God of War Ragnarök son yılların en çok beklenen oyunlarından biri ve aynı zamanda PS4/PS5 oyuncuları için bir nesli kapatıp, diğer nesli açan oyun. O yüzden bu güzel oyunu makalemizde değerlendirecek ve sizlere önemli özelliklerinden bahsedeceğiz.
Öncelikle 2018 yılında yeniden atılan temellerin üzerine harika bir oyun inşa edilmiş. İlk oyunda ne gördüyseniz daha iyisi God of War Ragnarök’te bulunuyor. İlk oyuna göre daha kötü olmuş diyebileceğim tek bir şey bile yok.
Oyunu MediaMarkt’tan satın almak için bu bağlantıya göz atabilirsiniz.
Bunun en önemli yansımasını ise savaş sisteminde görüyoruz. Öncelikle Ragnarök daha zor bir oyun. Oyundaki düşmanlar inanılmaz agresif ve savaş sisteminizi düzgün tasarlayamazsanız bol bol ölüm ekranını görüyorsunuz. Hem Atreus’un de Kratos’un yeteneklerini çok doğru kullanmanız gerekiyor. Kafanıza göre yetenekleri açmaktansa size en uyan savaş stillerine ağırlık vermeniz akıllıca olacaktır.
Yetenekler demişken… İlk oyunda başlarda baltayla düşmanlara dalaşırken savaş sistemi biraz yavan gelebiliyordu. Ama kısa süre içerisinde yeteneklerle beraber God of War bambaşka bir aksiyon oyununa dönüşüyordu. İkinci oyunda doğal olarak yeteneklerimizin hepsini kaybederek oyuna başlıyoruz. İşte Ragnarök’ün ilk olarak burada bir şeyler yapması gerekiyordu. Çünkü aynı yetenekleri yeniden almaya çalışmak cidden sıkıcı olurdu.
Burada 3 farklı önemli değişiklikle karakter geliştirmeyi çok eğlenceli hale getirmeyi başarmışlar. Bunlardan ilki artık Atreus ve Kratos ayrı ayrı yetenek puanı kazanıyor. Böylece iki karakteri de özgürce geliştirebiliyorsunuz. İkincisi Kalkan ve Öfke yetenek ağacından çıkarılmış. Çünkü oyuna zaten iki farklı silahla başlıyoruz. Üçüncüsüyse hem yeni yetenekler eklenmiş hem de normalde runik saldırı olarak geçen bazı özellikler yetenek ağacında ilk aşamalara konulmuş.
Bu 3 önemli değişiklikle beraber Kratos çok kısa süre içerisinde istediğiniz savaş stilini savaş alanına yansıtabiliyor. Üstelik hem Kaos Kılıçları hem de Leviathan Baltası oyunun hemen başında bizimle olduğu için bazı yetenekler bu iki silahın sinerjisi üzerine kurulmuş. Kılıçla yaktığınız düşmana baltayla dalınca daha fazla hasar verebiliyor veya bunun tam tersini yapabiliyorsunuz.
Ayrıca yeteneklerin bazılarını doğal olarak kendi oynanış stilimiz içerisinde daha fazla kullanıyoruz. Bu noktada favori yetenekler devreye giriyor. Diyelimki bir yeteneği çok kullandınız, bir süre sonra yetenek ağacında bu yeteneğe geliştirme yapabildiğinizi fark edebilirsiniz. Yeteneğin yapısına göre üç farklı seçenekten birini seçerek o özelliğin potansiyelini bir üst seviyeye çıkarabilirsiniz. Bu element hasarı olur, savunma olur, hasar olur. Karar size kalmış.
Yine oyuna eklenen önemli mekaniklerden biri üçgen tuşunun işlevi. İlk oyunda sadece baltayı çağırmak için kullandığımız bu tuş artık silahlarımızın tek seferlik büyük saldırılarını açıyor. Üçgen tuşuna basılı tuttuğunuzda kılıçlar ve baltaya güç yüklüyorsunuz. Başta bu saldırıyı kullanmak zaman alsa da yetenekleri geliştirerek farklı kombolarda hızlı bir şekilde güç saldırısı yapmanızı sağlıyor.
Bitti mi? Hayır daha menüden bile çıkamadık. Artık birden fazla Spartalı Öfkesi bulunuyor ve kendi özel menüsünden istediğiniz özelliği seçebilirsiniz. Oyunun başında standart Spartalı Öfkesi kullanılırken, hikayede ilerledikçe yeni özellikler açılıyor. Bunlardan biri L3+R3’e bastığınızda can kazanmanızı sağlarken, daha ilerleyen aşamalarda elinizdeki silahla düşmana seri hücum yapmanızı sağlayan özellik açılıyor.
Artık kalkan oyun stilinizi tamamen etkiliyor. Önceden tek bir kalkan ile oynarken, artık kalkanlar da zırhlar gibi Craft menüsünden yapılıyor ve geliştiriliyor. Eğer daha tank ve savunma odaklı oynamak istiyorsanız buna göre bir kalkan seçebiliyor ve düşmanın saldırılarını emerek onlara geri yansıtabiliyorsunuz. Veya benim gibi son saniye hamlesiyle düşman gardını bozmayı seviyorsunuzdur, buna göre ilerliyorsunuz. Yani oynanış stilinize göre bir Kratos oluşturabiliyorsunuz. Üstelik kalkan tipinin yanı sıra diğer kalkan parçalarını da kullanarak ek özellikler kazanabilirsiniz.
