş yapmanızı sağlayacaktır.

    Kullanılmış bir iPad satın alırken yukarıda belirtilen noktalara dikkat etmek, hem cihazın kalitesini değerlendirmenize hem de memnuniyetle kullanmanıza yardımcı olacaktır. Ancak, güvenli bir alışveriş deneyimi için daima güvenilir ve saygın satıcıları tercih etmek önemlidir. Unutmayın ki, doğru bir seçim yapmak için önceden araştırma yapmak ve dikkatli şekilde incelemek önemlidir.

    X takip için @salihertugrul

    Fiyat performans canavarı Vivo V30 Lite 4G tanıtıldı! İşte özellikleri

    Akıllı telefon pazarındaki faaliyetlerini sürdüren Vivo, uygun fiyatlı modellerinin arasına bir yenisini daha ekledi. Bu noktada Vivo V30 Lite 4G  kullanıcıların beğenisine sunulurken, cihazın özellikleri ve fiyatı da paylaşıldı. Peki Vivo V30 Lite 4G neler sunuyor? İşte özellikleri ve fiyatı!

    6.67 inç FHD+ E4 AMOLED panelle gelen Vivo V30 Lite 4G, 120 Hz yenileme ve 240 Hz dokunmatik örnekleme hızı sunuyor. Ayrıca cihaz 163.17 x 75.81 x 7.79-7.95mm ölçülerinde ve yaklaşık 188 gram ağırlığında. Dahası, arkada Galaxy S24 modellerine benzer bir kamera modülü karşımıza çıkıyor.

    Vivo V30 Lite 4G özellikleri

    Akıllı telefonda Qualcomm Snapdragon 685 karşımıza çıkıyor. 6 nm mimariyle üretilen yonga setinde 4x 2.8 GHz ARM Cortex-A73 (Kryo) ve 4x 1.9 GHz ARM Cortex-A53 çekirdeklerine ek olarak Adreno 610 grafik birimine yer veriliyor.

    Üründe 8 GB LPDDR4x RAM ve 256 GB 2.2 dahili depolama kullanıcılara sunuluyor. Öte yandan 1 TB’a kadar depolamada artırıma imkan veren MicroSD kart desteği yer alıyor. Dahası, kutudan çıkar çıkmaz Android 14 tabanlı FunTouch OS 14 arayüzünü çalıştırıyor.

    Önde 8 Megapiksel selfie kamerası yer alırken, arka tarafta 50 Megapiksel ana sensör ve 2 Megapiksel yardımcı lens bulunuyor. Pil tarafındaysa 80W hızlı şarj desteğine sahip 5.000 mAh’lik bir pil karşımıza çıkıyor. Son olarak 3,5 mm ses girişi gibi özellikler de cihazda yer alıyor.

    Özellik Detaylar
    Boyutlar 163.17 x 75.81 x 7.79-7.95 mm
    Ağırlık Yaklaşık 188 gram
    Ekran 6.67 inç E4 AMOLED, FHD+ çözünürlük, 120Hz
    Ön Kamera 8 MP
    Arka Kamera 50 MP (ana) + 2 MP (derinlik)
    İşletim Sistemi FunTouch OS 14 ile Android 14
    İşlemci Snapdragon 685
    RAM 8 GB LPDDR4x
    Depolama 256 GB UFS 2.2
    Pil 5,000mAh kapasiteli, 80W hızlı şarj
    Parmak İzi Sensörü Ekran altı
    Bağlantı Çift 4G VoLTE, Wi-Fi, Bluetooth 5.0, GPS
    Diğer Özellikler USB-C, microSD kart yuvası, titreşim sensörü

    Vivo V30 Lite 4G, 8 GB RAM + 256 GB versiyonu 299 dolara satışa sunuluyor. Cihazın siyah, beyaz ve mavi renk seçenekleriyle Rusya ve Kamboçya’da satışa çıkacağını belirtelim. Diğer ülkelere ne zaman geleceğiyle ilgili ise şimdilik net bir detay yok.

    En çok telefon satan marka belli oldu! (Samsung vs Apple)

    Samsung, 2024 yılında dünyanın en çok satan akıllı telefon üreticisi olma unvanını yeniden kazandı. Birincilik koltuğunu geçtiğimiz yıl Apple’a kaptıran şirket, bu yılın ilk üç aylık döneminde yeniden lider olmayı başardı. İşte en çok telefon satan markalar.

