Silk and Cashmere; doğaya ve insana dost olmaktan gelen temel değerleri benimsemiş, sürdürülebilirlik ve inovasyonla somutlaşan vizyonuyla yeni çağın ileri gelen markalarından biri olup, sanal gerçekliğe iddialı bir giriş ile yapay zekayı kendi iş kollarında hayata geçirdi.
Marka; başlayan bu dijital dünyaya adaptasyon sürecinde “30. Yıl Zaman Tüneli” ile metaverse dünyasına ilk adım atanlardan olup, şimdiyse vitrin dekor tasarımı, ve sosyal medya kanallarındaki görsellerini yapay zekada üreterek yeni dünya gerçekliği ile bir araya geldi. Marka bu süreci, yapay zekaya her geçen gün çok daha verimli bir kullanım alanı oluşturarak doğru şekilde takip ediyor. Pazarlamadan e-ticarete, tasarımdan üretime kadar tüm iş kollarında yapay zekayı kullanarak sürekli geliştirmeyi hedefliyor.
Özgün, ileri yazılım ve donanımların gelişmesi ve hızla yaygın hale gelmesi için doğuştan doğal ve her anlamda 360 sürdürülebilirliğe sahip Silk and Cashmere, kendi çalışma alanlarında yapay zekayı kullanarak birçok avantaj sağlamakta. Şubat ayında aşk tanrısı Eros’tan ilham alan kaşmir keçilerini Mid Journey’de tasarlayarak ‘’Love at First Touch’’ konseptiyle mağaza vitrinlerinde görsel şölene imza attı. Bu ay ise “Animal Print” koleksiyonundaki vahşi doğa temalı ürünlerini sunarken, vitrinlerinde yapay zeka ile tasarlanmış kaşmire sarılmış göz alıcı bir leopar boy gösteriyor.
Nesnelerin sanal bir gerçeklik ve kimlik kazandığı bu dönemde, yapay zeka moda sektöründe de akıllı tasarımlarıyla çok etki gösterecek.
Dünyamızda sürdürülebilirliğe büyük ölçüde etki edecek olan yapay zeka; markanın kendi stratejisiyle paralel ilerlemekte olup; bu sanal gerçeklik uygulamalarının giderek yaygınlaşması ve yapay zeka içeren sistemlerin kullanılması ile küresel rekabette fark yaratarak üstünlük sağlamasına, markanın kendi bünyesinde gelişmesine ve ilerlemesine büyük katkı sağlamıştır.