Oyun dünyasında kendine has imajı ve eğlencesi ile farklılaşan Saints Row, aileye yeni katılan oyunu ile oyuncuların karşısına çıktı. Bakalım yeni oyun bize neler getiriyor ve biz nasıl bir ortama adım atıyoruz.
Öncelikle Saints Row için “normal bir oyun değil” diyerek başlamamız lazım. Klasik oyunlarda görev yapma ve akla mantığa uygun şekilde oynama gibi durumlara karşın Saints Row ciddi anlamda tam bir hayal mahsülleri ofisinin piyasaya sürdüğü yapımlardan. Gerçek olamayacak çarpışmalar, çatışmalar, büyük hareketler, argo ve abartma sanatını sonuna kadar kullanan bir yapım. Gündelik hayatla ve olabilecek her şey ile dalga geçiyor yapımcılar.
Bu oyunu oynarken tamamen kafanızı dağıtmak ve eğlenmek için ekran başında olduğunuzu hissedebiliyorsunuz. Farklı açık dünya konseptli ve gerçeği kendine izdüşüm alan yapımlarda kendinizi göreve ve gidişata kaptırmanız çok olasıdır. Saints Row da öyle bir durum yok. Tam tersine abartı içinde yüzerek eğlence var.
Genel olarak Saints Row bilgisi verdikten sonra gelelim yeni oyunun bize sunduklarına. Güneybatı Amerika’da kurgusal bir şehir olarak Santo Ileso’da serüvenimize başlıyoruz. Suça batmış vıcık vıcık bir ortamda bir grup gencin kendi çetesini kurarak bu ekosisteme dahil olup pastanın en büyük payını almaya oynadığı noktada kendimizi buluyoruz. Saints çetesi ile sokaklara korku ve dehşet saçmak için kartopu gibi büyütülecek bir ateş var ortada.
Yapımcılar yeni Saints Row dünyası için en büyük ve en iyisi diye etiket basıyorlar fakat bence en iyisi The Third idi. Eğlence, oynanış ve absürtlük açısından devasa çok ayıp şeylerle düşman dövüp öldürebilmek nece bir fantezidir bunu görmüştük.
Yeni oyunda da küçük ölçekte başlayan aksiyonlar şehrin geniş kısımlarına doğru yayılıyor. Suçla iç içe oluyor, mekan basıyor, adam dövüyor ve olmadık işlerin içine atıyoruz kendimizi. Fakat başta da söylediğim gibi, oyundaki şiddet unsuru gerçek dünya ile denk düşmeyecek şekilde sahte ve imgesel olarak karşımızda duruyor.
Ana görev, yan görev ve alanda karşımıza çıkan değişik aksiyonlarla birlikte harita geniş ve bir o kadar da hareketli. Önceki oyunlardan alışkın olduğumuz üzere karakterimizi istediğimiz gibi özelleştirebiliyor ve başlangıç aşamasında limitli özellikler arasından yaratabiliyoruz. Dövmelerine kadar ilerleyen aşamalarda yeni kazanımlar elde edebiliyor ve yenileme şansımız var.
Oyun adım adım genişlediği için silahlarınız ve ekipmanlarınız, yetenekler ve diğer tüm size fayda sağlayacak şeyleri adım adım elde ediyorsunuz. Oyun bir yerden sonra ciddi bir kalabalığa ulaşıyor ve bu kalabalık içinde haritada neyi nasıl yapmanız gerektiğinizi bilmeniz size fayda sağlıyor.
Görevlerle birlikte ekibinizin genişlemesi ve bağı artıyor, farklı yerdeki büyük çatışmalar için ekibinizdeki diğer arkadaşlarınızı yardıma çağırabiliyorsunuz. Bazen cidden yoğun ve büyük çatışmalara dahil oluyorsunuz. Mermiler her yanınızdan yağıyor ve siz alana tutunmaya çalışırken özellikle zamana karşı olan ya da ekipten birinin ölmemesi gereken görevlerde zorluk yaşamanız olası.
Dediğimiz gibi, oyunun gerçeklik örgüsü büyük bir abartıdan ibaret ve oynanışta da bunu hissediyorsunuz. Grafiklerin gerçeğe yakın ve bir o kadar gerçeklikten uzak hali sizi oyuna tam olarak motive ediyor. Ben şahsen haritayı ve başladığımız yer açısından GTA San Andreas vibe’ı aldım. Oyun grafik motoru ve kontroller açısından kendine özel çizgisini koruyor. Gerçeklikten uzak olduğu için araçların sürüş şekli biraz galip gelebilir. Özellikle Drift ve yakınınızdaki düşman araçlarını kalıp sabun gibi kayarak patlatma fikri ütopik ama eğlenceli.
Sistem gereksinimleri açısından bakacak olursak, oyun ortalamanın üzerinde bir beklenti içinde.
İyi bir sisteminiz varsa yüksek kalitede bir aksiyona hazır olun diyebilirim. Bol eğlence ve aksiyon istiyor, çok kafanızı yormadan heyecana kendinizi bırakmayı düşünüyorsanız Saints Row tam size göre bir oyun. Oyunu Epic Games Store üzerinden edinebilirsiniz. Yeni çıkmasından dolayı birkaç güncelleme ile daha iyi konuma geleceğini düşünüyorum. Önceki Saints Row oyunlarına göre bir tık daha aşağıda kalan bir eğlence anlayışına rağmen oyun anlamında kurak geçen sıcak yaz gecelerinin sonunda “Alalım kenarda dursun, arada çevirir çevirir oynarız” klasmanındaki oyunlar arasında kendine yer bulabilir. Herkese iyi oyunlar dilerim!