    Counterpoint Research’ün son raporlarına göre Samsung, Mart ayında 19,69 milyon telefon satarak yüzde 20’lik bir küresel pazar payı elde etti. Apple ise 17,41 milyon iPhone satışıyla pazarın yüzde 18’lik kısmını oluşturdu. Bu geri dönüş büyük ölçüde Galaxy S24 serisine ve Galaxy AI gibi yapay zeka özelliklerine bağlanıyor.

    Ocak ayında piyasaya sürülen Galaxy S24 serisi, telefon görüşmeleri sırasında gerçek zamanlı dil çevirisi ve kullanıcıların Google Arama ile hızlı aramalar yapmasını sağlayan “Circle to Search” gibi işlevler sunuyor. Serinin Mart ayı sonuna kadar 6,53 milyon adet sattığı bildirildi.

    Samsung’un Avrupa’daki hakimiyeti özellikle dikkat çekici oldu. Rapora göre şirket, Avrupa’daki akıllı telefon pazarının yüzde 34’ünü ele geçirdi. Samsung, ABD’de ise Ocak ayında yüzde 20 olan pazar payını Mart’ta yüzde 36’ya yükseltti.

    Apple, geçtiğimiz yıl ilk kez dünya çapında en çok satış yapan akıllı telefon üreticisi haline gelmişti. Dünya çapında 229 milyondan fazla iPhone satan şirket, 225 milyon satış yapan Samsung’u geçmişti. Ancak teknoloji devinin liderliği bu yıl sonlandı.

    iPhone 16 kılıfı d

    Akıllı telefon pazarındaki rekabet, yapay zeka ile daha da kızışacak gibi duruyor. Şirketin üretken yapay zeka destekli özellikleri iOS 18 güncellemesi ile sunacağı söyleniyor.

    Samsung Galaxy Buds Serisi, dinleyicilerine yapay zeka destekli ses deneyimi sunuyor

    Yeni güncellemeyle Galaxy Buds Serisi, ses kalitesini en üst düzeye çıkarmanın ötesinde, kullanıcıları Samsung’un geniş ve entegre ekosistemine daha da yakınlaştırıyor.

    Samsung’un Galaxy Buds Serisi, yeni One UI 6.1 güncellemesiyle ses teknolojisindeki sınırları zorluyor ve kullanıcılarına daha da genişletilmiş bir ses deneyimi sunuyor. Güncelleme, saf ve berrak ses kalitesinin yanında, Samsung’un zengin ekosistemine daha entegre bir bağlantı sunuyor. Auracast özelliğiyle kullanıcılar akıllı telefonlarından tabletlerine sorunsuz bir şekilde ses paylaşabiliyorlar. Ayrıca, güncelleme Samsung akıllı telefonlarındaki gerçek zamanlı çeviri, 360 Ses ve Otomatik Geçiş özelliklerini de içeriyor. Bunlar, kullanıcılara dil engellerini aşma, etraflarını saran sarmal ses deneyimleri ve cihazlar arası akıllı geçişler sunarak, Galaxy Buds’ın üstün bir kullanım deneyimi sağlamasını garanti ediyor.

    Auracast, teknoloji dünyasında ses paylaşımını yeniden şekillendiren bir yenilik olarak dikkat çekiyor. Bu yeni özellik sayesinde, kullanıcılar sesleri telefon veya tablet gibi bir cihazdan Bluetooth üzerinden sınırsız sayıda yakındaki ses alıcısına aktarabiliyorlar. Bu, özellikle çoklu kullanıcılar için ses deneyimini paylaşma olanağı sunarak, teknolojik etkileşimi yeni bir boyuta taşıyor.

    •     Auracast Kaynağı: Bu bileşen, Auracast yardımcılarına yönelik yayın hakkında bilgiler vererek, cihazın hangi içeriği sunduğunu, sesin codec yapılandırmasını ve diğer teknik detayları belirtiyor. Aynı zamanda, ses akışlarını doğrudan Auracast alıcılarına iletiyor.[2]
    •     Auracast Yardımcısı: Kullanıcıların Auracast yayınlarını taramalarına ve Wi-Fi ağlarına bağlanırken kullanılanlara benzer bir arayüz üzerinden bir yayına katılmalarına olanak tanıyan bir araç olarak çalışıyor. Bu sayede, kullanıcılar evlerinde, halka açık alanlarda veya iş yerlerinde, ses paylaşımı yapılacak cihazı kolayca seçebiliyorlar.[3]
    •     Auracast Alıcısı: Kullanıcının seçtiği Auracast kaynağından gelen ses akışlarını alıyor. Bu özelliğe sahip bir cihaz kullanıldığında, kullanıcılar aralarında kesintisiz bir ses akışı sağlayabiliyorlar ve bu, özellikle çoklu kullanıcı ortamlarında çok büyük bir kolaylık anlamına geliyor.

