Artırılmış gerçeklik terimini her geçen gün daha sık duyuyoruz. Sanal gerçeklik ile karışması muhtemel bu kavramları ayırt ederek söze başlamakta fayda var. Sanal gerçeklik, içinde bulunduğumuz dünyanın yerini alan simülatif bir yapı. Örneğin merakla beklenen, sanal gerçeklik gözlüğü olarak tanımlanan Oculus Rift’i başınıza taktığınız anda kendinizi orada yaratılmış dünyanın içinde buluyorsunuz. Artırılmış gerçeklikte ise mevcut gerçekliğimiz etkileşime girerek fazladan bilgi alışverişi içine giriyor. Örneğin Terminator filmlerinde robotların bize baktığında kalp atışımızdan kimliğimize kadar bilgiler içeren görüntü paneli artırılmış gerçekliğe örnek gösterilebilir. Daha somut ve sevimli bir örnek vermek gerekirse Google Glass. Son dönemde teknolojinin iştah kabartan bu yeniliği, nesne tanıma gibi özellikler eklendiğinde pazarlama stratejilerinden biri haline geldi.
İngiltere’nin ünlü mağazası Harrods, 2000 yılına girerken o zaman için oldukça yenilikçi bir adım atarak Artırılmış Gerçeklikten yararlanmıştı. Uyumlu cihazlarla dışarıdan mağazaya bakanlar Noel Baba ve geyiklerinin binanın etrafında gezindiğini gördüklerinde gözlerine inanamamıştı. Tam da milenyum yaraşır bir kutlama! Bugün Harrods mağazasında alışveriş yapanlar mutlaka mağazanın Artırılmış Gerçeklik uygulamasını kullanıyor. Özellikle belirli ürünlere bakıldığında ortaya çıkan tarihten videolar firmanın köklü oluşunun altını çiziyor.
Artırılmış Gerçekliğin popüler uygulayıcılarından biri de Blippar. Türkiye’de de yoğun bir şekilde faaliyet gösteren Blippar, akıllı telefonlar üzerinden çalışıyor. Reklamcılık ve yayıncılık için yeni açılımlar sunan Blippar geliştirilmesi kolay ve maliyet açısından uygun yapısıyla dikkat ediliyor. Zaten rakiplerine göre onu ayıran da bu. Her geçen gün dergilerin Blippar’ı daha sık kullandığına rastlıyoruz. Telefonu tanımlanmış içeriğe tuttuğunuz zaman kapakların canlanması, ürünlerin dile gelmesi söz konusu! Özellikle basılı yayıncılığa etkileşimli içerik getirip dijitalleşme yolu açan Blippar’ı büyük markalar reklam için etkili şekilde kullanıyor. Vitrindeki veya ilan sayfasındaki saati kolunuzda sanal olarak izlemek, farklı kıyafet kombinasyonlarını denemek Blippar’la mümkün.
Artırılmış gerçekliğin diğer kullanım alanlarından biri de havacılık endüstrisi. Uçak kazalarının temel sorunlarından biri bakım eksikliği ve artırılmış gerçeklik kullanarak hataların en aza indirgenmesi hedeflenmekte. İnce ve karışık bu prosedürler uçuş sıklığının doğurduğu zaman kısıtlaması ile birleşince ortaya hataların çıkması muhtemel. Artırılmış gerçeklik bakımca sürecinde şu şekilde devreye giriyor. Örneğin bir yağlama işlemi yapılması gerekiyor; uzman, gerçek motor üzerinde çalışırken diğer taraftan da artırılmış gerçeklik ile motorun durumu hesaplanıyor. Atlanan veya tam anlamıyla gerçekleştirilmeyen bir adım olduğunda sistem uyarıda bulunuyor. Pilotların işini kolaylaştıracak bir başka uygulama da Glass Aero (http://glass.aero) tarafından geliyor. Google Glass kullanan Glass Aero bir pilotun ihtiyacı olabilecek her türlü veriyi eş zamanlı olarak ekrana taşıyor. Hava, rüzgar, yükseklik, rota gibi birçok temel veri artık pilotun gerçek anlamda gözünün önüne geliyor. Fırtına, sis gibi zorlu hava koşullarında pilota destek olan bu teknoloji özellikle küçük uçakla yapılan uçuşlarda çok işe yarayacak gibi gözüküyor.
Sağlık ve eğitim alanlarında da artırılmış gerçeklik ile yeni hedefler mümkün. Doktorların artırılmış zenginlikle ameliyat başarılarının artması planlanıyor. Harvard başta olmak üzere birçok eğitim kurumu artırılmış gerçekliği, etkili öğretim tekniklerine dönüştürme yolunda adımlar atıyor. Digital Tech Frontier (DTF) isimli firma Google, Microsoft, Logitech gibi büyük markaları da arkasına alarak özellikle eğitim alanında çocukların üç boyutlu gerçeklik içinde bizzat deneyimle şansını yakalayarak öğrenmesine olanak tanıyan sistemler üzerinde çalışıyor. http://augmentedrealitydevelopmentlab.com adresinden bu çalışmaları daha kapsamlı inceleyebilirsiniz.
Artırılmış zenginlik konusunun en çok sahiplenildiği alanlardan biri de müzecilik. Avrupa ve Amerika’da birçok müzede bu tarz uygulamalar görmek mümkün. İnsanlar müzeye gitmeden önce bir ön araştırma tekniği olarak bu yazılımları kullandığı gibi müzelerin içinde de ek bilgiler elde etmek için de artırılmış zenginlikten yararlanıyor. 3000 yıl öncesine ait bir heykele dokunmak mümkün olmasa da onu telefonunuza aktarıp üç boyutlu şekilde evirip çevirmek tarih meraklıları için büyük bir değer.
Görüldüğü gibi artırılmış zenginlik hem ticari hem de eğitim gibi farklı alanlarda yükselişini devam ettiriyor. Yine de gerçeklik kavramı içinde her geçen gün daha da eriyen çizgilerle karşımıza çıkan bu tarz özelliklerin tam olarak hayatımıza girdiğini söyleyemeyiz. Belki bir cihaz çıkarıp inanılmaz detaylı görebileceğimiz sanal görüntü, gözlerimizin gördüğü gerçeğin yerini tutmuyordur. Belki de gerçekten hepimizi artırılmış gerçekliğe bağlayacak o büyük buluş henüz gerçekleşmedi.