Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    GenelMakineler düşünebilir mi? Alan Turing'in hayatını adadığı soru

    Makineler düşünebilir mi? Alan Turing’in hayatını adadığı soru

    Alan_Turing_photoBilim dünyasını ve dolayısıyla insanlık tarihini değiştiren insanlar konusunda çoğu zaman vefasız davranırız. Birkaç popüler isim dışında çalışmalarına aşina olduğumuz isim pek yoktur. bellevuehealthcare Alan Turing de bunlardan biri ancak Oscar beklenen filmler arasında izlediğimiz The Imitation Game: Enigma ile kendisi hiç şüphesiz daha tanınır hale gelecektir. 1912 yılında doğan Alan Turing dönemin çok ilerisinde çalışmalara imza atmış bir bilim adamı. Film ağırlıklı olarak kendisini Nazi şifreleme sistemi Enigma’yı kıran kişi olarak yansıtsa da aslında Alan Turing’i yapay zeka ve bilgisayarların temeli olarak görebiliriz. İngiltere’de o dönemin yargı sistemi sonucu baskılara dayanamayıp homoseksüel olduğu için cezalandırılan Turing, 1952 yılında henüz çok gençken intihar etmiş değerli bir beyin. Çocukluk yaşlarında cinsel tercihini etkileyen ve özel ilgi duyduğu arkadaşı Christopher Morcom’un ölümünden sonra neredeyse tüm yaşamanı analitik düşünce sonucu fikirler üreten makinelere adayan Turing, Enigma’yı kırdığı ve İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren makinesine de bu arkadaşının ismini koydu. Ömrünün son zamanlarında bile Christopher isimli yeni bir makine üzerinde çalışan Turing’e göre yapay zeka ile üretilmiş bir makine düşünebilir. Sadece biz insanlardan farklı olarak düşünür. Turing bu düşünce yapısını o kadar özümsemiş biri ki savaşın kaderini tayin eden kararları da istatistiksel şekilde vermekten çekinmiyor. Yani çok daha fazla insanın hayatını kurtarmak için birçok yaşamın feda edilmesine “mantık çerçevesi” içerisinde aynen bir bilgisayarın yapacağı gibi karar vermiş biri. “Bu beni canavar mı yapar, insan mı, makine mi?” diye uzun içsel çatışmalar yaşadığının sinyallerini de filmden alıyoruz.

     

    Turing Testini geçen ilk bilgisayar!

    Alan Turing ölümünden önce bilgisayarların düşünüp düşünmeyeceğini belirleyen bir test sistemi geliştirdi. Testte kontrol grupları çeşitli soruları yöneltiyorlar. Karşı tarafta ise bir gerçek insan bir de bilgisayar bulunuyor. Beş dakikalık soru-cevap yazışmasının ardından eğer insanların %30’u karşısındaki bilgisayarı insan ile karıştırırsa Turing’e göre o bilgisayarın artık düşündüğü kabul edilebilir. Bugüne kadar tüm yapay zekalar bu testten kalırken ilk kez geçen sene Vladimir Veselov tarafından geliştirilen Eugene isminde bir yazılım, çeşitli aktör ve yazarlardan oluşan katılımcıların %33’ünü insan olduğuna ikna etmeyi başardı. Testi geçen yapay zekaya http://www.princetonai.com/bot/ adresinden ulaşmanız mümkün. Şu sıralar yoğunluk nedeniyle henüz tam randımanlı olarak sohbet edemese de Terminator misali “Geri geleceğim!” diyor.

    alan-turing-first-compute-450892

    Eugene’nin testi geçemediğini veya onun ilk olmadığını iddia edenler de var. 1966 yılında Joseph Weizenbaum tarafından geliştirilen ELIZA programının ilk olduğuna inanlar da var. ELIZA programı aslında psikolojide kullanılan PCT yani birey merkezli terapi yöntemini yazılıma dökmeye uğraşıyor. Bu metot sayesinde aslında siz terapistle veya durumda göre bilgisayarla konuşurken aslında uygun yönlendirmelerle kendinize dönüyorsunuz. Bir çeşit tedavi yöntemi olan bu uygulamanın bilgisayardaki karşılığı ise anahtar kelimelerin tekrar ettiği bağlamdan doğuyor.

    Makinelerin düşünmesi bilim kurguya ilham veren bir konu. Yapay zekanın insanı alt etmesi ve dünya üzerinde baskın hale gelmesine kadar çeşitli kurgular söz konusu. Scarlett Johansson’ın seslendirdiği Her filminde benzer bir konu dramatik olarak işlenmişti. Gelişmiş işletim sistemleri ile aşk yaşama noktasına gelen insanlar filmin temel noktasıydı. Gerek Alan Turing’e geren bu tarz bilim kurgulara baktığımızda aslında insanın içindeki boşluğun ve keşif arzusunun makinelere bir nevi can verdiği söylenebilir. Bir taraftan bilim insan zekası ve beyne dair birçok araştırma yaparken öğrendiklerini yapay zekaya aktarmaya çalışırken diğer taraftan yalnızlaşan insan makinelerde yaşama dair anlamlar aramaya çalışıyor. O veya bu şekilde bu çelişki, bilimde umut verici gelişmelere yol açan bir ateşleyici rolünde.

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN