Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 131

    Yapay zeka meslekleri nasıl etkileyecek?

    Yapay zeka, çağımızın en büyük yeniliklerinden biri olarak hızla hayatımızın her alanında etkisini göstermeye başladı. Günlük yaşamdan iş yerlerine, sağlık hizmetlerinden eğitime kadar pek çok alanda yapay zekanın varlığı artık güçlü bir şekilde hissediliyor. Ancak bu teknolojinin en büyük etkilerinden biri, iş dünyasında görülüyor. Yapay zekanın iş dünyasında yaratacağı değişiklikleri ve gençlerin bu değişimlere nasıl hazırlanmaları gerektiğini anlamak, meslek seçimi için oldukça kritik bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Peki yapay zeka meslekleri nasıl etkileyecek? İşte meslek seçimi yapacak gençlere öneriler!

    Yapay zeka mesleklerin yerini alabilir mi?
    Yapay zeka mesleklerin yerini alabilir mi?

    Yapay zeka iş dünyasını nasıl şekillendiriyor?

    Yapay zeka, iş dünyasının vazgeçilmez bir parçası haline geldi ve her sektörde yıkıcı yenilikçi değişimlere neden oluyor. Özellikle yapay zeka destekli sohbet robotları, müşteri hizmetlerinde devrim yaratıyor. Bu robotlar, giderek daha güvenilir ve insan benzeri hale geldikçe, gelecekte insan ile yapay zekayı ayırt etmek epey zorlaşacağa benziyor. Pazarlama alanında da yapay zekanın etkisi büyük. Yapay zeka, yazılı içerik üretimi, basın bültenleri, blog yazıları ve reklam sloganları gibi içeriklerin daha kısa sürede üretilmesini sağlayarak pazarlama stratejilerini kökten değiştiriyor. Bunun yanı sıra, sunum hazırlama, görsel üretimi, video oluşturma, ses klonlama ve logo tasarımı gibi birçok alanda da yapay zekanın sunduğu olanaklardan faydalanıyoruz. Bu teknolojik ilerlemeler, pazarlama ekiplerinin daha verimli çalışmasını ve yaratıcı süreçlerde daha hızlı sonuçlar elde etmesini mümkün kılıyor.

    Araştırma ve geliştirme süreçlerinde yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek bilim ve tıpta önemli ilerlemeler sağlıyor. Örneğin, Covid-19 aşısının geliştirilmesi ve galaksilerin anlaşılması gibi kritik alanlarda büyük rol oynadı. Risk ve güvenlik alanında, yapay zeka potansiyel tehditleri büyük veri analiziyle belirleyip, otomatik olarak bu tehditlere karşı önlem alabiliyor. Bu, siber saldırıların önlenmesinde önemli bir katkı sağlıyor. BT ve mühendislik alanlarında ise yapay zeka, yazılım geliştirme süreçlerini hızla değiştiriyor ve mühendislikte tasarım ve modelleme için vazgeçilmez bir araç haline geliyor. Bu da inovasyon ve verimliliği artırıyor.

    Yapay zeka mesleklere etkisi
    Yapay zeka mesleklere etkisi

    Risk altındaki meslekler hangileri?

    Yapay zekanın yükselişi, iş dünyasında önemli değişimlere yol açarak birçok mesleğin geleceğini tehlikeye sokuyor. Bu durum, özellikle gençler için meslek seçiminde uzun vadeli düşünmelerini ve kariyer planlamalarında yapay zeka teknolojilerinin etkilerini göz önünde bulundurmalarını gerektiriyor. Örneğin; veri analizi, muhasebe ve finansal raporlama gibi tekrar eden idari görevlerin hızla otomatikleşmesi, bu alanlarda çalışanların iş güvencesini azaltıyor. Benzer şekilde, temel müşteri hizmetleri görevlerinin yapay zeka destekli chatbot’lar ve asistanlar tarafından yerine getirilmesi, insan çalışanlara olan ihtiyacı azaltıyor.

    Öte yandan, medya ve pazarlama sektörlerinde yapay zeka destekli yazma araçlarının kullanımıyla birlikte basın bültenleri, blog yazıları ve reklam metinleri gibi içerikler daha hızlı ve verimli bir şekilde üretilebiliyor. Bu durum, söz konusu sektörlerdeki profesyoneller arasında iş güvencesi endişelerini artırıyor. Avukatlar da danışmanlık hizmetleri gibi alanlarda yapay zekanın etkileriyle karşı karşıya olsalar da, dava süreçlerindeki insan etkileşimi gerektiren görevlerde önemli bir rol oynamaya devam edecekler.

