Teknoloji her geçen gün ilerliyor. Kalıcı olmak da buna bağlı olarak zorlaşıyor. Çünkü oyunun kuralları sık sık değişiyor. Müzik ve ses sistemleri ise teknoloji alanında görüntü ve bilgisayar gibi alanlara göre nispeten niş kaldığı için bu alanda imza oluşturan markaların sayısı çok fazla değil. Ses, tüketici açısından bakıldığında öncelik listesinde her yıl basamak düşüyor. Böyle olumsuz bir tablo içerisinde Sennheiser markası geçtiğimiz günlerde 70. yılını kutladı. Gerçekten ayakta alkışlanması gereken bu duruşun altının ne kadar dolu olduğuna beraber bakalım.
1945 senesinde Prof. Dr. Fritz Sennheiser tarafından temelleri atılan firma 1982 yılına kadar aynı kişi tarafından yönetildi. Ardından Fritz Sennheiser kontrolü oğluna bıraktı. Ancak bu arada atlanılmaması gerkeen ve Sennheiser’ı ikonlaştıran HD414S model kulaklık 1968 yılında piyasaya çıktı. 30 dolar fiyat etiketi ve sarı kaplamasıyla dikkatleri toplayan HD414S, kulağı kapamayıp açıkta bırakan ilk tasarım olarak da tarihe geçti. Bu ilgi çekici model 10 milyonun üzerinde satarak rekor kırdı. Sanırız bugün bile markanın dimdik ayakta durmasının nedenlerinden biri HD414S’tir.
60’lar, 70’ler ve 80’ler doğal olarak özellikle müzik kültüründe çeşitliliğin yaşandığı dönemlerdi. 60’ların country ağırlıklı müzikleri 70’lerde yerini daha deneysel progressive rock’a bırakırken 80’ler dijital müziğe giriş açısından çok farklı beklentiler ortaya çıkardı. Zaten firmanın bugün başında olan Fritz torunu Dr. Andreas Sennheiser da bunun altını çiziyor. “Ardımızda bıraktığımız zamanı hep on yıllara bölerek durum değerlendirmesi yaptık. Geçmişte yaşamayıp gözümüzü her zaman ileri dikiyoruz. Sürekli olarak ses teknolojilerinde devrim yaratacak buluşun peşindeyiz,” diyerek tutkularından hiçbir şey yitirmediklerini açıkça gözler önüne seriyor.
En iyi ses nedir? Sorusunun cevabını ısrarla vermeyen bir marka Sennheiser. Onlara göre en iyi kulaklık diye bir ürün yok mesela. Daha ziyade duygu var. Sesin kişiden kişiye farklılık gösteren ve tanımlanamayan bir duygu uyandırdığı gerçek. “Doğrunun” adını koymak yerine Sennheiser özellikle kulaklık seçimlerinde kişinin kendi deneyiminine önem veriyor. “Kulaklık ve şarap birbirine çok benziyor. Elbette standartlar var ama bir noktadan sonra kişisel seçim öne çıkıyor,” diyor Dr Andreas Sennheiser.
Gelecek 9.1’de
Geçmiş 70 sene önümüzdeki 100 sene için Sennheiser’a ilham veriyor. Ancak bunun için üzik tutkunu olarak tanımlanabilecek “audiophile” kesime göre iki kulağımız olduğu için iki kanallı stereo sese yani köklere savaş açılması gerekecek. Stereo’ya olan bağımlılık değişeceksekse Sennheiser bunu başarabilecek yegane marka. Çünkü yıllarca stereo ağırlıklı çalışmalar yapan Sennheiser artık 9.1 kanal sese yoğunlaşmış durumda. Ekranların büyümesi, 4K yayın derken artık evlerimizdeki görüntüleme sistemleri spor, müzik, sinema gibi farklı alanlarda tatmin duygusunu geliştiriyor. Dev ekranda 4K maç izlemek neredeyse maça gitmekten keyifli hale gelmiş durumda. İşte ses de Sennheiser yetkililerine göre buna paralel olarak gelişme göstermeli. 9.1 kanal sesin seyir zevkimize katacağı boyutu şimdiden merak ediyoruz. Sennheiser mühendisleri 9.1’i sadece fazladan hoparlör olarak değil bir ses kayıt ve oynatma formatı olarak da geliştirmiş durumda. Hareket noktası olarak da canlı bir konserin kişide bıraktığı duygu yoğunluğu seçilmiş. Bu nedenle 9.1 üç boyutlu ses olarak tanımlanıyor. Uygulama olarak şu an fazla detayı açıklanmayan 9.1 kanalın kulaklıklar için de geleceğini biliyoruz. Ayrıca sinema salonlarında zamanla Sennheiser’ın geliştirdiği bu sistem standart olacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla Sennheiser hem son kullanıcı hem de ticari tarafını sağlama almış. Aksi takdirde yüksek maliyetli ürünlerin piyasada karşılık bulmaması olası. Bir de ses sisteminin kullanıcı tarafında cazip hale gelmesi için sinema endüstrisinde bulunması şart. Aksi halde 9.1’in kaderi, yıllar önce çıkan ve özel kullanım alanları dışında geniş kitlelerle buluşamayan 7.1 sistemlere benzeyebilir.