Ubisoft’un yeni oyunu XDefiant için düzenlenen etkinliğe katıldık ve yakın zamanda piyasaya çıkacak olan oyunu deneyimledik.
Öncelikle XDefiant neye benziyor bunun bir tanımını yapalım. Call of Duty tarzı FPS mekaniklerini özel yetenekler ve avantaj sağlayacak ekipmanlar üzerinden hızlı bir taktik aksiyon oyunu olarak hazırlanmış. Bu durum Overwatch ve VALORANT gibi oyunlarda yer alan taraf ve karakter bazlı strateji geliştirme opsiyonlarını da bize sunuyor.
Libertad, Phantoms, Echelon, Cleaners ve DedSec gibi taraflar oyunda bizi karşılıyor. Bu taraflar ve isimler size tanıdık gelmiştir. Ubisoft’un farklı oyunlarında yer alan ve daha önceden mutlaka denk geldiğiniz birimler bunlar. Ubisoft daha önce bu fikri Tom Clancy’s Elite Squad oyununda da denemişti. Daha önceden hikayesini bildiğim karşılaştığım ekiplerle oynamak benim için güzel bir fikir ve deneyim aslında. Bir tanışıklık ile yürüyor konu.
Benim bu tarz oyunlarda en sevmediğim şey hiç bilmediğim bir yerde, hiç bilmediğim karakterlerle beni ilgilendirmeyen mevzunun parçası olarak olayın içinde bulunma hissiyatım. Kendimi oraya ait hissedemediğimde, ondan keyif alamadığımda olaydan kopuyorum.
XDefiant daha menü ekranında ve taraf bildirimlerinde beni kendine bağlamayı başardı. Menüler ve tasarımları Rainbow Six Siege tadı verirken taraflarda yer alan birimleri görünce tanıdıklarla karşılaşmış havası yaşadım ve iyice merakım arttı.
Bu merakım oyuna başlayıp aksiyona dalmamla birlikte iyice yükseldi. Yukarıda bahsettiğim kendimi oraya ait hissetmeme durumunda kararı vermemi sağlayan en önemli unsur, oyunun harita düzeni ve aksiyon çizgisinin nasıl şekillendiği diyebilirim. Haritaları çabuk anlaşılabilir, çatışma düzeyleri keyif verici, rakibi belli noktalarda kıstıracak ve ne yaparsanız yapın orayı bir kere kaptırırsanız geri dönemezsiniz izlenimi vermeyecek oyun keyfi sunup sunmadığına bakarım. Bu dediğimi Battlefield için tasarlanana Metro haritasını oynayanlar çok iyi bilirler. Kim merdivenlere daha çok el bombası ve patlayan mermi, roket vs atarsa onun galip olduğu bir kaos hakimdi oyuna. Ama yapılacak ilk hata ile de bir anda o bölge kaybediliyordu. Bu oyun düzeni olarak hem aşırı keyifli hem de aşırı sinir bozucu bir durum yaratıyordu.
Burada ise oyun modları ve haritalar akılda kalıcı, çabuk karar verilip aksiyona dönüştürülebilecek zıplama rampaları gibi dizayn edilmiş. Haritaların dikey ve yatay olarak farklı dinamiklerle maç içinde size hareket alanı oluşturması, elinizdeki karakterin kabiliyetine göre (örneğin belli süre görünmez olabilen karakter var) oyunun gidişatını değiştirebiliyorsunuz.
Bu gidişat değiştirme yine benzer oyunlarda olduğu gibi bir taş – kağıt – makas dengesi tarzında sunulmuş. Dengeli gruplar ile hayatta kalmanız ve maçı kazanmanız çok olası. Dengesiz gruplar ve daha fazla risk alacak deneyimler yapabilir misiniz, isterseniz denersiniz ama iyi oynayan dengeli bir ekibe karşı ne yaparsınız bilemiyorum. Oyunun çıkmasıyla birlikte yeteneklerin ve silahların belli dönemlerde muhtemelen düzenlemelere, patchlere maruz kalacağını hissediyorum. Buna çok olası bir ortam var çünkü.
Oyunun beni en çok saran kısmı ise silah çeşitliliği ve özelleştirebilme kısmı oldu. Bu tarz oyunlarda limitli sayıda silah ile dünyayı kurtarmaya, meta olan en güçlüsü ile de yolumuza devam etmeye çalışırız. Bu bazı oyunlar için kabul edilebilir bir gerçek iken bazı oyunlarda ne kadar çok silah o kadar farklı deneyim demektir. Bu deneyimde olabilecek en iyi yöntem olan aynı silahla devam ettikçe silahımıza yeni şeyler ekleyebiliyoruz. Muzzle, Barrel, Front Rail, Optik, Mag, Rear Grip ve Stock olarak farklı kategorilerde silahımızı özelleştiriyoruz. Seçeneğin çok olması oyun keyfi olarak uzun saatler boyunca size oyalanacak yeni şeylerin kapısını açıyor. Aynı şekilde silahlara özel R6S’de olduğu gibi kaplamalar da mevcut.
Silahlar çok iyi görünüyor. Detayları vs ücretsiz olacak bir oyun için fazla iyi. Fakat R6S’ten alışık olduğumuz grafiklere oranla silahların mekanikleri biraz garip geldi. Silahın ateşlenme ve tepki kısmında beni tam olarak tatmin etmeyen ama attığım yerdeki rakibin hasar aldığına dair de inancımı değiştirmeyen garip bir gunplay mekanizmasına sahip oyun. İlerde muhtemelen bu sorunu çözerler diye düşünüyorum. Orantısızlık hakim sadece. Silahlı çatışma anları çok eğlenceli. Haritanın size sunulan alanlarında siper almak, belli noktalarda üstünlük sağlamak ve kullanılabilir yetenekler, ultralarınızla rakibinizi saf dışı bırakmak çok keyifli.
Haritalar ve oyun modları olarak baktığımızda da belli bir bölgeyi elde tutma, belli bir görev için belli süre içinde eşlik etme ve rakibe ezici üstünlük sağlama gibi zaten farklı oyunlardan bildiğimiz modlar var. Bu tarz bilindik modların olması güzel, muhtemelen tam oyunla birlikte farklı dönemlerde değişik modlar da görürüz diye tahmin ediyorum.
Oyun ücretsiz olacağı için grafik ve optimizasyon açısından çok iyi çalışılmış bir halde karşımıza çıktı. Akıcı ve hızlı oynamak için iyi görünen bir deneyim sundu. Daha cilalanması gereken yerleri var elbette.
AAA oyunların fiyat olarak uçup gittiği günümüzde ücretsiz olarak bu kadar kaliteli ve eğlenceli bir yapımın çıkıyor olması çok sevindirici. Umarım çıktıktan sonra da çizgisini bozmadan yoluna devam eder XDefiant. Ben oldukça olumlu buldum yapımı, artık geri kalan sözlerimiz resmi çıkışıyla birlikte incelememize diyebiliriz.