    WD, sık yapılan 5 yedekleme hatasını paylaştı

    Değerli verilerinizin beklenmedik felaketlerden veya siber tehditlerden korunuyor olduğuna emin misiniz?

    Düzenli yedeklemeyi pas geçmek: Kullanıcıların yaptığı en yaygın hata, verileri düzenli olarak yedeklemeyi unutmak. İster kişisel dosyalar ister önemli iş belgeleri olsun, sürekli bir yedekleme rutini oluşturmamak, sizi veri kaybına karşı savunmasız bırakır. Beklenmedik sistem çökmeleri veya kötü amaçlı yazılım saldırıları her an gerçekleşebilir ve bunun sonucunda değerli verilerinize erişemeyebilir veya onları kalıcı olarak kaybedebilirsiniz. Ancak otomatik yedeklemeleri kurarak böyle bir durumdan kaçınabilirsiniz.

    Tek bir yedekleme cihazına güvenmek: Bu tek bir cihaz hasar görebilir veya çalınabilir, bu da yaptığınız yedeklemeyi riske atar. Dolayısıyla sadece tek bir depolama ortamına tamamen bağlı kalmak demek, verilerinizin güvenliğiyle riskli bir oyun oynamak anlamına geliyor.

    Sürüm kontrolünü unutmak: Yedeklemeler sırasında sürüm kontrolünün gözden kaçırılması yapılan büyük hatalardan bir diğeri. Dosyaların birden fazla sürümünü saklamamak, bozuk veya yanlış verilerin önceki sürümlere göre kaydedilme ihtimalini de artırır. Uygun bir sürüm oluşturma sistemi olmadan hataları düzeltmek veya eski sürümleri almak, sizi, çözülmesi zor bir sorunla baş başa bırakacaktır. Sürüm kontrolünü unutmamak için dosyalarınızda zaman içinde meydana gelen değişiklikleri takip eden bir sistem kurun. Bu, gerektiğinde her zaman önceki sürümlere dönebilmenizi sağlayarak kazara veri kaybına veya bozulmasına karşı korunmanıza yardımcı olur. Bu sistemin devamlılığını düzenli şekilde sağlamak, hep organize kalmanıza ve beklenmedik sorunlara karşı hazırlıklı olmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, yedeklediğiniz sürümün doğru versiyon olduğundan emin olmak için bunun teyidini gerçekleştirmek de çok önemli. Bu basit adım, önemli verilerin üzerine yanlışlıkla bozuk veya yanlış sürümler yazılmasının önüne geçer. Çifte kontrol, en güncel ve doğru bilgileri korumanızı sağlayarak yedekleme sırasında hata riskini en aza indirir.

    Uzak yedekleme çözümlerini göz ardı etmek: Birçok kişi, yerel yedeklemelerin kusursuz olduğunu varsayarak uzak yedekleme çözümlerini gözden kaçırıyor. Ancak yalnızca yerel yedeklemelere güvenmek, yangın veya hırsızlık gibi lokasyona özgü felaketlere karşı sizi savunmasız hale getirir. Uzak yedekleme seçeneklerini kullanmak, verilerinizin kopyalarını farklı yerlerde tutmak anlamına gelir; böylece belli bir alanda bir felaket yaşanırsa verileriniz yine de güvende kalır.

    Şifrelemenin hafife alınması: Yedekleme yaparken şifrelemeye öncelik vermemek maliyetli bir hata olabilir. Şifrelenmemiş yedeklerin saklanması, hassas verilerinizi yetkisiz erişime veya ihlallere karşı savunmasız hale getirir. Güçlü şifrelemenin uygulanması, yedekleriniz yanlış ellere geçse bile verilerin korunmaya devam edeceği anlamına gelir. Ancak, yedeklenen bilgileri daha sonra almanızı zorlaştırabileceğinden, kullanıma hazır şifreleme çözümlerini tercih etmemek gerektiğini de unutmamak önemli. WD My Passport™ HDD ve My Book™, içeriğin güvende kalmasına yardımcı olan parola korumalı yerleşik 256 bit AES donanım şifrelemesiyle donatılmıştır. Ek olarak, gerektiğinde, verilerinize sorunsuz bir şekilde şifre çözme ve erişim sağlamak için uygun anahtar yönetimi uygulamalarını sürdürmek de son derece önemli.

    Nothing Phone (2a) İnceleme | Segmentinin en farklısı!

    0

    Nothing markası, OnePlus’ın kurucularından Carl Pei’nin oluşumlarından biri olarak karşımıza çıkmıştı. İlk ürününü bir kablosuz kulaklık olarak çıkaran marka, daha sonrasına akıllı telefonlarıyla da çok konuşulur oldu. Şirketin üçüncü telefonu olan Phone (2a) modeli ise birçok kişi tarafından da ilgiyle karşılandı. Peki Nothing Phone (2a) kullanıcısına neler sunuyor? Gelin bu yazımızda göz atalım.


    İlginizi çekebilir: Redmi Note 13 Pro+ 5G İnceleme | Serinin en iyi telefonu


    Nothing markası klasikleşen akıllı telefonları tasarımlarından daha farklı bir bakış açısı ile transparan yapıda geliyor. Bu yapıyı markanın Phone (1) ve Phone (2) modellerinde ilgiyle karşılandı. Aynı tasarım anlayışı Phone (2a) modelinde de devam ediyor. Siyah ve beyaz (Milk) renklerle satın alınabilen telefon arka tarafta bir insan siluetini andıracak şekilde iki kamera gözleri, kameraların arkasında bulununan NFC bölgesi bir beyni ve LED ışıkları olan Glyph özelliği ise dış dünyaya açılan ve sizinle iletişime geçen bir ağzı temsil ediyor. Cilalanmış arka kapağı transparan yapıyı en iyi şekilde gösterecek şekilde ayarlanırken bileşenleri birbirine bağlayan kabloların şekli ise New York Manhattan metrosunun krokisinden esinlenilmiş.

    Nothing

    Telefonda çevrecilik vurgusunu her yönden hissettiren Nothing, Phone (2a) modelinde orta çerçevede %100 geri dönüştürülmüş alüminyum, 7 devre kartında %100 geri dönüştürülmüş kalay, ana devre kartında %100 geri dönüştürülmüş bakır folyo kullanıyor ve plastik parçaların %50’sinden fazlası sürdürülebilir kaynaklardan elde ediliyor.

    Nothing

    Telefon yalnızca 8,6mm kalınlığında ve 190 gram ağırlığında. Bu da telefonu elde tuttuğunuzda rahat bir tutuş konforu sağladığı anlamına geliyor. IP54 sertifikası ile suya ve toz karşı sıçrama derecesinde koruma saplayan telefonu diğer telefonlardan ayıran noktası ise Glyph arayüzü. Arka tarafta bulunan üç farklı LED ışıklar diğer Nothing telefonlar gibi birçok işleve sahip. Bunların başında zil sesleri, bildirimler, sayaç, müzik görselleştirme özellikleri geliyor. Ayrı bir menü ile tüm LED ışıkları özelleştirebileceğiniz Glyph arayüzü farklı telefon kullanmak isteyenler için birebir.

    Telefonun ön tarafında ise 6.7 inç boyutunda Flexible (Esnek) AMOLED bir ekran yer alıyor. Bu ekran 1080 x 2412 piksele, kısaca FHD+ çözünürlüğe sahip. 120Hz ekran yenileme özelliğiyle akıcı olan ekran 240Hz dokunmatik örneklemesi ile basım hassasiyeti konusunda da iyi seviyede. Telefon ile bir şeyler izlemeye sevenler için telefon 1 milyar renk gösterebiliyor. Ek olarak HDR10+ desteği de bulunuyor. 1300 nit parlaklık seviyesine çıkabilen Nothing Phone (2a), yüksek güneş ışığı altında da ekranı görme zorluğu yaşatmıyor. Göz sağlığını koruma konusunda da başarılı olan telefonda 2160Hz PWM karartma yer alıyor. İnce çerçeveleri sayesinde %91.65 gibi yüksek ekran gövde oranıyla segmentindeki en iyi ekrana sahip telefonlardan biri olduğunu kanıtlıyor.