    Yapay zeka ile birlikte yükselen meslekler

    Yapay zeka ile birlikte yükselen meslekler, teknolojinin iş dünyasında yarattığı değişimin bir parçası olarak öne çıkıyor. Sosyal ve duygusal bileşen gerektiren terapi, danışmanlık, sosyal hizmetler ve öğretmenlik gibi roller, insan etkileşimi ve duygusal zeka gerektirdiği için yapay zekadan daha az etkileniyor. Müşteri ilişkileri ve satış pozisyonları da yapay zekanın etkisinden korunabilen alanlar arasında. Bu roller, müşteriyle doğrudan etkileşim gerektirdiği ve insan dokunuşunun önemli olduğu için güvenli meslek gruplarını oluşturuyor. Yönetim danışmanları ve üst düzey karar vericiler de yapay zekanın henüz tam anlamıyla taklit edemediği karmaşık insan etkileşimleri ve stratejik düşünme becerileri nedeniyle daha az risk altında. Bu profesyoneller, iş dünyasında önemli bir rol oynamaya devam edecekler.

    Yapay zeka ve dijital teknolojilerin yükselişiyle birlikte, zanaatkarlar ve sanatçılar da daha fazla değer kazanacak. İnsan elinin ve yaratıcılığın önemi, teknolojik gelişmelere rağmen her zaman benzersizdir. Zanaatkarlar, el işçiliği ve özgün tasarımlarıyla öne çıkacaklar. Özelleştirilmiş, kişiselleştirilmiş ve kaliteli ürünlere olan talep arttıkça, zanaatkarların beceri ve deneyimleri daha da değerli hale gelecektir.

    Ayrıca, yapay zeka ve dijital teknolojiler sanat üretim süreçlerinde araç olarak kullanılabilirken, sanatın özgünlüğü ve ifade gücü insan yaratıcılığına dayanmaktadır. Sanat eserleri, kültürel ve duygusal anlamlar taşıyarak toplumda derin etkiler yaratır. Zanaatkarlar ve sanatçılar, teknolojik ilerlemelerle birlikte kendi alanlarındaki değerlerini koruyup artırarak iş dünyasında önemli bir konumda yer alacaklardır.

    Yapay zeka meslek seçimi
    Yapay zeka meslek seçimi

    Geleceğin meslekleri ve fırsatlar

    Yapay zeka teknolojilerinin ilerlemesi, birçok mesleğin geleceğini derinden etkiliyor ve bu alanda uzmanlaşmış profesyonellerin rolü giderek önem kazanıyor. Geleceğe yönelik kariyer planlaması yaparken yapay zeka ve veri odaklı yetkinliklerin kazanılması büyük önem taşıyor. Peki yapay zekanın gelişimi ile birlikte hangi meslekler öne çıkıyor? Sizler için gelecek 10 yılın en popüler mesleklerini aşağıda sıraladım:

    Yapay zeka mühendisleri, algoritmaları geliştirme, büyük veri setlerini analiz etme ve yapay zeka modellerini optimize etme konularında kritik bir rol oynayacaklar. Bu profesyoneller, işletmelerin verimliliğini artırmak, süreçleri otomatikleştirmek ve yeni iş fırsatları keşfetmek için kritik bir kaynak olacaklar.

    Veri bilimcileri ve analistler ise büyük veri setlerini işleyerek işletmelerin stratejik karar süreçlerine önemli katkı sağlayacaklar. Veri odaklı karar alma süreçleri, rekabet avantajı sağlayacak ve işletmelerin hızla değişen pazar dinamiklerine adapte olmalarını sağlayacak.

    Robotik mühendisleri ve yapay zeka etik uzmanları gibi özel alanlarda uzmanlaşmış profesyonellerin talebi de artacak. Örneğin, robotik mühendisleri otomasyon ve endüstriyel robotlar alanında uzmanlaşacaklar ve üretim süreçlerinde verimliliği artırmak için çalışacaklar. Yapay zeka etik uzmanları ise, yapay zeka sistemlerinin insan toplumuna etkilerini değerlendirerek etik standartları belirleme konusunda kritik bir rol oynayacaklar.

    Doktor ve hemşireler başta olmak üzere sağlık çalışanlarının değeri daha iyi anlaşılacak. Sağlık, tıp ve eğitim gibi sektörlerde yapay zeka destekli çözümler ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunan uzmanlar da daha fazla öne çıkacak. Örneğin, sağlık alanında yapay zeka destekli teşhis sistemleri ve tedavi planları geliştiren uzmanlar, hasta bakımı ve tedavi süreçlerinde önemli iyileştirmeler sağlıyorlar.

    Eğitimde ise yapay zeka, öğrenci performansını izleme, öğretmenlere destek sağlama ve eğitim içeriğini kişiselleştirme konularında kullanılacak, bu da eğitim sektöründe yeni iş fırsatları doğuracak.

    Yapay Zekanın Tarihine Bir Yolculuk

    Yapay zeka (YZ) alanı, modern teknolojinin en heyecan verici ve hızla gelişen dallarından biridir. İnsanlığın makinelere zeka kazandırma hayali, bilim kurgu eserlerinde kendine yer bulmuş ve bilim insanlarını yüzyıllardır büyülemiştir. ” Yapay Zekanın Tarihine Bir Yolculuk ” başlıklı bu makalede, yapay zekanın geçmişine bir yolculuk yapacak ve günümüzdeki durumuna kadar olan gelişimini inceleyeceğiz.

