Tarım sektöründe tehlike çanları uzun zamandır çalıyor. 90’lı yılların çocuklarının akıllarına kazınan “Türkiye bir tarım ülkesidir” cümlesi bugünün Z kuşağının duyunca şaşıracağı bir iddiadan ibaret olabilir en fazla. Tarım sektörünün azalarak bitmesinin arkasında çok sebep var. Elbette iklim değişimi, su krizi ve toprakların çoraklaşması bunun ana sebepleri. Bununla birlikte ekonomik ve politik sebeplerle çiftçimizin giderek toprağa küsmesi de yabana atılmayacak sebepler arasında. Kendini, Tarım Ekipmanı Üreticileri’nin küresel sesi olarak tanımlayan The Agrievolution Alliance tarafından hazırlanan bir ankete göre tarımın kârlılığına dayalı bir parametre olarak çiftçilerin en mutsuz olduğu yerin Türkiye olduğunu görülüyor. Türkiye’deki kredi koşullarının da bozulması, raporun öne çıkan bulguları arasında yer alıyor. 70’lerde ve 80’lerde büyük şehirlere göçü özendirme politikaları ile başlanan süreç gelinen noktada çiftçiliğinin sürdürülemez bir hale gelmesi ile ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için çok büyük bir tehlikeyi ortaya çıkarmış durumda. Öyle ki hayatlarında tarla görmemiş olan milyonlarca çocuk sebzelerin meyvelerin market raflarında yetiştiklerini zannediyor. Bunun acı ama araştırma tespiti olarak gerçek bir bilgi olduğunun altını çizmeliyiz.
Peki bu işin bir çözümü var mı? Açık söylemek gerekirse çözüm imkansıza yakın. Çok fazla şeyin değişmesi gerek. Regülasyondan uygulamaya hatta kültürel ve sosyolojik dönüşüm planlamalara kadar ülke olarak orta ve uzun vadeli projeksiyonlarla ancak yeniden bir tarım ülkesi olma yoluna girebiliriz. Peki en iyimser tabloda 10-20 yılda değişebilecek bu devran dönerken biz ne yiyip ne içeceğiz? Çocuklarımız nasıl yetişecek?
Teknolojinin devreye girdiği alternatif dijital tarım senaryolarını duyuyorsunuzdur. Dikey tarım, topraksız tarım gibi yeni nesil uygulamalar bir toplumunun kaderini belirleyecek kadar geniş çaplı bir fayda getirmeyecek olsa da özellikle taze sebze meyveye nispeten erişimi daha zor olan büyük şehirlerde bireysel olarak hayat kurtarıcı olabilir.
Topraksız uygulamalar tarımın sürdürülebilirliğinde kritik bir rol üstelenecek
Bitkilerin ihtiyaçları olan besin elementlerini toprak yerine bitkinin ihtiyacı olan minerallerin özel olarak hazırlandığı besin solüsyonundan karşıladığı topraksız tarım birçok açıdan avantajlı. Bu yöntem ile bitkiler topraktakine göre yüzde 50 daha hızlı büyürken, yılın 365 günü yetiştiricilik de mümkün hale geliyor. Toprakta karşımıza çıkan hastalıklar ortadan kalkarken, evinizde ya da ofisinizde suni ışık altında yetiştiricilik mümkün hale geliyor. Topraksız tarım uygulamalarının yaygınlaşması ile su, gübre ve toprak kullanımını azaltılarak şehir merkezleri tarım arazilerine dönüştürülebiliyor. Toplumda bu konuda farkındalığın artması için ise öncelikle bireysel olarak bu uygulamalara olan ilgiyi artırmak şart. Hedef şehir insanı olduğu için ilgiyi tetiklemek için uygulamaların basit ve otomasyona tabi olması gerek. Bu yüzden de işin merkezinde IoT teknolojilerinin olması gerekiyor. Çünkü yetiştiricilikte manuel müdahalenin minimize edilmesinin yolu akıllı sensörlerin devreye girmesi ile mümkün.
