Oxford Sözlüğü’ne de giren ‘paylaşım ekonomisi’ kavramı giderek yaygınlaşıyor. Bu yeni sistem, hizmetlere erişmek için onları üreten araçları ya da hizmetin kendisini satın almak yerine kiralamak ve paylaşmak üzerine kurulu. Paylaşım ekonomisi günümüz pazarını değiştirmeyi başardı mı, yoksa büyük şirketler için bir pazarlama ve kâr amacına mı dönüştü?
Önce ‘uçtan uca iş’ kavramıyla hayatımıza giren paylaşım ekonomisi, büyük şirketlerin bize ürün ve hizmet satmak için hayatımızın her alanında olmadığı cesur bir dünyayı müjdeliyordu. Bireyler kendi aralarında işlem yapabiliyor, ortadaki adam olarak görülen şirketler, yerini web tabanlı otomatik bir sisteme bırakıyordu.
Bu işlem alım satımla sınırlı değildi, kiralama, ödünç alma ya da eldekileri takas etme de bu sisteme dahildi. Bir ürünün toplam değerini sorgulayan yaklaşım, elimizdekilere gerçekten ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu sorgulamamıza sebep oldu.
Sahipliğin yük gibi görülmesine sebep olurken, birçok fikrin de önünü açtı. Kimse kendi trenini satın almadığına göre, otomobil sahibi olmak ne kadar anlamlı olabilir gibi soruların sorulmasını, ya da bu soruların daha çok sorulmasını sağladı.
Daha az enerji, kaynak ve parayla daha çok iş
Yaklaşık on yıldır hayatımızda olan paylaşım ekonomisi, bir yandan işlemleri hızlandırırken, daha az enerji ve kaynak harcanmasına sebep olarak, çevrenin ve doğal kaynakların da korunmasına aracılık ediyor. Mal ve emtia takası dışında, insanlar işgücü ve yeteneklerini de paylaşıma açabiliyor. Bu da insan ve toplum ilişkilerini güçlendirerek sosyal fayda sağlıyor.
Bu platformların ülkemizde yaygın kullanılan örnekleri arasında otomobil paylaşım, kiralama ve taksi uygulamaları, -evlerin bir odasını ya da tamamını kiralayabileceğiniz uygulamalar geliyor. Ancak bunları da yukarıdakilere göre kategorize etmek zorlaşıyor. Sonuçta, bu platformlar hizmet sunan ile hizmet almak isteyeni bir kâr oranı karşılığında buluşturarak, ekonominin belirli alanlarını merkezileştirmeye çalışıyor.
Merkezileşme olumsuz sonuçlar da doğurabiliyor
Teknoloji şirketlerinin ABD’deki merkezi konumundaki San Fransisko’nun Bay Area adlı bölgesinde, Airbnb üzerinden kiralamala oranlarının artması, ev fiyatlarını da artırdı. Bunun sonucunda da evsizlik oranı yüzde 20 tırmandı.
Şunu da gözden kaçırmamak gerek, bu tip uygulamalar her ne kadar yaratıcılarının tüm iyi niyetlerine rağmen, gözden kaçabilecek sonuçlar da yaratabiliyorlar. Teknolojik yenilikçiliğin getirdiği bu hizmetlere erişim şansı da, insanlara başka kapılar açıyor. Örneğin bundan on yıl önce şirketiniz için dış kaynaklı bir hizmet almak isteseniz, profesyonel bir şirket bulup yüksek bir fiyat ödemeniz gerekebilirdi. Oysa bugün Freelancer benzeri sitelere girerek bu hizmeti açık artırmaya açabiliyor, insanları tecrübelerine göre seçip, işi belirlenen sürede ve seçtiğiniz fiyata teslim alabiliyorsunuz.
İşinizi elinizden alacak mı?
Buna benzer yeniliklerin ortaya çıkışı, kanunların daha yavaş yapılabilmesi sebebiyle, başlangıçta problemlere yol açabiliyor. Bunların çözümü uzun bir zaman alabilirken, bu arada mağdurlar da ortaya çıkıyor. Evlerin odasını kiralamayı sağlayan Airbnb ve otomobili olan herkesin birer taksiciye dönüşebildiği Uber gibi şirketlerin vergiyle ilgili yaşadığı problemler bunlardan sadece bir tanesi.
Airbnb için oteller şikayetçi olmaya başladıktan sonra, şehir vergileri ve ek vergiler platformun üzerine bindi. Uber ise taksiciler ve meslek odaları tarafından birçok ülkede yasal problemle karşı karşıya bırakıldı. Hatta bazı ülkelerde uzun süre hizmet veremedi, ancak bu problem de zaman içerisinde çözülüyor.
Farklı disiplinleri buluşturanlar kazanacak
Paylaşım ekonomisi, çok yönlülüğü destekliyor. İşinizden arta kalan zamalarda hobi olarak yaptığınız ürünleri bir mağaza açarak satışa çıkartmak çok kolay. Üstelik bir şey satmazsanız, para ödemek zorunda da değilsiniz. Satarsanız da bir kermese katılmış kadar yüzde ödeyerek para kazanabilirsiniz.
Evinizin boş odasını kiralayabilir, otomobilinizi başkalarıyla paylaşarak tasarruf edebilir, birisinin rutin belge düzenleme işlerine yardımcı olabilir, daha belki de aklınıza bir teklifle karşılaşmadan gelmeyecek birçok şeyi yapabilirsiniz.
İnsanların bu tip hizmetlere olan ilgisi, hızlı bir büyüme ve geniş erişimli pazar alanları yarattı. Ancak araştırmalara ve raporlara göre, daha işin başındayız. Yaklaşık 20 yıl içerisinde, teknoloji paylaşım ekonomisi ile çok daha fazla paylaşıma yol açacak, belki o zamana kadar yeni bir ad da bulunmuş olabilir.