Kadınlar Günü, kadınların hak ettiği değeri görmesi için bir fırsat. Bu güne özel çeşitli etkinlikler bizlere bazı gerçekleri gösteriyor. Bu yazımızda kadınların bilim alanında etkin yer almasının önemine değinmek istiyorum. Özellikle bilimin küresel ve kümülatif olarak geliştiği bir ortamda kadınların ilerlemeye katkısı ile başlayalım. Daha yalın haliyle kadınların gücü ve becerileri olmadan bilimde ilerleme yavaş ve eksik olur. Detaylara geçmeden önce bilim tarihine geçmiş birkaç kadın bilim insanını analım. Radyolojinin kurucusu Marie Curie, DNA keşfinde çığır açan Rosalind Franklin ve Nobel ödüllü nörolog Rita Levi-Montalcini… Hatta bu adreste teknoloji dünyasının önemli kadınlarını inceleyebilirsiniz. Tabii ki sayısız kadın birçok alanda geçmişte olduğu gibi bugün de çalışmalara devam ediyor. Şimdi bu kadınların bilimde var olmasının neden önemli olduğunu değerlendirelim.
Kadınlar Günü ile Büyük Veri değerli hale geliyor
Her şeyden önce kadınların bilimde veya iş dünyasında yer alması “çeşitlilik” açısından çok önemli. Çünkü araştırmalar, bilim ekiplerinde çeşitliliğin artması halinde yenilikçi çözümlerin daha hızlı ortaya çıktığını gösteriyor. Zira unutulmamalıdır ki bilim günümüzde veri yönetimi ile değer kazanıyor. Bilimsel çalışmalarda Büyük Veri kavramı öne çıkıyor. İlaçların geliştirilmesinden verimliliğe ve yapay zekaya kadar birçok alanda doğru ve etik veri girilmesi esas. Aksi halde ön yargılarımızı ve insanlık olarak hatalarımızı dijital ortama aktarmanın ötesine geçemeyiz. İşte bu nedenle verinin doğru ve anlamlı hale gelmesi için kadın vizyonu çok kritik bir konumda. Çünkü yeterince temsil bulmayan kitleler, veriyi değersiz hale getirdiği sürece araştırmalarla sadece boşa kürek çekiyoruz.
Daha doğru araştırmalar kadınlarla mümkün
Çoğu bilimsel araştırma, cinsiyeti veya toplumsal cinsiyeti değişken olarak kabul etmiyor. Hatta daha ileri giderek erkeği norm olarak ele alıyor. Bu da kadınlar ve erkekler için farklı sağlık ve güvenlik sonuçları anlamına geliyor. Örneğin 2016 yılında Asya-Pasifik Cinsiyet Zirvesi’nde kadın ve erkeğin ağrı işleme süreçlerinin farklı olduğu ispatlandı. Genler başta olmak üzere, reseptörler ve nöral devler kadın ve erkekte farklı işliyor. Kalp hastalıklarında da uzun yıllarda bu tarz değişimler görülüyor. Kadınların etkin olarak bilimde yükselmesi bu tarz ayrışmalara geç olmadan dikkat çekebilir. Böylece çok daha evrensel ve etik araştırmalar ile yaşam kalitemiz yükselişe geçebilir.
Eğitim revizyonu
Kadınların bilimde daha etkin rol olması için eğitimde revizyon gerekiyor. Profesör Ines Sánchez de Madariaga’ya göre öğretmenler sınıfta kızlardan çok erkek çocukları teşvik etme eğiliminde olabiliyor. Madariaga Araştırma, Geliştirme ve Yenilik Departmanı Bilim Kadınları Birimi Direktörü olarak görev yapıyor. Tabii ki bu sınırlı bir bilgi. Farklı coğrafyalarda değişimlere rastlamak mümkün. Fakat 2021 UNESCO Bilim Raporu daha gerçekçi bir tablo ortaya koyuyor. Rapora göre çığır açan araştırmalara öncülük etmesine rağmen kadınlar dünyadaki araştırmacıların yalnızca %33.3’ünü temsil ediyor. Kadınlar Nobel Bilim Ödüllerinin sadece %4’ünü kazanıyor. Avrupa’da üst düzey araştırma rollerinin yalnızca %11’i kadınların yönetiminde. Yapay zeka gibi alanlarda 5 profesyonelden sadece 1’i kadın. Oysa ki fen ve matematik alanlarında küçük yaşlardan itibaren kadın ve erkek öğrenmesi açısından performans farkı yok.
Sonuç olarak eğitimde bazı klişelere bugün bile rastlıyoruz. Bazı meslekleri sadece belli cinsiyetlere addeden üslubun da değişmesi gerekiyor. Bu değişimin içinde okul kitaplarındaki resimler, masallar, gelenekler ve kültür yer alıyor. Yani kadın ve erkeğin el ele yürüyeceği uzun bir yol insanlığı bekliyor.