Hayatımızın ve işlerimiz her geçen gün daha çok dijitalleşiyor. Bununla birlikte kişisel bilgilerimiz ve verilerimizi korumak daha zor hale geliyor. Kişisel verilerimizi koruyamadığımız takdirde ise bilgilerimizin bize karşı kullanılması riski de artıyor. Peki sosyal medyada itibarımızı tehlikeye atmamak için ne yapmalıyı, hangi önlemleri almalıyız?
Sosyal CV’niz ne durumda?
Siz kendinizi nasıl anlatırsanız anlatın, insanlar adınızı Google’da arıyor ve sosyal medya hesaplarınızı kontrol ediyorlar. Bu yüzden dijital dünyaya bıraktığınız ayak izlerine son derece dikkat etmeniz gerekiyor. Kendiniz için olumlu ve güçlü bir çevrimiçi itibar oluşturmak için bazı temel nezaket kurallarına uymanız ve her aklınıza geleni sosyal medyada paylaşmamanız gerekiyor. Nitekim artık sosyal medya ve Google sayesinde herkesin özel hayatı ve yaptığı işle ilgili bütün detaylara ulaşmak mümkün. Özellikle de sosyal medyada her şeyinizi paylaşıyorsanız… Son yıllarda özellikle işe alımlarda sosyal medyada paylaşımları da insan kaynakları ekibi tarafından dikkatle inceleniyor. Sosyal CV’si kurum kültürüne uygun olmayan adaylar, her ne kadar iş tecrübesi iyi olsa da tercih edilmiyor.
Şirketlerin itibarı da risk altında
Kurum kültürü olan veya kurumsallaşma hedefleyen şirketler için itibar yönetimi hayatidir. Bu sebeple itibar yönetimi geniş bir yelpazede ele alınır. Bu yelpazenin en önemli kısımlarından biri günümüzde “dijital” mecralarda uygulanan yönetim modelleridir.
Pwc’ın araştırmasına göre: “İnternet kullanıcılarının %80’i bir ürünü almadan önce araştırma yapıyor.” ve bu internet kullanıcılarının %72’si hakkında olumsuz yorum yapılan ürünleri/hizmetleri satın almıyor. Bu veriler online itibar yönetiminin şirketler için ne kadar önemli olduğunu sanırım daha iyi anlatıyor.
Dijital dünyada tüketici daima haklıdır
Twitter, Facebook, Instagram ve YouTube gibi sosyal medya kanallarının markalar için birçok fırsat sunarken, aynı zamanda ciddi tehditler yaratıyor. Büyük şirketler ve sıradan vatandaşlar (tüketiciler) arasındaki kurulan ilişkide, sosyal medyanın popüler olması ile birlikte artık güç tüketicinin eline geçti. Tüketicinin aleyhine olan bir olay çok kısa sürede sosyal medya sayesinde duyulabiliyor hatta aynı günün akşamı kendinizi ana haberlerde görmeniz bile olası… Markanız veya sizin hakkınızda yayılan yalan haberler, iftiralar,kötü yorumlar ve haksız şikayetler konusunu açmıyorum bile! İşte bu yüzden şirket itibarını ve marka değerini korumak, yöneticilerin eleştirilere ve krizlere yanıt olarak çevik olmayı öğrenmeleri gerektiğinden artık yönetim kurulu gündeminde sık sık yer alıyor.
Hakkınızda ne konuşulduğunu takip edin
Sosyal medyanın yarattığı krizlerin etkisiyle mücadele etmenin ve azaltmanın tek yolu, sosyal medya diyaloglarını izlemek ve bir kriz olayından önce, sırasında ve sonrasında yanıt vermek için bu tür içeriğin geçerliliğini doğrulamaktır. Bilgilerin izlenmesi, doğrulanması ve uygun ve etkili yanıtların oluşturulması için zaman ayırmak, yasal sorunlardan ve diğer problemlerden kaçınmak için zorunludur. Böyle bir durumda kalındığında hızla aksiyon almalı ve tüketici şikayetleri giderilmelidir. Ancak böyle bir durum yaşanmadan önce şirketinizin dijital iletişim konusunda gerekli adımları atmış olması gerekir. Bunlar neler olabilir, gelin birlikte inceleyelim:
- Birden fazla sosyal medya platformunda düzenli güncellemeler yapın ve paydaşlarla iletişim kurun. Örneğin işe alma, çevrimiçi kullanıcıları çok meşgul sosyal kullanıcılarla çekme ve etkileyicilerle bağlantı kurma gibi sosyal medyanın sınırlarını aşma gereksinimi
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO).
- Paydaşlardan hangi mesajların veya görüntülerin krize yol açabileceğini belirlemek için yeni ilkeler ve uygulamalar geliştirin.
- Belirsizliği kabul edin sakin, sabırlı ve iyi niyetli kalın.
- Gerekirse özür dileyin.
- Ulaşılabilir olun ve iletişimi kısıtlamayın.
- Sosyal medya izleme ve medya takip şirketlerinden destek alarak tüketicilerin ne istediğini anlamaya çalışın ve çözüm odaklı bir iletişim stratejisi ortaya koyun.
