Çevreye duyarlı olmak adına her geçen gün bilinç düzeyimizi artırmalı ve önlemleri almalıyız. Bu konuda hiç şüphe yok. Birey olarak attığımız çöpten, toplum olarak en geniş kapsamlı tüketim alışkanlıklarımız, bizden sonraki nesillere gezegenimizi nasıl bırakacağımızı belirleyecek. Her geçen gün kırmızı çizgilere daha da yakınlaşırken eğlence sektörü de bu anlamda vizyon yenilemeye başladı. İşte bu kapsamda otomobil sporları başta olmak üzere genel olarak motorsporların yakın vadede imaj geliştirmeye ihtiyacı var. Erken davranan spor dallarından biri de Formula E.
Formula E Nedir?
Formula One ve IndyCar yarışlarına benzeyen bir otomobil yarışı olarak tanımlanabilir. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Formula E’de 10 takım yarışıyor. Sporun ismindeki E harfi de tahmin ettiğiniz üzere elektrik anlamına geliyor. Dolayısıyla pistte Formula 1’a göre çok daha farklı bir sese sahip, hızı 225 kilometreye varan araçları izlemek mümkün. Bu arada pist dışında da Berlin, Zürih, Buenos Aires, Hong Kong, Mexico City, Paris ve New York gibi şehir etaplarının da Formula E’ye büyük seyir zevki kattığını hatırlatalım. Ancak bu sporu asıl özgün kılan şey yarışan tüm otomobillerin %100 elektrikli olması. Bu da diğer sporlarda tek tük rastladığımız deneysel elektrikli otomobil tercihine nazaran oldukça radikal bir karar.
Sponsor Desteği ile Gelecek Sağlam
3 saniyede 100 km’ye varan otomobiller performans olarak Formula 1 ve F2’nin gerisinde kalsa da teknolojinin bu spora katkısı biraz daha farklı yönde oluyor. Mühendisler daha çok ses, daha doğrusu sessizlik üzerinde yoğunlaşıyor. Şu an için 80 desibel gürültü seviyesine sahip araçlar gündelik kullanımdaki benzinli otomobillerden sadece 10 desibel yüksek. Yani geliştirme sürecinde çevreye sıfır fosil yakıt salınırken gürültü kirliliği de dikkate alınıyor. Buna ek olarak geçtiğimiz yıl 170kW olan araçlar bu sene 180kW’a çıkmış durumda. Hiç şüphe yok ki bu tarz gelişmeler Formula 1’in binek otomobillere sağladığı katkı gibi elektrikli otomobillerin de evrimini hızlandıracak. Zaten bu spora erken yatırım yapanların en büyük amacı da çığ gibi büyümesi beklenen elektrikli otomobil dünyasında öndeki koltukları kapmak. Dört yıl önce hem sorunları en aza indirgemek hem de pilotajı öne çıkarmak için tüm araçlar Renault marka iken bugün Audi, ABT Schaeffler, Andretti Technologies, DS-Virgin, Jaguar, Mahindra, NextEV TCR ve Venturi gibi üreticiler devreye girmiş durumda. Sporun en yeni destekçisi ise robotik ve hareket, endüstriyel otomasyon ve güç şebekeleri alanlarında hizmet sunan İsveç kökenli ABB firması. Firmanın CEO’su Ulrich Spiesshofer, geçtiğimiz günlerde 7 yıl süreliğine 100 milyon dolara yarışın ismine sponsor olduklarını açıkladı. Bundan sonra yarışlar ABB Formula E olarak koşulacak.
Seyircinin “Gerçek” Desteği
Ülkemizde Eurosport 1’den yayımlanan yarışları internetten izlemek de mümkün. Her yarışı daha etkileşimli hale getirip sporu yaymak için konser ve canlı gösteriler düzenleniyor. Bu sayede izleyici ve sporcularla daha sıcak bir büyüme hedefleniyor. Etkileşimin seviyesini biraz daha artırmak üzere Fanboost isminde bir özellik devreye sokulmuş. Fanboost ile sosyal medyada en çok destek gören ilk üç yarışçıya özel, yarış esnasında kullanabilecekleri kısıtlı güç artırım seçenekleri veriliyor. Yarışa 6 dakika kalana dek takipçilerin destek sunabilmesi heyecanı zirvede tutuyor. Siz de program akışını takip etmek ve daha fazla bilgi sahip olup bu sporun takipçisi olmak için bu adresi takipte kalın. Kim bilir belki yakın bir gelecekte bir zamanlar Formula 1’e ev sahipliği yapmış ülkemizde Formula E izleme şansını yakalar hatta bir de Türk takımı ile bu şampiyonada yerimizi alırız.