Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    HaberlerOyunStarfield bize neler sunuyor?

    Starfield bize neler sunuyor?

    Uzayın derinliklerine doğru kapsamlı, yer yer merak ve heyecan dolu bir macera yaptığımız RPG kökenli Starfield inceleme konuğumuz.

    Açıkçası bu yazıya usülen inceleme dediğimi belirtmek isterim. Starfield yapısı gereği bir RPG oyunu. Fakat herkese göre olmadığını baştan belirtmeliyiz.

    Uzay ve onunla birlikte gelen kapsamlara karşı ilgi duymuyorsanız bu oyun size kesinlikle çok sıkıcı gelebilir. Nasıl ki fantastik öğelerden haz almıyorsanız Skyrim sizin için bayık bir oyun gibi duracak, post apokaliptik mevzular dikkatinizi çekmiyorsa Fallout serisine karşı bir şey hissedemeyecekseniz aynısını burada da yaşamanız çok olası.

    Oldukça büyük bir yapım Starfield. Bunu ilk karakter oluşturma ekranında daha sonra ise oyun haritasına bakarken fark edeceksiniz. Bu büyüklük ile verdiğiniz sınavdan sonra insanoğlunun evrende ne kadar küçük bir detay olduğuna bir kez daha şahit olabilirsiniz.

    Klasik bir RPG oyunu gibi tutorial tadında başlayan yapımın karakter oluşturma ekranındaki detaylar, göndermeler ve yüzünüzü güldürecek ince ayrıntıları 25 yıl sonra gelen yeni bir serüven yaratma isteğinin bir parçası elbette. Okuduğum her detayda aklıma başka bir şeyin gelmesiyle karakteri oluştururken bolca hayaller aleminde kaybolduğumu, oyuna nasıl bir başlangıç akabinde nasıl bir şekilde devam edeceğim kısmında çok iyi bir türbülansa girdim. Tebrik ederim, uzun süredir bir oyunun başlangıcında bu kadar zorlanmamıştım. İsterseniz burada hazır karakter setleriyle de oynayabiliyorsunuz fakat en fazla tadı özelleştirerek alabileceğinizin altını çizmek isterim.

    Burada en kritik nokta, hikayenin gidişatını seçimlerinizin belirliyor olması. Karakter ekranında birbirini nötrleyen karakter geçmişi özellikleri, yetenekler ve kazanımlarla karşılaşacaksınız. Nasıl biri olmak istediğinizi baştan aşağı, sadece kozmetik kısımda kalmayarak karakteristik olarak da ortaya çıkarmanız mümkün. Tepeden tırnağa bütün galaksiyi haraca bağlayan bir Bounty Hunter olmak ve kendinize “BABA FETH” diye hitap etmek gibi hayaliniz varsa her türlü imkan burada sunuluyor. Karakter oluşturma ekranında Bounty Hunter gibi göndermeleri birçok filmden ve kültürden göreceksiniz.

    Karakter yarattıktan sonra nasıl bir dünya ile karşılaşacağınızı da merak ederek başlıyorsunuz serüvene. Gezegenler ve çevresindeki yapılanmaların büyük şehirler ve çevreleri gibi çeşitlendiğini, kimilerinin ufak, kimilerinin ise kalabalık olduğunu söylemekte fayda var. Bu yapılanmaların oyuncular üzerinde “büyük boş alanlar bırakılmış bir anlamı yok” benzeri yankılar bulduğunu internette görebilirsiniz.

    Yazıya girerken demiştim, bu oyun herkese göre değil. Beklentilerinizi yaşayacağınız serüvene odaklamanız en iyisi. İşten yorgun bir şekilde geldiğiniz ya da biraz olsun gündelik hayattan uzaklaşıp uzayda kaybolarak anı yaşamak istediğinizde size en iyi yanıtı veren bir yapım Starfield. Başlayayım, Doom gibi ilerleyip mekan basıp ortamı karıştırayım, aksiyon durmasın dediğinizde, uzayın derinliklerinde sürekli bir dog fight kovalayıp başıma bela açayım gibi taleplerinize her an olmasa bile belli bir sekans içinde yanıt veriyor yapım.

    Her şeyin başında, siz, seçimleriniz ve uzayın derinlikleri arasındaki bir üçgen kuruyor. Bu üçgenin dengesini bozmak sizin elinizde.

    Gezdiğiniz yerlerden üretim için malzemeler toplama, bunları satıp geminizi güçlendirme, farklı görev serilerine başlamak gibi lineer olmayan, bazen sıkıcı olabilecek bir akış var. Başlayıp bitirmekten öte dediğim gibi bir serüven oyunu kendileri. Sadece gemiyi geliştirmek değil üretim merkezi ve outpost oluşturmak ve Fallout’ta olduğu gibi bize meşgale olacak şeylerin de kapısı aralanmış.

    Bu kadar geniş düşünülen bir oyunda gezegene inişin tıkla ve in mantığında olması beni fazlasıyla üzdü. Gezegen üzerinde sadece koşabilmek de buna ek olarak söylenebilir. Atmosferde alçalmak, biraz yüzeyde gezmek gibi şeylerin olmaması bu kadar geniş düşünülen bir oyunda neden yok çok merak ediyorum.

    Bununla birlikte uzayda gemilerle dog fight’a girip keyifli anlar yaşayabiliyorsunuz. Bu oldukça basit bir şekilde gerçekleşiyor. En fazla detay olarak kalkanlardan enerjiyi alıp silahlara ya da motorlara yoğunlaştırmak gibi stratejileri hızla yapmanın dışında ekstra bir olayımız yok. Bu basitliğe aldanıp birden fazla düşmana karşı kafa tutmaya çalışmamanızı öneririm. Anında sizi eritebiliyorlar.

    Gezegen yüzeyindeki savaşlar ise bildiğimiz aksiyon oyunları tadında ilerliyor. İster FPS isterseniz de TPS olarak oynayabiliyorsunuz. Bazı tabancalarda sağ tık ile odakladığınızda ekranın baya bir kısmının kaplanıp düşmanı görememeniz dışında mekanik bir sorun görmedim. Silahların vuruş hissini de herkes beğenmeyebilir.

    Karakter ve çevre detayları aşırı hoşuma giden noktalardan birisi. Bir binanın içine girdiğimde detaylarda kaybolup etrafı incelediğim çok oldu. Öldürülen düşmanların animasyonları, onları yağmalayabiliyor olmanız gibi seçenekleriniz de oldukça hoş. Savaştıkça yeni yeteneklerin de kapısı aralanıyor. Böylece oyunun başında yer alan oynanış kurguları yavaş yavaş farklı bir hal alıyor.

    Görsel açıdan etkileyici olan yapım sistem gereksinimi olarak da iyi bir sisteminiz varsa size daha keyifli dakikalar yaşatmayı hedefliyor. RTX 3080 TI ekran kartı, 32 GB ram ile 2K ekran çözünürlüğünde 60 FPS üzerini gördüğüm, zaman zaman altına düştüğü oldu. Oyunu akıcı bir şekilde oynamak için SSD üzerine kurmanız şart.

    Starfield için söyleyebileceğim en güzel nokta ise bu muazzam detaylı yapımın Game Pass ile ilk günden itibaren abone olan herkese açılmış olması diyebilirim. Uzayın derinlikleri için Game Pass abonesi olup mutlaka bir şans verin, tadını bir kez alırsanız sizi çok uzun bir serüven bekleyeceğinin altını çizmekten çekinmem!

     

     

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN