Yılların eskitemediği Call of Duty serisinin yeni üyesi Black Ops 6 bizi bilinmezlerle dolu, aksiyonu dolu, tarihi olaylarla süslü bir maceraya davet ediyor.
Call of Duty serisini bilmeyen yoktur. 2003 yılında çıkan ilk oyunu ile birlikte bizi İkinci Dünya Savaşı’na götürmüştü. Dönemine göre baktığımızda 1999 yılında çıkan Medal of Honor, 2002 yılında çıkan Battlefield 1942, 2003 yılında çıkan Call of Duty ve 2005 yılında çıkan Brothers in Arms oyunları birkaç yıl ara ile FPS dünyasının özellikle savaş oyunlarında ve WW2 konseptinde müthiş bir ivme yakalamasını sağlattı diyebiliriz.
Özellikle 2000’li yılların ortasına doğru Call of Duty vs. Medal of Honor tartışmaları çok döndü. İlla bir taraf olmadan harika senaryoları ve hikayeleri dinleyebildiğimiz için hepsine okey dememiz gerekiyor düşüncesindeyim. Zaman içerisinde Call of Duty kendisini Battlefield ile kapışırken buldu. Ama bir farkla. Battlefield daha çok online deneyime odaklanan ve tek kişilik senaryo modunu bile neredeyse tutorial tarzı oyunu oynayıp öğrenmenizi sağlayacak kıvamda sunan bir seri. BF’nin online ortamda savaş deneyimini çok iyi sunduğunu biliyoruz. CoD ise bu bağlamda kendini daha ufak, kapalı ortamlarda hızlı çatışmalar olarak özelleştirdi. Quake ve Unreal ile büyümüş, hızlı aksiyonda gerçekçilikten uzakta bamgüm oyun isteyenler için müthiş bir argüman oldu yapım yıllar içinde. Nuketown gibi haritalarla daha da popülerleşti.
Her oyunun yıllara yayılan sürecinde yaşadığı problemleri Call of Duty de yaşadı. Farklı geliştiriciler, farklı trendleri yakalama içgüdüsü derken kimi zaman aşağı kimi zaman yukarı doğru ivmelendi.
Call of Duty’nin bence yapabildiği en iyi şey tematik bir akışla elindeki senaryoyu oyunculara işletebilmesiydi. İlk Call of Duty ile cepheye gittiğimizi hatırlayın, akabinde Call of Duty 2 ile olan anılarınızı. Modern Warfare ile yaşadıklarımızı, Modern Warfare 2 ve arkasından Black Ops ile bize sunulanları…
Seri kendi içinde stratejiler gereği farklı başlıklara da ayrıldı elbette. Ana oyun adı Call of Duty olsa bile hikaye ve karakterler değişiyor, akışta farklılaşmalar oluyordu. Hiç değişmeyen şey ise genellikle tek kişilik senaryo modunda gerçekten harika bir sunum verilmesiydi. Bu elbette her oyunda da 10 numara olmuyordu. Örneğin Vanguard’ı bir WW2 meraklısı olarak heyecanla beklerken oyunu senaryosunun çat diye ansızın bitmesine çok şaşırmıştım. Böyle de biter mi yahu diyerek isyan etmiştim hatta. Son çıkan Modern Warfare III’de bir faciaydı tabii. Şaşırtıcı olan ise bu beğenmediğim 2 örneğinde Sledgehammer Games tarafından ana geliştirme ekibi olarak ortaya çıkartılmış olması. 2023 yılında gerçekten bütün oyuncular tarafında büyük bir tepkiyle karşılaştılar ve belki de Black Ops 6, Call of Duty adının kurtulması için en güçlü şanstı.
Bu şansı iyi değerlendirmişler diyebiliriz. Şahsen Cold War’u aşırı sevmiştim. Müthiş bir havası ve hikayesel olarak da bize sunulan yakın geçmiş olmasından dolayı ilgimi fazlasıyla çekmişti. Neredeyse o tatta şu an karşımızda duran Black Ops 6’da oldukça güçlü sinyaller veriyor.
