İletişim dünyasındaki teknolojik evrimler “generation” (nesil, kuşak) kavramlarıyla tanımlanıyor. Yani 2009’dan itibaren kullanmaya başladığımız ve cebimizdeki akıllı telefonlarla mobil genişbandın nimetlerinden yararlandığımız 3G ile gündemde yer eden bu “G” harfinin anlamı aslında çok büyük. Ülkemiz iletişim dünyasındaki bu gelişmeleri bazılarında göre “geç kaldığından” bazılarına göre ise özellikle “ihtiyatlı” davrandığından bir takım ülkelere oranla biraz geriden takip ediyor. Her ne kadar geriden denilse de yatırım maliyetleri ve kalite açısından bu gecikmenin yararlarını da görüyor elbette.
Nitekim, 4G konusunda da aynı durum söz konusu oldu… Aslında teknolojiler kendi içlerinde de farklı kodlar taşıyorlar. GPRS, EDGE, HSPA gibi… Her ne kadar 3G de denilse, kullandığımız sürümler bir anlamda 3,5 hatta 3,75G’ye bile tekabül edebiliyor. Bir biçimde 4G teknolojisinde de buna benzer bir durum yaşandı. Aslında bu teknolojinin genel kodu LTE… Ancak Türkiye’de “LTE Advanced” sürümü devreye girecek… Ve eminim, kısa zaman içinde 4G de kendi içinde evrilecek… Her ne kadar teknolojinin 4,5G olarak tanım bulması ben de dahil birçok kişiyi rahatsız etmiş olsa da, aslında çok da yersiz bir tanım değil…
İşin ilginç yanı, bu yıl Barcelona’da düzenlenen Mobile World Congress’de (MWC) önemli bir yer kaplayan Huawei’nin 4,5G terimini kullanıyor olmasıydı. Bizden çok daha önce 4G teknolojisini kullanmaya başlayan ülkelerin operatörlerine sundukları yeni teknolojinin adı her ne kadar “LTE Advanced Pro” olsa da, Huawei de bu evrilmeyi tanımlamak adına 4,5G ifadesini kullanmayı tercih etmişti… Ve bize söylenene göre 4G hizmeti vermekte olan 60 civarında operatör bu yeni teknolojiyi kullanmak üzere altyapılarında değişiklik yapıyorlardı.
1 Nisan 2016, Türkiye’de 4,5G hizmetinin başladığı gün olacak. Hani bir zamanlar sıkça kullandığımız, ancak şimdi operatörlerin sundukları paketlerde binlercesini bir arada verdiği “Short Message Service” yani SMS’i ilk kullanmaya başladığımız günlerde bağlantı hızımız yalnızca 8-13 kb/s idi… GPRS ile 60 kb/s’ye ulaştık. Hatırlayanlar bilir, o zamanlar cep telefonumuzu bilgisayarlara bağlayarak internete giriyorduk. WAP ve EDGE’den sonra 177,6 kb/s’i bulmuştuk. 3G’ye geçtiğimizde kb devri geride kalmıştı artık: 144 Mb/s… 4,5G ile ortalama 300 Mb/s ve üstü hızlara ulaşacağız.
Peki bu hız artışı bize neler getirecek? Öncelikle ekonomik olarak önemli bir refah artışı getirecek. Çünkü yapılan araştırmalar şunu gösteriyor; genişbant erişimindeki yüzde 10’lk bir artış bir ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası’nda yaklaşık, yüzde 1-1,5 gibi bir büyümeye neden oluyor. Erişim hızının yükselmesiyle internet ortamındaki kaynaklardan daha hızlı ve daha verimli olarak faydalanacağız. İndirme hızları dakikalardan saniyelere düşecek. Özellikle ülkemizde de başlayan “online streaming” (çevrimiçi akım) eğlence hizmetlerini almamız çok daha kolay olacak, 4K gibi yüksek çözünürlüklü filmler, takılma olmadan rahatça izlenebilecek.
Akıllı cihazlar, özellikle “connected” (ağa bağlı) eşyalar yaygınlaşacak, “Internet of Things” (Nesnelerin İnterneti) teknolojisi sayesinde milyarlarca cihaz birbirine bağlanacak. Bu gelişmelerin getirdiği yenilikler hayatımızı kolaylaştıracak. Bu sayede evlerimiz, hatta otomobillerimiz daha da akıllanacak, güvenliğimiz artacak, yaşam kalitemiz yükselecek…