Personal Trainer ifadesi spor dünyasında her zaman ilgi çekici olmuştur. Sizi kişisel hedefleriniz doğrultusunda size özel şekilde hazırlayan profesyonel antrenör anlamına gelen Personal Trainer’ların pabucu, yeni geliştirilen akıllı uygulamalarla dama mı atılacak? Farklı programları sizler için inceleyerek bu sorunun cevabına ışık tutalım.
FitStar Personal Trainer
iOS’a özel olarak çıkan FitStart uygulaması oldukça popüler. Bunun en temel nedenlerinden biri FitStar’ın ferah ve kullanıcı dostu bir arayüze sahip olması. App Store tarafından kullanıcıların en memnun kaldığı yazılımlar kategorisinde zirveye oynayan FitStar ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Ses dosyaları ve videolar istediğiniz tarz idman için sizi yönlendiriyor. Koşularda da FitStar’ı kullanabiliyorsunuz. Hedefinizi navigasyon ile takip eden uygulama sizi motive edici konuşmalar yapmaktan geri durmuyor. Aşırı profesyonel bir fitness yazılımı düşünmüyorsanız FitStar ideal bir seçim olabilir.
8Fit
Ücretsiz olarak kurulum yapabildiğiniz 8Fit ek özellikler gerektiğinde ödeme talep ediyor. Uygulama iOS, Android ve Windows tabanlı olduğu için bir kere ödeme yaptığınız takdirde ileride başka bir platforma geçseniz bile 8Fit’i kullanabileceğiniz anlamına geliyor. Fitness hedeflerinizi belirledikten sonra uygulama e-posta ve sosyal medyayı kullanarak adeta sizi dürtüyor. Bu açıdan sporda kolaya kaçan veya vazgeçen biriyseniz 8Fit’in sabah çalan alarm kadar sevimsiz ama bir o kadar işe yaradığını hatırlatalım. Farklı idman programları arasında seçim yapabildiğiniz gibi yemeniz ve yememeniz gerekenler konusunda da 8Fit size destek oluyor.
FitBit
Yine iOS, Android ve Windows üzerinde çalışabilen çok platform destekli bir uygulama ile karşı karşıyayız. Bu sefer ücretsiz olarak gelen uygulama daha çok aktivitelerinizi kayıt altında tutuyor. Koşularınız, yemekleriniz, kaldırdığınız ağırlıklar ve daha fazlası sürekli elinizin altında. Bu arada elinizin altı derken mecazi bir ifade kullanmıştık. FitBit’in bir de giyilebilir cihazlar ürettiğini belirterek bu mecazımızı gerçeğe dönüştürelim. Ülkemizde de satışı bulunan bu ürünlerle ortak kullanıldığında uygulama çok daha etkili olabiliyor. Uygulamanın size fitness anlamında yenilikler sunmuyor. Bu yönünün biraz aksadığını belirtelim. Yine de detaylı bir kayıt defteri tutup kendi gelişiminizi gözlemlemeniz için faydalı.
Nike+ TrainingClub
iOS ve Android üzerinde ücretsiz gelen uygulama Nike markası tarafından geliştirilip pazarlandığı için yaygın bir şekilde kullanılıyor. Nike+’ın yüzden fazla antrenman programı başlangıç seviyesinden daha iddialı sporculara kadar geniş bir yelpazeye hitap etse de hareketler daha çok kardiyo yani yağ yakma ağırlıklı. Bu açıdan bakıldığında kas yığını olmak isteyenler tatmin olmayabilir. Uygulamanın arabirimi de tasarım açısından çok başarılı. Ne yapmak istiyorsanız hızlı ve kolay şekilde aradığınızı buluyorsunuz. Sosyal medya entegrasyonu da Nike+ ile çok başarılı. Uygulamayı kullanan arkadaşlar birbirlerinin skorlarını görüp gaza gelebilir. Başarılarınızı (ya da sessiz mağlubiyetlerinizi) fotoğraflarla paylaşıp belgelemek mümkün.
Uygulamaların kişisel bir antrenörün yerini alması zor. Sporda duruş bozukluğu en önemli konulardan biridir. Vücudun doğru duruşu kişiden kişiye değişir. Bunu gözlemleyip doğru müdahaleleri yapmak da uzman bir göz ister. İyi bir spor eğitmeni bu konuda sporcuya büyük bir katkı sağlar. Şu an için akıllı telefon uygulamalarından böyle bir beklentiye girmek yanlış olacaktır. Belki ileride sanal gerçeklik ile çok daha gelişmiş algı sistemleri bu sorunu çözebilir. Ancak şu an için yazılımları birer motivasyon unsuru olarak yorumlamak daha doğru. Hiç spor salonuna gitmemiş bir kişinin fitness dünyasına adım atması ya da spordan kaytarmayı düşünenlerin motive olması açısından uygulamalar oldukça işe yarıyor. Hatta yazıda da gördüğünüz gibi bunun bir seviye üzerine çıkmak da mümkün.