2018’deki God of War’un savaş sistemini çok övdük, çok sevdik. Ama başta da dediğim gibi Ragnarök’ün esnekliğinin yanında bir önceki oyun bildiğin prototip kalıyor. Çünkü artık sadece yatay düzlemde değil, aynı zamanda dikey düzlemde savaşıyoruz. Bol bol yer değiştirmeniz, o anki savaş alanını tam ve yetkin bir biçimde kullanmanız gerekiyor. Bunun için oyuna yerleştirilen çevre etkileşimleri hayati rol oynarken, düşmanın tepesine silahla inmek, aranıza mesafe koymak gibi tonla şeyden yararlanabiliyorsunuz. Daha doğrusu yararlanmak zorunda kalıyorsunuz, dedim ya daha zor bir oyun Ragnarök.
Üstelik artık seviye atlayabilen ekipman sayısı da arttığı için eşya seviyenizi yükseltmek için çok daha fazla araştırma yapmak zorundasınız. Girdiğiniz her diyarın altını üstüne getirmeniz gerekiyor. Diğer türlü çok kısa süre içinde oyunun ana görevlerinde geri kalabilir ve zorlanabilirsiniz. Aslında ana hikaye sırasında ekipman geliştirecek materyaller ve avantajlar kazanabiliyorsunuz ama Santa Monica o koca haritaları sadece ana görev yapın geçin diye koymamış.
İlk oyunda keşif yaptığımız alanlar keskin çizgilerle ana hikayeden ayrılıyordu. Burada sınırlar biraz daha muğlak olsa da aynı sistem devam ediyor. Eğer God of War Ragnarök’ün uçsuz bucaksız bir açık dünya olmasından korkuyorsanız, gönlünüz ferah olsun. Evet, dev gibi bir oyun ama genel olarak birbiri içine geçen katmanlı yapıya sahip. Özellikle cücelerin diyarı Svartalfheim ve Vanir tanrılarının diyarı Vanaheim dev gibi. Hatta Vanaheim tek başına ilk God of War’un Midgard’ından daha büyük bile diyebilirim. Öyle bir yer. Hatta bir noktada Vanaheim’i bitirdiğinizi düşünüyorsunuz ve oyun sizi kocaman bir Vanaheim alanına bırakıyor.
God of War tam bir içerik bombardımanı. Bir devam oyunu olduğundan ve temel mekanikler sağlam olduğundan Santa Monica hiç elini korkak alıştırmadan inanılmaz haritalar inşa etmiş. Bulmacalarla birbirine bağlı, bolca gizli bölge barındıran ve her diyarın ayrı dokusunu size hissettiren inanılmaz oyun alanlarından bahsediyorum.
Ve gelelim grafiklere. Öncelikle oyun sanat tasarımı sayesinde inanılmaz görüyor. 9 diyarı gezebildiğimiz bir oyun God of War Ragnarök ve her bir diyar diğerinden farklı dokusuyla kolayca ayırt edilebiliyor. Ben PlayStation 5’te performans modunda hiçbir kare düşüşü yaşamadan oynadım ve gördüğüm şeylerden çok tatmin oldum.
Yine de bu oyunun temelinin PlayStation 4 hatta PlayStation 4 Pro olduğunu hissedebiliyorsunuz. Mesela ilk oyunda yükleme ekranları diyarlar arasındaki platform ile gizleniyordu. Ama PlayStation 5’te buna gerek olmamasına rağmen, her yükleme ekranında bu alana girmek zorundasınız. Eh PS5’te yeni bölüm hemen yüklendiği için içeriye girdiğiniz gibi kapı beliriyor ve yeni bölüme geçiyorsunuz. Her hızlı seyahatte bunu görmek sıkıcı olabiliyor. Ama PlayStation 4’te bu bölümler daha uzun sürdüğü için halen bir anlamı var.
Santa Monica’nın da söylediği gibi PlayStation 5’te çok iyi görseller görüyor olsak da, God of War Ragnarök konsolun gücünü tam olarak kullanma amacında değil. Bir Horizon Forbidden West görselliği yok.
Ses tasarımı ise ayrı bir konu. Başta söylediğim gibi ben God of War Ragnarök’ü yüzde 100 bitirdim. Yani her bulmacayı çözdüm, her Odin Kuzgununu avladım. Özellikle Odin kuzgunlarını bulmak biraz zor, biliyorsunuz. Ama ben dinleyerek yerlerini belirlemeyi başardım. İşe yarayan ses tasarımı buna derim işte. Müzikler zaten inanılmaz, onlara diyecek kelime bulamıyorum. Bu oyunun soundtrack albümü yeni favorimiz olacak o belli oldu.
Özetle God of War Ragnarök sadece çok iyi bir devam oyunu değiş aynı zamanda Santa Monica’nın dünyanın en iyi aksiyon oyunu yapımcısı olduğunun bir manifestosu. Günümüzde hikaye mi oynanış mı diye insanlar tartışadururken, açık dünya mı çizgisel oyun mu diye yorumlar yapılırken, zengin içerikli bir aksiyon oyununun nasıl yapılacağını adım adım göstermişler.