Merakla beklenen ve köklere dönüş yolunda büyük sinyaller veren Assassin’s Creed Mirage sonunda inceleme konuğumuz. Kendisi açısından yapısal olarak öze dönüşü simgeleyen yapım bakalım nasıl olmuş?
Assassin’s Creed serüveni Altair ile hayatımıza girdi. 15 yılda sayısız farklı ikonik ismi tarihin tozlu sayfalarından tutup ekranlarımıza taşıyan bir yapım. Her biri diğerinden farklı ana karakterlerle olayları bize anlattı. Günümüz, geçmiş ve gelecek arasında bağ kurmamızı sağlayan şahsına münhasır bir eser. Sadece kendi oyun alanı içinde kalmayarak Watch Dogs’la da eşleşerek farklı boyuta, dikeyde ve yatayda hikaye anlatımına adım atmıştır.
Burada bir parantez açmak lazım. Assassin’s Creed serisi hiçbir zaman ne tam bir RPG oyunu oldu ne de full aksiyon. Hikaye anlatımı ve senaryo akışı size bilmeniz gerekenleri olabildiğince yalın bir şekilde anlatma üzerinden yürüdü. Yıllar içinde bu eşik gittikçe aşağıya da indi tabi.
Malzemenin doğasında aşınmak var. Kolay değil 15 yıldır gerçekler, kurgular ve komplolar üzerinden tarihin farklı dönemlerinde olup bitmiş şeyleri artistik bir şekilde ekrana taşımak. Zaman zaman hatalar yapıp sonra bunu toparlama çabasına da giriyorlar. Mesela Valhalla aşırı büyük, uzun ve baygınlık verici bir yapımdı son geldiği nokta olarak baktığımızda. Neyse ki Mirage öyle değil. Hızlı, çabuk, seri ve çok olmasa da heyecanlı.
O zaman başlayalım.Assassin’s Creed Mirage serüvenimizden, sevdiklerimizden, sevmediklerimizden, özlediklerimizden ve beklediklerimizden yola çıkalım.
Assassin’s Creed Mirage ile Serinin Özüne Dönüyoruz
Assassin’s Creed Mirage serinin özüne döneceğiz lafı ile Altair’e kadar uzanan, başladığımız yere, bir anlamda merkeze dönen yapıda. Bu tarz durumlarda “Başladığımız gibi bitireceğiz” çok sık kullanılan bir tabirdir. Fakat Ubisoft’un böyle bir niyeti yok belli ki. Olmasın da zaten, bence tarihin her döneminin farklı şekilde işlenmesi, benim gibi tarihi şeyleri kurcalamayı sevenler için büyük bir nimet.
Assassin’s Creed Mirage tam bir 1001 Gece Masalları – Arabian Nights kafasında. Baktığınız, gezdiğiniz her aşamada oryantalist bir hava var doğası gereği. Teknolojinin de gelişimiyle yıllar sonra ilk AC oyununun ambiansının daha fazlasını oluşturmak için gerçekten kafa yormuşlar. Sadece görsel olarak değil, Orta Doğu kültürünü de entegre etmek için yoğun çaba sarf etmişler. Oyunun görsel teması, harita üzerine dağılan ilginç noktalar, hikaye içinde ortaya çıkan yerler ve codex ile verilen bilgiler Bağdat’ın geçmişini merak eden, onunla birlikte İslam tarihine kadar “merak edebileceğiniz ölçüde” bilgileri sizinle paylaşıyor. Bu kısmı özellikle tırnak içine aldım. Assassin’s Creed serisi size daima merak edebileceğiniz ölçüde içerikleri sunar. Gerisini sizin gerçek dünyada araştırarak öğrenmenizi, taşları yerine oturtmanızı ve oyundan daha da keyif almanız için için zemin oluşturur.
Assassin’s Creed Mirage Ana Kahramanı
Masalsı ve yer yer vahşet dolu hikayemizin ana kahramanı Basim. Onu Assassin’s Creed Valhalla İnceleme‘sinden de tanıyoruz. 9. yüzyılda Abbasi Halifeli’nde doğan Basim, Samarra Ulu Camii’nin inşasından sorumlu mimarın oğludur. Zaman içinde yaşadığı durumlar onu sokaklarda hırsızlık yapmaya mecbur bırakmıştır. Basim içine düştüğü olaylar ve komplodan, Master Roshan ile yeni bir yol izleyerek hayata tutunacağı, yeni bir kimlik ve öğreti edineceği yola girerek sıyrılır. Bu yol Basim’i hakikate erdirecek ulvi bir serüven olarak başlar. Basim için itikatın kanla yazıldığı, bizim için Mirage’ın perdelerini açtığı sahne tam olarak burada başlıyor.