Modern hayatta tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından çok kritik bir rol üstlenebilecek topraksız tarım uygulamalarının yaygınlaşmasında bu alanda teknoloji geliştiren girişimlere ve bu girişimleri destekleyen yenilikçi markalara büyük iş düşüyor. Bu noktada iyi bir marka & girişimci iş birliğine imza atan Arzum ve Vahaa’nın geliştirdikleri akıllı bahçe ürünü topraksız tarım uygulamalarına çok iyi bir örnek.
Evinizin salonunda maruldan pazıya, reyhandan fesleğene 3 haftada mahsul almak mümkün
Nesnelerin interneti (IoT) teknolojisi ve topraksız tarım tekniği ile çalışan Arzum x Vahaa Akıllı Bahçe, yılın 365 günü kolay ve sürdürülebilir üretim yapmanızı ve her mevsim taptaze yeşillikleri dalından toplayarak sağlıklı yemekler hazırlamanızı sağlıyor. Akıllı Bahçe’nin en güzel yanı istediğiniz ürünleri yetiştirirken hiç kimyasal kullanmanıza gerek olmaması. Akıllı Bahçe, çimlenme, büyüme ve meyveleme ışık modlarıyla güneş ışığını taklit ederek kıvırcık maruldan, limon otuna, maruldan pazıya, reyhandan fesleğene, naneye kadar aynı anda 6-18 adet bitkiyi en sağlıklı şekilde yetiştiriyor. Siz sadece su ve besin eklemek için uygulamanızı takip ediyorsunuz. Üçüncü haftadan itibaren ise bitkilerinizi hasat edebiliyorsunuz. Vahaa Ekim Kitleri içerisinde bulunan 6 adet tohum kapsülü ve bitki besinleri Akıllı Bahçe için özel olarak üretilmiş. Akıllı bahçe ile ayrıca ihtiyacınız olan kadar ürünü yetiştirerek sıfır atığa da destek verebiliyorsunuz.
Kolaylaştırılmış bir yetiştirme deneyimi sunuyor
Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisi ve topraksız tarım tekniği ile çalışan cihaz, özellikle zamanla yarışan şehir insanı için kolaylaştırılmış bir yetiştirme deneyimi sunmak adına tasarlanmış. Üzerinde yer alan tuş takımı ve dijital göstergesi ile kullanım kolaylığı sağlıyor. Rahatça birbirinden ayrılan parçaları sayesinde sepetler kolayca temizlenebiliyor. Cihaz, Vahaa mobil uygulaması ile entegre çalışıyor. Bu uygulama ile akılı bahçeyi kullanmak için hiçbir tarım bilgisine sahip olmanız gerek de yok. IOS ve Android işletim sistemleriyle uyumlu Vahaa mobil uygulama entegrasyonu ile bitki yetiştirme konusundaki tüm bilgileri ve tohumdan hasada tüm süreci kolayca takip edebiliyorsunuz. Ayrıca yetiştirdiğiniz ürünlerinin kontrolünü uygulama ile uzaktan da yapabiliyorsunuz. Akıllı Bahçe kontrol paneli ile ortam koşullarını ölçümleyip ve akıllı bildirim sistemi ile gerekli hatırlatmaları önceden alabiliyorsunuz.
Bir süredir deneme fırsatı bulduğum ve ilk mahsullerimi almak için sabırsızlıkla beklediğim Akıllı Bahçe’nin bana göre en özel tarafı marketten satın alarak evimize getirdiğimiz toprakta yetişen her ürünün arkasında müthiş bir emek olduğunu hatırlatması. En azından bana hatırlattı. Düşünün çeşit çeşit yeşillik yetiştirmek için yaptığınız tek şey kapsülü yerine yerleştirmek ve uygulamadan takip ederek büyümelerini beklemek. Bu kadarını bile bir emek olarak görüp, mahsulün gelmesini heyecanla bekliyorsunuz. Bu gibi uygulamaların yaygınlaşması sadece bireysel olarak taze ürünlere erişimi sağlamayacak, uygulama topraksız da olsa toprağa ve emekçilerine duymamız gereken saygıyı bize hatırlatacak.