VR teknolojisi oyun dünyasını nereye götürecek?
Bundan 10 yıl öncesine kadar video oyunlarındaki gelişim, genellikle görsel gelişmeler ile sınırlıydı. Nesil kavramının sektöre iyice entegre olması ile birlikte, video oyunlarındaki gelişim ve yenilikler de bu tabire uyum sağladı, ve bizleri oyunun çok daha içerisine sokmayı başarabildi.
Oyun endüstrisindeki en büyük yeniliklerinden biri olarak kabul edilen Nintendo Wii, bizleri ilk defa tuşlara basmaktan kurtarıp, tüm vücudumuzu fiziksel olarak oyuna dahil edebildi ve sanal gerçekliğin ilk tohumlarını ekti. Sonraki 5 yıl içerisinde herhangi bir kontrol cihazına ihtiyaç duymayan Xbox’ın Kinect’i, ve yine Wii benzeri bir yapı ile çalışan PlayStation Move, sanal ile gerçekliği biraz daha birbirine yaklaştırmayı başaran iki ürün olarak karşımıza çıktı.
Yukarıda bahsi geçen Move ve Kinect, her ne kadar beklenildiği kadar ilgi görmese de, büyük firmalar pes etmedi, ve bizleri oyunların içerisine sokmakta kararlı gelişmelerine devam etti. Ama kim ne derse desin, sanal gerçeklik teriminin hakkını veren ilk araç, ne Sony’den geldi, ne Microsoft’tan, ne de Nintendo’dan. Belkide daha önce hiç adını duymadığımız Oculus, Kickstarter üzerinden başlattığı kampanya ile bizleri Rift ile tanıştırdı.
Daha önceleri benzer teknolojiler mevcut olsa da, hiçbiri oyun odaklı değildi ve Oculus Rift’in sahip olduğu yetenekleri bizlere ulaştırmayı başaramıyordu. Tıpkı bir kask gibi başımıza yerleştirdiğimiz cihaz, göz bölümünde sahip olduğu iki adet ekran ile bizleri oyunun içerisine sokma iddiası ile tanıtıldı. Üstelik içerisinde bulunan jiroskop yardımı ile baş hareketlerimizi de birebir oyuna aktaran Oculus Rift, bizleri resmen sanal gerçekliğe merhaba dedirtmeyi başardı. Uzun yıllar boyunca gelişim aşamasını sürdüren Oculus Rift, hala son kullanıcı sürümüne ulaşabilmiş değil. Şuan için DK2 (Geliştirici Kit 2) sürümü satışta olan cihaz, her göze 960×1080 çözünürlük sunabiliyor. Ayrıca OLED ekran ile yüksek konstrast desteği de sunan cihaz, 100.000’den fazla satmayı başardı.
Oculus Rift ile başlayan sanal gerçeklik cihazlarının popülerleşmesi ve diğer dev firmalara yayılması ise uzun sürmedi. Oculus’tan sonra Sony’nin tanıttığı ve ismini PlayStation VR olarak değiştirdiği Project Morpheus cihazı da, zaten oyun endüstrisinde oldukça güç sahibi olan PlayStation’a gerekli desteği verecek gibi gözüküyor.
Video oyunları endüstrisinde geleceğin sanal gerçelik cihazlarında saklı olduğunu tahmin etmek çok güç değil. Uzun zamandır yalnızca teknik yönlerden gelişen endüstri, artık köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyuyor. Bu değişikliğin insanları gerçekten tatmin edebilmesi için, sanal gerçeklik cihazlarına ihtiyacımız var. Şunu da unutmamak gerekiyor ki, oyuncular hiçbir zaman yetinmeyecek, sanal gerçeklik cihazlarından sonra da farklı teknolojilere ihtiyacımız olacak.
Konu sanal ile gerçekliğin uyumu olunca, VR cihazların geliştirilip farklı donanımlar ile uyum sağlama imkanı da mevcut, örneğin bir direksiyon seti ile bir VR cihazı, birbirine tam manada uyabilir, bizlerin sanal görüntülere gerçekmiş gibi inanmamıza olanak sağlayabilir. Hali hazırda bu tip ürünler üreten bazı firmalar mevcut. Bu firmalar sanal gerçeklik cihazlarını, tüm bedenimizi algılayıp oyunun içerisinde komutlara dönüştüren bazı araçlar geliştiriyor. Bu araçlar sayesinde hareketlerimiz, aynı şekilde oyuna yansıtılıyor. Bu tip cihazlar sayesinde nispeten sağlıksız gözüken oyun endüstrisi, tam tersi bir yöne doğru gidebilir, ki bunu zaten Nintendo Wii ile deneyimlemiştik.
Önümüzdeki 10 yıl, büyük ihtimalle VR cihazlarının hükmünde geçecek, sadece oyun konusunda değil, sanal gerçeklik, sinema endüstrisinde de boy gösterecektir, hatta yakın bir gelecekte, sinema salonlarında 3D gözlükler yerine, VR cihazlarımızı takıp filmin içine girebiliriz. Sanal Gerçeklik teknolojisi her konuda bizleri heyecanlandırmayı başarıyor. Büyük firmaların desteği ile bu teknoloji, gerçekle çok daha uyum içine girecek, bunu zaman içerisinde görebileceğiz.