Apple iPhone’un şarj bağlantı noktasını en son 2012’de iPhone 5 ile değiştirmişti. İlk olarak iPod’da kullanılan 30 pinli konektörden modern Lightning sistemine geçiş o dönem için gerçekten de radikal bir değişim oldu. Selefi gibi Lightning bağlantı noktası da Apple tarafından yaratılmış bir konektördü, ancak tersine çevrilebilir olması ve eski seçenekten %80 daha küçük olması başta olmak üzere bir dizi iyileştirme sunuyordu.
iPhone 15 serisi ile Apple, iPhone’un bağlantı noktalarını bir kez daha değiştirdi. Bu kez Lightning yerine, Android telefonlar ve Windows PC’lerden Apple’ın kendi Mac ve iPad’lerine kadar her şeyde popüler olan USB-C kullanılmaya başlandı.
Avrupa Birliği etkisi
Pek tabii Apple’ın bu geçişinde Avrupa Birliği’nin çok kritik bir rolü var. Apple’ın bu hamlesi için, 2024 yılına kadar evrensel USB-C telefon şarj cihazlarını zorunlu kılan bir yasayı kabul eden ve böylece iPhone üreticisinin elini zorlayan Avrupa Birliği bu değişimin ana etkeni oldu.
Geçiş beraberinde avantajları da getiriyor
Bu geçiş sizi korkutmasın. Aksine bu değişim iPhone’unuz için yeni kablolara ihtiyaç duyacağınız anlamına gelse bile USB-C’nin geçişi çok daha kolay hale getirecek pek çok avantajı var.
Apple, Lightning ve iPod konektörlerini yarattı ve sahiplendi, bu da orijinal kabloları pahalı ve zaman zaman bulunmasını zor hale getirdi. USB-C ile Apple, uzun süredir desteklediği mevcut bir standarda katılıyor. Hem iyi USB-C kabloları kolayca bulunabiliyor hem de çok yaygın oldukları için iPhone 15 sahiplerinin birçoğunun elinde uyumlu aksesuarlar olması muhtemel. USB-C’ye sahip iPhone 15 ve sonraki iPhone’lar, Apple olmayan cihazlardan USB-C kabloları kullanılarak şarj edilebilecek. Android dünyasında 2015’ten beri USB-C’li telefonlar var, dolayısıyla daha fazla kablo seçeneğiniz var. Lightning kablosu taşımak ya da aramak zorunda artık değilsiniz.
Apple’ın ürün yelpazesine bakın. Apple, 2015’teki 12 inç MacBook’tan bu yana dizüstü bilgisayarlarında USB-C sunuyor. Bugün şirketin tüm MacBook’ları ve iPad’lerinin çoğu USB-C bağlantı noktalarıyla geliyor. Apple’ın hala Lightning ile sattığı tek iPad, 2021’de piyasaya sürülen dokuzuncu nesil iPad. Bu aynı zamanda en ucuz iPad ve fiziksel ana ekran düğmesine sahip olan son iPad.
Apple TV’nin Siri uzaktan kumandası gibi aksesuarlar bile geçtiğimiz yıl Lightning’den USB-C’ye geçiş yaptı. Apple’ın AirPods kulaklık serisine yönelik yeni modelleri de benzer şekilde olacak ve AirPods Pro 2 ile de bunu görmüş olduk.
Hızlı şarj ve veri transferi
USB-C ayrıca çok daha hızlı şarj olanağı ve yüksek veri hızı gibi önemli avantajlar sunuyor. Apple’ın konuyla ilgili destek sayfasına göre, Lightning – USB-C kablosu üzerinden kablolu iPhone şarjı (20W veya daha yüksek bir güç adaptörüyle) genellikle 30 dakika içinde pilin %50’ye ulaşmasını sağlayabiliyor. USB-C, dizüstü bilgisayarlar gibi daha büyük ve daha güçlü cihazlarda kullanıldığında çok daha hızlı şarj edebiliyor.
Apple, aksesuarları üzerinde sıkı bir kontrol uyguluyor ve iPhone’un devasa kullanıcı tabanından yararlanmak isteyen çevre birimleri için uzun süredir başarılı bir “Made for iPhone” (diğer adıyla MFi) sertifika programı yürütüyor. Bu programın Apple’a para kazandırdığı kesin olsa da, bu aksesuarların bağlantı ve performans açısından belirli Apple standartlarını karşılaması gerektiğinden tüketicilere de yardımcı oluyor. Bu nedenle, yeni Lightning kabloları gibi aksesuarlar için alışveriş yaparken, MFi sertifikalı olup olmadıklarını kontrol etmekte yarar var.
Yılda 250 milyon euro tasarruf
İşin bir de çevre ve maliyet boyutu var. USB-C’ye geçişle birlikte herkese uyan tek bir kablo olacağından, farklı Apple ürünleri ve Apple olmayan ürünler için ayrı kablolar satın almak zorunda kalmayacaksınız. AB komisyon üyesi Thierry Breton daha önce yaptığı açıklamada iPhone’ların USB-C’ye geçişinin Apple tüketicilerinin yılda yaklaşık 250 milyon euro tasarruf etmesine yardımcı olacağını söylemişti.
Ekolojik açıdan bakarsanız, ne kadar az kablo satın alırsanız veya yanınızda bulundurursanız, o kadar az elektronik atığa yol açmış oluyorsunuz. Bunun sonucunda karbon ayak iziniz ne kadar küçülürse çevre için daha iyi olacaktır elbette.