Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    HaberlerTeknolojiTarihin tozlu raflarına kalkan teknolojiler

    Tarihin tozlu raflarına kalkan teknolojiler

    Günümüzde teknoloji öylesine hızla ilerliyor ve değişiyor ki zaman geliyor neredeyse herkesin günlük hayatında sürekli kullandığı bazı ürün ve teknolojiler birden ortadan kayboluyor ve neredeyse kimse tarafından hatırlanmıyor bile. Teknolojinin bu derece hızla gelişmeye başlamasının en önemli nedenlerinden birisi 1950’li yıllarda keşfedilip yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan yarı iletkenler. Bir diğeri ise bence sensör teknolojileri. Sensör teknolojileri sayesinde geçmişte filmlerde görüp özendiğimiz birçok hayal ürünü gerçeğe dönüşüyor. Elbette bilgi paylaşımının en üst düzeye çıkaran İnternet’i de unutmamak lazım.

    Biraz önce de bahsettiğim gibi teknolojinin hızla gelişimi daha önce günlük hayatımızda sık sık kullandığımız bazı şeylerin de ortadan kaybolmasına neden oluyor. Bu yazımda bu teknoloji ve ürünlerden bahsedip biraz nostalji yapmak istiyorum.

    Hangimiz karışık kaset doldurmadık ki?

    Bir zamanlar dijital müzik diye bir şey yoktu ve birçoğumuz müzik dinlemek için kaset ve kasetçalar kullanırdık. Birçoğumuz neredeyse her sokak başında bulunan “kasetçilerde” seçtiğimiz şarkılardan oluşan kasetler doldurturduk. Hatta bu kaset doldurma işini evde yapabilmemiz için çift taraflı kasetçalarlar dahi ortaya çıkmıştı. Neredeyse gençlerin tamamında şu anki mp3 oynatıcılara benzeyen ama çok daha kaba ve kaset çalan cihazlar (walkman) vardı. Bu cihazlara pil dayandırmak mümkün değildi bu yüzden kaset ileri geri sarmak için kalem kullanırdık. Kasetler koptuğunda bir bant yardımıyla operasyon yapar ve çalışır hale getirirdik. 2000 yılı ve sonrasında bu teknolojiyi tanıması biraz meraklı değilse imkansız. Benim o yıllarda sahip olduğum cihaz hala duruyor, hatta yıllarca gazetecilik yaptığım süre boyunca ses kaydedebilme özelliği ile benim en büyük dostum oldu. Dijital ses kaydediciler çıkana kadar elbette…

    XCOPY size bir şey hatırlatıyor mu?

    Son yıllarda yok olup giden teknolojilerden birisi de disketler ve disket sürücüler. Eskiden neredeyse her bilgisayarda bulunan disket sürücüler artık yok. İlk önce 5.25’lik disketler yerini 3.5’luk disketlere bıraktılar. Sonrasında da CD, DVD ve USB belleklerle birlikte tarihin sayfalarında yerlerini aldılar. Evet, bir zamanlar işletim sistemini ve diğer yazılımları bu disketlerden kurardık. Onlarca diski tak çıkar yaparak saatler süren işlemler yapardık. 1.44 megabayt gibi şu an için küçücük o zaman devasa boyutuyla birçoğumuzun işini gördü bu disketler (5.25’lerin boyutundan bahsetmiyorum bile).

    disket

    Daktilomun tuşları…

    80’li yılların sonunda üniversiteye başladığımda seçmeli derslerden birisi daktiloydu.  O zamanlar iş ilanlarının birçoğunda aranan özelliklerde  “10 parmak daktilo bilen” yer alırdı ve her yerde 10 parmak daktilo yazmayı öğreten kurslar olurdu. Ben de her nasılsa öğreneyim şu daktiloyla yazmayı diyerek seçmeli ders olarak daktiloyu seçmiştim. 20 yıla dayanan gazetecilik hayatım boyunca daktilo ile öğrendiğim 10 parmak yazmak benim en büyük yardımcım oldu. Her neyse, bir zamanlar her iş ilanında yer alan “10 parmak daktilo bilen” özelliği artık yok, yerini bilgisayar bilene (bilgisayar bilmek ne demek oluyorsa hiç anlayamadım) bıraktı gibi gözüküyor.  Daktilo da tarihin tozlu raflarında yerini aldı.

    VHS mi yoksa Betamax mı?

    80’li yılların en önemli sorusu buydu. VHS mi yoksa Betamax video mu alsak. Her sokak başında bulunan videokasetçilerden gider o zamanlar daha vizyona bile girmemiş filmleri kiralar seyrederdik. Bir ara bu video kasetçiler sayesinde sinemalar neredeyse yok olma noktasına bile gelmişti. DVD, dijital videolar ile birlikte yok olup gittiler. Bu arada benim favorim VHS’ydi söylemeden geçemedim.

    Fotoğraf filmleri

    Dijital fotoğrafçılık öncesinde kullandığımız makineleri birçoğumuz hatırlar. Kısıtlı sayıda 24 pozluk ya da 36 pozluk filmlerle fotoğraflarımızı çeker sonra bunları fotoğrafçıya tab ettirmeye götürürdük. İlk önce film yıkanır, sonra bu film üzerinden bastıracağımız fotoğrafları seçerdik. Şimdi hepimizin elinde akıllı telefonlarımız var istediğimiz an istediğimiz fotoğrafı çekip bastırabiliyoruz. Teknoloji sağolsun…

    film

    Şu an birçok genç “telefon çevirme” sözündeki çevirmenin nereden geldiğini bilmez. Bilmeyecekleri bir şey de yine 90’ı yılların sonunda hepimizin duymaktan çok hoşlandığı modemin internet servis sağlayıcı ile konuşup anlaştığı ses. O sesi duyduğumuzda internete bağlandığımızı anlar ve dünyaya açılmanın zevkini yaşardık. Şimdiki gibi her an açık internetimiz yoktu. İnternete bağlanmak bile bir işti.

    Hala var olsa da birçok kişinin kullanmayı unuttuğu bir başka şey ise kartpostallar. Bu bayram gününde söz etmeden geçemedim. Bayramlarda, yılbaşlarında, bir başka şehre gittiğimizde, herhangi bir şeyi kutlamak için kartpostal gönderirdik. Her göndereceğimiz kişi için özel olarak seçer, içimizden geçenleri yazar ve gönderirdik. O zamanlar postacının yolunu dört gözle beklerdik. Şimdi ise e-posta var, SMS var, Whatsapp var, gönder dediğiniz anda karşıya iletiliyor ama kartpostalların duygusu ne yazık ki bunlarda yok…

    Herkese iyi bayramlar…

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN