Düşünün gece yarısı sokaktasınız, her yeri kar bürümüş, ta uzaktaki sokak lambası sarı ışığıyla kendini anca aydınlatıyor. Bu sahnenin bir fotoğrafını çekeyim dediniz, fotoğraf makinenizi çıkardınız ama sonuç hem kumlu hem de hiçbir şey seçilmiyor. Makinenizin gözü, ne yazık ki sizin gözünüz kadar ışığa duyarlı değil, ne kadar ISO ayarı da yapsanız, sonuçlar optimal olmayabilir.
Bu gibi durumlarda akıllı telefonların yapay zekası ve algoritmaları devreye giriyor. Örneğin Huawei P30 Pro’nun düşük ışık performansı, karanlık bir çekimi gün ışığında çekmişsinizcesine aydınlatabiliyor. Farkı anlayabilmek, detaylara dikkat etmedikçe zor. Google Pixel ise art arda on beşe kadar fotoğraf çekip, bunları uzun pozlamaymışçasına üst üste ekliyor ve parlak ve seçilir bir görsel ortaya çıkarıyor.
Bu gibi fotoğraflar standart makinelerle bu kadar kısa sürede çekilemiyorlar, zira uzun pozlama için uzun zamana ihtiyaç duyuyorlar. Hiç Samanyolu Galaksisi’nin Dünya’da çekilmiş fotoğraflarını gördünüz mü? Bu fotoğraflar uzun pozlamayla elde ediliyorlar.
Uzun pozlamayı şöyle anlatalım: Diyelim ki gözünüzün 100 birim altında göremediğini fakat görmek istediğiniz şeyin 1 birim olduğunu düşünün. Bu nesnenin yüz kez fotoğrafının çekilip saydam bir cama basıldığını ve o camların üst üste konduğunu düşünün. Nesnenin parlaklığı bu şekilde pekiştiriliyor ve insan gözünün seçebileceği hâle getiriliyor. Akıllı telefonlar hızlı işlemcileri ve yapay zekalarıyla bu işlemi hızlıca yapabiliyorlar.
Yapay zeka, buna ek olarak, siz kayıt tuşuna basmadan önce ve sonra fotoğraf çekiyor ve sizin çektiğinizle birleştirip daha güzel sonuçlar elde ediyor. Kapalı gözleri tanıyabilmesi ise tam göz kırparken çekilen fotoğrafları elemenize imkan veriyor.
Zum performansını iyileştirdi
Optik yakınlaştırmada mercek yakınlaştırmayı yapar ve belirlenen çözünürlüğe yerleştirir. Dijital yakınlaştırma ise hazır elde bulunan görseli kalite kaybıyla büyütmeye yarar.
Örneğin, 4K bir fotoğraf çekeceksiniz (4096×2160 yani 8 Megapiksel). bu fotoğrafı 1080p ekranlı bir cihazınızda dört kat büyütme yaparsanız kalite kaybına uğramazsınız ama bundan ileriye gitmek istediğinizde, ölçeklendirme teknolojileri devreye girer ve yoktan piksel yaratmaya başlarlar. Bu yaratılan pikseller de genelde en yakındaki pikselle aynı renkte olur. Bu da fotoğrafın bozulduğuna ve aslının korunmadığına işaret eder.
Yapay zeka ise dijital yakınlaştırmayı farklı bir şekilde yapıyor. Örneğin yine 4K üzerinden gidecek olursak, merceği bir objeye doğrulttuğunuzda, sahneyi belirli parçalara bölüp, tek tek fotoğraflarını çekip, en nihayetinde birleştiriyor. 4K (8 Megapiksel) fotoğraf yerine 8K, yani 32 Megapiksel bir görsel elde etmek mümkün oluyor. Bunun en iyi yanı ise size haber vermeden, uğraştırmadan gerçekleşmesi ve telefonu uzun süre bir noktaya odaklamanızı gerektirmemesi. Mercek sabitleme ve yapay zeka teknolojileri sahneyi tarayıp, ne neyin devamıydı algılayarak, pürüzsüz bir fotoğraf yaratabiliyorlar. Panaroma tarzı çekimlerin zahmetsiz olanı gibi düşünün…