Birbirinden harika ürünleri bir araya getirdik.
- Bavul büyüklüğünde güç istasyonu
Zendure’nin “taşınabilir” şarj cihazı olan SuperBase Pro 2000, kamp gezisinden elektrik kesintisine kadar her türlü durumun üstesinden gelmeniz için tasarlandı. 2096 Wh pil ile donatılan SuperBase Pro 2000, 21.2 kg ağırlığında. Her ne kadar teknik olarak “taşınabilir güç istasyonu” adında olsa da, yerleşik kullanma olasılığınız da oldukça yüksek.
Zendure, SuperBase Pro 2000’in pil kapasitesinin 65W’lık bir mini buzdolabını 24 saatten fazla çalıştırabileceğini, 13 inç MacBook’u tam 32 kez veya bir iPhone 15’i 148 kez şarj edebileceğini söylüyor.
- İçinde oyun ve hikaye barındıran 1000 parçalı yapboz
1000 Parçalı yapbozlar hayatımıza yeni girmedi. Dolayısıyla böyle bir ürün yayınlamak için, ürünün yaratıcılarının çok daha farklı düşünmesi gerekiyor. Cards Against Humanity’nin kurucu ortağı da tam olarak bunu yaptı ve klasik eğlenceye yeni bir yaklaşım getiren bir proje başlattı.
Magic Puzzle Company, sizi baştan sona mümkün olduğunca meşgul edecek ve sürprizlerle dolu bulmacalar yapmaya çalışıyor. İlk üç “sihirli bulmaca”, 1.000 parçalı yapboz şeklinde olacak. Üç set de tropikal titreşimler, küçük sahil kasabası yaşamının rahatlığı ve uzay temalı bir estetik içeren, benzersiz küçük dünyalar gibi görünen çok farklı tasarımlara sahip.
Her sihirli bulmaca, kelimelerle değil görsellerle bir hikaye anlatmak için tasarlandı. Bulmacalara parça ekledikçe, hikaye de ilerliyor. Ayrıca her hikayede bulmacayı çözmeye çalışırken bulmanız gereken sürprizler de var.
- Sibernetik vaşak kafatası şeklinde Bluetooth hoparlör
Hong Kong merkezli endüstriyel tasarımcı Alan Wong’a göre, vaşak kafatası şeklindeki hoparlörü yaratmasının sebebi soğuk, sentetik mekanik parçalarla vahşi, organik özellikleri harmanlamak istemesi. Ama bu kafatası tabii ki gerçek bir hayvan kafatası değil; çeşitli bileşenlerden 3D modellenip daha sonra da elle boyanan bir 3D baskı ürünü.
Ürün, hayvan ve makine arasında bağ kurup siberpunk bir tema çağrıştırmayı amaçlıyor. 10 watt’lık iç kısımla gelen hoparlör, 2 kilogramın biraz üzerinde bir kütleye sahip ve 240 x 160 x 153 cm boyutlarında. Ayrıca en yeni Bluetooth teknolojisini de içeriyor.
- Unihertz Atom XL
Ya Unihertz çalışmak için gerçekten çok eğlenceli bir şirket ya da her yeni telefon konseptine şapkadan rastgele özellikler çekerek karar veriyor. Unihertz cihazlarının küçük bir takipçi kitlesi olduğu söylenebilir, ancak bu kitledeki insanların şirketin varlığından çok memnun olduklarını varsaymak da çok yanlış olmaz.
Unihertz’in ürünü olan Atom XL’a bakalım. İsminden de anlaşılacağı üzere telefon, Çin merkezli şirketin 2018 yılında çıkardığı Atom modelinin daha büyük versiyonu. Ancak Atom 2,45 inç ve 432×240 ekrana sahip çok küçük bir telefon olduğundan, yeni Atom XL modern akıllı telefon standartlarına göre hala küçücük kalıyor. Atom XL, 1136×640 çözünürlüğe ve 4 inç ekrana sahip.
Atom XL belirli alanlarda gerçekten sağlam cihaza ihtiyacı olanların tercih edeceği bir telefon olabilir. Örneğin yürüyüş yapmak için bir telefon istiyorsanız, bunun kullanışlı bir seçenek olduğu söylenebilir. Atom XL’da dayanıklılık her şeyden daha önemli, ayrıca cihazı tek elle kullanmak diğer telefonlara göre çok daha kolay. İsteğe bağlı bir telsiz anteni bile var. Dolayısıyla extreme sporlara gönül verenlerin, ya da zor koşullarda çalışan insanların ihtiyacını karşılayabilecek bir telefon olduğunu söyleyebiliriz.