    İlk Adımlar: Antik Çağdan 20. Yüzyıla

    Yapay zekanın temelleri, insanın düşünce süreçlerini anlamaya yönelik antik felsefi çalışmalara dayanır. Eski Yunan filozofları, makinelerin düşünme yetisine sahip olup olamayacağını tartışmışlardır. Ancak, gerçek anlamda yapay zeka fikri, 20. yüzyılın ortalarına kadar somut bir kavram olarak gelişmemiştir.

    1950’ler ve 1960’lar: Yapay Zeka Doğuyor

    YZ araştırmaları, 1950’lerde hız kazandı. Alan Turing, 1950 yılında “Makineler Düşünebilir mi?” başlıklı makalesiyle YZ alana önemli bir katkı yapmıştır. Turing, bir makinenin insan gibi düşünme yeteneğini test etmek için Turing Testi’ni geliştirdi.
    1956 yılında Dartmouth Konferansı, YZ’nin doğum yeri olarak kabul edilebilir. John McCarthy, Marvin Minsky, Nathaniel Rochester ve Claude Shannon gibi öncülerin katıldığı bu konferans, “yapay zeka” teriminin ilk kez kullanıldığı ve bu alanda araştırmaların başladığı yer oldu. Bu dönemde, ilk yapay zeka programları geliştirildi ve makinelerin problem çözme ve öğrenme yetenekleri üzerine çalışmalar yapıldı.

    1970’ler ve 1980’ler: Umutlar ve Hayal Kırıklıkları

    1970’ler ve 1980’ler, yapay zeka araştırmalarında büyük ilerlemeler ve aynı zamanda hayal kırıklıklarıyla dolu bir dönemdi. Bu yıllarda, bilgi tabanlı sistemler ve uzman sistemler gibi yeni yaklaşımlar geliştirildi. Ancak, yüksek beklentiler ve sınırlı teknolojik imkanlar, “YZ Kışı” olarak adlandırılan bir döneme yol açtı. Fonların azalması ve araştırmaların yavaşlaması, YZ’nin geleceği hakkında karamsarlık yarattı.

    1990’lar ve 2000’ler: Yeniden Canlanma

    1990’larda, bilgisayarların işlem gücündeki artış ve yeni algoritmaların geliştirilmesiyle yapay zeka araştırmaları yeniden canlandı. 1997 yılında IBM’in geliştirdiği Deep Blue adlı bilgisayar, dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yenerek büyük bir başarıya imza attı. Bu olay, YZ’nin potansiyelini gösteren önemli bir dönüm noktası oldu.
    2000’li yıllarda, internetin yaygınlaşması ve büyük veri kavramının ortaya çıkışı, yapay zekanın daha da ileri gitmesine olanak sağladı. Makine öğrenimi ve derin öğrenme gibi alanlarda yapılan çalışmalar, YZ’nin birçok sektörde uygulanabilir hale gelmesini sağladı.

    Günümüz ve Gelecek

    Bugün, yapay zeka hayatımızın birçok alanında etkisini göstermektedir. Sağlık, finans, ulaşım, eğitim ve daha birçok sektörde YZ uygulamaları kullanılmaktadır. Özellikle derin öğrenme ve doğal dil işleme gibi teknolojiler, YZ’nin yeteneklerini önemli ölçüde artırmıştır. Örneğin, yapay zeka destekli asistanlar, sesli komutlarla çalışan ev sistemleri ve otonom araçlar, günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir.
    Yapay zekanın geleceği, büyük bir potansiyele sahiptir. Kuantum bilgisayarlar, YZ araştırmalarında devrim niteliğinde ilerlemeler sağlayabilir. Ayrıca, yapay genel zeka (AGI) olarak adlandırılan, insan seviyesinde zeka yeteneklerine sahip makinelerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ancak, bu gelişmelerle birlikte etik ve güvenlik konuları da önemli bir gündem maddesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
    Yapay zekanın tarihi, insanlığın bilgi ve teknolojideki ilerlemesiyle şekillenmiş bir yolculuktur. Geçmişten günümüze kadar olan bu süreç, hem büyük başarılarla hem de zorluklarla doludur. Bugün, yapay zeka, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş ve gelecekte daha da önemli bir rol oynayacaktır. Bu yolculuğun nereye varacağını görmenin oldukça heyecan verici olacağını söylemeliyim..
    x takip için @salihertugrul

    Siemens’e 2024 EcoVadis Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi’nde prestijli derece

    2024 EcoVadis Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi’nde 100 üzerinden 80 puan alan Siemens, Platin madalya almaya hak kazandı.

    EcoVadis Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi’nde 80 puan alan Siemens, en yüksek performansı ifade eden Platin madalyayı almaya hak kazandı. Teknoloji devi Siemens, bu puanla, iş dünyasında sürdürülebilirlik derecelendirmesi sağlayan öncü kuruluş EcoVadis’in dünya genelinde değerlendirmeye tabi tuttuğu yaklaşık 73.000 şirket arasından ilk yüzde 1 içinde yer aldı.

    2021 yılında aldığı 19 puanı her sene yükselten Siemens, 2021 yılında aldığı Gümüş ve 2023 yılında aldığı Altın madalyanın ardından 2024 yılında Platin madalyaya layık görüldü. EcoVadis değerlendirmesi kapsamında çevre, işçi ve insan hakları, etik ve sürdürülebilir tedarik şeklindeki dört ana tema etrafında şekillenen 21 sürdürülebilirlik kriteri ele alınıyor.

    Konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunan Siemens Sürdürülebilirlik Küresel Başkanı Eva Riesenhuber, “Sürdürülebilirlik konusunda kararlılığımızın ispatı niteliğindeki bu başarıdan son derece gurur duyuyoruz. İş kollarımızın yüzde 90’ından fazlası sayesinde müşterilerimiz, karbonsuzlaştırma ve enerji verimliliği, kaynak verimliliği ve döngüsellik ile insan odaklılık ve toplumsal etki alanlarında sürdürülebilirlik noktasında olumlu etki yaratıyor. Sürdürülebilirlik alanında etkimizi büyütmeye kararlıyız” diye konuştu.

    Siemens; çevre, sosyal ve yönetişim (ÇSY) hedeflerini ve sürdürülebilirliği, her açıdan ele alan stratejik çerçeve DEGREE aracılığıyla belirliyor. Bu kapsamda, teknoloji devi, karbonsuzlaştırma, etik, yönetişim, kaynak verimliliği, eşitlik ve istihdam edilebilirlikten oluşan altı eylem alanında titizlikle tanımlanmış ve ölçülebilir temel performans göstergeleriyle bütüncül bir yaklaşım benimsiyor.

    Samsung Galaxy Z Fold6 Ultra ve Slim dedikoduları artıyor

    0

    Samsung’un Galaxy Z Fold 6 ve Galaxy Z Flip 6’yı piyasaya sürmesinin üzerinden henüz bir hafta geçmesine rağmen, Güney Koreli teknoloji devi durmak bilmiyor gibi görünüyor. Teknoloji çevrelerinde yeniden gündeme gelen Galaxy Z Fold 6 Ultra veya Fold 6 Slim hakkındaki söylentiler, kullanıcıları şimdiden heyecanlandırdı.

    Samsung Galaxy Z Fold6 Ultra/Slim, 2024 bitmeden çıkabilir

    Yakın zamanda sızan bir bilgiye göre, yeni katlanabilir cihazın ne zaman piyasaya sürüleceği konusunda bilgiler elimize ulaştı. Buna göre, Samsung’un Galaxy Z Fold 6 Ultra veya Slim’i Ekim ayında piyasaya sürmeye hazırlandığı bildiriliyor.

    Samsung

    Ancak, cihazlara dair ilk lansman sadece Güney Kore ve Çin ile sınırlı olacak gibi görünüyor. Bununla birlikte, cihaz erken dönemde büyük ilgi görürse, Samsung’un Çin ve Güney Kore pazarı dışında da satışa sunmayı düşünebilir.

    Katlanabilir cihazın Güney Kore’de hangi isimle piyasaya sürüleceği henüz belli değil, ancak rapor, Çin’de Samsung W25 olarak adlandırılabileceğini ön görüyor. Bu gelen sızıntı oldukça mantıklı çünkü Güney Kore menşeli teknoloji devi, Asya pazarında katlanabilir telefonlarını ‘W’ harfiyle modellendiriyor.

    Samsung’un, özellikle Çin’deki rakipleriyle daha iyi rekabet edebilmek için Galaxy Z Fold 6’nın daha ince bir versiyonunu piyasaya sürmesi mantıklı görünüyor. Galaxy Z Fold 6 Ultra veya Slim, Samsung’un Çinli markalardan gelen şık yeni katlanabilir cihazlara, özellikle katlandığında 10 mm’nin altında olması beklenen Xiaomi Mix Fold 4 ve yakın zamanda piyasaya sürülen Honor Magic V3 için net bir cevap niteliği taşıyacak.

    Huawei’in ‘Gelecek İçin Tohumlar’ programında Türk öğrencilerden büyük başarı

    Huawei, Roma’da düzenlediği 2024 Avrupa “Gelecek İçin Tohumlar” etkinliğinde, teknoloji ve dijitalleşme alanında genç liderleri yetiştirmeye devam ediyor.

    Huawei, Roma’da gerçekleştirdiği 2024 Avrupa ‘Gelecek İçin Tohumlar’ etkinliğinde, Avrupa’nın dört bir yanından gelen öğrencilere ev sahipliği yaptı. Dijital becerilerin geliştirilmesi ve geleceğin teknoloji liderlerinin yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen bu yılki etkinlikte Türk öğrenciler, hayvancılıkta verimliliği artırmayı amaçlayan projeleriyle öne çıktılar.

    BTK Akademi İnsan Kaynakları ve Eğitim Daire Başkanı Mustafa Ermiş, programın öğrencilerin kişisel gelişimlerine ve ülkelerine katkı yapma fırsatı sunduğunu belirtti. Ermiş, “Öğrencilerimizin buraya gelmeleri önemli bir başarı. Burada edindikleri deneyimle birlikte kariyerlerinde bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz. Bu organizasyona emek verenlere, başta Huawei Türkiye olmak üzere teşekkür ediyoruz” dedi.

    Huawei Türkiye Kamu ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Ömer Faruk Şahin ise “Huawei Türkiye olarak Bilişim Yetenekleri Geliştirme Programı kapsamında her sene 10’dan fazla projeyi hayata geçiriyoruz. Amiral gemisi projelerimizden birisi de ‘Gelecek İçin Tohumlar Projesi’. Bugüne kadar hep yurt içinde veya daha öncesinde Çin’de gerçekleştirdiğimiz Gelecek İçin Tohumlar Projesi’nin Avrupa bölge etabı bu sene Roma’da düzenlendi. Öğrencilerimiz geliştirdikleri fikirlerle, burada elde ettikleri derecelerle hem bizleri gururlandırdılar hem de kendileri için çok iyi deneyim elde ettiler” dedi.

    Sony’den içerik oluşturucular için kamera kiti

    Sony, ZV serisinin en yeni modeli APS-C fotoğraf makinesine ve en çok satan aynasız fotoğraf makinesine fotoğraf tutkunları tarafından talep edilen özellikleri ve beklenen güncellemeleri getiriyor.

    Sony, en çok satan aynasız ZV-E10 modelinin ikinci nesil versiyonu ZV-E10 II’yi piyasaya sürüyori. ZV video kamera serisinin temel parçalarından biri olan orijinal ZV-E10, her seviyeden içerik oluşturucu için kolay, kompakt ve çok yönlü tasarım sunarken yeni ZV-E10 II, kullanıcıların orijinal üründe sevdiği Yaratıcı Görünümler, Ürün Vitrini Ayarı, Arka Planı Odaktan Çıkarma ve çeşitli açılara sahip çevirmeli ekran gibi tüm özellikleri koruyor ve kullanım kolaylığını artırmak için tüm bu özellikleri geliştiriyor.

    ZV-E10 II’nin dahili donanımı, yükseltilmiş 26 megapiksel (MP) (yaklaşık etkili değer) Exmor R™ CMOS sensör ve Sony’nin en yeni BIONZ XR™ görüntü işleme motoru ile önceki modele göre gelişmiş bir versiyon sunuyor. Aynı zamanda diğer güncellemeler arasında geliştirilmiş otomatik odaklama ve video çekimi özellikleri de yer alıyor: Sinematik Vlog Ayarıii, yeni dikey formatlı kullanıcı arayüzü (UI), daha fazla dayanıklılık için yükseltilmiş büyük kapasiteli Sony Z pil, kolay canlı akış ve veri aktarımı için geliştirilmiş bir bağlantı sağlıyor. Kompakt ve hafif yapısıyla bu ürün, yaklaşık 377 gramiii ağırlığıyla bir kullanıcının eline kolaylıkla sığabiliyor.

    Ayrıca, tek başına veya ZV-E10 II’nin lens kitinin bir parçası olarak temin edilebilen APS-C power zoom lens E PZ 16-50MM F3.5-5.6 OSS II da aynı zamanda fotoğraf tutkunlarıyla buluşuyor. Geliştirilmiş kit lens hafif olup birinci nesil ile karşılaştırıldığında daha iyi otomatik odaklama (AF) ve video performansı sunuyor.

    Siz uyurken Apple Watch ne mi yapıyor? İşte cevabı

    Apple, geçtiğimiz Haziran ayında düzenlenen Dünya Geliştiriciler Konferansı’nda (WWDC) tanıttığı yeni Apple Watch uygulaması Vitals ile dikkat çekti. watchOS 11 ile birlikte gelecek olan Vitals uygulaması, sağlığınızı izlemek ve bu verileri analiz etmek için tasarlandı. Ancak bu uygulamadan tam anlamıyla faydalanabilmek için Apple Watch’unuzu uyurken takmanız gerekiyor.

    Apple Watch Vitals ile 24/7 sağlık takibi

    Apple’ın yeni Vitals uygulaması, kullanıcıların sağlık verilerini gece boyunca izleyerek daha kapsamlı bir sağlık profili oluşturmayı hedefliyor. Apple’ın Sağlıktan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Sumbul Desai, Vitals uygulamasının, kullanıcıların kalp atış hızı, vücut sıcaklığı ve diğer sağlık ölçümlerini egzersiz ve günlük aktivitelerden kaynaklanan sapmalardan arındırılmış bir şekilde analiz edebilmesi için uyurken Apple Watch’un takılmasının önemli olduğunu vurguladı.

    Dr. Desai, “Sağlığınızın büyük bir kısmı görünmezdir. Bu günlük sağlık durumu, geceleri çekilmiş küçük bir sağlık anlık görüntüsü gibidir” diyor. Vitals, kullanıcılara bir sağlık skoru vermek yerine mevcut sağlık ölçümlerinin normal seviyelerle nasıl karşılaştırıldığını gösterir. İki veya daha fazla ölçümde sapma olduğunda, kullanıcıya bu durumu nasıl düzeltebileceği konusunda bilgi verir.

