Birçok şirket dijital dönüşüm sürecini kaçırıyor. Bu şirketler, dijitalin yarattığı dalgayı, ekonomik modelleri üzerinde etkisiz olarak görüyor. Oysa dijital çok yüksek bir ekonomik potansiyele sahip olmasının yanında, kendisiyle barışmayan şirketleri ataletle cezalandırıyor.
Teknoloji dünyası üçüncü dijital dalga ile yüzleşmeye hazır yenilikçi şirketlere, birçok şey vaat ederken, dijitale direnenler için önceki dalganınkinden daha yüksek, daha güçlü ve kesinlikle daha yıkıcı bir son anlamına gelebilir.
Yeni dijital dalga ile mobil kullanımı daha da artacak, Bulut ve Nesnelerin İnterneti destekli cihazlar hayatımıza yerleşecek. Akıllı veri, üç boyutlu baskı, akıllı sağlık, robotik yaygın kullanıma doğru ilerleyecek ve muhtemelen, sanal gerçeklik de kendisine yaygınlık kazandıracak biçimi alacak.
Tüm bunlar olurken, Avrupa genelinde şirketlerin ancak yüzde 30’u dijital dönüşümü stratejik ya da işleri için önemli görüyor.
Peki, hep bahsedilen dijital dönüşüm, pratikte ne anlama geliyor?
Dijital dönüşüm, bir şirketin değer zincirini en iyi hâle getirmek veya dönüştürmek için ihtiyaç duyduğu tüm bozucu (disruptive) teknolojik araçları bütünleştiren bir süreç. Bu süreç, geleneksel yapıların temellerini radikal ve geri döndürülemez bir şekilde değiştirmek anlamına geliyor. Gerçekleşmek içinse şirketin tüm işlevlerinin, yani ürün, pazarlama, müşteri ilişkileri, AR-GE, satın alma, insan kaynakları, yönetim, yönetişim, liderlik, veri toplama, çevre ile ilgili birimlerin dönüşümünü gerektiriyor.
Bu dönüşüm, dijitizasyon ile karıştırılabiliyor. Ancak dijitalleşme anlamına gelen dijitizasyon, aslında analog bir süreci alıp dijital biçime aktarmayı anlatıyor. Dijital dönüşümün ana konusu ise teknolojik olmaktan çok, kültürel. Başarılabilmesi içinse, aşağıdaki konulara dikkat etmek gerekiyor.
Durgunluk anından sıyrılın
Her kurum, mutlaka yeni şeylere açık, meraklı, risk alan ve içgörüye sahip yöneticiler barındırır. Bunlar genellikle çoğunluğu oluşturmazlar, çoğunluk nötr ya da şüphecidir. Bu da dijital dönüşüme karşı pasif bir direnç yaratır. Bazı durumlarda bu bir korkuya da dönüşebilir.
Buna benzer durgunluk anlarından sıyrılmak için, işte bu açık düşünce yapısındaki çalışanların öncülük etmesi gerekir. Dijital dönüşümün sonuçlarının hemen alınmayacağı da anlatılmalıdır. Yoksa direnç gücü tabana yayılır ve durgunluk kalıcı hâle gelir.
Kontrolü kaybedebilirsiniz, korkmayın
Bu bir paradoks gibi görünebilir, ancak kontrolü kaybedebileceğiniz anlar olacaktır ve bu, tamamen normaldir. Böyle anlar, klasik dönüşüm rotasından çıkıldığı ve şirkete özel çözümün oluştuğu, yaratıcı noktalardır. Dönüşüm, böylece özelleşirken şirketin dış etkilere karşı direnç gücünü de artıran bir süreç olur.
Yeni işbirliklerine açık olun
Durgunluktan sonra gelen bu savrulma hâli, şirketin yeni kurumsal biçimini oluşturmasını sağlar. Bu, dışarıdan da fark edilen enerji, yeni işbirliklerini mümkün kılar. Artık dijital dönüşümün bir parçası olarak, belki de eski yapıda gerçekleşmeyen ortaklıklar kurabilirsiniz. Daha önce startup’larla çalışmaya soğuk yaklaşan yönetim, yatırımcı olmaya bile yanaşabilir. Çünkü bu aşamada dijitalin sunduğu fırsatların ne olduğu görünür hâle gelmiş durumdadır.
Farkı eğitim yaratır
Dijital dönüşüm, birçok çalışan için ciddi bir eğitim anlamına gelir. Bu süre zarfında, daha önce bahsettiğimiz savrulmanın kontrollü deneylerini yapabilirsiniz.
Belki de toplam mâliyete bakıldığında, şirketin hayatta kalma ihtimalini hesaplanamaz yatırım kararlarıyla baltalamak olarak görünebilir. Ancak, şirketin bu aşamadan sonraki tüm iş modelinin de değişebileceğini unutmayın.
Gereksinimlerinizi küçümsemeyin
Sıkı bir çalışma ve düzenli yenilenme fikrine alışın, çünkü dijital dünya bunları gerektiriyor. Bundan sonrasında, dijital deneyime daha çok ihtiyacınız olacak. Büyük ihtimalle, yeni iş kollarında çalışanlar da şirketinizde yer alacak. Bunların başında veri analistleri, yazılım uzmanları ve farklı disiplinlerden uzmanlar geliyorlar. Modern bir BT altyapısı kadar, bu katkılar da yeni mâliyetlerinizi oluşturuyorlar.