Bazı klişeler var elbette, Zombie modu mesela. çok seviliyor diye ucundan kıyısından köşesinden güncellenip topluluğa servis edilen kısımlardan biri aslında. Bu yapımda da çok büyük beklentiniz olmadan ister tek başınıza ister arkadaşlarınızla birlikte belli görevler ve Challenge’lar peşinde koşabiliyorsunuz.
Asıl iyi kısıma doğru geçelim. Tek kişilik senaryo modu! Cold War’da olduğu gibi kendine has bir çizgisi olan Black Ops serisi daha kült, daha ikonik, yer yer hem kendi içinde hem oyun ve film endüstrisinin farklı yerlerine doğru yaptığı göndermelerle ayakları yere sağlam basan bir mizaçta önümüzde duruyor.
Bizi ilk dakikasından sarmaladığı aksiyon yumağı ile oyunun sonuna kadar götürüyor Black Ops 6. Yer yer duygulandırıyor, kimi zaman düşündürüyor. Bazı noktalarda aklımızla oynuyor. Saddam Hüseyin’in kötü karakter şeklinde verildiği, biyolojik silah ve zombiler akabinde bilinçaltımıza zuhur eden bir hayaller aleminde ilginç deneyimler sunan cidden leziz bir senaryo çizgisine sahip. Genelde bu tarz oyunlar oyunun yarısına yaklaşırken benzer şeyleri yaparak sıkıldığınız bir hal alır.
O boss gelsin vuralım, şu tank gelsin patlatalım helikopter gelsin roket atalım diye gider. Lakin Black Ops 6 küçük oyunlarla, bulmacalarla, Safehouse sistemi ile kendimizi geliştirebildiğimiz oynanışla, türlü türlü silahlarla kendini senaryo bitene kadar diri tutmayı başarmış. Tüm senaryo akışını beğendim. Klişe kötü adam göndermeleri yerine güzel çizgisel olmayan bir deneme ile karşımıza getirmişler yapımı. Bir dönem en büyük hataydı sinema ve oyun sektöründe bu konu. Filmin ya da oyunun afişinde, başında bir noktasında gösterdiğin süper kötü kahramanı öldürmek dünyanın en basit ve sonu belli hareketiydi. Aradaki entrikaları görmek, dinlemek hatta oynamak Call of Duty’nin olmazsa olmazı haline geldi.
Black Ops 6, 1991 yılında Körfez Savaşı sırasında geçiyor. CIA operatörleri Troy Marshall , William “Case” Calderon ve Frank Woods , CIA Direktörü Daniel Livingstone tarafından askıya alınıyor. CIA’e sızan Pantheon adlı gizli bir örgüt hakkında bilgi toplayan Russell Adler’den yardım alıyorlar. Birlikte Pantheon tarafından yapılan bir silah olan “The Cradle” ve onu yapan kişi olan Pantheon lideri hakkında araştırmaya başlıyor.
İyi bir başlangıç, kararlı bir devam ve güzel bir sona varışla senaryo modu tamamlanıyor. Yine kafalarda soru işareti bırakan bazı açık kapılar ya da komplolar var. Soğuk Savaş sonrasını konu alan ve 1990’ları tematik olarak çok iyi sunan bir detay seviyesi mevcut. Evler, odalar, bilgisayarlar, teknolojik cihazlar, sokaklar… Gözünüzle görebileceğiniz çoğu şey inanılmaz bir şekilde 90lar kokuyor. Özenilmiş, üzerine iyi düşünülmüş nefis detaylarla süslü bir senaryo modu diyebiliriz. Senaryo içinde Kuveyt, Bulgaristan , Washington DC, Irak, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği sınırları dahilinde görevlerde bulunuyoruz.
Multiplayer taraf ise son 5 yıldır gördüğümüz ölçekte yine kemik gibi oturmuş bir sistem ile önümüzde duruyor. Silah kasma, ikonik haritalar, bol aksiyon, yeni oynanış mekaniği derken her sene neden CAll of Duty’nin Multiplayer tarafına girdiğimizi daha iyi anlıyoruz.
Özellikle bu yıl Game Pass abonesi olan herkese ücretsiz olarak sunulan Black Ops 6 daha da erişilebilir oldu diyebiliriz. Bizim gibi ülkelerde artık oyunların pahalılaştığı bir dönemde Game Pass gibi nimet diyeceğimiz sistemler güzel deneyimler sunuyor.