Oyun dünyasının uzun soluklu serilerinden olan Call of Duty, hikaye anlamında köklerine doğru dönüş yaptığı WW2 konsepti Call Of Duty Vanguard ile tekrardan karşımıza çıkıyor. FPS olarak çok uzun yıllardır tarihin farklı dönemlerinde bizi entrikaların içerisine sürükleyen seri yeni macerasında da oldukça keyifli anlar sunmayı hedefliyor.
Bildiğiniz gibi Black Ops Cold War ile Soğuk Savaş dönemine doğru gitmiştik. Oldukça başarılı hikaye anlatımı, sinematik sahneleri ve oynanışa ek olarak sunulan multiplayer yapının çeşitliliği ile oyuncular tarafından beğeni ile karşılanan bir yapım olmuştu.
Call of Duty’nin ilk zamanlarında bize vermiş olduğu İkinci Dünya Savaşı konseptine geri döndüğü Vanguard ile savaşın girdabında kaybolan bir avuç askerin başından geçen hikayeyi birinci gözden deneyimliyoruz. Oyunun ambiansı daha önceden alışkın olduğumuz bir tonda. Oyuncuyu adrenalinin ucuna cımbızla bırakan ve ilk mermi namludan çıktıktan sonra koşa koşa aksiyona dalacağı bir perspektifte gidişata ortak oluyoruz. Dönemi oldukça iyi yansıtan çevre tasarımları, silahlar, etrafımızdaki araçlar ve çok daha fazlası sanki kocaman bir WW2 dioraması içerisine girmişsiniz gibi hissetmenizi sağlıyor.
CoD oyuncularının alışkın olduğu bir şekilde, realistik düşüncelere çok dalmadan hayatta kalarak ve ateş ederek ilerlediğiniz, dönem dönem gizliliğe önem vererek bölüm içinde işlerinizi kolaylaştırdığınız bir oyun tarzı ile Vanguard karşımıza çıkıyor.
Grafiklerin kalitesi Cold War ile oldukça iyi bir noktaya gelmişti. Call of Duty Vanguard bu noktada kendi üzerindeki optimizasyon dahil yükü çok iyi dengelemiş ve oyuncuya iyi bir deneyim sunmayı başarıyor. Özellikle grafik anlamında HDR destekli bir monitörünüz varsa durum gerçekten bambaşka bir hal alıyor. Cold War tarafında var olan sistemde fazla yer kaplama ve bunun karşılığı olarak grafiksel anlamda fazla sistem kaynağı tüketme sorununu da bir nebze olsun çözmüş arkadaşlar.
Görsellik kısmını sadece iyi grafikler olarak anlatmak Vanguard içinde verilmek istenen tematik dokunuşlara haksızlık olur. Özellikle şehir ve ev ortamının sıklıkla geçtiği görevlerde oluşturulan alanlar inanılmaz derecede detaylarla dolu. Ana karakterlerimizden biri olan Polina’nın ilerlettiği aşamalarda odada var olan eşyaların eskimişliği, döneme dair tarihsel dokusu, odada bulunan yeri, evlerin koridorları ve sokaklarda yer alan detaylar, çatıdan baktığınızda etrafın size hissettirdikleri sizi alıp götürmeye yetiyor. Benzer hisleri Cold War’da Berlin duvarının yakınında bir bölgedeki görevde çatıdan güvenlik kulübesi ve etrafını gözetlerken yaşamıştım.
Görsellik dışında ses ve ambians etkisi de oldukça iyi. WW2 oyunlarına aşina oyuncuların M1 Garand’ın mermi bitince çıkan “çlink” sesini duyduğunda yüzlerinde oluşan tebessümü gerçekten anlayamazsınız. Bakın ben şuan yazarken bile gülümsedim mesela. Sesler dışında savaşın doğal hissiyatını da oldukça iyi veriyor.
Oynanış açısından baktığımızda senaryo modu bilindik FPS deneyiminin kas hafızasını olduğu gibi koruyor. Hikayenin anlatımı içinde tetiği çekiyor, harita üzerinde kendinizi etrafınızdaki diğer sivrilen karakterlerle dialoglar halinde sürecin içerisine bırakıyor ve aksiyona devam ediyorsunuz. Sadece piyade olarak değil uçak kullandığımız bir bölümün de varlığı ile ağızlarda hoş bir tat olarak Vanguard’ın kalması hedeflenmiş. Oyunda yer alan ve kontrol ettiğimiz ana karakterlerimizin belli başlı özel yetenekleri mevcut. Kimi etrafındaki düşmanları kolayca fark edebilirken ötekisi doğal liderlik yeteneği sayesinde ekibi yönetme işini üstleniyor. Gizlilik ve keskin nişancı yeteneklerinin baskın olarak hissedildiği karakter olan Polina ise tüm süreçte bence en fazla öne çıkan isim.
Senaryo modunun haricinde çok oyunculu tarafta ise deyim yerindeyse ortalık alev alev oluyor. Farklı oyun modları ile Cold War oyununda iyice popüler olan Call of Duty, Vanguard ile WW2 konseptini bu modlar ile buluşturuyor ve kendimizi başka oyuncular ile çarpışırken buluyoruz. Yakın ve sıcak çatışmalar kadar geniş alanda büyük çaplı olayları da deneyimlememizi sağlayan Vanguard’ın online ortamı bizden geçer not alıyor.
Bütün taşları üst üste koyduğumuzda klasik bir Call of Duty deneyimi elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Vanguard bize senaryo modu olarak heyecanlı bir deneyim, online tarafta ise aksiyonu bitmeyen ve Battle Pass gibi özellikler ile yıl boyunca elde edeceğiniz yeni eşyalar ve fırsatlar sunuyor.