Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, zamanın dev konsolları cebimize kadar girdi. Öyle ki son yıllarda çıkan mobil konsollar, cep telefonları ve tabletler, neredeyse günümüz ev konsolları ve bilgisayarlar ile yarışabilir duruma geldi. Grafiksel anlamda konsol kalitesine yaklaşan mobil platform, oyun çeşitliliği bakımından da inanılmaz bir yol katetmiş durumda.
Özellikle mobil GPU’ların güçlenmesi ve akıllı telefonların inanılmaz derecede yaygınlaşması, mobil oyunculuğun da büyük bir ivme ile büyümesine neden oldu. Birçok büyük oyun yapımcısı, mobil platforma yönelerek, konsollarda ve PC’de ortalığı kasıp kavuran yapımların mobil versiyonlarını da üretti. Bunlara örnek, Activision’ın Call of Duty serisini ve Ubisoft’un Assassin’s Creed’ini gösterebiliriz.
Kazanılan bu ivme, önümüzdeki yıllarda daha da yükselecektir. Özellikle Snapdragon’un geliştirmiş olduğu işlemciler, yazının başında belirttiğimiz gibi masaüstü PC’ler ile yarışmaya başlamış durumda. Android platformunun da donanım anlamında çoklu çekirdeğe destek vermeye başlaması, bu performansı katlayarak artırmakta.
Şunu çok basit bir şekilde görebiliyoruz ki, bundan en fazla 4-5 yıl sonra, mobil platform oyunları, şimdinin konsol kalitesine yetişebilecektir. Üstelik büyük firmaların üzerinde çalıştığı VR (Sanal Gerçeklik) teknolojileri ile oyun keyfi, çok daha gerçekçi ve eğlenceli bir hale gelecektir.
Tabii ki oyun sektörü sadece teknoloji ve görsellik üzerinden yürümüyor. Oynanabilirlik, yapım içerisindeki aktiviteler, kontrol seçenekleri de bu keyfi artırmak için başta gelen özelliklerden biri. Hali hazırda dokunmatik ekran, oyunlar üzerinde eğlenceli bir oynanış surmayı başarırken, VR teknolojisinin tam olarak devreye girmesi ile birlikte, farklı kontrolör seçeneklerinin de artacağını tahmin etmek zor değil.
İlk olarak Nintendo’nun Wii konsolu ile hayatımıza giren hareket ile kontrol seçeneği, kısa bir zaman içinde VR’lar ile birlikte mobil platforma da merhaba diyecektir. Kısacası, yalnızca birkaç yıl içerisinde oynarken spor yapmak çok normal bir hale gelebilir.
Mobil oyunların en büyük avantajı ise kuşkusuz bir şekilde “mobil” olması. Yani herhangi bir mekan gözetmeksizin, canımız her istediğinde eğlenceye ulaşabilme imkanımız. İster otobüste, ister sokakta, ister birini beklerken. Zaman geçirmek için mobil oyunlar daima emrimize amade.
Tabii ki işin bir de maddi boyutu var. Mobil platformun bir diğer avantajı da burada karşımıza çıkıyor. Hem kolay geliştirilip, dağıtılabilmesi, hem de getirisinin yüksek olması, özellikle bağımsız yapımcılar için tam bir gelir kapısı olmuş durumda. Buna verebileceğimiz en büyük örnek nice oyuncuyu çileden çıkarmış olan Flappy Bird. Yapımcısına haftada 50.000 dolar’dan fazla para kazandırmayı başaran Flappy Bird, hiçbir görsel efekte veya işleve sahip olmadan, bu işten ciddi paralar kazanılabileceğine dair büyük bir kanıt oldu. Ve Flappy Bird’ün ardından ona benzer olarak bir çok basit oyun piyasaya sürüldü ve tutuldu.
Ama acı bir gerçek var ki, mobil platformda popüler olmuş oyunlar, bu popülerliği çok uzun bir süre koruyamıyor. Yani bir yapımcı eğer mobil platformda başarılı olmak ve kazancını sürekli tutmak istiyorsa, sürekli yeni yapımlar ortaya koymalı ve oyuncuların isteklerine sürekli olarak cevap vermeli. Çünkü karşısında konsol veya PC platformunda olduğu gibi sadık bir kitle olmayacak ve yüzlerce rakip ile karşı karşıya kalacak.
Kısacası mobil platform, hem oyunculara hem de geliştiricilere, hem de donanım üreten firmalara büyük bir kazanç kaynağı. Aynı zamanda, oyunculara eğlenceyi yanlarında taşıma fırsatı sunuyor. Yazının başında belirtmiş olduğumuz gibi, gelecekte çok daha gelişmiş bir şekilde mobil oyunlar bizleri eğlendirmeye devam edecek.
