Çocukluğumuzun vazgeçilmez oyunlarından “Amiral Battı” oyununu herkes hatırlar. Artık dijital dünyada da benzer dinamiklerle oyunları gördüğümüzde yüzümüzde hafif bir tebessüm oluşuyor. 2000’lerin başında Jane’s Fleet Command ile merak sardığım simülasyon olmayan fakat taktik-strateji barındıran deniz savaşları klasmanı oyunlarına bir yenisi eklendi: War on the Sea!
Oyunda amacımız kısıtlı imkanlar dahilinde, gerçek dünyada olduğu gibi hareket ederek görevlerinizi başarıyla tamamlamak. Dönem olarak 1942 yılında Japon İmparatorluğu ile Müttefik Devletler arasında vuku buluyor.
Gerçek zamanlı bir deneyim ile karşımızda duran War on the Sea dönemin hissiyatını vermeyi oldukça iyi başarıyor. Gemilerin kontrolü, deniz üstü ve altındaki hakimiyet, ateşleme kararları, taktiksel olarak uçakların kontrolü gibi tüm kararları sizin verdiğiniz bir aşamadasınız. Harita üzerinden rotanızı belirlemeniz, rakibinizin araçlarını iyi analiz etmeniz ve kartlarınızı ona göre oynamanız gerekiyor.
50’den fazla donanma birimi ile birlikte ciddi anlamda sinematik bir savaş deneyimi gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Donanma birimleriniz konum alıyor, ilk kim ateş edecek diye merakla bekleniyor, ilk atışta vurabilme heyecanı yaşanır, genellikle ıska bekleniyor ve dinamik senaryo modu ile bu heyecan kat be kat artıyor. Tarihsel açıdan doyurucu olması ve tarihte gerçekleşmiş önemli kırılma noktalarının da görevlere eklenmiş olması güzel bir nokta.
Gemilerin ve uçakların teçhizatlarını detaylı olarak görebilmek, komutları bunlara göre detaylı şekilde sunabilmek gerçekten sizi bir filo komutanı havasına sokuyor. Bilirsiniz çoğu RTS oyununda ateş et diyerek tıklar ve muhtemelen de girdiğiniz savaşları sayı üstünlüğünüz ile kazanırsınız. Bu oyunda işler öyle yürümüyor. Stratejik üstünlüğünüzü korumanız ve her açıdan elinizdeki birimlerin artılarını-eksilerini iyi bilmeniz, düşman üzerine buna göre sürmeniz gerekiyor.
Tarihi olaylara, dönemlere ve donanma kültürüne merakınız varsa War on the Sea tam aradığınız oyun diyebilirim.