Dünyanın en çok tanınan oyun karakteri Mario, yeni macerasıyla karşımızda. Oyuncaklar, tişörtler, anahtarlıklar ve aklınıza gelebilecek her türlü ürün ile Mario gerçekten altın yumurtlayan bir tavuk. Oyun dünyasının sınırlarını aşan Mario, bu sene beyaz perdeye de göz kırptı. Gerçekten de Nintendo, marka değeri öyle büyük bir canavar yarattı ki her oyun risk taşıyor. Ancak Nintendo Mario’yu basit bir maskot olarak konumlandırmak yerine onu bir bayrak taşıyıcısı olarak yorumluyor. Super Mario Bros. Wonder da bu geleneğin son temsilcisi. Oyun, altına girdiği taşın ağırlığından hiç ama hiç etkilenmiyor. Üstelik bu sefer çıtayı, kimsenin ummadığı şekilde arşa çıkarıyor.
Super Mario Bros. Wonder köklere dönüyor
Öncelikle Super Mario Bros. Wonder iki boyutlu (2B) bir platform oyunu. İki boyut önemli çünkü en son 2B Mario’yu 2012 yılında oynamıştık. Elbette Mario Maker 2’yi ayrı tutuyorum. Çünkü bu daha çok bir oyun editörü olarak öne çıkıyor. Birçok Mario oyununu bitirmiş biri olarak 2B’yi ben de çok özlemiştim. Çünkü bu tarz bir oyunun mekanikleri ve kontrolleri bana daha tutarlı ve sağlam geliyor. Ancak 2B bir oyunda yenilik yapmanın da kolay bir iş olmadığını biliyorum. Tabii ki bunu benden daha iyi bilen Nintendo ekibi ve özellikle oyunun yönetmeni Shiro Mouri. 1998 yılında Nintendo’ya katılan deneyimli Mouri, ekibine hiçbir zaman kısıtlaması koymamış. Oyunu oynadıkça, geliştirici ekibin bu zamanı ne kadar iyi kullandığını görüyorsunuz.
Sağlam köklerin üzerinde mavi çiçekler açıyor
Her şeyden önce oyun kısık ateşte pişen bir yemek gibi adım adım açılıyor ve genişliyor. Oyuncu olarak önce “Aynı Mario, üstelik çok kolay” gibi bir algı daha doğrusu yanılgıya kapılıyorsunuz. Birkaç dakika içerisinde bir sürpriz oluyor ve şaşırıyorsunuz. Mesela bu oyunda fil figürü oldukça ön planda. Mario, sıklıkla bir file dönüşüyor. Hortumu ile muzırlıklar yapıyor. Derken hortumunuzla tuhaf bir şey keşfediyorsunuz. Tam oyunu “çözdüğünüzü” düşündüğünüz anda Wonder etkisi ile karşılaşıyorsunuz. Wonder etkisi aslında bir çeşit alternatif dünyaya açılan mavi ve halüsinojen bir çiçek. Bölüm içerisinde biraz gizli saklı duran bu çiçeğe ulaştığınızda “uçuşa” geçiyorsunuz. Örneğin borular dansa çiçekler şarkı söylemeye başlıyor ve her şey altüst oluyor. Her bölümde bu çiçeğin etkisi oyuncuyu şaşırtmaya yetiyor.
Badge / Rozet sistemi fark yaratıyor
Wonder oyununda önceki RPG Mario oyunlarından tanıdığımız badge/rozet sistemi var. Rozetler karakterinize yeni özellikler katıyor ve sağ tetik tuşu ile aktif hale geliyor. Örneğin ilk başlarda bulacağınız paraşüt ile Mario süzülerek daha fazla yol alabiliyor. Benzer şekilde rozetler daha hızlı koşmanızı, daha yükseğe sıçramanızı ya da daha fazla bonus toplamanızı sağlıyor. Tabii ki rozetleri toplamak kolay değil. Biraz uğraşmanız gerekiyor ve buna değiyor. Çünkü genel olarak her bölümde yeni bir özellik deneme şansına sahip oluyorsunuz.
Birinci sınıf tasarım ve sınırsız eğlence
Son olarak Mario’nun bence altı çizilmesi gereken bir özelliği ile noktayı koyalım. Çevrimiçi ya da yan yana dört kişi Super Mario Bros. Wonder oynayabilirsiniz. Oyun böyle oynandığında da son derece eğlenceli. Bu açıdan Nintendo’nun bölüm tasarımı konusunda ders niteliğinde bir işçiliğe imza attığını söylemek mümkün. Bölümler oyundaki denge, zorluk, çoklu veya tekli oynama seçeneği gibi tüm değişkenleri rahatlıkla taşıyabiliyor. Üstelik her an her yerden yaratıcılık akıyor. Ülkemizde genel Mario algısı “çocuk oyunu” “Oyun dediğin grafiktir” “Bir COD olamaz” gibi yorumlara dayanır. Bunlara sakın aldanmayın ve kendinizi usta işi bir oyuna bırakın. Çünkü Mario, bir oyunun sözlük anlamı olabilecek kadar büyük bir yapım. Wonder ise bunun son örneği.