    Nothing

    Gücünü Mediatek Dimensity 7200 Pro işlemcisinden alan Nothing Phone (2a) segmentindeki en güçlü telefonlardan birisi. TSMC’nin 4nm üretim sürecinden geçen bu işlemciye Mali-G610 MC4 grafik birimi eşlik ediyor. 8GB RAM / 128GB depolama ya da 12GB RAM / 256GB depolama kombinasyonlarıyla tercih edilebilen telefonda +8GB RAM genişletme yapılabiliyor. Yüksek grafikli oyunları sorunsuzca ve sabit olarak 60fps oynatabilen Phone (2a) yazılım tarafında da çok güncel. Android 14 ile kutudan çıkan telefon üzerinde markanın kendi arayüzü olan NothingOS 2.5 ile geliyor. Google tabanlı stok arayüze ne kadar benzer olsa da markanın geliştirdiği bir takım kişiselleştirme özellikleri ile kullanıcısına özel bir telefon kullandığını her yönden hissettirebilen bu telefon 3 büyük Android güncellemesi ve 4 sene boyunca da güvenlik güncellemesi alacak.

    Nothing

    Arka tarafta “yepyeni gözler” olarak nitelendirilen kameralara göz atacak olursak segmentindeki diğer telefonlardan ayrı olarak farklı kamera çözünürlükleri yerine iki adet 50MP kamera kullanarak yüksek çözünürlükte fotoğraflar çekmenize olanak tanıyor. Ana kamerasında OIS ve EIS desteğiyle 4K 30fps olarak sabit çekimler yapmanıza olanak tanıyan bu kameraya ek yine 50MP çözünürlüğünde  114 derece sunabilen ultra geniş açı kamerası da eşlik ediyor. Ultra XDR özelliğiyle HDR çekimi konusunda başarılı sonuçlar veren telefonun ön tarafında da 32MP çözünürlüğünde ön kamerası yer alıyor. Bu kamera ile de 1080p 60fps olarak video çekimi yapılabiliyor.

    Orta segmentin vazgeçilmez özelliklerinden biri olan stereo hoparlör, Nothing Phone (2a) modelinde de yer alıyor. Yüksek ses seviyesinin yanında bir amiral gemisi kadar olmasa da tatmin edici bir ses performansına sahip.

    Nothing Phone (2a) Now Official; Priced At RM1,699 - Lowyat.NET

    Segmentindeki yeterlilikleri sağlayan Nothing Phone (2a) içerisinde 5000 mAh büyüklüğündeki pile ev sahipliği yapıyor. Bu batarya kapasitesi Nothing markalı telefonlar arasındaki en büyük kapasitesi olduğunu hatırlatalım. Hızlı şarj olarak da 45W ile şarj olabilen telefonun kutusundan herhangi bir şarj aleti çıkmıyor. Ancak hızlı şarjı destekleyen bir şarj aleti ve kutu içerisindeki kablo kullanıldığında tam gücüne kısa sürede ulaşıyor, 23 dakikada %50, 1 saatte tam dolum sağlayabiliyor.

    WiFi 6, Bluetooth 5,3 ve NFC desteğinin yanında 5G özelliğini de bünyesinde bulunduran Phone (2a) güncel ağ bağlantılarına sahip. Peki siz Nothing Phone (2a) hakkında neler düşünüyorsunuz? 19.999 ve 21.999 TL fiyatla satışa sunulan telefon sizce segmentindeki rakiplerinden farklılaşan tasarımı ve sunduğu diğer teknik özellikleriyle alınabilir bir telefon mu?

    Ağ güvenliğindeki yeni saldırılar “Şirinler aşkına!” dedirtiyor

    Şirinler (Smurf) saldırısı, ağ katmanında meydana gelen bir tür dağıtılmış hizmet reddi (DDoS) saldırısı anlamına geliyor.

