Wall Street Journal’da yayınlanan bir makaleye göre dijital fotoğrafın en önemli bileşeni olan “sensor” pazarında Sony, pazarın yüzde 40’ından fazlasına hakim durumda… Birçok fotoğraf makinesi üreticisi, hatta cep telefonu üreticileri ürünlerinde Sony’nin ürettiği sensorları kullanıyorlar. Liste uzun ama bunların arasında Nikon ve Pentax gibi önemli markaları sayabiliriz. Ayrıca Apple iPhone ve Samsung Galaxy modellerinde de Sony sensorları kullanılıyor.
APS-C sensor, ya da “kırpılmış”…
Sensor önemli elbette… Özellikle APS-C, ya da uzun adıyla “Advanced Photo System Type “C” formatta… Bu format, “Full frame” (Tam kare) formatının 36 mm x 24 mm ölçüsü yerine; 25,1 mm x 16,7 mm ebadında 3:2 çerçeve oranı veriyor ve fotoğraf dünyasında “cropped” (kırpılmış) olarak tanımlanıyor. Tüm bunlara bir de “mirrorless” (aynasız) teknolojisi eklenince ortaya müthiş bir fotoğraf makinesi çıkıyor.
Sony aynasız APS-C fotoğraf makinesi dünyasında noktayı 2014 yılının Ekim ayında piyasaya çıkarttığı Alpha a6000 ile koymuştu. Batarya dahil 350 gr. ağırlığında dahi olmayan a6000, 23,5 mm x 15,6 mm boyutlarındaki APS-C sensoru ve Bionz X görüntü işlemcisiyle devrimsel nitelikte yenilikler getirmişti fotoğraf dünyasına… 0,06sn içerisinde hassas netlemeyi gerçekleştirebiliyor, 179 nokta algılamalı 25 nokta kontrast AF sistemiyle çalışıyor, devamlı takip eden odaklama ile saniyede 11 kare fotoğraf çekebiliyordu.
Bu satırların yazarı bendeniz de neredeyse bir yıldır, bir a6000 kullanıcısıyım… Geçtiğimiz yılın sonuna doğru Sony’nin a6000’den sonra piyasaya sunacağı fotoğraf makinesi ile ilgili dedikodular ayyuka çıktı. Kimi bu yeni modelin adının a6100 olacağını, kimisi de a7000 olacağını iddia ediyordu. Ancak, bu yılın başında yapılan açıklama ile yeni modelin adının a6300 olacağı duyuruldu.
Neden a6100, a7000 değil de a6300?
Açıkçası “Neden a6300?” sorusuna bir yanıt bulamadım. Hatta bu konuyu İstanbul’da yapılan Sony a6300 lansmanında, Sony Eurasia Türkiye Genel Müdürü Kazuteru Makiyama’ya ve Sony Eurasia Alpha Ürün Müdürü Erdem Sayıp’a da sordum, ancak kendilerinden tatminkar bir yanıt alamadım. “Neden 6100, ya da 7000 değil de 6300?” sorusunun yanıtını bilenler bu konuda beni aydınlatabilirlerse sevinirim.
Gelelim a6300’e… Aslında a6300’ü anlatırken, a6000 ile arasındaki farklara değinmek gerekiyor. Öncelikle gövdeden başlamak gerekirse… 120 x 67 x 45 mm ölçülerindeki a6000’den yalnızca 4 mm kadar kalın olduğunu söyleyebiliriz a6300’ün… Eni ve boyu aynı ancak kalınlığı 49 mm… Gövdenin ön yüzünde herhangi bir değişiklikten söz etmek mümkün değil… Ancak sol alt köşede yer alan “APS-C” yazısı kaldırılmış… Arka tarafa baktığınızda da ilk başta her şey aynı gibi görünüyor ama, flaş butonunun yanındaki “AVCHD 24,3 MEGAPIXELS” yazısı kaldırılmış. Ayrıca LCD ekranın sağ üst köşesinde yer alan “Auto Exposure Lock – AEL” (Otomatik pozlama kilidi) NEX-7 ve A7x fotoğraf makinelerinde olduğu gibi AF-MF mandal kontrolü ile seçilebiliyor. Böylelikle a6000’deki 7 düğme yerine a6300’de tam 64 işlev yüklenebilen kişiselleştirilebilir 9 düğme bulunuyor.
Aslında gövdedeki asıl önemli değişikliği gözle görebilmek pek mümkün değil. İklim koşullarına dayanıklı olarak geliştirilen a6300’ün gövdesi özel bir magnezyum alaşımı ile güçlendirilmiş yenilenmiş. Toza ve neme dayanıklı… Lensin takıldığı yuva yeniden elden geçirilmiş ve takviye edilmiş.
Bakır kablolama ile gelen ince alt katman
Asıl değişiklikler gövdenin içinde çıkıyor karşımıza… a6300’ün 24,2 MP Exmor sensorunda bakır kablolama kullanılarak daha ince bir katman elde edilmiş. Bu geliştirilmiş yeni foto-diyod alt katmanı sayesinde sensora daha fazla ışık geçiyor ve bu da daha keskin ve gürültüden (noise) arınmış kaliteli görüntülerin elde edilmesine neden oluyor.
Kaliteli görüntüler demişken, a6000’deki başarılı ISO hassasiyeti 100-25600 değerleri arasında sınırlıyken, a6300’de 100-51200 seviyesine genişletilmiş. Güncellenmiş sensor ve işlemci tasarımıyla birlikte orta ve yüksek ISO değerlerinde çok daha temiz görüntüler alabilmeniz mümkün olabiliyor.
