90’ların fenomen dizisi Gizli Dosyalar yeniden açılıyor. Bu cümleyi duyduğunuzda ya sevinçten gözleriniz dolacak ya da “E açılırsa açılsın bana ne” diyeceksiniz. Aradan 20 yıla yakın zaman geçmesi ister istemez seyirciyi de nesil ve fikir olarak ikiye bölüyor. Her yeniden yapımda olduğu gibi Gizli Dosyalar bu açığı kapayabilecek mi? Cevap, dizinin ünlü sözüne atıfta bulunacak olursak, “orada bir yerde”… Hem evet, hem de hayır…
Öncelikle teknik açıdan bakıldığında Gizli Dosyalar’ın kendine has bir karmaşası ve temposuzluğu olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar konular uzaylılar, gün yüzü görmemiş yaratıklar, kitle imha silahları gibi macera öğeleriyle dolu olsa da dizinin temposu bugünün dizilerine göre hayli düşük kalıyordu. Yaklaşık 10 yılda 200 bölüm yayınlanan dizinin senaryosunun da tam olarak uyum içinde yürüdüğünü söyleyemeyiz. Yani ajanlarımızdan Scully’nin resmen UFO’ya şahit olmasının ertesi bölümünde hiçbir şey yaşanmamış gibi başka bir maceraya atıldıkları çok oluyordu. Bunlar aslında bugün göze batan değerler. Bugün diziler çok daha matematiksel ilerliyor. Seyirci izleme oranlarına göre dizilerin yayın süreleri belli oluyor ve buna göre senarist ve yapımcılar belirli bir çerçevede ilerliyor. Bu bakımdan eski Gizli Dosyalar bir hayli hantal kalıyor fakat o dönemin izleyicisi de zaten bunlara bakmıyor. Onlar Dana Scully ve paranoyak ajanımız Fox Mulder ikilisine adeta aşık bir şekilde 10’dan fazla yılı geride bıraktı.
Yeni nesil izleyici ile buluşmaya hazırlanan Gizli Dosyalar’da hedeflerin çok daha büyük konulduğu düşünülürse ortaya bir şüphe çıkıyor. Gizli Dosyalar’ın iki adet sinema filmi de büyük beklentilere cevap vermek için yüksek bütçelerle çekilmişti. Sonuç… Ortalama bir ilk film ve kesinlikle izlenmemesi gerekecek kadar başarısız ikinci film. Gizli Dosyalar ekibi ne zaman hedef büyütse başarı oranı o kadar düştü. Ancak bunları size yeniden açılan Gizli Dosyalar’a karamsar olmanız için anlatmıyoruz. Sadece geçmişi nesnel olarak değerlendirip geleceğe bakmaya niyetliyiz. Yeni dosyalarda sevinmemizi sağlayan yegane konu serinin yaratıcısı Chris Carter’ın işin başında olması. 6 bölüm şeklinde çekilen Gizli Dosyalar daha derli toplu olacaktır. Chris Carter söyleşilerinde altı bölümü bir nevi geçmişe saygı duruşunda bulunan ama gözünü geleceğe diken bir şekilde kurguladığını belirtiyor. Hatta eski bölümlerde yer alan canavarların bir benzeri de sezon ortasında çıkacakmış. Gizli Dosyalar izleyerek büyüyen neslin UFO’lara ve Van Gölü Canavarı’na inandığı düşünülürse hoş bir jest olmuş. Altı bölüm sonrasında büyük bir ihtimalle bizi büyük bir üçüncü film bekliyor olacak. Altı veya daha fazla bölümden oluşan yeni bir sezon olacak mı, orası şimdilik belirsiz.
Peki, yeni Gizli Dosyalar’da ana tema ne olacak? Muhtemelen yine uzaylılar olacaktır fakat görünen o ki dünya dışı yaşamdan çok dünyanın kendisi konu edinilecek. 90’lar sıradan insanların gökyüzünü izleyip uçan daire aramasıyla, uzaylıların gelmesi durumunda elçilik görevi yapacak “ufolog” Haktan Akdoğan’ın ağzından çıkan sözlerin ezberlenmesiyle geçmişti. Son yıllarda o heyecan yok… Onun yerine sosyal medya, internet, fişleme, devletlere güvensizlik, uluslar arası skandallar gibi konular gündemde. Chris Carter da dünya üzerindeki bu karanlıklara ışık tutma niyetinde olduğunu söylüyor. Tabii önce yapımcılar aradan geçen 10 küsur senenin hesabını verecekler. Biraz daha yaşlanan ama karizmasını kaybetmeyen Mulder ile her bölüm güzelleşen Scully’e bunca zaman ne olduğunu öğreneceğiz. İki zıt kutbun aşkını ve ilişkisini sıklıkla ekranda görüyoruz ama bir ilişkinin uzaylı kaçırılması nedeniyle yıllarca rafa kaldırılmasına alışık değiliz. Artık bir televizyon yıldızı olan David Duchovny and Gillian Anderson’ın rollerine dönmekteki istekleri düşünülürse sanırız onlar da bir hayli umutlu. İkisi de kendilerini yıldız eden bu şova daha çok şey katmak için hazırlar. Tek sorun yeni nesil bu ikiliye ve bu hikayelere hazır mı?