     

    Apple Watch, son birkaç yılda uyku takip özelliklerini geliştirmiş olsa da, Vitals uygulaması bu özelliklerin daha da ileriye taşınmasına yardımcı olabilir. Ancak, birçok kullanıcı için Apple Watch’un ağırlığı ve hacmi, uyurken takmayı daha az cazip hale getirebilir. Oura yüzüğü veya yeni Samsung Galaxy Ring gibi daha hafif ve göze çarpmayan alternatifler mevcut olsa da, Vitals uygulamasının sunduğu ek sağlık verileri bu zorluğu aşmaya değer kılabilir.

    Vitals uygulaması, kullanıcıların sağlık durumlarını daha kapsamlı bir şekilde izleyebilmeleri için tasarlanmış önemli bir araçtır. Ancak, bu uygulamanın sunduğu tam potansiyelden yararlanmak için kullanıcıların Apple Watch’u uyurken takmaları gerekmektedir. Bu durum, Apple Watch’un günlük şarj rutinlerinde bazı değişiklikler yapmayı gerektirebilir.

    Seyahat dolandırıcılıklarından kaçınmak için 12 ipucu

    Dijital güvenlik şirketi ESET, tatil sezonu tüm hızıyla devam ederken Booking.com kullanıcılarının nelere dikkat etmesi gerektiğini inceledi, önerilerini paylaştı. 

    Seyahat dolandırıcılıklarından kaçınmak için 12 ipucu

    1. Booking.com’u veya konaklama rezervasyonu yaptığınız bir oteli temsil eden biri sizinle iletişime geçtiğinde, acil eylem talepleri gibi tipik kimlik avı e-postası işaretlerine dikkat edin.
    2. Her zaman e-postaların resmi alan adlarından geldiğini doğrulayın ve küçük yazım hatalarına veya varyasyonlara karşı dikkatli olun. Sitenin kendisinde de bir dizi güvenilir e-posta adresi listelenmiştir.
    3. Şüpheli bir iletişim alırsanız, doğrudan web sitesine gidin ve herhangi bir iddiayı doğrulamak için hesabınıza giriş yapın.
    4. Booking.com e-posta veya sohbet yoluyla asla tam kredi kartı bilgileriniz, sosyal güvenlik numaranız veya parolalarınız gibi bilgiler istemez.
    5. İstenmeyen e-postalardaki veya mesajlardaki bağlantılara tıklamaktan kaçının.
    6. Ödemeleri resmi Booking.com platformu üzerinden yapın. Parayı doğrudan konaklama sağlayıcısına transfer etmekten kaçının.
    7. Booking.com’da konaklama yerinin yorumlarını ve derecelendirmelerini kontrol edin ve gerçek ve ayrıntılı yorumları arayın. Diğer seyahat web sitelerinde veya inceleme platformlarında konaklama detaylarını ve resimlerini inceleyin ve çapraz kontrol yapın.
    8. Kötü amaçlı yazılımlara ve kimlik avı girişimlerine karşı koruma sağlamak için cihazlarınızda güncel güvenlik yazılımı bulunduğundan emin olun.
    9. Güvenlik açıklarına karşı korunmak için işletim sisteminizi ve diğer yazılımları güncel tutun.
    10. Çevrimiçi hesaplarınızı güçlü ve benzersiz parolalar ve iki faktörlü kimlik doğrulama ile koruyun.
    11. Herhangi bir şüpheli faaliyetle karşılaşırsanız sorunu platformun müşteri hizmetlerine bildirin.
    12. Ödeme bilgilerinizin ele geçirildiğinden şüpheleniyorsanız da derhal bankanızı veya kredi kartı sağlayıcınızı bilgilendirin.

     

    POCO F6 Pro İnceleme | Fiyat performans amiral gemisi

    POCO, üç farklı seriyle akıllı telefon çıkarmaya devam ediyor. Bu seriler M, X ve F olarak yer alıyor. POCO F serisi amiral gemisi özellikleri diğer markaların modellerine göre daha uygun fiyatlı olarak yer alıyor. Son olarak F6 Serisi’ni piyasa sunan POCO, F6 Pro modeliyle de dikkat çekiyor. Peki telefon kullanıcısına neler vadediyor, gelin bu yazımızda göz atalım.


    İlginizi çekebilir: HUAWEI Pura70 Ultra İnceleme | Dünyanın en iyi mobil kamerası


    POCO F6 Pro, önceki modeline göre daha farklı bir tasarım dilini benimsiyor. Arka tarafındaki kamera adası önceki modeline göre yatay formda yer alırken, buzlu cam yapısıyla hem siyah hem de beyaz renkte tercih edilebiliyor. Geliştirilen bir diğer noktası ise materyal kalitesi. POCO F6 Pro, artık daha üst segmente hitap edebilmek amacıyla alüminyum kasayla geliyor. Bu da elde tutuşta daha kaliteli bir telefon olduğunu hissettiriyor. Telefon, 8.21mm kalınlığı ve 209 gram ağırlığı ile çok hafif sayılmasa tok bir ürün olduğunu belli ediyor. IP54 Sertifikası sayesinde su ve toza karşı direnç gösteren telefonun ön camı Gorilla Glass 5 korumasına sahip.

