Uzay bize Kaptan Kirk’ün mirası… Tabii kendisi Atılgan isimli gemiyle evrende adım atılmadık yr bırakmadı. Biz sıradan insanlar onun kadar şanslı olmasak da adım adım hedefi göklerin ötesine, bilinmeyene çevirmeye başladık. Uzay işlerinden sorumlu bir kurum denildiğinde akla ilk gelen isim NASA şu an için fazlasıyla Mars görevlerine yoğunlaşmış durumda. Ancak Uzay Turizmi de yoğun talep doğrultusunda gelişmeye devam ettiği için NASA, Uzay işlerini özelleştirmeye karar vererek kendisine bağlı ihaleler açtı. Bu ihalelerde birini SpaceX kazandı. SpaceX firmasının ismini not edin çünkü yakın gelecekte ona bolca rastlayacağız. PayPal kurucusu ve Tesla Motors sahibi (daha havalı bir kariyer düşünülemez herhalde) Elon Musk’ın son dönem projesi Uzay. Herhangi bir devletten bağımsız olarak Uzay’a ilk defa kapsül ve araç gönderip geri getiren şirket özelliğini taşıyan SpaceX yakında yolcularla dolu turistik uçuşlara başlıyor. 2010 yılında Dragon isimli kapsülü Uzay’a yollayarak bu sektörde parlayan SpaceX bir iki sene içinde asıl atılımını gerçekleştirecek.
Hedef 100 km
Uzay Turizminin kısa vadeli hedefi yer yüzünden 100 km yukarı çıkarak gezegenimizin dışına yani Uzay’a varmak. Orta vadeli hedefler arasında Ay’a gidiş dönüş ve Ay’da 500 metre yürüyüş var. Daha uzak hedefler arasında NASA’nın da başını çektiği Mars’a gidiş ve dönüş var. Tabii Mars’tan dönüş şu aşamada bir hayal gibi gözükse de yakıt sorununun üstesinden gelinmesini sağlayacak teknolojik gelişmeler umut veriyor. Microlattice ismi verilen yeni bir materyal son derece hafif ve dayanıklı olmasıyla göze çarpıyor. %99.9’u hava olan bu materyalin patenti uçaklarından tanıdığımız Boeing firması tarafından alınmış durumda. İlk etapta uçaklarda kullanılarak yakıt tasarrufu sağlanması hedeflenen microlattice önümüzdeki 5-10 yıllık dönem içerisinde Uzay projelerine adapte edilecek. Bu tarz bir malzemeden üretilen araçların çok daha düşük maliyetle günümüzde kat ettiğimiz mesafelerin en az üç dört misli üzerine çıkması söz konusu. 2011 yılında ilk kez bilimsel çevrelerde bahsi geçen bu materyal dünyayı değiştirecek en önemli gelişmelerden biri olarak kabul edilmişti. NASA ile dirsek temasını her geçen gün artıran Boeing’in microlattice ile uzay araştırmalarına yatırım yapmasının da altında bu yatıyor.
Uzay Yarışındaki Türkler
Uzay yarışında biz de varız diyen firmalardan biri Sierra Nevada Corporation. www.sncorp.com sitesinden projelerine bakabileceğini firmada sizi büyük bir sürpriz bekliyor. Firmanın sahipleri Fatih Özmen ve Eren Özmen çifti. Ankara doğumlu girişimcilerin ABD’deki firması SNC hızlı bir yükseliş içerisinde. Birçok ödül alan teknoloji firması da NASA’dan uzaya yolcu taşıma izni almış durumda. Dream Chaser ismi verilen uzay aracının testleri bitime yakın durumda. 12 yıldır üzerinde çalışılan uzay konusu yakın zamanda gerçek anlamda devreye girecek gibi. Özmen çiftini bu süreçte daha yakından takip edeceğiz.
Kartlarını gizli oynayan ve yine NASA’dan onay alan özel şirketlerden biri Blue Origin. İsmini muhtemelen az ya da hiç duymadığımız Blue Origin’in gündemi sır gibi saklanıyor. 2000 yılında faaliyetlerine başlayan firmanın kurucusu Jeff Bezos. Onu aslında hepimiz tanıyoruz çünkü kendisi Amazon’un da kurucusu. Birçok farklı teknolojiye yatırım yapan Jeff Bezos’un Blue Origin ile tam olarak Uzay Turizm’inde nasıl bir farklılık yaratacağını kestirmek güç. Şahsi fikrime göre Amazon gibi dev müşteri kitlelerini kontrol eden bir firma, bu alışkanlığını korumak isteyecektir. Bu açıdan bakınca da Blue Origin’in fiyat anlamında rekabetçi olması söz konusu. Muhtemelen Amazon’un uygun fiyatlı algısı Uzay yolculuklarına aktarılacaktır.
Görüldüğü gibi şu ana kadar NASA ile iş birliği yapan büyük isimlerden bahsettik. İçlerinde Amazon ve Tesla Motors’u kurucularıyla bizleri gururlandıran bir Türk çiftin olması artık geleceğin nereye doğru kaydığının en büyük göstergesi. Dünyadaki kaynakları bitirip bitirmediğimiz ayrı bir dosya konusu ancak dünya dışında kendimize bir kaynak olarak uzayı yeni baştan keşfedeceğimiz günlere hiç olmadığımız kadar yakınız.