Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    ManşetSTAR WARS Jedi: Fallen Order İnceleme

    STAR WARS Jedi: Fallen Order İnceleme

    Star Wars Jedi: Fallen Order ile sefer yaklaşık 25 saatte sadece hikaye temeline dayanan (ki bu süreyi uzatmak mümkün) bir Star Wars oyunuyla baş başayız.

    Star Wars Jedi: Fallen Order, Luke’un Episode IV’deki yolculuğuna başladığı zamanlarda geçiyor. Darth Sidious, genç padawan ve birçok Jedi’ın idamını emretmesinden sonra yıllar geçer. Kahramanımızın adı Cal Kestis. Kendisi aslında çoktan ölmesi gereken padawanlardan biri, ancak kurtulmayı başarıyor, kimliğini gizliyor ve hurdacı olarak farklı bir gezegene kaçıyor. Aradan çok uzun zaman geçmiyor ki açılış sahnesinin bayağı iyi olduğunu kabul etmek gerek, Second Sister ile kendinizi kapışırken buluyorsunuz.

    Bir şekilde sizi bulan Empire’a karşı kaçak yaşamak yerine, savaşmayı tercih ediyorsunuz ve maceranız başlıyor. Tabii hikaye bu kadar basit değil, ancak spoilerden kaçınmanın en temiz yolu bu. Bilinmeyen bir mürettebatın Cal’ı Second Sister’ın elinden kurtarmasının arsından Jedi kaderini belirleyen bir takım bulmacaları çözmeniz gerekiyor. Cere ve Greez ile tanışmanızın ardından Cere, Cal’ın gizli bir kasayı ziyaret etmesini istiyor. Bu da Cal’ın Jedi güçleriyle bağlantılı.

    Kasayı ararken BD-1 ile tanışıyoruz ve minik droid dostumuz her zaman yanımızda takılmaya karar veriyor. Gizli mezardaki bazı görüntüleri bünyesinde barındıran BD-1, genelde Cal’ın omzunda takılıyor ve canınız inanılmaz azaldığında yardımınıza kısa süreliğine koşabiliyor, hatta çeşitli kapıları açıp düşmanları tarayarak size rehberlik ediyor. Gezegenden gezegene yolculuk ederken geminiz Mantis değil Cal, ışın kılıcınız ve diğer belli eşyalarda özelleştirme yapabiliyorsunuz. Tamamen görüntü de olsa yeşil ışın kılıcı tercihinizi her zaman kullanabilirsiniz, ayrıca bazı özelleştirilebilir eşyalar da yolculuğunuz sırasında açılabilir kasalarda bulunuyor.  Star Wars Jedi: Fallen Order, oynanış kısmında bazıları için kötü haber olacak ama Dark Souls’a çok benziyor.

    Böyle bir oynanış mekaniği almak ne kadar mantıklı veya eğlenceli midir kısmı tamamen kişisel. Güç ve ışın kılıcı kullanımında belirli hareketleri yapabiliyorsunuz. Force yani Güç için hikayede biraz ilerlediğinizde ve ayrıca yetenek puanıyla farklı dallar açabiliyorsunuz. Cal’in basit hareketleri arasında engelleme, parry ve kaçma dışında pek olayı yok. Oyunda ilerledikçe duvarda belli süre koşabilme konusu da var tabii. Işın kılıcınızla da düşmanları engelleyebilir, onlara arkadan saldırabilirsiniz.

    Bayağı Dark Souls’a benziyor aslında. Düşmanlar ise çeşitli gezegen tabiatına göre değişebiliyor. Farklı hayvanlar, uçan böcekler ve onların arasına gizlenmiş kimi zaman üslerde takılan Stormtrooper’lar. Diğer tarafta sürekli peşinizde olan Second Sister’a da unutmamak gerek. Cal’in Force yani Güç’ü savaşlarda inanılmaz yardımcı oluyor. Savunmasını geçemediğiniz düşmanda kullandığınız Güç, zaman kazandırmanın yanında saldırıları farklı noktalara çekebiliyor. Canınız azaldığında ise BD-1 size stimpack veriyor. Stimpack’lerin sayılı olduğunu unutmayın. Peki canınızı arttıramıyor ve dinlenmeniz gerekiyorsa ne olacak, o zaman imdadınıza Meditation spots yani Meditasyon noktaları yetişiyor.

    Meditasyon yaptığınızda eğer Rest yani dinlenme seçeneğini kullanırsanız, daha önce öldürdüğünüz her düşman canlanacak demektir. Yolculuk ettiğiniz gezegenler Tomb Raider oyunlarından fırlamış gibi. Eski yapılar, kimi zaman zorlayan bulmacalar derken atmosfer oldukça hoş aslında. Diğer tarafta oynanışı daha da kolaylaştırmak adına hikayede ilerlemek ve yeni yeteneklere kavuşmak gerekiyor. Bazı yetenekleri yetenek puanıyla açabilirsiniz, ancak bazıları için yolculuğunuza devam etmeniz şart. Oyunda çeşitli gizli eşyalar ve hikayeler de anlatılıyor. Echoes olarak bilinen bu gizli mini hikayeleri bir noktada bulmak o kadar kolay değil, ancak oyunda ilerledikçe her şeyin rutine bağlaması büyük sıkıntı.

    Performans olarak özellikle PC platformunda (gamepad ile oynanış önerilse bile) son derece başarılı, kontrollere alışmak da bir o kadar kolay. Eğer zorlu bir Dark Souls benzeri deneyim yaşamak istiyorsanız, o zaman zorluk derecesini arttırmayı unutmayın. Vuruş hissi yani ışın kılıcı kontrolü oldukça tatmin edici ve Güç kullanımı da başarılı. Hikayenin sevilip sevilmemesi aynı oranda Dark Souls benzerliği gibi fazla kişisel. Başarılı ara sinematikler, keşfedilmeye değer mekanlar ve performans bakımından oyun başarılı. Oynanış kısmında ise kendini tekrar etmesi, çok benzer seviye dizaynı ise bazılarınızı mutsuz edebilir.

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN