Son 25 yıldır hayatımızdaki teknolojinin ne kadar hızla farklılaştığının ve yaşantımızı nasıl değiştirdiğinin farkında mısınız? Yani hayatımıza cep telefonunun ve internetin girmediği, dijital fotoğraf makinelerinin olmadığı bir zamandan bahsediyorum. Şimdi ne kadar uzakmış gibi görünse de aslında tüm sahip olduğumuz, benimseyerek hiç ayrılamadığımız bu teknolojik yeniliklerin hayatımızda yer alması son 25 yıl içerisinde gerçekleşti.
Çocukluğu 80’li yıllarda geçenler çok daha iyi hatırlayacaklardır. Sabit bir telefon hattını edinmek için yıllarca sıra bekler, telefon etmek için jeton kullanılan telefon kulübelerinde uzun kuyruklar oluşturur, fotoğraf makinelerinde film kullanır ve bittiğinde ancak tab ettirerek fotoğrafları görebilirdik. Bilgisayardan anladığımız Commodore 64, Atari ve Amstrad CPC464’den başka birşey değildi.
Önce hayatımıza kişisel bilgisayarlar girdi. İlk gelen bilgisayarlardaki monitörler yeşildi. Uzun süre çalıştıktan sonra etrafı yeşil yeşil görürdük. Daha sonra siyah – beyaz ekranlara daha sonra da renkli ekranlara terfi etmiştik. Monitörlerde geldiğimiz son noktada süper ince, büyük ekranlı, yüksek çözünürlüklü ve akıllı modeller kullanıyoruz.
90’lı yılların başında çağrı cihazları ve cep telefonları ile tanıştık. Çağrı cihazları ekonomik olarak ucuz sayılmayacak bir fiyata satılır ve kullanıldığı ilk dönemlerde çok havalı görünürdü. Derken 1994 yılında cep telefonları hayatımıza girdi. Takoz görünümlü konuşmaktan başka hiçbir işe yaramayan modellerden geldiğimiz noktada akıllı ve oldukça zarif tasarımlı telefonlarımız ile neredeyse yapamayacağımız bir iş yok. Adeta küçük bir bilgisayar, fotoğraf makinesi, oyun konsolü, video kamerası, müzik çalar, radyo, ses kayıt cihazı, fener gibi özellikleri bünyesinde toplayan cihazlar kullanıyoruz.
Yine 90’lı yılların başlarında internetin babası sayılabilecek BBS’ler, (Bulletin Board System – Mesaj Panosu Sistemi) kullanmaya başladık. Sonra 1996 yılında internet servis sağlayıcılarının Türkiye’de internet servisi vermesiyle birlikte internet ile tanışmış olduk. Telefon hattından 2400 baud hızla bağlanmaya başladığımız internete günümüzde ortalama 20 ila 1000 Mbit hızla bağlanabiliyoruz.
Dijital fotoğraf makinelerinde gelinen son nokta ise teknolojinin sınırlarını zorluyor. 1 MegaPixel çözünürlüğe sahip, 3x Optik Zoom yapabilen cihazlardan 50 MegaPixel çözünürlüğe ve 63x optik zoom seviyelerine geldik. Her ayarın otomatik olarak yapıldığı cihazlarda artık ayar yapmak zorunda bile değilsiniz. Sadece deklanşöre basmak en iyi sonucu almak için yetiyor. Hatta isterseniz çektiğiniz fotoğraf saniyeler içersinde istediğiniz bir sosyal medyada yayınlanabiliyor.
2007 yılında ilk iPhone‘un hayatımıza girişini hatırlamayanınız var mı? Bu çılgınlığın bir başlangıç olacağını, milyonları peşinden sürükleyeceğini kim tahmin edebilirdi?
Son birkaç yılın en fazla öne çıkan diğer bir konusu da giyilebilir cihazlar. Sürekli yenilenen modelleriyle genelde karşımıza akıllı saat, akıllı gözlük veya akıllı elbiseler olarak çıkıyorlar. Tabiri yerindeyse teknolojiyi üstümüze giyiyor ve üstümüzde kullanmanın avantajlarını yaşıyoruz. Özellikle akıllı gözlükler önümüzdeki yıllarda yeni eklenen özellikleriyle bizi çok daha fazla şaşırtacak
25 yıl kadar geriye gitttiğimizde evlerde en fazla sabit hatlı bir analog telefon bulabilirdiniz. Günümüzde artık evlerde hem de birden fazla masaüstü bilgisayar, tablet bilgisayar, notebook, yazıcı, internet, akıllı TV, cep telefonu, uydu alıcısı ve dijital fotoğraf makinesi, oyun konsolu ve dekoder gibi teknolojik cihazlar bulunabiliyor. Hatta uzaktan kumandalı hava araçları evlerde bile kullanılmaya başlandı. 3 boyutlu yazıcıların fiyatlarının makul seviyelere gelmesiyle birlikte de istediğimiz yedek parçayı kendimiz üretebilir hale geldik.
Şu an teknolojik olarak sahip olduklarımız etrafımızı kuşatmış ve bizleri esaret altına almış durumda. Telefonumuzu evde unuttuğumuzda, bilgisayarımız çalışmadığında veya internet bağlantımız kesildiğinde rutin hayatımıza neredeyse devam edemez durumdayız. Hayatımıza teknolojiyi büyük bir hızla dahil ediyor, çok hızlı yaşıyor ve çok hızlı tüketiyoruz. Teknolojiyi kullanarak sürekli stress yaşayan, yorgun ve mutsuz insanlar olduğumuzun henüz birçoğumuz farkında bile değiliz.