Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi, yürürlüğe girdiği ilk günden bu yana spor kamuoyunu ikiye bölmüş durumda. Adaletin başka türlü sağlanamayacağını düşünenlerin argümanları, oyunun birkaç santimetreye hapsolmaması gerektiğine inananların söylemleri ile kıyasıya bir tartışma içerisinde. Bu müzakerelerin biraz dışında ise sistemin doğru uygulanabildiği taktirde oyuna katkı sağlayabileceğini düşünenler bulunuyor. VAR Sistemi’nin tam olarak ne olduğunu ve farklı liglerde nasıl uygulandığını araştırdım.
VAR Sistemi Nedir?
Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi, maç esnasında çıkan kararların nizamiliğini belirli hakem grubu ve video aracılığı ile inceleyen bir doğrulama sistemidir. Sistem, oyunun genel akışında gerçekleşebilecek dört büyük hadise ile ilgilenir: Kırmızı kart ve penaltılar, golün nizami olup olmadığı ve ofsayt kararları. Maç esnasında hakemlerin göremediği pozisyonlarda VAR Sistemi devreye girer veya maçın orta hakemi, muallaktaki pozisyonları saha içerisindeki televizyonlardan tekrardan izleme şansına sahip olur.
VAR Sistemi Her Karara Karışır Mı?
Hayır. Aslında ülkeler arasında farklılık yaratan başlıca soru bu olabilir. Sistemin dört büyük olayla ilgilenmesinin yanı sıra, bu pozisyonlar için ‘gri’ sayılabilecek kararlara da karışmaz. Örneğin; topun çizgiyi bariz bir şekilde görülüyorsa, VAR Sistemi burada devreye girer ve orta hakemi kararını değiştirmesi veya tekrardan değerlendiremsi için uyarır. Fakat iki oyuncunun girdiği bir mücadelede açık bir müdahale yoksa sistem herhangi bir uyarıda bulunmaz ve orta hakemin kararları geçerli sayılır.
Başka Spor Branşlarında Teknoloji Kullanımı
Teknolojinin spordaki karar verici mekanizma olarak rol alması 2000’li yılların ortasına denk geliyor. NBA’de video karar sistemine ilk olarak 2002-2003 sezonu Batı Konferans Finalleri’nde Samaki Walker’ın bir şutu sonrasında başvurulmuştu. 2006 yılında Amerika Açık ile kullanımına başlanan Şahin Gözü uygulaması ve iki yıl sonra kriket test maçıyla tanıtılan DRS (Karar İzleme Sistemi) ise akımın başka örneklerinden. Kısacası, diğer branşların teknoloji ile tanışması futbola nazaran oldukça eski.
Futbolun teknolojiden yararlandığı ilk uygulama VAR değil. İngiltere’de başlayan ve insan kararının hiçbir şekilde yer almadığı Gol Çizgisi Teknolojisi, ilk olarak 2012 yılında denenmişse de resmî kayıtlar 2014 Dünya Kupası’ndaki Fransa-Honduras maçını esas alıyor. VAR Sistemi’nin devreye girişi ise üç sene sonra, 2017’deki U20 Dünya Kupası ile başlıyor. Lig serüveninde VAR’a danışan majör ligler ise 2017-18 sezonu ile Bundesliga ve Serie A.
Diğer sporlarda teknoloji birlikteliği 2000’lerin ortasında başlamışken futbolun 2010’larda çağa ayak uydurmasının altında net bir sebep yok. Fakat akla gelen ilk örneklerden birisi, futboldaki duygu değişikliklerinin çok daha büyük etkilere yol açabileceği. Örnek vermek gerekirse; teniste kazanılacak ya da kaybedilecek bir sayı, hemen sonraki oyunda pek ala telafi edilebilir. Aynı şekilde basketbolda ayağınızın çizgide olup olmaması o maçın kaderi belirleyecek yegane unsur olmayabilir. Ancak futbolda sonucu etkileyen öznenin üretimi, diğer branşlara nazaran çok daha zor. Bu yüzden, VAR’da iptal edilen bir golün yıkımının herhangi bir sayıdan çok daha büyük olması sürpriz değil.
VAR’ın Geleceği
Evet, VAR hayatımıza girdiği günden bu yana tartışmaların ana odağı. Ve evet, bu tartışmalar birkaç majör turnuva boyunca daha devam edecek. Premier Lig’de bu sene uygulanmaya başlayan sistemin en büyük destekçisi Manchester City teknik direktörü Pep Guardiola’ydı ama son bir senede VAR sayesinde yaşadığı hayal kırıklıkları, VAR hakkındaki düşüncelerini değiştirebilir. Günün sonunda elimizde bir televizyon, VAR hakemleri ve çözülmesi gereken bir problem var. Defansın arkasına sarkan oyuncunun birkaç milimetre geride ya da ileride olması oyunun mu yoksa adaletin mi ruhunu öldürüyor pek fikrim yok. Bu süreçte yapabileceğimiz şey Pep Guardiola’ın bu sözlerine eşlik etmek olabilir: “VAR’a alışmaya çalışıyorum.”