    POCO

    POCO F6 Pro, 6.67 inç Flow AMOLED ekrana sahip. 1440x 3200 piksel çözünürlük ile 2K (WQHD+) da görüntü verebiliyor. 68 Milyar renk gösterebiliyor. Ek olarak Dolby Vision ve HDR10+ desteği bulunuyor. DCI P3 geniş renk gamı sayesinde istediğiniz renk profilini ayarlayabiliyorsunuz. 120Hz ekran yenileme, oyunlarda büyük avantaj sağlayan 480Hz dokunmatik örnekleme önemli dereye sahipken 4000 nit parlaklık seviyesiyle de kullanıcısını memnun ediyor. Bu kadar özelliği bir arada bulunduran telefon, göz sağlığına da dikkat ediyor. 3840Hz PWM karartma özelliğinin yanında TÜV Rheinland tarafından alınan Düşük Mavi Işık, Titreşimsiz ve Sirkadiyen Ritim Dostu Sertifikaları uzun süreli kullanımlarda göz ve beyin sağlığına yardımcı oluyor.

    POCO

    Bir amiral gemisi olan POCO F6 Pro içerisindeki Snapdragon 8 Gen 2 işlemcisiyle yüksek performans sunabiliyor. Adreno 740 grafik birimi, yüksek grafikli oyunları en yüksek fps değerlerinde oynatmaya izin verirken, günlük kullanımda da akıcı bir deneyim sunuyor. 12GB RAM 256GB depolama, 12GB RAM 512GB depolama ve 16GB RAM 1TB depolama seçenekleriyle satın alınabilen telefon LPDDR5X + UFS 4.0 RAM ve depolama biçimini destekliyor. Oyunlarda yüksek fps değerlerini sabit bir şekilde verebilmesi için LiquidCool Teknolojisi 4.0 destekleniyor. Android 14 tabanında HyperOS yazılımıyla kutudan çıkan telefon, uzun sayılabilecek bir süre olan 3 büyük Android güncellemesi, 4 sene boyunca da güvenlik güncellemesi alarak güncelliğini koruyor.
    POCO

    Daha öncesinde kamera tarafına çok önem vermeyen POCO, F6 Pro modelinde bu algıyı kırdı. Ana kamerasında yeni nesil , Light Fusion 800 sensörünü kullanan telefon 50MP f/1.6 diyafram açıklığında OIS destekleyen bir kamera, 8MP çözünürlüğünde ultra geniş açı ve 2MP çözünürlüğünde makro kamerası yer alıyor. Ana kamerasıyla 8K 24fps ve 4K 60fps yüksek çözünürlüklü video kaydedebiliyor. Ön tarafında ise 16MP çözünürlüğünde selfie kamerası yer alıyor. Bu kamera ile de 1080p 60fps video çekimi yapılabiliyor.

    POCO

    Amiral gemisi telefonlarda olmazsa olmaz özelliklerden birisi de stereo hoparlör. POCO F6 Pro stereo hoparlöre sahipken ek olarak Dolby Atmos desteği bulunuyor. Hi-Res Audio ve Hi-Res Audio Wireless ile desteklenen ses teknolojisi içerik tüketmeyi daha zevki hale getiriyor.

    POCO

    POCO F6 Pro, batarya konusunda da güçlü özellikler sunuyor. 5000 mAh bataryaya ev sahipliği yapan telefon, gün boyu kullanım süresi sunabiliyor. Ek olarak 120W hızlı şarj desteği sayesinde yaklaşık 20 dakikada %1 seviyesinden %100 dolum sağlayabiliyor. Bu da şarj alışkanlıklarını tamamen değiştiriyor.

    POCO

    WiFi 7, Bluetooth 5.3, NFC ve 5G ağ bağlantılarına sahip olan POCO F6 Pro güncel teknolojileri de içerisinde barındırıyor. Toplam pakette tam bir amiral gemisi olan POCO F6 Pro kendi segmentinde en dikkat çekici telefonlardan birisi.

    ASUS ROG Ally X Neler Sunuyor?

    0

    ASUS ROG, birçok rakibine rağmen, geçen yıl içinde Windows 11 oyun el konsolu üretiminde önde gelen isim haline geldi. Bu başarı büyük ölçüde, ROG Ally’e yeni özellikler getiren ve önemli güncellemelerle cihazı sürekli geliştiren ASUS ROG ekibinin çabaları sayesinde oldu.

    Bir yıl sonra, şimdi elimizde yeni ROG Ally X var. Bu model, bir sonraki nesil ROG Ally olmaktan ziyade, orijinal cihazın iyileştirilmiş bir versiyonu. Aynı işlemci ve ekran kullanılıyor, ancak pil ve SSD kapasitesi iki katına çıkarılmış.

