E-ticarete ivme katan TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts arasında geçen kısa video savaşları son sürat devam ediyor, e-ticarette yükselen değerler yazımda sizi bekliyor.
Pandemi ile birlikte yaşadığımız zorunlukların da etkisiyle birlik yükselişe geçen e-ticaret, henüz daha ilk üç ayında on kat büyüyerek yükselme trendine girmişti. Hızlı dönüşüp adapte olabilenler için fırsatları beraberinde getiren süreç, müşterilerine ulaşmak isteyen pazarlama profesyonellerini ve perakendecileri yeni kanallar geliştirmeye itti. Yeni müşteriye ulaşmak ve satışlarını arttırmak hedefleyen e-ticaret siteleri yoğun bir rekabet ortamı ile karşılaştı.
E-Ticarette Yükselen Değerler
Müşterileriyle mevcut bağı koparmamak, iletişim kanallarını genişletmek, satış yapmak ve 2021’de yatırım getirisi sağlamak için oluşturulan stratejiler güncellendi. Günümüzde çokça konuştuğumuz (tüm birimlerde) entegrasyon, (ödemelerde) görünmezlik, (kullanıcı tarafında süren dahil olma ihtiyacı) etkileşim, (tüm süreçlerde) pürüzsüzlük, (net bir beklenti olarak) hız gibi özellikler bu stratejilerin kalbinde yer aldı.
Verinin en değerli olduğu zamanlar ve teknolojiyi ardına alarak müşteri verileri ile hem hizmet/ürün çeşitliliğini hem de gelirlerini artıran şirketlerin büyük bir hızla büyüdüğünü gördük. Bu büyüme ile birlikte çapraz sektörlere geçiş yaşanırken, büyümeyi katlayacak yeni oyun alanları da ortaya çıktı. E-ticarete ivme katan TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts arasında geçen kısa video savaşları son sürat devam etti. Mevcut kullanıcılarını harekete geçirmek ve bu akımı canlı tutmak için ek geliştirmeler yayınlayan platformlar, sosyal medya alışkanlıklarını da dönüştürdü.
e-ticaret, artık her yaştan insan için ana akım haline gelmiş durumda!
2021 yılına girerken birçok işletme, beklentilerinde ötesine geçerek dijital temas noktalarını birleştirdi. Bu değişimin belirgin olarak gözlendiği alanlardan biri de e-ticaret oldu. Tüm dünyada e-ticaret hacminde büyük bir artış gözlenirken, online alışveriş yapma şeklimiz ise pandeminin başındaki haline göre bir hayli değişti. Bu çeşitlilik pazar payı üzerinde oluşan rekabet dengelerini de etkiledi. Alışveriş alışkanlıklarını dönüştüren tüm bu süreç, yakın zamanda olmaz dediğimiz AR ve VR özellikli deneyim alanlarının pazara girmesini de hızlandırıyor. Yapay zekâ destekli algoritmalar, tüm finansal dünyayı çoklu kullanıcı deneyimi eşliğinde sunan Super App’ler, talep etmek ve hesabını sormak konusunda sınır tanımayan müşteriler, güncelleme ve geliştirmeler ile bambaşka bir pazara dönüşen platformlar deneyim alanlarının her aşamasını yeniden tasarlamamızın gerekliliğini vurguluyor.
Pandemi süreci boyunca gözlemlediğimiz mevcut veriler, e-ticaret penetrasyon oranını neredeyse üç yıl hızlandırdı ve toplam işlemlerin 2019 yılında %8, 2020 yılında ise %10 artmasına sebep oldu. Çevrimiçi satın alma, mağazadan teslim alma, çevrimiçi sipariş verme ve temassız ödeme ile teslim alma gibi varyantlar, pandeminin gerekliliğiyle birlikte popüler hale gelen yenilikler olarak öne çıktı. TÜBİSAD’ın açıkladığı verilerine göre 2020 yılında Türkiye’deki 226 milyar TL’lik e-ticaret satışlarının 183 milyar TL’si pazaryerleri üzerinden gerçekleşti. Hem kendi internet sitesi hem de pazaryerlerinde faaliyet gösteren işletme sayısı ise 11 bin 475’e ulaştı.
En önemli eşiğin geçildiği e-ticaret, artık her yaştan insan için ana akım haline gelmiş durumda. Çok kanallı bir dünyada doğmuş şirketler bile, müşteri taleplerine ayak uydurmak ve daha yıkıcı bir hal alan rekabette de öne geçmek için e-ticaret trendlerinin bir adım önüne geçmek zorunda.
En küçüğünden en büyüğüne perakende satışı destekleyen ve sosyal ticarete dair geliştirme ve yenilikler yine sosyal medya kanallarından geliyor.
Sosyal medyanın etkisi ve teknolojinin evrimi, tüm perakende sektörünü mevcut müşterileri korumak ve rekabet avantajı elde etmek için benzersiz iş modelleri sunmaya zorluyor. Tüketicilere değer katan, sadakati artıran hizmet operasyonları ve pazarlama yaklaşımları ile yenilikçi bir model tasarlayabilen e-ticaret sitelerinin, “sosyal medyanın gücü“ ve her geçen gün büyüyen “sosyal kapsayıcılığı” ile onlarca adım öne geçebilir.
