Dünya genelinde yaşanan pandemi sebebiyle hava kirliliğinde önemli seviyelerde düşüş yaşanmıştı. Son verilere göre hava kirliliği yeniden yükselerek pandemi öncesindeki seviyelere dönüyor.
COVID-19 salgını nedeniyle insanların günlük alışkanlıkları değişti. İş yapma şekillerinin değiştiği ve hayatın olağan akışının alt üst olduğu bu süreçte belki de tek iyi gidişat kendini atmosferde gösterdi. Zira insanların evlere kapanmasıyla birlikte hava kirliliğinde önemli seviyelerde değişim gerçekleşti.
Örneğin Kuzey Hindistan’daki Jalandhar kenti sakinleri ilkbaharda havadaki toz bulutlarının dağılmasıyla yaklaşık 160 km (100 mil) uzaklıkta bulunan Himalaya Dağları’nı onlarca yıl aradan sonra ilk kez çıplak gözle görebildiler.
Hava kirliliğinin en yüksek olduğu kentlerden biri olan Yeni Delhi’de ise havadaki NO2 düzeyi Mart ayında 46µg / m civarlarındayken pandeminin en yoğun zamanlarının yaşandığı Nisan ayında 17µg / m3 seviyesine kadar geriledi. Benzer şekilde Londra’da da 36µg / m3 civarlarındaki NO2 seviyesi iki haftalık kısa bir süre içerisinde 24µg / m3’e kadar geriledi.
Dünya Sağlık Örgütü, bir metreküp havada 40 mikrogramın (40µg / m3 ) üzerindeki NO2 seviyesini toplum sağlığı için ciddi bir tehdit olarak görüyor. İnsanların etkisinin yanı sıra doğal koşulların da hava kirliliğine etkisi bulunuyor. COVID-19’un dünya genelinde 12 farklı büyükşehrin hava kirliliği seviyeleri üzerindeki etkisini ölçebilmek için Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) tarafından tüm bu faktörleri hesaba katan bir model geliştirildi. Bu kapsamdaki son verilere göre hava kirliliği yeniden yükselerek pandemi öncesindeki seviyelere dönüyor.
