Uçakla seyahat eden pek çok kişinin aklından “herhangi bir olumsuz durum yaşanırsa uçak nasıl tepki verir ya da kaba tabirle düşer mi?” tarzında muhtelif düşünceler geçer. Fakat unutulmamalıdır ki istatistikler, en güvenli ulaşım şekli olarak uçak yolculuğunu göstermektedir. Peki güvenlik ve emniyet konusunda bu kadar iddialı olan uçaklara yıldırım çarpası durumunda ne olur? Gelin konuya yakından bakalım.
Uçaklara yıldırım çarparsa ne olur?
Yerden binlerce metre yükseklite şiddetli yağış, gök gürültüsü ve camdan dışarı bakınca görülen gökyüzünü aydınlatan ışık demetleri arasında seyahat etmek tüyler ürpertici olabilir. Bu esnada uçağa 1 milyar jullük enerji yüklü yıldırımlar çarpabilir.
Fakat sonrasında uçaklar hiçbir şey olmamış gibi rahatlıkla varcağı noktaya inebilir. Peki binlerce metre yükselikte uçarak bu tip olumsuz hava olaylarına (nadiren) bu kadar yakından maruz kalan uçaklar nasıl sağsalim yere iniyor.
Konunun detaylarına girmeden önce şimşek ve yıldırım arasındaki farkı açıklamakta fayda var. Yıldırım, yeryüzü ve bulutlar arasında gerçekleşen, elektrik potansiyelinin dengelenmesini sağlayan elektriksel deşarjdır. Şimşek ise elektrik yüklü bir bulut ile başka bir bulut arasındaki elektrik boşalmasıdır.
Yıldırımların voltaj değerleri 10-100 milyon volt arasında değişirken sıcaklıkları 40 bin santigrat dereceyi bulabiliyor. Nerdeyse ışık hızının yarısı hızla ilerleyen yıldırımlar, Dünya’da bir günde yaklaşık olarak 8 milyon kez oluşuyor. Bu istatistiklerin yanında günümüzde gelişen havacılık sektörü neticesinde Dünya üzerinde günde uçan binlerce uçağı düşündüğümüzde uçaklara yıldırım isabet etmesi bazen kaçınılmaz oluyor.
Günümüz teknolojisiyle henüz uçaklara yıldırım düşmesi engellenemiyor fakat yıldırımdan nerdeyse hiç hasar almayacak şekilde korunmaları sağlanabiliyor. Öyle ki havacılık tarihine baktığımızda ana sebebi yıldırım çarpması olan uçak kazaları birkaç tane ile sınırlı vaziyette.
Peki uçakları yıldırımdan koruyan sistem ne?
Gökyüzünde süzülerek seyahat eden uçakları yıldırım gibi devasa bir etkiden koruyan sistem aslında oldukça basit bir fizik yasasına dayanıyor. Bu yasa 1836 yılında fizikçi Michael Faraday tarafından keşfedilen Faraday Kafesi. Faraday kafesinin temel prensibi kapalı bir iletken kutunun dışarıdan gelen güçlü elektriksel etkilerden iç kısmını muhafaza etmesi.
Çoğunlukla uçaklara tırmanış ya da alçalış sırasında isabet eden yıldırımların oluşturduğu enerji, dış kısmı alüminyum gibi iletken maddelerle kaplanan ve bir faraday kafesi olarak inşa edilen uçakların gövdesi üzerine yayıldıktan sonra uçağın muhtelif noktalarına takılmış deşarj püskülleri vasıtasıyla atmosfere tekrar verilir. Bu esnada içerideki yolcular dışarıda akıp giden bu devasa enerjiden hiç etkilenmeden seyahatine devam edebilir. Yıldırımlar, uçağa genelde burun ya da kanat ucu gibi sivri kısımlardan isabet eder. Çoğu zaman isabet eden noktada bozuk para büyüklüğünde bir iz bırakır. Genelde veridiği hasar 1 mm’den daha az derinliktedir.
Her ne kadar çok sayıda gerçekleşse ve devasa ölçülerde enerji barındırsada yıldırımların uçak seyahatini olumsuz etkileme ihtimali oldukça düşüktür. Dolayısıyla ürpetici düşüncelere kapılmak ve seyahat esnasında bu tip meterolojik olaylarda panik yapmak, gökyüzünde birçok zorlu koşulda uçması için tasarlanan teknoloji harikası uçaklara ve onların kokpitlerinde çok sayıda acil durum için bilhassa eğitim almış pilotlara haksızlık olacaktır.
Devasa araçlar olan uçakların yıldırımdan korunma şeklini nasıl buldunuz. Konu hakkındaki düşünce ve görüşelerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.