- Holografik fotoğraf çerçevesi: The Looking Glass Portrait
Kişisel kullanım için holografik ekranlar tasarlayan bir şirket olan Looking Glass Factory, küçük ve uygun fiyatlı Looking Glass Portrait projesi ile dikkat çekti. Ürün, bağımsız bir cihaz olarak çalışabilmekle beraber iPhone gibi akıllı telefonların portre modundaki fotoğrafları da destekleyerek basit hologramlar oluşturmanıza yardımcı oluyor.
Looking Class Portrait, holografik fotoğrafları, videoları ve 3B modelleri 58 derecelik bir görüntüleme konisinde görüntülüyor; bu da, temelde bir 3B video veya hologram deneyimine eşdeğer, ancak özel gözlüklere ihtiyaç duymadan birden fazla kişi tarafından görüntülenebiliyor.
- Şimdiye kadarki en basit dijital saat: The Solid State Watch
Kullandığımız saatler son yıllarda oldukça karmaşık hale geldi. Ultra gösterişli mekanik saatler ve yazılım yüklü akıllı saatler arasında, bileklerimize taktığımız bu aksesuarların özellikleri her geçen gün daha da içinden çıkılamaz bir hal aldı. Fakat Solid State Watch, saatin özelliklerini son derece minimalist tutarak işleri çok daha basitleştiriyor.
Casio F91W-1 kronometre, alarm, saat ve arka ışık gibi en temel özellikleri sunan oldukça basit bir cihazken, Solid State Watch işleri bir adım daha ileri götürüyor. Saatte hiçbir düğme yok, kronometre, alarm ve arka ışık kullanılamıyor. Pili bittikten sonra bir daha değiştirilmiyor. Neyse ki üretici, pilin 10 yıl kadar dayanacağını söylüyor.
- Music Fingers: En garip ritim tutma araçlarından biri
Müzik yapmanın fiziksel yollarını yeniden düşünen ürünlerin trendi, Music Fingers adı verilen küçük giyilebilir bir cihazla devam ediyor. Müziği kelimenin tam anlamıyla parmaklarınızın ucuna getiren cihaz, herhangi bir yüzeyde tempo tutmanıza izin veriyor.
Parmağınıza takılan klips benzeri bir cihaz olan Music Fingers, hastanelerde görecebileceğiniz nabız okuyuculara oldukça benziyor. Cihazı parmağınıza taktıktan sonra Bluetooth aracılığıyla telefonunuzdaki Music Fingers uygulamasına bağladığınız an ritim ve tempo tutmaya başlayabiliyorsunuz.
- 1000 kata kadar büyütme sağlayan akıllı telefon mikroskop kiti
Akıllı telefonların yükselişinin ceplerimize güçlü kameralar koyduğunu herkes biliyor, ancak bu kameraların da güçlü mikroskoplara dönüştürülebileceğini unutuyoruz. Mikroorganizmaları, bakterileri ve hatta kendi kan hücrelerinizi incelemenize olanak tanıyan, telefonunuzu 1000 kata kadar büyütme ile güçlendirmeyi vaat eden DIPLE, bu konuda oldukça iddialı görünüyor.
- Alexa’nın ne kadar akıllı olduğunu test eden parti oyunu: Hey Robot
Bazen akıllı asistanınıza istediğiniz şeyi yaptırabilmek size imkansız gelebilir. İşte bu sorun, Hey Robot’un çıkışı için bir kıvılcım görevi gördü.
Oyun, Tabu’ya çok benziyor: oyunculara çeşitli kelimeler veriliyor ve oyuncular, yasaklı kelimeleri kullanmadan akıllı asistanlarının kelimeyi okumasını sağlamaya çalışıyor.
Her ne kadar kolay görünse de Hey Robot, akıllı asistanların aslında o kadar da akıllı olmadığı gerçeğini yüzümüze vurarak çok keyifli vakit geçirmemize imkan sağlıyor.
Ferhat Verdi – Newtech