    DDoS smurf saldırıları, bir tür hizmet reddi (DoS) saldırısı olan ping flood’lara benziyor. Bir bilgisayar korsanı, bilgisayarları ping olarak da bilinen İnternet Kontrol Mesajı Protokolü (ICMP) yankı istekleri ile aşırı yüklüyor. ICMP, verilerin amaçlanan hedefe doğru zamanda ulaşıp ulaşmadığını belirliyor ve bir ağın verileri ne kadar iyi ilettiğini izliyor. Smurf saldırısı da ICMP pingleri gönderiyor ancak İnternet Protokolü (IP) ve ICMP’deki güvenlik açıklarından yararlanabildiği için potansiyel olarak daha tehlikeli.

    Smurf saldırısı aslında TFreak olarak da bilinen tanınmış hacker Dan Moschuk tarafından yazılmış bir kod. Bu yaklaşımı kullanan ilk saldırılardan biri 1998 yılında gerçekleşti ve başlangıçta Minnesota Üniversitesi’ni hedef aldı. Saldırı, eyalet çapında bir internet servis sağlayıcısı (ISP) olan Minnesota Bölgesel Ağını da etkileyen bir siber trafik sıkışıklığına neden oldu. Eyalet genelinde bilgisayarların kapanmasına, ağların yavaşlamasına ve veri kaybına yol açtı.

    İnternet Kontrol Mesajı Protokolü (ICMP), ağdaki cihazlara ICMP yankı istekleri yayınlayarak ağ kaynaklarını aşırı yükleyen bir DDoS saldırısı biçimi. İsteği alan cihazlar yankı yanıtlarıyla karşılık verir, bu da yüksek bir ICMP trafik oranı oluşturan bir botnet durumu yaratıyor.

    Sonuç olarak, sunucu veri istekleri ve ICMP paketleri ile dolup taşar, bu da bilgisayar ağını bunaltır ve çalışamaz hale getiriyor. Bu durum özellikle cihazların bilgi işlem ortamları olarak hareket etmesine ve kullanıcıların kaynaklara uzaktan erişmesine olanak tanıyan dağıtılmış bilgi işlem sistemleri için sorun teşkil edebiliyor.

    Sosyal medya yasası hakkında bilmemiz gerekenler

    Sosyal medyanın ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, suçun da dijitalleşmesine neden oldu. Bu gelişmelerle birlikte, yeni iletişim araçları ve platformlarını konu alan hukuki düzenlemeler de teknolojiyle uyumlu olarak güncelleniyor. İnternet medyasının ve sosyal ağların yaygınlaşması, yeni fırsatlar kadar hak ihlallerini ve suistimalleri de beraberinde getiriyor. Bu suistimalleri önlemek için sosyal medya yasası yürürlüğe kondu. Yasanın amacı, internette hizmet veren platformlara, yayıncılara ve servis sağlayıcılara belirli yükümlülükler getirmek.

    Peki, sosyal medya yasası neleri kapsıyor? Konu hakkında merak edilenleri öğrenmek için Av. Orhan Sinan Dural‘a danıştım. İşte bilmeniz gerekenler!..

    Sosyal ağ sağlayıcısı kimdir?

    Av. Orhan Sinan Dural
    Av. Orhan Sinan Dural

    Sosyal Ağ Sağlayıcısı 7253 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce hukumuzda olmayan bir kavramdır. 20.07.2020 tarihinde kabul edilen “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile hayatımıza giren “Sosyal Ağ Sağlayıcısı” kavramı Facebook, Instagram, Twitter, TikTok gibi sosyal media ağlarını işleten büyük şirketleri adeta yeni bir medya otoritesi olarak tanımlamıştır.

    “Sosyal Ağ Sağlayıcısı” terimi Kanun’da; “Sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişileri” ifade etmek için kullanılmaktadır.

    Sosyal ağ sağlayıcısının yükümlülükleri kimdir?

    Sosyal Medya Kanunu ile sosyal ağ sağlayıcısı şirketlere birçok yükümlülük getirmiştir;

    · Temsilci atama yükümlülüğü
    · Başvurulara yanıt verme yükümlülüğü
    · Verilerin Türkiye’de muhafaza edilmesi yükümlülüğü
    · Rapor verme yükümlülüğü
    · Erişimin engellenmesi veya içeriğin çıkarılması yükümlülüğü

    Artık muhatap bulmak kolaylaştı

    Günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına getirilen temsilci atama yükümlülüğü ile hak ihlallerinde muhattap bulmak kolaylaştı.
    Eğer temsilci atama yükümlülüğü yerine getirilmez ise; iki aşamalı bir idari para cezası süreci daha sonrasında reklam yasağı, bu yasaktan sonra iki aşamalı bant daraltma yaptırımları kanun tarafından öngörülmüştür. Bir başka deyişle Facebook, Instagram, TikTok, YouTube gibi büyük şirketlere karşı mahkeme kararlarının icra edilmesi daha kolaylaştı.

