Gezegenimiz değişiyor. Küresel ısınma ile biz de değişiyoruz. Atmosferdeki karbonu azaltmak ve dünyamızın nihai varlığını tehdit edebilecek iklim değişikliğini önlemek için yaşam tarzlarımızı ve alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmemizde fayda var. Bu haftaki yazımda teknolojinin ve bu bağlamdaki alışkanlıklarımızın ekolojik yaşam üzerindeki etkilerini bir araya getirdim.
Yenilenebilir enerji
Gezegenimizin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri değişen iklim. Bu yeni bir gündem değil. Araştırmalar 18. ve 19. yüzyıllardaki sanayi devriminden bu yana insan faaliyetlerinin gezegenin sıcaklığının yükselmesine neden olduğunu gösteriyor.
Artan sıcaklık, gezegende yaşayan insanların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını ve gezegenin yaşanabilir bir yer olarak varlığını tehdit ediyor. En iyi örnek, artan sıcaklıklar ve ardından kontrolden çıkmış iklim değişikliği sürecinden geçen dünya benzeri bir gezegen olan Venüs’tür. Bir noktadan sonra geri dönüş olmadığının ispati gibi aslında bu gezegen.
Hala şansımız var. Bu sorunları ele almak ve gelecek için mücadele etmek gelecek nesillerin varlığı için büyük önem taşıyor. Bütün bunlar biraz karamsar gelebilir, ama iyi haberler de var. Teknoloji daima yardım etmek için bekliyor. Bunların başında her geçen gün yaygınlaşan yenilenebilir enerji var. Güneş panelleri ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında son dönemde önemli gelişmeler yaşanıyor. Gerek son tüketici gerekse kurumsal tarafta bu tür enerji tiplerinin seçimi ise ekolojik yaşam için en önemli adımlardan biri olarak karşımıza geliyor.
Dijital devrim
Birbirini izleyen her neslin şu veya bu türden bir devrimi vardır. Bazı nesiller siyasi devrimler yaşadı; diğerleri sanayi devrimi yaşadı. Bizim kuşağımız ağırlıklı olarak dijital devrimle ilgileniyor. Teknolojinin hayatın her alanındaki yükselişi son dönemde tüm ülkelerin en önemli gündemlerinden biri.
Çoğumuz hayatımızda teknolojinin olmadığı bir zamanı hatırlamayacağız. Akıllı telefonumuz veya internet erişimimizin olmadığı bir zamanı hatırlayamıyoruz mesela. Ancak muhtemelen o dönemlerle ilgili hikayeleri ebeveynlerimizden duymuşuzdur.
Dijital devrimin de kültürümüzdeki herhangi bir dramatik ve dinamik değişiklik gibi, artıları ve eksileri var. Artan teknoloji kullanımının karşıtları, toplumda daha fazla ayrılık yarattığını, insanların artık sağlıklı bir şekilde iletişim kurmadığını ve içe dönük insan kültürünü beslediğini iddia ediyorlar Bununla birlikte, bazı güçlü karşı argümanlar da var.
Çevreyle ilgili olarak, dijital devrimin çok önemli bir rolü var. Bilgiyi iletmek ve depolamak için dijital cihazların daha yaygın bir şekilde kullanımı daha az kağıt kullanımı bu da daha az ağaç kesilmesi anlamına geliyor. Ağaçların önemli bir oksijen kaynağı olması ve karbondioksiti de emmesi, iklim değişikliğinin üzerinde pozitif etki yaratıyor.
Çevresel izleme
İklim değişikliği şüphesiz bizim neslimizin ve çocuklarımızın neslinin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk. Gezegen hassas bir dengeler sistemidir ve şimdiye kadar artan sera gazı seviyeleri ile ona verilen zarar, onu devrilmekle tehdit ediyor. Bu konuda farkındalık giderek artsa da, süreci yavaşlatmak için bile yapılması gereken çok şey var.
Öte yandan iklim değişikliği sadece bir kişinin veya bir ülkenin sorunu değildir. Aksine, herkesi eşit olarak etkiler. İşte burada Çevresel İzleme devreye giriyor. İHA’lar ve hava kirliliğinin jeo-uzaysal ölçümleri gibi yeni teknolojileri kullanarak, yetkililer bireyler ve şirketler tarafından etkilenen alanları etkin bir şekilde izleyebiliyor. DJI Air 2S drone gibi drone’lar, güvenlik kameraları gibi davranabiliyor ve geniş alanları kapsayabiliyor. Bu teknolojiler, gezegenimizin geleceği ve sağlığı için çok önemlidir. Çoğu insan artık neyin tehlikede olduğunu anlıyor ve aynı yöne gidiyor olsa da, bazı tehlikeli unsurların hala var olduğuna ve dikkatle izlenmesi ve sorumlu tutulması gerektiğine şüphe yok.
