Son dönemde yarış oyunlarının tekrar popülerleştiği bir zamanlardan geçiyoruz. İnceleme konuğumuz Hot Lap Racing oyunu bize GT’tan Formula 1’e uzanan motor sporları arenasında deneyim sunmayı hedefliyor.
Ekran başında her zaman hızı hissetmesek bile adrenalini hissetmek, kazanma iç güdümüzü beslemek, başarıya odaklanmak oldukça keyifli bir deneyim. Bu duygularımıza hitap eden oyunlar her zaman ise karşımıza çıkmıyor. Motor sporlarının her türü farklı bir alanı kapsıyor. Kimi daha hızlı olmaya odaklanırken kimisi çok daha fazla dayanıklılığa ve irade gücünü merkeze alıyor. Bütün bunları yerinde görmek gibi şansımız olmadığında ise bilgisayar oyunları bize bu kapıyı aralıyor.
Hot Lap Racing, geliştirici ekip tarafından bu oyun için özel olarak sunulan fizik motoru eşliğinde simcade tarzında bir oyun olarak hazırlanmış. 60’lı yılların Formula 1 araçlarından itibaren farklı motor sporları sınıflarından alınmış 50’den fazla araçla oyun keyfi sunuyor. Peugeot 9X8, Alpine A110 GT4, Alfa Romeo 155 DTM, Brabham BT24, Formula Extreme, Ligier JS P320, Renault R5 Turbo 3E ve daha fazlasını bulabileceğiniz oyun kendini sınamak isteyen oyuncular için yeni bir seçenek.
Oyun genel anlamda bir pist tabanlı yarış oyunu. Bu durum elbette sokakların tozunu atmayı seven oyuncuların biraz canını sıkabilir. Fakat perdenin arkasında Alpine, Ligier, Jacques Villeneuve’ün FEED Racing France ve diğerleri gibi şirketlerle ortaklıklar kuran bir yapım karşımızda ve bu durum elbette oyuncular için ince elenmiş sık dokunmuş bir kumaşı da beraberinde getiriyor.
Oyun görsel açıdan aşırı derecede iyi değil. Yıllardır belki de üzerinde en çok konuştuğumuz konu yarış oyunlarında arabaların, çevrenin ve tüm detayların olabildiğince gerçekçi olması. Bu ne kadar iyi görünürse görünsün bazı oyunlar aşırı iyi grafiklere sahip olmasa bile aklımıza kazınır. Hızı hissetmek, oyunun mekaniklerinin iyi olması kimi zaman bize müthiş grafiklerden daha kaliteli bir deneyimin anahtarı olur. Bence Hot Lap Racing işini iyi yapabilmesi adına katlanılabilir derecede iyi grafikler sunuyor.
Ambians ve ses olarak baktığımızda da yapım grafikleri destekler derecede bir çizgide ilerliyor. Ne çok iyi, ne çok kötü. Bazı aşamalarda gerçekten sesin müthiş derecede önemli olduğunu düşünmüyorsunuz ama kulağınızı da rahatsız etmiyor. Oldukça basit ve işlevsel düşünülmüş ve günü kurtarmaya yardımcı oluyor.
Görsellikten ve sesten öte bu oyunu bence ayakta tutan kısmı oyunun içinde bize sunulanlar. Dolu dolu bir katalog var ve bu ilgi çekici kısım.
1960’lardan günümüze kariyer yapabilmek otomobil meraklıları için yeterince merak uyandırıcı bir detay. Basit ve işlevsel bir fikir. Hayata geçirmesi detayları ve kataloğun doluluğu ile orantılı şekilde bizi mutlu eder cinsten. Yıllar geçtikçe açılan yeni ufuklar bizi oyuna daha da bağlıyor.
Arabalar kadar yarıştığınız pistlerde dikkatinizi çekecektir. Burada görebileceğiniz bir çok detay, ilham alınan bir çok nokta mevcut.
Yapımın fizik kısmı ise bir başka noktası. Arabaları kokpit kamerasından sürebildiğiniz deneyimle birlikte simülasyon olmadan deneyim yaşamak oldukça keyifli. Oyun ne tamamen Arcade ne de tamamen Simulasyon. Limitleri sizin belirlediğiniz ve araçların kendilerine özel fizik tepkileri ile adrenalin dolu anlar sizi bekliyor. Her arabanın sürüş mekaniği gerçek hayattaki gibi değişik ve bu öğrenmenizi gerektiren güzel bir ayrıntı olarak karşımızda duruyor.
Oyunda farklı yarış modları olsa bile elinizin en çok gideceği, sizi içerde tutacak olan nokta kariyer modu diyebiliriz. Oyunda yer alan araçların ve etkinliklerin anahtarı bu mod ve oynadıkça yeni şeyleri önünüze sunuyor.
Kariyer modu çoğu oyunda karşımıza gelmeyen şekilde bir yarış okulu ile başlıyor. Yıllar önce oynadığımız ve bence yarış oyunları için mihenk taşı olan Need For Speed: Porsche Unleashed ile hayatımıza giren Factory Driver’ı anımsatan, ehliyet almamıza olanak tanıyan yaklaşım çok keyifli.
Oyundan en iyi keyfi alabilmeniz için burada sunulanları uygulamak ve anlamak önemli. Bir arabanın pistte nasıl davranacağını öğrenmek ve olası yarış tecrübesine dönüştürebilmek aslında iyi bir yarışçı olmanın kalbini oluşturuyor. Her seri size yeni bir lisans sunuyor ve bu lisanslarla yarış deneyiminiz iyileşiyor. Tamamlanan seriler size seviye artışı olarak dönüyor ve daha yüksek seviyelerin kapısı oluyor.
Oyunun belki de gözümüze batan kısmı yapay sürüş zekasının biraz kolay olması. Daha zorlayıcı rakiplerle daha iyi bir sunum olabilir miydi, belki. Daha iyisinin olmaması için bir sebep de yok aslında.
Bu aralar kendinize yeni bir deneyim arıyorsanız Hot Lap Racing’e şans verebilirsiniz. Çok daha iyi oyunların piyasada olduğu gerçeğini de düşündüğümüzde belki gelecekte bu oyun için daha iyi şeyler söyleyebileceğimiz bir zemin oluşur.