Basim ile oyuna başlamak eminim çoğunuza Altair ile oynamak gibi gelecektir. Benzer kültür, şehir mizacı ve ortam sunuyor ki, yukarıda bahsettiğim 1001 Gece Masalları’ndaymışcasına etrafta geziyor, dönemin çoğu inceliklerini duyuyor hatta bölgeye uygun bir şekilde Ezan sesi duyup dinleyebiliyorsunuz. Bunlar çok büyük olmayan fakat kültürel çeşitliliğin sağlanması adına güzel etkiler.
Görsel açıdan Assassin’s Creed Mirage oldukça iyi tasarlanmış. Bağdat ve çevresindeki yerleşkeleri bize oldukça güzel bir şekilde tasvir ediyor. Gecesi ve gündüzü, sokaklarındaki kalabalığı, sakin ve gürültülü bölgeleri hatta sokaklarında kavga eden kedileriyle İslam dokusunu ve baharat kokusunu aktarmayı başarıyor. Karakter tasarımları, çevre dizaynı ve çoğu şey dönemine uygun. Assassin’s Creed serisi özellikle Unity’den sonra hikaye ve senaryo dizilimini çevresel faktörler, dönemine göre daha fazla ünlü ve ikonik insanın oyunun içine entegre edilmesi ve codex dedikleri ansiklopedi kıvamındaki bilgi hazinesini oldukça çeşitlendirmeyi seçti. Bu aslında harika bir şey.
Assassin’s Creed Mirage Konusu
Bu oyun bazı oyuncuların dediği gibi saf bir suikastçı oyunu değil dostlar. Evet birilerini bıçaklıyoruz, çatılardan zıplayıp gizliliği önemsiyoruz lakin dünya tarihinde gerçek ve kurgu olayların birbiri ile harmanlandığı bir eşi benzeri daha olmayan bir yapım diyebileceğimiz kalibrede bir oyunu oynuyoruz. Gizlilik olsun adam bıçaklayayım gibi düşünmeyin. Keza Mirage oynarken matematik, gök bilim, coğrafya ve algoritma alanlarında bilinen ünlü Harezmi adıyla bir anda karşılaşabilirsiniz.
Oynanış açısından baktığımızda köklere dönüş Mirage’a çok yaramış. Lakin bazı küçük hatalar, can sıkan, mide bulandıran şeyler de yok değil. Yavaşlayan ve daha planlı hale gelen aksiyon çizgimiz bizi dizginliyor. Özellikle Valhalla ile arşa çıkan, kol bacak kopartarak biçerdöver kıvamında oyun oynama stilimizi kenara bırakıyor. Plan yapan, etrafındaki unsurları kullanan, sakin ve sessiz kalmaya çalışan bir Assassin gibi düşünmeye başlıyoruz. İlk görevinizde tek başınıza ilerleyemediğinizde şu lafı hatırlamanızı rica edeceğim. “Mutlak doğru yoktur, her yol mübahtır.”
Biraz daha lineer oynanışı destekleyecek sessizlik üzerinden yürüyen yetenek ağacı, fırlatılan bıçaklar ve bayıltıcı dart okları ile yapım bizi sakin ve derinden oynanışa doğru itiyor. Yukarıda da dediğim gibi bu oyun önceki oyunlar gibi değil.
Can sıkan kısımlar açısından baktığımızda ise bazen oyunun bug’lanması, karakterlerin donması, bazı yüklenme ekranlarından sonra oyunun tam yüklenmemesi, NPC’lerin ölenlere tepki vermemesi (yanındaki adamı şişledim hiç mi duymadın arkadaşım, ben evde çatal kaşık dizerken bile daha fazla ses çıkıyor) gibi basit ve zaman içinde toparlanacak şeyler var. Bunlar aşılamayacak sorunlar değil.
Assassin’s Creed Mirage Gameplay
Hikaye akışı ve karakter odaklaması açısından çok büyük beklentilerde olmayın. 100 küsür saatlik gameplay’i 30 saat civarına sıkıştırmak Ubisoft’un aldığı en iyi kararmış. Fakat bu kararı alırken keşke karakterleri ve olayları daha da derinleştirebilselermiş. Yine de baktığımızda Zenc İsyanı gibi bilinen konular üzerinden yürümeleri gerçekçi duruyor. Özellikle görevler ve akış içinde yapı bir yerden sonra derinliğini kaybediyor ve al-git-kes denklemi oluşuyor. Bu durum elbette hikayenin oynanış süresinin kısaltılması aşamasında ortaya çıkan bir durum.