    Sosyal medya yasası
    Sosyal medya yasası

    Hak ihlali başvurusuna cevap zorunlu

    5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesinde yer alan haklar ve 9/A maddesinde yer alan özel hayatın gizliliğini ihlale ilişkin saldırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvurularda, ilgili gönderinin yayınlandığı sosyal medya platformunun sosyal ağ sağlayıcısı sıfatına sahip şirketin şikayetle ilgili olumlu veya olumsuz bir yanıt verme yükümlülüğü bulunuyor.

    İlgili sosyal ağ sağlayıcısı yurtdışı kaynaklı ise artık bu başvuru yukarıda bahsedilen sosyal ağ sağlayıcısı şirketin Türkiye temsilcisine yapılabilir.

    Temsilci bir başvuruyu olumlu veya olumsuz olarak yanıtlamaz ise 5 milyon Türk Lirası idari para cezası kanunda yaptırım olarak uygulanıyor.

    İlgili içerik hukuka aykırı ve kişilik haklarını ihlal ediyor ise bu durumun hakim veya mahkeme kararıyla tespit edilerek sosyal ağ sağlayıcısına bildirilmesinden sonra 24 saat içerisinde içeriğin çıkarılmaması veya içeriğe erişimin engellenmemesi halinde ilgili ihlalin tazminat yükümlülüğü aynı zamanda sosyal ağ sağlayıcısından alınabilecek.

    Mahkemeye başvurarak bir içeriğin, haberin kişilik haklarını zedelediğini ispatlayan kişiler içerik kaldırma ve sildirme kararları için her bir gazete ve sosyal medya aplikasyonu için ayrı ayrı karar almalarına gerek kalmayacak.

    Tek bir mahkeme kararı tüm içeriklerin tüm internet gazeteleri ve sosyal medya hesaplarından silinmesi için yeterli olacak.

    Mahkeme kararını uygulamayanlara büyük cezalar yolda

    Önceden içeriğin engellenmesi şeklinde ifade edilen yaptırım çeşitlendirilerek içeriğin kaldırılması ile birlikte düzenlendi. Bu düzenlemeye göre erişimin engellenmesi yerine içeriğin çıkarılması, silinmesi kararının verilmesi imkanı tanınmış oldu.

    İçeriğin çıkarılması, engellenmesi, silinmesi kararlarının yerine getirilme süresi azami 4 saat olarak kanunda belirlenmiştir. Bir başka deyişle içerik silinmesi kararının sosyal ağ sağlayıcısına tebliğinden itibaren 4 saat içerisinde yerine getirilmesi gerekiyor.

    Günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcısı erişimin engellenmesi, silinmesi kararının koruma kararı olarak tedbiri verildiği durumlarda bu karara uymamanın cezası 50.000 gün adli para cezası olarak uygulanıyor.

    Şayet bu karar adli değil idari bir karar olarak verildiyse bu tedbiri karara uymamanın yaptırımı 1.000.000-TL idari para cezası olarak uygulanıyor.

    İdari para cezasının verildiği andan itibaren 24 saat içerisinde kararın gereği yerine getirilmez ise ilgili sosyal ağ sağlayıcısının yetkisi BTK tarafından iptal edilebilir.

    Yalan haber yaymak suç kapsamında değerlendiriliyor

    Yukarıda birçok kanun değişikliği içeren torba yasalardan bahsettik. Yeni torba yasalarda TCK’ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu tanımlandı.
    Öngörülen düzenleme ile aşağıdaki şartlar varsa “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu işlenmiş sayılacak;

    · Yayılan haber gerçek değilse
    · Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendiriyorsa
    · Halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kastı varsa
    · Kamu barışını bozmaya yönelik ise
    · Aleni ise (yani ilgisi olmayan kişilere ulaşabilecekse)

    Yukarıdaki unsurların tümü eylemde mevcut ise mahkeme tarafından 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilir. Bu yüzden sosyal medyada paylaştığımız içerikler konusunda çok dikkatli olmalı ve dezenformasyona neden olacak paylaşımlardan kaçınmalıyız.