Paylaşım ekonomisi
İklim değişikliği tehdidinin üstesinden geleceğimizin ve gezegenle yeni bir denge ve yeni bir uyum bulacağımızın en cesaret verici işaretlerinden biri, kültürümüzün değişme ve uyum sağlama şeklidir. Daha genç nesiller, çevre, hayvanları koruma ihtiyacı ve dijital teknolojiyi benimseme ihtiyacı konusunda bugünlerde bilinçli.
Dijital teknolojiyi benimsemek, paylaşım ekonomisi yaratmanın ve gezegenin gelişmesine yardımcı olmanın en önemli halkalarından biri. Peki paylaşım ekonomisi tam olarak nedir? Paylaşım ekonomisi sahibince seyrek gereksinim duyulan bir gerecin ya da hizmetin sahibince kullanılmadığı zamanlarda ihtiyacı olan başka kullanıcılara, uzmanlaşmış bir pazarlayıcı tarafından sunulması, ve kullanıcının ödediği kullanım ücretinden pazarlayıcının bir pay alması temelli alış veriş düzenidir. Fosil yakıta olan bağımlılığımızı ve zararlı uygulamaları azaltır. Uber, paylaşım ekonomisine iyi bir örnektir. İnsanların makul bir ücretle seyahat etmesini kolaylaştırır ve böylece trafikteki araçlarla birlikte hava kirliliğini de azaltır. Airbnb, paylaşım ekonomisinin bir başka unsurudur; ev sahiplerinin ve gezginlerin atıl alanlardan yararlanmalarını sağlar.
Elektrikli arabalar
Elektrikli arabalar, 1960’lardan ve 1970’lerden beri ve muhtemelen ondan önce de onlarca yıldır var. Bu araçların neden şimdiye kadar yaygın olarak kullanılmadığını çoğumuz merak eder.
Çevreye çok daha az zararlı olan elektrikli araçların yaygınlaşmamasının ana sebebi ekonomik. Şimdiye kadar finansal açıdan uygulanabilir değillerdi. Diğer yandan elektrikli araçların bu kadar ilerlediği günümüzde bile, ne kadar güvenilir oldukları ve menzilleri konusunda halk arasında hala şüpheler var. Bazı analistlere göre birkaç yıl içinde çok daha yaygın bir şekilde kullanılacak olmaları çevre için harika bir haber. Ancak elektrikli araçlar sandığınız kadar temiz değil. Elektriklerini üretmek için hala bazı yerlerde fosil yakıt yakmamız gerekiyor. Yine de elektrikli araçlar, egzoz boruları olmadığı için çok daha temiz.
Akıllı evler
Yaşadığımız evler de çevre için zararlı bir takım özelliklere sahip. Diğer bir deyişle evlerimiz de iklim değişikliğinin en büyük kirleticilerinden ve nedenlerinden biri. Ama çevrenizdekiler, soğuk kış aylarında sıcak radyatör konforlarından vazgeçmeye ne kadar istekli?
Hayatımızı konforlu ve keyifli kılan her şeyden vazgeçmemiz gerekmeyebilir, ancak ne kullandığımız ve nasıl kullandığımız konusunda daha akıllı olmamız gerekecek. Akıllı ev teknolojileri bunu bizim için yapabilir.
Belirli alışkanlıklar ve uygulamalarla bir günde, bir haftada veya bir ayda ne kadar enerji harcadığınızı kolayca görebildiğinizde, bunları değiştirmeniz daha kolay hale gelir. Işığın nerede açık bırakıldığı ve hiç kimse kullanmadığında hangi odalarda ısıtmanın açık olduğu konusunda daha bilinçli hale gelirsiniz. Bu teknolojiler evinizi de optimize edebilir.
Gelecekte tamamen kişiselleştirilmiş evlerde yaşayacağız. Evlerimiz, belirli yaşam tarzlarımıza, alışkanlıklarımıza ve ihtiyaçlarımıza uyacak şekilde ergonomik olarak uyarlanacak. Bu yeni nesil evlerle boşa harcanan enerji ve karbon emisyonlarında önemli bir azalma olacağından, sadece daha uygun olmakla kalmayacak, aynı zamanda çevre için çok daha iyi olacaktır.