    ROG Ally X’in ilk duyurusunda, ASUS ROG, yeni oyun el konsolu modelinin orijinal cihazla aynı AMD Ryzen Z1 Extreme işlemciye ve 7 inç FHD, 120Hz ekrana sahip olduğunu açıklamıştı. Size pek etkileyici gelmeyebilir ama şu anda piyasada daha iyi bir oyun el konsolu işlemcisi yok ve ekran hâlâ iyi. Bu özelliklerde kalmak, ROG Ally X’in fiyatının daha uygun bir seviyede kalmasına da yardımcı oluyor.

    Öncelikle, Ally X, 24GB RAM ve 1TB SSD ile geliyor; bu, orijinal cihazın 16GB RAM ve 512GB SSD kapasitesine göre ciddi bir iyileştirme. Daha fazla RAM, bir el konsolunun oyun verilerine daha hızlı erişmesini sağlarken, daha büyük bir SSD, oyun depolama alanınızın çabucak dolmamasını sağlayacaktır. Bir diğer büyük değişiklik pil ömrüyle ilgili. Orijinal ROG Ally 40WHr pile sahipken, Ally X 80WHr pile sahip. Bu, genel pil ömrünü önemli ölçüde uzatarak daha uzun oyun oturumlarına olanak tanıyor.

    Bileşen özelliklerinin dışında, yeni ROG Ally X bazı yenilenmiş düğmelere ve joystiklere sahip. Ayrıca bazı bağlantı noktalarının yerleri de değiştirilmiş. Örneğin, microSD kart artık cihazın sağ üstünde bulunuyor, bu da ROG Ally microSD kart ısınma sorunları hakkında bildirilen sorunların önüne geçme amacıyla yapılmış bir hamle. Ek olarak, ASUS, ROG XG Mobile Interface bağlantı noktasını (ROG XG eGPU’lar için tasarlanmış) USB4 bağlantı noktasıyla değiştiriyor. Böylece USB-C bağlantı noktasıyla Ally X’i şarj ebebilir ve diğer USB-C bağlantı noktasına en iyi ROG Ally aksesuarlarından birini takabilirsiniz. Küçük gibi görünse de, orijinal ROG Ally’de yalnızca bir USB-C bağlantı noktasına sahip olması oldukça sınırlayıcıydı.

    Şık siyah kasasının dışında, ROG Ally X ilk bakışta ROG Ally’den pek farklı görünmüyor, ancak bu yeni cihaza yapılan küçük değişiklikler orijinal tasarımı kesinlikle geliştirmiş. Ayrıca bu değişimin ergonomiye büyük katkısı olmuş. Şaşırtıcı bir şekilde, Ally X, orijinal Ally’den daha rahat tutuluyor. Ally X’in daha kalın kasasının ve daha ağır olmasının onu tutmayı rahatsız hale getireceğinden endişeliydim. Ancak, bu alanda hiçbir sorun yaşamadım.

    Daha ağır hissetmesine rağmen, Ally X’in daha kalın ve daha yuvarlak kavramaları, yorgunluğu azaltmada etkili olup, cihazı uzun süre tutmayı kolaylaştırıyor. Ancak, Ally X biraz daha kalın olduğu için, mevcut ROG Ally aksesuarlarından bazılarıyla, örneğin şekle özel taşıma çantaları veya koruyucu kılıflarla uyumlu olmayacak.

    Düzenlenen diğer alanlara baktığımızda örneğin, ses düğmeleri artık sağ tarafta değil, sol tarafta bulunuyor. Daha önce de dediğim gibi tek USB-C bağlantı noktasına sahip ROG Ally’nin aksine, ROG Ally X hem USB4 hem de USB-C bağlantı noktasına sahip ve bu düzenleme son derece kullanışlı. Ally X’i şarj ederken aynı anda USB-C kulaklık veya kablosuz klavye dongle’ını diğer bağlantı noktasına takarak oyun oynayabiliyorsunuz.

    ROG Ally X, orijinal ROG Ally’nin barındırdığı aynı AMD Z1 Extreme işlemci ve entegre AMD grafik yongasına sahip. Ancak, Ally X, Ally’nin daha az olan 16GB RAM’ine kıyasla 24GB RAM’e sahip. Ayrıca, Ally X, orijinalin 512GB SSD depolama alanına kıyasla önemli ölçüde daha büyük olan 1TB SSD ile geliyor.

    Diğer yandan birçok kişi ASUS’un ROG Ally X’e bir OLED seçeneği eklememiş olmasından dolayı üzgün ve şu anda oyun için en iyi ekran türü oldukları göz önüne alındığında, bu kesinlikle hoş olurdu. Bence OLED ekranı ilk kez belki de önümüzdeki yıl çıkacak olan Ally 2’de göreceğiz.

    Sonuç olarak ASUS ROG Ally X harika bir el konsolu ve tüm oyun kütüphanelerinize sorunsuz erişim ve harika performansla piyasadaki en güçlü cihazlardan biri.