Oyunun başlangıcı da bence anlamsız derece hızlı. Yanlışım olmasın ama bugüne kadar oynadığımız bütün AC oyunları arasında en hızlı şekilde parmağı kesilip taraf değiştirdiğimiz oyun Mirage olma potansiyeli yüksek. Oynarken “hadi abi hadi, daha anlatacağımız hikaye var 30 saatte bitmesi lazım” etkisi hissettim desem yanlış olmaz. Neden böyle koştura koştura Assassin olduk merak içindeyim. Sonrası fena gitmiyor ama Basim’in kendi hayatına odaklanıyor ve gençliğini merak ediyoruz derken bu kadar hızlısını beklemiyordum.
Öyle bir hızlı geçiş oldu ki, bu süreçte bir anda Alamut Kalesi ekranda belirince afalladım. Malumunuz hem tarihsel açıdan hem de bu oyunun kökeni açısından Alamut Kalesi ve Hasan Sabbah’ın yeri oldukça önemli. Levanten ve Pers suikastçıların bölgedeki hareketleri, oluşturacakları kardeşlikler, Haşhaşi kavramı, Pers Kralı I. Xerxes’in Darius tarafından katledilmesi, Tapınak Şövalyeleri (Order / Templar oluşumları) gibi tüm olayları birleştiren ilk oyunda bu kültür üzerinden yola çıkılmasıydı. Bu oyuna kadar gördüklerimizin Hidden Ones olarak neden olduğu, öğretiler ve amaçlar doğrultusunda dünyanın dört bir yanına kardeşliğin nasıl dağıldığının, nasıl zehirlenip farklı yollara girdiğinin devasa bir iz düşümünü gördük 15 yılda. İşte benim gibi tarihe meraklı kişilerin, özellikle de Orta Doğu ve İslam coğrafyası tarihini araştırmaya meraklı kişiler için bu geçiş çok hızlıydı diyebilirim. Ama yine de iyiyiz. En azından kötü olmayan bir hikaye ve senaryo akışı var elimizde.
Assassin’s Creed Mirage ve Göz Alıcı Ambians
Görselliği kadar ses ve sese bağlı ambians oluşturma kısmında da oldukça başarılı Assassin’s Creed Mirage. Dönemin tüm detaylarını görmemiz kadar duymamız da efektif bir durum. Yerel konuşmalar, telaffuzlar hoş nüansa sahip. Ara ara Türkçe diline de katılmış bölge tabirlerini duymak güzel oluyor. “VAY VAY VAY” ile başlayan sahnenin okkalı bir küfür ile devam etmesini bekledim. Yalan yok. Öte yandan anlamadığım bir nokta var. O da İngilizce dilde “Allah” dedikten sonra cümle içinde neden “God” olarak kullanıldığı kısmı. Bu kısmın bir hata mı yoksa bilinçli çeviri mi olduğunu aşırı merak ediyorum.
Şehir yapısı ve ortamın bize sundukları açısından baktığımızda oyun “çölde bir vaha” efekti yaratıyor. Hatta Mirage’ın lansman renginin mavi olmasının arkaplanının da olduğu söyleyebilirim.
Assassin’s Creed Mirage Hikayesi
Mavi tonları ile iletişim yapılan Mirage yalnızlığı, üzüntüyü, depresyonu, bilgeliği, sadakat ve güveni temsil eder. Sinir sistemini rahatlatan renk olan mavi, insanın rahatlamasına, odaklanmasına ve düşünceler içine dalmasını sağlar. Kalıcı ve derin duyguları, düşünceleri simgeler. Mavi tonlarda giyinmek, çevreye uyumu da kolaylaştırır. Basim’in kendi karanlığında mücadeleleri, geçmişi ile boğulması, Roshan’ın ona eğitimi sırasında odaklanması tesadüf değil. Tıpkı rüyalarında yaşadığı kabuslardan uzaklaşması için beynini dinlendirmesinden bahsetmesi gibi.
Daha konuşulacak çok şey var aslında, yaz yaz bitmeyecek detaylar ve üzerine eleştirebileceğimiz tonla şey. Mirage ile biraz daha zaman geçirdikten sonra daha da derinlemesine bir fikir yazısı hazırlarım tahminen. (oyunu bitirmekten bahsetmiyorum, üzerine didik didik edilmesi gereken tüm boşluklar vs.)
Şimdilik görünen o ki Assassin’s Creed Mirage 10 üzerinden 8 puanı hak edecek kalitede. Çok iyi mi? Değil. Çok Kötü mü? Değil. Lakin core bir ACsever için vermesi gereken ne varsa onu başarıyla sunuyor.