Efsaneleşen a6000’in çekim hızı olan saniyede 11 karelik performans, a6300’de de devam ediyor. Ancak küçük bir farkla… Kullananlar bilirler, seri çekim modunda çektiklerinizi elektronik vizörden görebilmeniz pek mümkün olmaz. Oysa a6300’de seri çekim modunda 11, 8, 6 veya 3FPS seçeneklerinden birini seçebilme imkanınız var. Her ne kadar saniyede 11 kare olmasa da saniyede 8 kare modunu seçtiğinizde çektiğiniz seri fotoğrafları aynı anda elektronik vizörde de görebiliyorsunuz. Elbette bunun geliştirilmiş sensorun okuma hızıyla büyük ilgisi var. Ancak, XGA Tru-Finder 2.36M-Nokta OLED elektronik vizörün katkısını da söylemek gerek… a6000’le kıyaslandığında a6300’deki bu geliştirilmiş elektronik vizörün çözünürlüğü yüzde 63 daha fazla…
Hep daha hızlı…
Hız, a6000’le özdeşleşen bir kavramdı. Nitekim, a6300’de de hız ön planda… Daha önce 0,06 saniye ile dünyanın en hızlı odaklama değerine sahip olan a6000’den daha hızlısı var artık: a6300… 0,05 saniye ile dünyanın en hızlı odaklayan fotoğraf makinesi… Ayrıca a6000’de bulunan 179 nokta ve 25 kontrast faz algılamalı odaklama sistemi, a6300’de 425 nokta ve 169 kontrast faz algılamalı hale getirilmiş. Çekimini yaptığınız nesne üzerinde yüksek yoğunluklu noktalar neredeyse a6000’in 7,5 katı daha fazla… Böylelikle özellikle sürekli odaklama takibi gerektiren çekimlerde net olmayan bir kare bile çekmiyorsunuz.
Daha önce Sony’nin amiral gemisi olan a7RII’de biraz da kıskançlıkla deneyimlediğim “sessiz çekim” modu a6300’de karşımıza çıkıyor. Özellikle deklanşör sesinin rahatsızlık vereceği ortamlarda, fark edilmek istemiyorsanız sessiz çekim modu tam size göre… Aslında bunun bir yazılım güncellemesiyle getirilebilecek bir özellik olduğu söyleniyor. İnanın a6000 kullanıcıları, böyle bir yazılım güncellemesini dört gözle bekliyorlar. Sony, duy buradan sesimizi!..
Sony a6300, fotoğraf becerilerinin yanı sıra video kalitesini de üst düzeye çıkartmış. Daha önce a6000’de HD video çekebiliyordunuz, ancak selefi a6300’de 4K UHD kalitesinde video çekebilmeniz mümkün. 4K çözünürlükte 30 FPS çekim yapabilirken, Full HD 1080p çözünürlükte 120 FPS’ye çıkabiliyorsunuz ki bu ağır çekim çalışmalarda size büyük avantaj sağlıyor. Ayrıca a6300’de bulunan mikrofon girişi video çekimi yapanların hayatlarını kolaylaştırıyor.
“G” serisinin en alçakgönüllü üyesi
Aslında a6300’ü bir yazıyla anlatabilmek çok güç… Bir yazı dizisi hazırlasam bile eminim birçok eksiği olacaktır. Yaklaşık 10 günlük birlikteliğimizde özelliklerinin belki de yüzde 20’sini kullanabildim. Bir kamera olarak emsallerinden üstün olduğu tartışılmaz. Hafif olması, hızlı olması, keskin ve kaliteli görüntüler yakalamanıza imkan vermesi, dayanıklılığı müthiş… Ancak, 3600 TL seviyesindeki bir kameranın pil şarj cihazının neden ayrı satıldığını anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu…
Bu yazıda a6300 ile birlikte gelen Sony E PZ 18-105 mm F/4 G OSS lensten de söz etmem gerekiyor. Yaklaşık 1500 TL civarında bir rakama satılan bu lens “G” ibaresini taşıyan Sony lenslerinin belki de en alçak gönüllüsü… Neredeyse 6 katı bulan bir aralıkta olmasına rağmen 18-105 mm çok büyük ve çok ağır değil… Manzaralarda 18-24 mm aralığında, sokakta 24-50 mm aralığında, portre çalışmalarında da 50-105 mm aralığında iyi işler çıkarttığını gördüm. Takdirini genellikle “prime” lenslerden yana kullanan bir fotoğraf sever olarak itiraf edeyim bu lens beni çok şaşırttı. Özellikle portrelerde sunduğu keskinlik, keyifli bir derinlik hissi ve arka plandaki “bokeh” tatminkardı. Lensin bir 35, ya da 50 mm prime kadar hızlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Özellikle otomatik odaklama biraz zaman alıyor. Ancak bir “tak-gez” lensin bütün imkanları önünüze seriliyor.
Öte yandan 18-105 mm bir anlamda video çekenler için de düşünülerek üretilmiş bir lens… Lensin hemen yanında yer alan zumlama düğmesi sayesinde görüntüyü titretmeden yakınlaştırma ve uzaklaştırma yapabiliyorsunuz. Üstelik bu işlemi yaparken lens motorunun sesi de duyulmuyor. Video çekimlerinde bu çok önemli ve gerekli bir özellik… Kit lensten bir adım sonraya geçmek istiyorsanız 18-105 mm birçok açıdan işinizi görecektir.