Uzay ne kadar karanlık değil mi? Bilinmezlik sizi de ürkütüyor mu? İşte bilim dünyası, yeni nesil teleskop adı verilen Euclid ile sorulara ışık tutma niyetinde. arayışında. Teleskobun adı Yunan matematikçi İskenderiyeli Euclid’den (Öklid) geliyor. Euclid öncelikli olarak kara delikleri keşfedecek. Euclid’in görüş mesafesi ise 10 milyar ışık yılı. Bu değerler bize 2021’de Uzay’a fırlatılan James Webb’i hatırlatıyor. Gerçi James Webb, 13 milyar ışık yılına odaklanabiliyor. Fakat Euclid’i geliştiren Avrupa Uzay Ajansı (ESA) farkı şu şekilde anlatıyor: Webb’in zamanda çok geriye gidip ayrıntılara zoom yapabilirken Euclid, hızlı ve geniş tarama gerçekleştiriyor. Dolayısıyla Webb’e göre 100 kat geniş bir alanda çalışacak Euclid, evrenin 3 boyutlu bir haritasını çıkaracak
Euclid ilk test görselleri Dünya’ya ulaştı
Bu arada bilmeyenler için ESA’yı hatırlatalım. ESA’yı NASA’nın Avrupa sürümü gibi düşünebiliriz. 1975’te Fransa’da kurulan ESA, 6.5 milyar euro bütçeye ve 2400 çalışana sahip. Tabii ki NASA, 18 bin çalışan ve 23 milyar dolarlık bütçe ile farklı bir ligde. Ancak ikilinin farklı projelere odaklanması insanlık için önemli bir gelişme. Hatta bu projede NASA’nın da kızılötesi görüntüleme teknolojileri ile katkı sağladığını hatırlatalım. Euclid’i Uzay’a taşıyan roketler ise yine ABD şirketi SpaceX’ten geliyor. Elon Musk’ın şirketi, Falcon 9 fırlatma üniteleri ile projeye destek oluyor.
Geçtiğimiz aylarda Florida’dan fırlatılan Euclid, 1.5 milyon kilometreye gözlemsel yörüngeye yerleşti bile. Şu an için ciddi bir kalibrasyon süreci yaşanıyor. Tüm işlemlerin ekim gibi bitmesi ve ardından uydunun gerçek potansiyelinde çalışması planlanıyor. Yine de şu an için uydu teleskoptan ilk test sonuçları gelmiş durumda. Euclid proje yöneticisi Giuseppe Racca yaptığı açıklamada 11 yılı aşkın bir süredir Euclid’i tasarladıklarını belirtiyor. “Bu ilk görüntüleri görmek heyecan verici ve son derece duygusal.” Proje çalışanları evrenin %95’ine dair hiçbir bilgimiz olmadığını ve bunun utanç verici olduğunu belirtiyor. Hatta Racca bu durumu “kozmik utanç” olarak tanımlıyor. Karanlık maddeye ek olarak evrenin genişlemesini sağlayan muazzam bir güç var. İşte araştırmalar henüz hiçbir somut verimizin olmadığı bu gücün de peşinde.
Tabii ki teleskobun yetenekleri kadar ondan gelecek veriyi işleyecek bileşenler de kritik rol oynuyor. Bunun için çok gelişmiş işlemcilerden oluşan büyük kümeler üzerinde çalışan bilgisayar simülasyonları çalışıyor. Amaç evrendeki galaksiler, galaksi kümeleri ve bunların oluşturduğu kozmik ağları ölçekleyip gelişmiş bir modelleme hazırlamak. Bunun için son teknoloji hesaplama teknikleri, astrofizikçilere önemli bir kaynak sağlıyor. Euclid sayesinde özellikle son yılların önemli buluşu yerçekimsel çekimlerinin etkisine dair çok bilgi edineceğiz.
Kamuoyu tatmin olacak mı?
Son dönemde Uzay deyince akla hemen Dünya dışı yaşam geliyor. ABD’den gelen bana göre “gayriciddi” UFO açıklamaları suyu bulandırıyor. Halbuki bu konunun çok daha ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Çünkü Uzay araştırmaları samanlıkta iğne aramaya değil, iğne ile yol açmaya benziyor. Euclid bu bakımdan galaksilerin nasıl ve nerede oluştuğunu ve büyüdüğüne dair ipuçları yakalayacak. Daha sonra bu veriler yeni kuramların ortaya atılmasına köprü olacak. Fakat, “Uzaylılar gerçek mi?” gibi bir soru peşinde koşanlar muhtemelen aradıklarını bulamayacak. Yine de 6 yıl görev yapacak teleskobu bu adres üzerinden merakla takibe alalım derim.