Dünya nüfusu her geçen gün artıyor. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da kırsal kesimlerden şehirlere doğru hızlı bir geçiş söz konusu. Şu an için insanların %70 büyük şehirlerde yaşıyor. Birleşmiş Milletler’e göre 50 yıl sonra 9 milyara ulaşması beklenen nüfusun %90’dan fazlası şehirlerde yaşayacak. Bu nedenle şehirler de kendi içinde metropol ve megakent gibi yeni kavramlara doğru evrimleşiyor. Gelecekte de bu eğilimin artarak devam edeceğini göz önüne alınarak şehir tasarımları üzerinde radikal değişimlere gidilecek. Geleceğin şehirleri belki şu aşamada bilim kurgu eserlerinde anlatıldığı gibi uçan otomobillerden insanları hızlıca belirli noktalara aktaran tüplerden oluşmayacak ama en az onun kadar etkili değişimler söz konusu. Bunların başında da şehrin kendi kendini besleyecek alternatif enerjiler üretmesi. Yolların altına eklenen özel bir sistemle hareket eden her araç kinetik enerji üretimine katkıda bulunacak. Her yerde karşımıza çıkan motor kuryelerin yerini çok daha pratik bir çözüm, Drone, alacak. Boylamasına gelişecek binalarda belki de 40. Katta oturduğunuz daireye verdiğiniz pizza siparişi beş dakika içinde uçan bir robot tarafından “camınıza” bırakılacak. Yeni ve akıllı şehirler kurulurken aslında bugünkünden çok farklı bir teknolojiye ihtiyacımız olmayacak. Uzmanların yorumlamasına göre mevcut teknoloji ile insanın etkileşimi öne çıkacak. Örneğin güvenlik amacıyla şehirlerde bulunan kamera sistemleri sadece pasif kayıt yapabiliyor. İleride yüz ifadenizdeki değişim ve vücut ısınız gibi değerlerin değişiminden olası bir acil durum için şehir otomatik olarak tepki gösterecek. Hedef kalp krizi gibi acil bir durumda şehrin ritmini bozmadan gerekli müdahaleyi gerçekleştirmek. Bir diğer uygulama da fosforlu ağaçlar. Bilim adamlarının üzerinde çalıştığı bu konu hayata geçtiği zaman ağaçlar gündüz emdiği ışıkları geceleri aydınlatma için kullanıp enerji tasarrufu sağlayacak. Japonya’da da akıllı tuvaletler söz konusu. Tuvalet günlük olarak sizin kullanımınızı gözlemleyip ölçüm yapıp sizin için yorum yapıyor. Daha sonra bu veriler internet üzerinden siz daha tuvaletten çıkmadan doktorunuzla paylaşılıyor. Biraz iddialı ama özetlemek gerekirse şehir size sizden iyi bakıyor. En azından geleceğin akıllı şehirlerinin hedefi bu. Ne kadar gerçekçi olacak istesek de istemesek de bekleyip göreceğiz.
Bazı ülkeler gelecek için şimdiden önlemini alıyor. Geleceği günümüzde yaşayan ülkelerden biri de bilişim sektörüne yaptığı olağanüstü yatırımlarla yükselişe geçen Hindistan. Dakikada yaklaşık 30 kişinin köyden kente göç ettiği bu ülkede acil bir planlama üzerinde çalışılıyor. İnsan yükünü kaldıracak suni şehirlerden biri Delhi ve Mumbai arasında kuruluyor. 100 milyar doların üzerinde maliyetle kurulan bu kent Paris’te yaşayıp Eiffel Kulesi’ni göremeyen ya da New York’ta gökdelenlerin arasında kaybolan mutsuz kalabalık şehirliler için umut verebilir.
En Akıllı Kent Songdo
Ayakları daha yere basan bir yakın dönem projesi için Güney Kore’ye gitmemiz yeterli. Sadece 6 kilometre kare üzerine inşa edilen bu akıllı şehrin bir önceliği var o da doğayı korumak. Çöp toplama işlemleri için kanalizasyon yerine basınçlı hava ile çalışan farklı bir sistem devreye girecek. Bu sayede çöpler daha az yer kaplayacak ve daha verimli bir şekilde enerjiye dönüşecek. Ulaşımda bisikletin tercih edildiği bu Songdo’ya ülke dışından üniversiteler kurulacak. Akıllı şehir konseptine yatırım yapan diğer ülkeler de Malta ve Singapur. Özellikle Singapur, Akıllı Ulus ismi ile başlattığı projede birkaç seneye dünyanın ilk gerçek anlamda gelişmiş şehri olmaya aday. Projenin arkasındaki isim Dr. Azamat Abdoullaev. Teorik fizikçi olarak kariyer yapan Abdoullaev, gelecek ve gerçeklik üzerine birçok yeni tezleri ortaya adan modern bir filozof.
O veya bu şekilde önümüzdeki 10 ve 50 yıl içerisinde şehirlerimiz büyük bir değişime uğrayacak. İnsanoğlu da şehirden beklediği ve alıştığı nimetleri (ki göreceli bir kavram) yaşamaya devam etmek için bu değişime ne derece ayak uydurabilecek göreceğiz.